EĞİRDİR GÖLÜ ETKİNLİĞİ SONUÇ BİLDİRGESİ YAYINLANDI

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,EĞİRDİR GÖLÜ ETKİNLİĞİ SONUÇ BİLDİRGESİ YAYINLANDI
Haberin Tarihi: 21.5.2015 17:25:00 - Okunma Sayısı:1562 defa okundu.

Eğirdir İçin Göl Vakti Toplantısı, Türkiye'nin dört bir yanından gelen katılımcılar ve yerel halk, Eğirdir Kaymakamı ve Belediye Başkanı, siyasi parti temsilcileri, Milletvekili adayları, İstanbul'da bulunan Eğirdirliler Yardımlaşma Derneği'nin de, içinde yer aldığı Ispartalılar Gönül Birliği Derneği ve toplumun değişik kesimlerinden çok sayıdaki Sivil toplum örgütlerinin katılımıyla 17.05.2015 tarihinde Eğirdir'de yapılmıştır.

EĞİRDİR GÖLÜ ETKİNLİĞİ SONUÇ BİLDİRGESİ YAYINLANDI

 

            Eğirdir İçin Göl Vakti Toplantısı,  Türkiye’nin dört bir yanından gelen katılımcılar ve yerel halk, Eğirdir Kaymakamı ve Belediye Başkanı, siyasi parti temsilcileri, Milletvekili adayları, İstanbul’da bulunan Eğirdirliler Yardımlaşma Derneği’nin de, içinde yer aldığı Ispartalılar Gönül Birliği Derneği ve toplumun değişik kesimlerinden çok sayıdaki Sivil toplum örgütlerinin katılımıyla 17.05.2015 tarihinde Eğirdir’de yapılmıştır.

             Müdahaleler sonucunda gölün,  doğal yapı ve ekolojik dengesi 60 yıllık bir zaman diliminde giderek bozulmuştur.Gölün doğal yapısındaki olumsuz değişikler nedeniyle kimyasal ve biyolojik kirlilik her geçen gün artmaktadır. Göl İçme suyu açısından giderek özelliğini kaybetmektedir. Toplantıda toplumun her kesiminden katılımcılar düşüncelerini paylaşmışlardır. Katılımcıların,  gölün kirliliği hususunda hem fikir oldukları ana başlıklar tespit edilerek kamuoyunun dikkatine sunulmuştur.

            TEMEL DAYANAKLAR:

            Göl havzasında sadece elma üretimi açısından ele alındığında,  mevsim koşullarına göre her yıl 15-30 kez ilaçlama yapılmakta olduğu ve elma için her yıl 25 bin ton sentetik gübre, 650 ton pestisit içeren tarım ilacı kullanıldığı ve ilaç maliyetinin %48,37'sinin aşırı kullanım olduğu belirtilmektedir. Göl çevresindeki su ve toprakta ağır metal birikimine neden olan diğer bir önemli etken de herbisit adı verilen yabancı ot- bitki öldürücüsü kullanımının yaygın olmasıdır. Bu toksik maddelerin göle kolay ulaştıkları, yapılan suyu analizleri ile saptanmıştır.

            Göle ulaşan çok sayıdaki dere ve çayların, geçtikleri yerleşim alanlarının kanalizasyon atıklarından, sanayi tesislerinden ve tarım alanlarından taşıdığı kirlilikle ve çevresindeki atıkları yağmur sularıyla, taşkınlarla, drenajla göle taşınması sonucunda, su, toprak -hava aşırı oranda kirlendiği bilinen bir gerçektir.   

ÜNİVERSİTE vb. araştırma gruplarının TÜBİTAK işbirliğiyle yapmış oldukları çalışmalarda, Eğirdir Gölü'ndeki sazan, sudak ve kerevitlerde pestisit dağılımına ilişkin kalıntılar olduğunu sıklıkla rapor edilmiştir.

            Ağır metal içeren pestisit grubu tarım ilaçlarının bulundukları ortamlarda 30 yıl kalabildiği ve bunların suya ve  gölün dip çamuruna hızlı bir şekilde geçtikleri ve göldeki su canlılarının bünyesinde birikerek,besin zincirini olumsuz olarak etkilemekte ve gölde  belirli aralıklarla yapılan çalışmalar da ürünlerinde kansere neden olan pestisit ile karşılaşıldığı belirtilmektedir.

            Tarım Bakanlığınca; su ve balık dokularında belirlenen metal miktarlarına bakıldığında Fe ve Zn’un göl suyunda tehlikeli boyutlarda olduğu söz konusu raporlarda yer almaktadır.

            SDÜ-TÜBİTAK PROJESİ: dikkat çekilen bu raporda; gölde azot, fosfor miktarının çok yüksek değerlerde olduğu, göldeki normal koşullarda 10 mikrogram/litre olması gereken ARSENİK miktarının, göl suyu ortalamasının 12 mikrogram/litre göl havzasındaki yer altı sularında ARSENİK değerinin 24,1 mikrogram/litre ’ye ulaştığı bildirilmiştir.  Bu verilerce gölün suyu 1V.Sınıf yani “Çok Kirlenmiş Su” sınıflandırılmasında yer almaktadır.

            Isparta İl Genel Meclisi tarafından; Isparta'daki kanser vakalarının nedenleri ve mücadele konulu önergesi üzerine; İmar ve Bayındırlık, Plan ve Bütçe, Tarım ve Kırsal Kalkınma, Gençlik, Spor ve Turizm, Eğitim, Kültür ve Sosyal Hizmetler, Çevre ve Sağlık ile Sanayi Ticaret ve Doğal Kaynaklar komisyonları çalışma başlatmıştır.

            Komisyonda yer alan Süleyman Demirel Üniversitesi, Tıp Fakültesi Hastanesi öğretim üyeleri, Halk Sağlığı İl Müdürü, Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ve SDÜ Teknokent Medikal’in bilgilerine başvurulması sonucu hazırlanan raporda şu görüşlere yer verilmiştir. ''Zirai mücadele ilaçları ve kimyasal gübrelerin tehdidi altındaki Eğirdir Gölü'nde kısa zamanda radikal kararlar alınmazsa, göl suyunun içme suyu olarak kullanımı imkansız hale gelecektir.

            Gölün doğal yapısında   yer almayan istilacı (egzotik) yabancı balık türlerin girişi engellenmelidir. Gölde kontrol altına alınamayan balıklandırma çalışmaları bu güne kadar göle büyük zararlar vermiştir. “Biz atmaz isek başkası atar” “gölde balık varsa göl temizdir”, “balıkçılarımız mağdur” bakışıyla yapılan balıklandırmalar bilim dışıdır. Bu güne kadar göle balıklandırma amacıyla milyonlarca balık yavrusu ve çok sayıda farklı balık türleri bırakılmış olup, sonuçları hep kaygı verici olmuştur.   Eğirdir Gölü bağlamında bilinçli ve bilimsel yapılan balıklandırma elbette çok önemlidir. Fakat gölün suyu temiz olmadığı için gölden verim alınmasının ve üretimin olamayacağı gibi, elde edilen ürünlerde sağlıklı olmayacaktır. Tüm araştırmalar bu görüşü doğrulamaktadır. Balıklandırma sonucunda gerekli önlemlerin alınmaması sonucu, balıklar sulama kanallarıyla tarım alanlarına taşınmaktadır.

TEMEL NEDENLER VE ÇÖZÜMLER

            Eğirdir Gölü’nün yasalarda belirlenen önceliği; İçme Suyu Kaynağı olarak kullanılmasıdır. Buna uyulmalıdır. Bu bağlamda; *Eğirdir Gölü’nün, su seviye ve miktarlarının regülatörlerle denetim altına alınması/ regülatörün daha çok göldeki suyu depolamak amaçlı kullanımı ve tarımsal sulama için açılan çok sayıdaki kuyuların denetim altına alınmasına,

            Göl havzasında modern tarım ve sulama teknikleri kullanımına geçilmesine ve gölden tarımsal sulama amaçlı su alımlarına akılcı bir planlama dahilinde uygulanmasına,

   Göllerin biyolojik çeşitliliğini oluşturan doğal canlı türleri (bitkileri, böcekleri, balıkları, kuşları) korunmasına, 

            Eğirdir Gölü’nün su seviyesinin mutlaka korunarak,  göle su giriş ve çıkışları denge de tutulmasına,

   Gölün kirliliği toplumsal kesimlerce kuşkusuz kabul edildiğinden hem fikir olunan bu konuda merkezi otoritelerinde bilgilendirilmesi ve dikkatinin çekilmesine karar verilmiştir..

     Göle sadece su vermekle, gölün temizlenemeyeceğinin iyi bilinmesi gerekmektedir.  Gölün mutlaka mekanik-biyolojik yöntemlerle temizlenmesi, KİRLETİLMEMESİ, KİRLETİLMEMESİ İÇİN BİLİNEN ÖNLEMLERİN BİR AN ÖNCE ALINMASI; doğal akış dışında göle ulaşan suların  ön arıtmadan geçirilerek göle ulaşmasını sağlamak gerekir. Göl havzalarındaki tarımın şekli ve su kullanımı ekolojik - iyi tarıma göre düzenlenmelidir. Eğirdir Gölünün çevresinde de, tıpkı Eğirdir İlçesinde olduğu gibi, “ Zirai İlaç Hazırlama Üniteleri” nin oluşturulmaları sağlanarak, göle “PESTİSİT” deşarjının yada salınımının önüne geçilmesinin, kaçınılmaz olduğu vurgulanmıştır.

    Gölün doğal yapısında yer almayan istilacı (egzotik) yabancı balık türlerin girişine, ekolojiye uygun olmayan balıklandırma çeşitleri engellenmelidir.

      Göl sineklerinde anormal artış gölün çok büyük ekolojik kayıpları olduğunun göstergesidir. Göl sinekleriyle mücadelede, biyolojik özelikleri (üreme dönemleri) göz önüne alınarak, kimyasal yöntemlerden (böcek öldürücü kimyasal- mazotlama) kaçınılarak gelişmiş biyolojik yöntemler uygulanmalıdır.

            Göle ile ilgili 30 yılı aşkın süredir var olan ve zaman zaman revize edilen koruma yasa ve yönetmelikler- özel hükümler- uygulanmalıdır. Buna bağlı olarak, göl ve kıyı ekosisteminin korunmasının, kıyı ile sahil şeridine yapılacak planlamanın ilk adımı; kıyı kenar çizgisinin, doğal ve bilimsel verilere uygun biçimde saptanmasıdır.

            Gölün; kirletici parametrelerden kurtarılmasında, Eğirdir Gölü Özel Hükümleri’ ne , “Eğirdir’e “doğalgaz” ivedilikle getirilmelidir” hükmünün yer alması sağlanmalıdır.

            Eğirdir Gölü gibi doğal sulak alanların her yönüyle ele alınması ve eğitimlerin yaygınlaştırılması için ulusal düzeyde sulak alan eğitimi çalışmaları, Üniversitelerin, araştırma vb. kurumlarının desteği ile Bakanlıkça organize edilmelidir. Eğirdir Gölü çevresindeki STK oluşumlarının teşvik edilmesi için yerel düzeylerde STK kapasite geliştirme çalışmalarına hız verilmelidir.

Eğirdir Gölü’nü kirleten, kirletilmesine göz yuman, kişi kurum ve kuruluşlar hakkında yürütülecek işlemlerin hem Bakanlık ve taşra teşkilatları ve hem de Valilikler nezdinde yerel koruma ekipleri kurulması- çalışması sağlanmalıdır.

            Eğirdir Gölü’nün özellikleri ve nitelikleri dikkate alınarak, özel statülerle yasal koruma şemsiyesi altına alınmalıdır.  Yönetim planlarının oluşturulmalı, oluşturulan yönetim planları uygulanmalıdır.  “Yerel Göl Komisyonlarınca” sorumluluk bilinci ile daha titiz ve sıkı olarak izlenmelidir.

            Türkiye’de yer alan tüm doğal göllerin içine dâhil olacakları, doğal göllerin sorunlarının, çözümlerinin, iletişiminin sağlanacağı Doğal Göller Ağı oluşturulmalıdır.

SONUÇ:

            Göl kirli değil demekle; göl temiz olmamaktadır. Bilim insanlarının gölün su kalitesi, biyolojik çeşitlilik ve ekolojik dengesi konusunda yapmış olduğu çalışmalar göl kirliliğini tartışmasız ortaya koymuştur. Gölün kirli olduğu gerçeğini görerek, acil olarak  bilinen çözümlere başvurulmalıdır. Ekonomi -Ekoloji uyum içerinde olmalıdır.

   Eğirdir Gölü gibi doğal sulak alanlar, biyolojik çeşitlilikleriyle dünyanın doğal zenginlik müzeleri olan tatlı su üretim kaynaklarımızdır ve tüketilmemelidir. Eğirdir Gölü, su üreten, taşkınları selleri önleyen, iklimi yaşanır yapan, tarımdaki verimi artıran besin- sağlıklı yaşam sunan üretken bir kaynaktır. Günümüzde su ve besinin, en önemli ilgi konusu olduğu ve sulak alanlarımızın korunması, gelecek kuşaklara en sağlıklı yapısıyla iletilmesi  kuşkusuz bir ULUSAL GÜVENLİK konusu olmalıdır ve KIRMIZI KİTABDA YERALMALIDIR.…

    17 MAYIS 2015 günü,  Eğirdir’de gerçekleşen “EĞİRDİR GÖLÜ ETKİNLİĞİ SONUÇ BİLDİRGESİ” nde yer alan ve diğer bir deyişle; “GÖL MANİFESTOSU”  içeriğinde dile getirilen hususlar ve önlemler, acilen ve ivedilikle hayata geçirilmelidir. Bu manifestonun çözüm bildirgesini, ilgili Bakanlıklar ve onların Taşra Birimlerince dikkate alınarak gerekli idari tasarruflarda bulunmaları kaçınılmaz hale gelmiştir… Kamuoyuna duyururuz.

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap