“İMTİDAT-I  VATAN HUDUDU”(*) VE EĞİRDİR

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,“İMTİDAT-I  VATAN HUDUDU”(*) VE EĞİRDİR
Haberin Tarihi: 14.10.2020 15:14:17 - Okunma Sayısı:9174 defa okundu.

Recep Bozkurt Yazdı...

                          “İMTİDAT-I  VATAN HUDUDU”(*) VE EĞİRDİR

 

                                                                                                      Recep BOZKURT

                                                                                                        Eğitimci- Yazar

 

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün başkomutanlığında ve 23 Ağustos 1921-13 Eylül 1921 tarihleri arasında 22 gün 22 gece aralıksız devam eden Sakarya Savaşları, Türk ve Dünya Tarihi’nde örneği görülmemiş büyük bir askeri olaydır;Türk Ulusu için çok büyük bir zaferdir.

            Bu savaşlardan sonra bizim BATI CEPHESİ dediğimiz “İznik-Çivril Hattı”na çekilen Yunan Ordusu, asıl kuvvetlerini Afyonkarahisar çevresinde toplamaya başlamıştı.

 Bu eli kanlı işgalcilerin daha fazla derlenip toparlanmasına fırsat vermemek ve vatan topraklarından tamamen atmak için hemen hazırlıklara girişen Genelkurmay Başkanlığı, Batı Cephesi Komutanlığı’na 15 Ekim 1921 tarihinde şu direktifi verdi:(Özetle)

            “Türk Ordusu, kış başlamadan ve düşmanın, Sakarya yenilgisinin etkilerinden kendini sıyırıp, yeniden kuvvetlenmesine fırsat vermeden ona kesin bir darbe indirmek zorundadır. Bundan dolayı Yunanlıların İzmir’le olan ulaşımını kesmek ve eşit şartlarda muharebe verilmesini mümkün kılmak için ordumuzu, başlangıçtan itibaren Afyonkarahisar’ın doğusunda ve güneydoğusunda toplanmasında ve savunma hatlarının kurulması için olağanüstü bir çaba gösterilmesi istendi…”

            Bu amaçla, aynı zamanda Büyük Taarruz’un çekirdeğini oluşturacak olan “SAD Taarruz Planı’nın hazırlığına başlandı ve özellikle “AKŞEHİR-EĞİRDİR-DİNAR MENZİLİ”nin kurulması kararı alındı.(**)

            Çünkü; ordumuzun asıl kuvvetlerinin hareketi; her türlü mühimmatının taşınması; iaşesinin sağlanması Konya-Çay Demiryolu ile Eğirdir-Dinar-Çivril Demiryoluna dayandırılacaktı. Anadolu içlerinden hatta Karadeniz’den gelen Askeri mühimmat Akşehir’e ulaştıktan sonra Sultan Dağları’nda yöre halkının kazma-kürek ve gece gündüz çalışarak açtığı yollardan iki tekerlekli kağnılar, atarabaları, develer, mekkareler, eşeklerle taşınarak Yalvaç-Örkenez’e - ki buradan itibaren taşımayı çabuklaştırmak için Höyük İskelesi’ne kadar “Dar Dekovil Hattı döşendi- buradan da Eğirdir ve Aşağıkaşıkara’ya taşınacaktı.Bu  hareketlerin sağlanmasında, askerlerin ve araç gerecin hedeflenen yerlere ulaştırılmasında  Eğirdir Gölü de “SUYOLU” olarak kullanılacaktı.

05 Temmuz 1921 tarihinde Güney Anadolu’dan çekilen İtalyanlardan sonra da “ANTALYA-BURDUR-EĞİRDİR MENZİLİ” kurularak, yurtdışından getirilen askeri araç gereç, en kısa ve en güvenilir yol olarak Eğirdir Gölü-Hoyran Gölü-Aşağıkaşıkara-Şuhut üzerinden Batı Cephesi’ne ulaştırılacaktı.

            Ve bütün bu işler de Eğirdir merkez olacak ve bu nedenle Eğirdir Garı çevresinde askeri depolar oluşturulacak; tüm bu faaliyetlerin sorumluluğunu Eğirdir Deniz Komutanlığı üstlenecek ve bu nedenlerle Eğirdir Bahriye Müfrezesi kurulacaktı.

            Düşmana son darbeyi vuracağımız Batı Cephesi’nin “Askeri Coğrafyası”nı, var olan olanaklarını, kurumlarını, halkın yurtseverliğini çok iyi bilen Büyük Atatürk, bölgemize yönelik bu  planları üst komutanlarla  tartışıyor-danışıyor, uzman heyetleri gerekli araştırmaları yerinde yapmak üzere Eğirdir’e gönderiyordu.

            Bütün bu olağanüstü faaliyetler 15 Ekim 1921’den 25 Ağustos 1922 gününe kadar aralıksız devam etti. Bölgemize 100 bin asker ve onların kullandığı 35 bin hayvan konuşlandırıldı. Bu sayılar Büyük Taarruz’a yakın günlerde Batı Cephesi’nde 200 bine yakın asker ve 78 bin hayvana ulaştı.

            Askeri öğretinin gereği olarak Genelkurmay Başkanlığı’nın yapacağı  önemli bir iş daha vardı: Savunma ve Güvenlik Planları hazırlamak!..

            Kurtuluş Savaşımızdaki başarımızın sırlarından biri de buydu…

            SAD Taarruz Planı’nın ve Büyük Taarruz Planı’nın hazırlanması sırasında en üst düzeydeki komutanlar arasında, üzerinde, aylarca ve en ince ayrıntısına kadar çalışılan ve askeri tarihimize “K SAVUNMA PLANI” olarak geçen bir hazırlık daha vardı ki, büyük kısmı bölgemizi ve Eğirdir’i yakından ilgilendiriyordu.

            Bu savunma ve güvenlik planı kabaca  şöyleydi: kuzey-güney doğrultusundaki Emirdağ-Eğirdir konumu içinde bulunan  iki dağ (Karakuş Dağları ve Sultan Dağları) ile  iki göl (Akşehir Gölü-Eğirdir Gölü) doğal savunma alanları olarak;  ulaşım ve taşıma hareketlerinde ise iki demiryolu hattı (Konya-Akşehir- Çay Demiryolu ve Eğirdir-Dinar-Çivril Demiryolu) dayanak olarak seçilmiş; ordumuzun geri çekilme zorunluluğunun doğması halinde bu savunma hattında ve  siperlerde son er kalıncaya kadar vatan ve millet için savaşmaya karar verilmişti. Buraları amele taburları ve çevre halkı tarafından gece gündüz çalışılarak tahkim edilecek, mevziler kazılacak , yollar yapılacak ve bu Eğirdir’in de içinde bulunduğu “İmtidat-ı Hudut”, ordumuz tarafından sonuna kadar savunulacaktı.

 

                                               SONUÇ VE BİR ÖNERİ

 

            Eğirdir merkezli Göller ve Güller Bölgesi, bu toprakların VATAN olmasında kahraman ve fedakâr halkıyla, kurum ve kuruluşlarıyla, savunmaya elverişli doğal yapısıyla çok önemli ve değerli katkılarda bulunmuştur.(***)-(****)

            Bugün, bu verimli topraklarda her çeşit ürün devşiriyor, başımız dik ve onurlu yaşıyorsak işte o günlerde verilen canlar, akan kanlar sayesindedir.

            Başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşları olmak üzere hepsini saygı, sevgi, minnet ve şükranla anıyor, tüm içtenliğimle selamlıyorum.

            ISPARTA, Göller ve Güller Bölgesi’nin ve Eğirdir’in MİLLİ MÜCADELE’deki yeri ve önemini bütün yurda; bu yurdun çocuklarına ve gençlerine her fırsatta anlatmalıdır.

            Çünkü; Türkiye Büyük Millet Meclisi Ordusu’nun 15 Ekim 1921 tarihli kararı Büyük Taarruz için, Bölgemiz için ve Eğirdir için çok önemlidir.

             Bu karardan sonra Eğirdir, Eğirdir Garı ve Eğirdir Gölü Milli Mücadele’nin, 30 Ağustos Zaferi’nin can damarı durumuna gelmiştir.

Bütün bu gerçekleri, yapılanları, yaşananları; bölgemizdeki Milli Mücadele kahramanlarını – başta İbrahim Demiralay  olmak üzere – öğrenen,tanıyan genç kuşaklar yaşadıkları yöreyi ve yurdunu daha çok sevecekler, bayındırlığı ve yücelmesi için daha çok çalışacaklar, köklerine sımsıkı sarılacaklardır…

 

(*)-“İmtidat-ı Hudut(Vatan) Müdafaası”:Korunması-savunulması uzun sürebilecek alanlar ve müzakereler için kullanılan bir deyim.(Batı Cephesi Kumandanı İsmet Paşa tarafından yöremizde bulunan Birinci Ordu Komutanlığı’na 17 Ekim 1921 günü saat 13.30’da çekilen telgrafta kullanılmıştır.TÜRK İSTİKLAL HARBİ, 2.Cilt, BATI CEPHESİ, 6.Kısım, 1.Kitap, BÜYÜK TAARRUZA HAZIRLIK VE BÜYÜK TAARRUZ-10 Ekim 1921-31 Temmuz 1922, Genelkurmay Basımevi-Ankara-1994)

 

(**)-MENZİL HATTI-MENZİL BÖLGESİ: Askeri bir deyim, bir tanımlamadır.Savaş sahasının hemen gerisinde bulunan arazi bölgesidir. Askeri harekât sırasında Menzil Bölgesi ordunun savaş gücünü koruması için çok önem kazanmaktadır. Savaşan kuvvetlerin her türlü lojistik ve iaşe ihtiyacının karşılanması ve aynı zamanda savaş gücünün bozulmasına neden olan hasta, yaralı, kullanılmaz hale gelmiş araç-gerecin, savaş esirlerinin cephe gerilerine taşınması, binlerce askerin ve bunların kullandığı hayvanların beslenmesi çok zor bir iştir. Tüm bu işlerin yapılmasına yönelik çalışmalara “Menzil Çalışmaları” denir. Bundan dolayı, savaşan bir ordu için “Menzil Müfettişlikleri”, “Menzil Hatları”, “Menzil Merkezleri”, “Menzil Noktaları”nın ve Menzil Bölgelerinin oluşturulması çok önemlidir.     

(***)-Kurtuluş Savaşı’nda EĞİRDİR-Recep Bozkurt-Eğirdir Belediyesi Yayını-2007      

(***)-“Batı Cephesi Ordularının ulaştırma işlerinde çalışanlar, (erkekler askerde olduklarından) kadınlar, ihtiyarlar ve çocuklardan oluşuyordu. Bunlar kötü yollarda, hatta yolsuz sarp ve taşlık arazide çarıkları parçalandığından her mevsimde yalınayak yürüyor ve konaklama yerlerinde açıkta ve kısa süreli dinleniyorlardı. Yolların kötülüğü, ikmal araçlarının yetersizliği ile beraber öküz arabası, kağnı, mekkare, deve, kollarını yürüten ihtiyarlar ve çocukların içinde hastalar bulunmaktaydı. Tekerleği kırılan bir arabanın yükünü diğer arabaya sırtında taşıyan, sıcak bir yiyecek bulamadığından sadece kuru ekmekle yetinen bu fedakâr kadın, çocuk ve ihtiyar vatan evlatları, emsali görülmemiş bir sabır ve gayretle en ağır sıkıntılara katlanıyorlardı.

Geceli-gündüzlü ve istirahata bakmadan hızla yürüyen ordunun peşinden erzak ve cephane yetiştirmeye çalışmaları takdirin çok üstünde duygularla ve iftiharla kaydedilecek manzaralardı.

Son haddine vardırdıkları bu fedakarlıklar, Türk İstiklal Harbi Tarihi’nde  minnet ve şükranla anılacaktır...” (Türk İstiklal Harbi Büyük Taarruz’da Takip Harekatı-Sayfa:231-247,Genel Kurmay Harp Tarihi Başkanlığı,  Seri No:1-Genel Kurmay Basımevi-1969-Ankara)

 

“Dünyada hiçbir milletin kadını, ‘Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar himmet gösterdim’ diyemez…” Mustafa Kemal ATATÜRK

 “Eğirdir İstasyonu ile derin suları bulunan göl arasında bir kilometreyi aşkın mesafe vardı. İstasyona getirilen araç gerecin sahile kadar taşınması işi güçlükle yürütülüyordu. Römorkör ve büyük kayıklar sığ su nedeniyle kıyıya yanaşamadıklarından Küçükyazla Tepesi’nin en uç noktasındaki derin sularda kalıyorlardı. Buraya binlerce ton malzemenin taşınması, gölden gelen malzemenin depolara çekilmesi çok meşakkatli oluyordu. Bu yüzden Eğirdir İstasyonu ile Küçükyazla Tepesi arasına raylar döşenerek, vagonların sahile kadar ulaşması sağlandı. Böylece taşıma işlemleri bir nebze olsun kolaylaştı. ( Ali Çelik ve İrfan Kaynak ile 26 Haziran 1984 günü yapılan konuşmalardan) Yazarın Notu: Bu ara hat, (Isparta-Eğirdir Hattı) ulaşımdan kaldırılana kadar kullanıldı. Eğirdir Gölü’nün en temiz sularının bulunduğu bu burundan Demiryolları su alarak Kule önü, Baladız, Karapınar İstasyonları personeline içme suyu olarak taşıdı.

Eğirdir Bahriye Müfrezesi’nin Antalya yolu ile yapılan ithalatı Batı Cephesi’ne ulaştırmadaki olağanüstü gayretleri kayda değerdir. Bu faaliyetlerinin son zaferin kazanılmasında  payı büyük olmuştur…”  

Fahir Atabek

Harp Tarihi Daire Başkanı

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap