MUSTAFA HOBANOĞLU -20-

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,MUSTAFA HOBANOĞLU -20-
Haberin Tarihi: 7.6.2013 10:45:00 - Okunma Sayısı:4466 defa okundu.

İlhan Şimşek yazdı...

MUSTAFA HOBANOĞLU -20-

 

HAS SU ÜRÜNLERİ TİCARET VE SANAYİ A.Ş.

-20-

 

HİRFANLI BARAJI

 

            Mustafa Bey’in balıkçılk işi ilginç maceralara açık kapı bırakacak nitelikler göstemekte.Başından geçmedik kalmamış!.. Aslında bir fabrikanın işletilmesi çok zor. Çünkü fabrikaya ürün girmezse fabrika sırt üstü yatar ve hep cepten yersiniz.

            Kuşkusuz Türkiye’de fabrikalara balık temin eden aracı veya balık işleyen tek fabrika, Hobanoğlu Kolektif Şirketi değil. Türkiye’nin üç yanı deniz. Ülke,denizle birlikte tatlı su yönüyle de ülke çok zengin. Bu yüzden yurdun dört bir tarafında balık işi ile uğraşanların sayıları pek çok. Tatlı ve tuzlu suları ele geçirenler piyasada söz sahibi oluyorlar. Aslan payı bu suların hakimiyetini ele geçirenlerde.

Tatlı su olarak göller ve barajlar ön planda. Eğirdir Gölü, Beyşehir Gölü, Akşehir Gölü, Eber Gölü, Bafa Gölü, Van Gölü, Sapanca Gölü, Abant Gölü, İznik Gölü, Ulubat Gölü, Manyas Gölü, Çıldır Gölü gibi irili ufaklı gölleri; Kartalkaya, karacaören, Kozan, Seyhan, Ceyhan, Keban, Atatürk, Karakaya, Ömerli, Elmalı Akkaya, Hirfanlı, Altınkaya gibi büyük boyutlu barajları elde edenler diğerlerine göre bir hayli öndedir. 

            Hobanoğlu Kolektif Şirketi, büyümek istiyordu. Küçük şirketler, büyük şirketlerin oyuncağı oluyordu. Hatta yaşamları kısa sürüyordu. Büyük balık küçük balığı yutar hesabı küçükler çabuk yutuluyordu. Bu yüzden Hobanoğlu Kolektif Şirketi büyümeliydi. O, küçük balıkları yutmak gibi bir düşünceye sahip olmasa da yutulmamalıydı.

Çıkış noktası bu olan şirket büyük oynamaya başladı. Devletin açtığı barajlar ihalelerini izlemeye aldı. Sonuçta 1982 yılında Kızılırmak üzerinde kurulu ve Türkiye’nin sayılı büyük boyutlu barajlarından birini, Hirfanlı Barajı’nı bir yıllığına kiraladı.

            O tarihlerde Mustafa Hobanoğlu genç ve tuttuğunu bırakmayan enerji dolu bir gençti. Yorulmak nedir bilmezdi. Günde üç saat uyku ona yetiyor artıyordu. Sabahları ezanla birlikte kalkıyor, işinin başına gidiyor akşam geç saatlere kadar çalışıyordu. Hirfanlı Barajı kiralanınca iş Mustafa Hobanoğlu’na düştü.

            Mustafa Bey, ceketini alıp yola çıktı.

            O, içinden gelen büyüme isteğini geri çeviremezdi. Çocukluğundan kalan tatlı düşlerinin etkisi, her zaman çevresini bir suyun halkaları gibi sarıp sarmalardı. Küçükken gölün buzlu sularında geleceğe dönük istikbal için okula giderken ağabeyi Şeref’in buzları kırarak Eğirdir merkezine indiğini unutmuş değildi. Ağabeyinin buz kırma sopaları nedeniyle patlayan avuçlarını hiç unutmamıştı. O şimdi bu duygular içinde vefa borcunu ödemeliydi. Bunda kendini sorumlu hissediyordu. Ailesi için sırtını dönemezdi. O yolculuk konusunda bağışıklı biriydi. Ona göre yol, her karışında toza bulanmış bilgi ve tarih mürekkebinin gelgitlerle bir ileri bir geri aktığı açık bir sayfaydı ve doldurulması gerekirdi.

            Hirfanlı Barajı onun için bilinmeyen bir yer gibi görünse de düşüncelerin kıvrım kıvrım akan bir nehir boyunca kendini kirlilikten arındırırcasına karar verip deneyim kazanacağı bir yeni alandı. Hayat da öyle değil miydi? Hayat, inişli çıkışlı yolları ve dikenli tarlalarıyla insana zorluk çıkaran bir dağ silsileydi. Azim, bu dağları aşıp hedefe kimsenin dayanağı olmadan varmanın ana anahtarıydı. İşte çıkış noktası bu olmalıydı insanın. Onda ise bu duygu fazlasıyla vardı. Ayrıca kendine güven…

            HİRFANLI GÜNLERİ

            Hirfanlı Barajı kenarında yer alan Kırşehir’in Kaman ilçesi Eğirdir’den gelecek konuğunu bekliyordu. İçinde Mustafa Hobanoğlu’nu taşıyan bir pikap 1982 yılının kavurucu yaz günlerinden birinde dağlar ve ovalar aşarak kendini Kaman’a zor attı.

Mustafa Bey, Kaman’a ve baraja yakın bir yer olan Evren’e yerleşti. Ora esnafı ile çok iyi bir iletişim kurdu. Kaldığı bir yıl boyunca çevresine öyle bir güven verdi ki o yörenin esnafı “Mustafa Hobanoğlu” adını sağlam bir senet olarak kabul etti.

            Anadolu’da “Harman Veresiyesi” diye bir terim vardır. Köylü genelde harman mevsiminde  ürün kaldırdığı için parasını da mallarını sattıktan sonra öder. Esnaf da buna göre parasını almak için harman zamanını bekler. Buna “Harman Veresiyesi” denir. Mustafa Bey, işçilerin parasını da her hafta belli günlerde ödemeyi adet haline getirmiş bir işverendir. İşçiler hangi gün para alacaklarını bilirler. Mustafa Bey de işçilerin günlük getirdikleri balıkların miktarını para olarak makbuz halinde işçilere verir. Her işçi parasını bu makbuzlarda yazılan miktar kadar alır. İşte bu makbuzlar, her zaman düzenli bir şekilde ödendiği için esnaf bu makbuzları bir senet olarak kabul eder. Yörede kullanılan Harman Veresiye’si atık Hobanoğlu sayesinde haftalık veresiyesine dönüşür.

Hirfanlı Barajı’ında geçen bir yıllık bir süre içinde Mustafa Hobanoğlu’nun başından birçok macera geçer. O denli ilginç anılar var ki her biri ayrı bir öykü, ayrı bir roman, ayrı bir film konusudur. 263 kilometrekarelik bir alanı tek başına denetlemek mümkün değildir. Hele kaçak balık avcılığı yapanların peşinde koşmak ayrı bir güç ve ekip ister.

devam edecek

 

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap