SEÇİM HAVASI
Seçmenlerimiz
aslında seçimde kim kazanırsa kazansın kaybeden tarafın kendisi olacağını
söylüyor. Tabii bunu da bir mantık içerisinde gerekçelendiriyor.
"-
Şimdi bu seçimde bir sürü harcama yapılacak.
Bu masrafların bir kısmını adayın kendisi bir kısmını bazı sponsorlar ya
da parti ödeyecek. Belediye Başkanı bir şekilde bu masrafları geri ödemek
zorunda. Yani bizim seçtiğimiz aday bize verdiği sözü tutmayacak. Bütün mesele oyu kapmaktır..."
Yurtdışında
bulunan birileri de şunu ilave ediyor...
"-
Mesela Fransa'da adaylar sadece resimlerini ve kimliklerini halkla
paylaşırlar. Halk onları resimlerinden
tanır. Miting toplantı gibi debdebeli işlere pek rağbet yoktur batıda..."
Bir
seçmenimiz şunu öneriyor...
"-
Her hafta adaylar basın karşısında bir araya gelsinler. Soruları cevaplasınlar.
Basın da bunları tarafsız bir şekilde halka anlatsın..."
Bu
teklifi birkaç adaya götürüyoruz ve neredeyse ortak bir değerlendirme alıyoruz.
"-
Bu çok iyi bir dilek ama gerçekler öyle değil.
Öncelikle çoğu basınımızın bağımsız olmadığını biliyoruz. Parayı basan haber yapıyorsa, bunu da açıkça
ifade edebiliyorsa böyle bir basınımız yok demektir. Ayrıca burada, yani
Eğirdir'de basının ulaşamadığı kesimler var. Köprübaşından itibaren Kızılçubuk,
Pınar, Bağlar, Konne Bucağı, Göktaş gibi mahallelere günlük gazete gitmiyor.
Bilgisayar kullananların sayısı bu bölgelerde oldukça az. Ama nüfus olarak o bölgeler daha
kalabalık... Kısacası ne basına
güvenelim ne basınsız kalalım..."
Yani
seçmenin endişesini giderecek bir formül bulamıyoruz. Ama ümidimizi kesmeden
dinlemeye devam edelim...
"-
Seçim öncesi konvoylar oluşturulacak ve halk hangi konvoy daha kalabalıksa
genellikle o adaya yüklenecek... Yani tercih değil tahmin yapacak. İşte bizim halkımız burada tuzağa düşüyor.
Tercihini adayın ehliyetine göre yapsa hem kendisi hem de Eğirdir kazanır...
Ama sanki doğru tahmin yaparsa birisi kendisine ödül verecekmiş gibi oy
kullanıyor. Halkımız kumar oynamaya, spor toto, at yarışı hatta sınavlardaki
test soruları gibi tahminler yapmaya alışmış durumda. Yani seçim de onun için
bir tahmin. Tercih değil... Böyle olunca halkımız döneklik yapıyor..."
Hemen
itiraz yükseliyor...
"- Ortada bir gerçek var. Adayların projeleri
birbirine yakın hatta birbirinin kopyası. Arada fark göremezseniz yapılacak şey
tabii ki oyunuzun boşa gitmemesidir. Bu durumda ben şimdiki Belediye Başkanının
kazanmaması için en güçlüden yana kullanırım..."
Bir
anda tartışma kızışıyor...
"-
Allah aşkına adamın nesi var? Kendinden önce yapılan yollardan daha fazlasını
yaptı. Suyu ucuzlattı. İşçiye maaşını
düzenli olarak ödedi..."
"- Yapılan yollar köylerde 10 sene önce yapılan
yollar. Bunlar iş değil. Köprü başına yapılan köprüyü su parasıyla yapıyor.
Neden DSİ veya Karayolları yapmıyor?
Hani iktidar partisinin faydası? Plaj bölgesine yapılan sosyal tesisi
bir şirkete yaptırsa beş kuruş vermeden hem esnafa bedava dükkan, hem halka
hizmet hem de belediyeye ciro üzerinden gelir sağlanırdı. Suyun tonunu sen 2 TL ye içiyorsun. Ama devlet dairelerinde suyun tonu 14
TL. Bundan haberin var mı?"
Bu
beyanatı duyunca seviniyorum. Demek ki etrafta yaptığım konuşmalar halkımız
tarafından benimsenmiş. Tabii bunları
ileri sürenin kim olduğunu seçmenimiz bilmese de gerçeklerin bilinmesinden
mutlu olabilmek gerek.