Yarbay Erhan İbrik: “30 Ağustos; Milletçe, Topyekun Mücadelenin Sonucudur…”

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,Yarbay Erhan İbrik: “30 Ağustos; Milletçe, Topyekun Mücadelenin Sonucudur…”
Haberin Tarihi: 30.8.2019 13:50:12 - Okunma Sayısı:2257 defa okundu.

30 Ağustos Zafer Bayramının 97’nci yıldönümü dolayısıyla günün anlam ve önemini belirten konuşmayı Eğirdir Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığından P. Yarbay Erhan İbrik yaptı.

PİYADE YARBAY ERHAN İBRİK: “30 AĞUSTOS; MİLLETÇE, TOPYEKUN MÜCADELENİN SONUCUDUR…”

30 Ağustos Zafer Bayramının 97’nci yıldönümü dolayısıyla günün anlam ve önemini belirten konuşmayı Eğirdir Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığından P. Yarbay Erhan İbrik yaptı.

Piyade Yarbay İbrik, “30 Ağustos’u muhteşem kılan unsur, harbin; kadın, çocuk, yaşlı demeden milletçe topyekun bir savaş olarak icra edilmiş olmasıdır. …” diyerek başladığı konuşmasında şunları ifade etti:

“Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına temel teşkil eden, 30 Ağustos 1922’de kazandığımız büyük Zafer’in 97’nci yılını ulusça kutlamanın haklı gurur ve heyecanını yaşıyoruz.

Asil Türk Milleti, kahraman Türk ordusuyla birlikte, varlığına ve vatanına kastedenlere  karşı, 97 yıl önce kudretiyle, yeniden dirilerek, topyekun bir var oluş mücadelesi sonucunda eşine tarihte az rastlanır bir zafer kazandırmıştır.

Aziz yurduna ve bağımsızlığına kasteden işgal kuvvetleri karşısında Türk ordusunun ortaya koyduğu eşsiz bir eser olan bu zaferin her safhası, tek tek düşünülmüş, hazırlanmış ve yönetilmiştir.

Birinci Dünya savaşı sonunda müttefiklerin aldığı ağır yenilgiler sonucu Mondros müttefiklerin aldğı ağır yenilgiler sonucu Mondros mütakeresi imzalanmış, imzalanan anlaşma ile bin yıldır üzerinde kan dökerek, can vererek yurt edindiğimiz Anadolu toprakları o dönemin büyük devlet ve onların  maşaları tarafından işgal edilmiş, ayrıca tarihimize kara bir leke olarak geçen sevr antlaşması da ulusumuzca dayatılmıştır.

İşgal güçleri girdikleri her yerde adeta tarihi kinleri kusarcasına kadınımızla, yaşlımızla, çocuklarımıza dünyada eşine az rastlanır işkence, zulüm ve hakaretlerde bulunmuşlardır. İşte böylesine umutsuz görünen, üzerimizde kara bulutların dolaştığı .ir ortamda Mustafa Kemal Paşa ve onun dava arkadaşları bağımsızlık meşalesini yakarak “Ya İstiklal Ya Ölüm” parolasıyla aydınlığa giden yolu aralamışlardır.

Bu bağımsızlık ve aydınlık mücadelesinin ilk hedefi son neferine kadar düşmanı güzel ve kutsal vatanımızdan atmak şeklinde belirlenmiştir. Özellikle Sakarya Meydan Muharebesi de hedefimize ulaşmaya muktedir olduğumuzu, milletimizin İstiklali uğruna kanının son damlasına kadar mücadeleye devam edeceğini ispatlamıştır.

Artık dünyanın en kahraman, en savaşçı milletine düşen görev düşmana son darbeyi vurmak olmuştur. Mustafa Kemal Paşa’nın başkomutanlığı altında, Türk kuvvetleri düşmana beklemediği bir yerden taarruza geçerek stratejik sahada düşmanı aldatmayı başardı. Avrupalıların 5-6 ayda geçilmez dediği Afyon mevzilerini 3 günde geçerek, 30 Ağustos’a gelindiğinde düşman kuvvetlerinin önemli bir bölümünü imha etti. Bu büyük zafer ile düşmana son darbe de vuruldu. Ardından icra edilen takip harekatıyla da 9 Eylül’de düşman İzmir’den denize döküldü.

Dünya tarihçileri büyük taarruz için şu ifadeyi kullanmışlardır. Türkler Mohaç Meydan Muharebesi’nden yüzyıllar sonra yine parlak bir imha muharebesi kazandılar.” Bu muharebelerde Türk Ordusu çok kısa bir sürede, kendisinden üstün düşman kuvvetinin büyük bölümünü imha ve esir etmiştir. Askeri açıdan bir diğer önemli husus da o günün şartlarında Türk Ordusunun, 10 günde 500 km.’lik mesafeyi yaya olarak ve savaşarak kat etmesidir.

30 Ağustos’un gerçek anlamını ve önemini büyük zafer’in ikinci yıldönümünde Dumlupınar Çal Tepe’de yapılan törende Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk şu şekilde ifade etmiştir;

“…Hiç şüphe etmemelidir ki, yeni Türk devletinin, genç Türk Cumhuriyeti’nin temeli burada taçlandırıldı. Bu sahada akan Türk kanları, bu semada uçan şehit ruhları, devlet ve Cumhuriyetimizin ebedi muhafızlarıdır.” Diyerek “Harplerin, yalnız karşı karşıya gelen iki ordunun çarpışması olmadığını, Meydan Muharebesinin milletlerin bütün varlığı ile ilim ve fen alanlarındaki yükselmeleriyle, ahlaklarıyla, kültürleriyle kısaca bütün maddi ve manevi kudret ve faziletleriyle çarpıştığı bir imtihan meydanı olduğunu vurgulamıştır.

İşte kazanılan zaferi muhteşem kılan unsur, harbin; kadın, çocuk, yaşlı demeden milletçe topyekun bir savaş olarak icra edilmiş olmasıdır. Türk ulusu bu meydandan da Ulu Önderi’nin liderliğinde alnının aklıyla çıkmayı başarmıştır. Türk tarihine altın harflerle yazılan bu Zaferin günümüze kadar yansıyan çok önemli siyasi ve askeri sonuçları olmuştur. Bu zaferle, Türk ulusunun son neferine kadar yok edilmedikçe, Türk’ün İstiklalinin elinden alınamayacağı, Türklerin yalnız askeriyle değil, milletçe topyekun olarak savaştıkları bir kere daha ispatlanmıştır. Korkulu rüyası olmaya devam etmektedir. Dünyanın sayılı askeri güçlerinden birisi olan silahlı kuvvetlerimiz her zaman, her yerde ve her şartta verilecek görevleri ifaya hazırdır.

Milli egemenlik, milli şuur ve tam bağımsızlık esasına dayanan Atatürk ilkeleri, bugüne kadar olduğu gibi gelecekte de Türk Silahlı Kuvvetlerimize rehber olmaya devam edecektir.

Bu kutsal ve tarihi gün vesilesiyle ulus olarak başta Ulu Önder Atatürk olmak üzere, dava arkadaşları ve aziz şehitlerimizi rahmetle anıyor, hatıraları önünde bir kez daha saygıyla eğiliyor, şükranlarımızı bunuyoruz.

Ruhları şad olsun.”

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap