30 Ağustos Büyük Zafere Doğru Giderken; Eğirdir’in Milli Mücadele’ye Katkısı Ve Etkisi

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,30 Ağustos Büyük Zafere Doğru Giderken; Eğirdir’in  Milli  Mücadele’ye  Katkısı Ve  Etkisi
Haberin Tarihi: 24.8.2022 15:38:08 - Okunma Sayısı:1795 defa okundu.

Recep BOZKURT yazdı...

30 AĞUSTOS BÜYÜK ZAFERE DOĞRU GİDERKEN;

 EĞİRDİR’İN  MİLLİ  MÜCADELE’YE  KATKISI VE  ETKİSİ

                                                                                                    Recep BOZKURT

                                                                                                                                                     Tarihçi-Eğitimci 

                

“Kurtuluş Savaşı matematik mimaridir. Yenmekten yenilmeye kadar hesaplanmamış hiçbir yanı yoktur. Büyük Taarruz, böyle bir mimarinin zirvesinde başlamıştır…”

“Efendiler, Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Savaşı ve onun son safhası olan bu 30 Ağustos Savaşı, Türk tarihinin en önemli dönüm noktasını oluşturur. Milli Tarihimiz çok büyük ve çok parlak zaferlerle  doludur. Fakat Türk Milletinin burada kazandığı zafer kadar kesin sonuçlu yalnız bizim tarihimizde değil,dünya tarihine yeni bir yön vermekte kesin ve etkili meydan savaşı hatırlamıyorum.

Hiç şüphe etmemelidir ki, yeni Türk Devleti’nin, genç Türk Cumhuriyeti’nin temeli burada sağlamlaştırılmış oldu. Sonsuz hayatı burada taçlandırıldı…”

                                                                                          Mustafa Kemal ATATÜRK

**************************************************************************

 

Balkan felaketi ve Birinci Dünya Savaşı gibi son derece yıpratıcı savaşlarda çıkmış olan Türk milleti, tükenme noktasına gelen dayanma gücünün sıkıntılarını çekerken bu kez son vatan toprağı olan Anadolu’nun adım adım işgal edilmeye başlandığını öğrendi.. Yunanlıların İzmir’deki katliam haberleri bütün yurdu derinden etkiledi. Evleri,malları talan edilen, ırz ve namuslarına el uzatılan Türkler,canlarını kurtarmak için  İzmir’den, Aydın’dan kalabalık kitleler halinde Denizli, Isparta yönünde göç etmeye başladılar. Eğirdir’e trenle gelen yolcuların oralarda olup bitenleri dehşet içinde anlattıkları vahşet karşısında büyük üzüntü ve öfkeyle galeyana gelen Eğirdirliler Mayıs ayının son Cuma günü (28 Mayıs 1919)  Hızırbey Cami içinde ve çıkışında heyecanlı konuşmalarla durumu kınadılar.  Isparta’da bu işgale karşı 11 ve 20 Haziran 1919 günleri ilçelerden ve köylerden gelen binlerce kişinin katıldığı protesto gösterileri yapıldı. Bölge halkı mahalle mahalle, köy köy Müdafa-i Hukuk Cemiyetleri ve Heyet-i Miliyleler kurmaya başladı.

*  *  *

İtalyanların Burdur ve Isparta’ya, Yunanlıların Aydın ve Denizli’ye yönelmesi üzerine Hafız İbrahim Demiralay yönetiminde silahlı birlikler oluşturularak düşman karşısına çıkıldı. Denizli-Sarayköy Cephesi, yöremiz yiğitlerinin de içinde bulunduğu yurtseverler tarafından tutuldu. Düzenli ordular kurulmaya başlanınca da bu kahramanlar ordumuzun savaşçı seçkin birliklerini oluşturdu.

Vatan savunması, Doğuda, Batıda,Güneyde Kuzeyde hemen her yerde bütün şiddetiyle sürdürüldü. Cephe gerisinde de çoluk çocuk, kadın erkek, genç ihtiyar ordumuzun kolu kanadı oldu. Düşmana son darbenin indirileceği hazırlık günlerinde konumu ve ulaşım imkanları nedeniyle Eğirdir, en önemli dayanak noktalarından biri haline geldi.

                                                      *  *  *                                                                                             

“Türk Ordusu, kış başlamadan ve düşmanın Sakarya yenilgisinin etkilerinden kurtulmadan ve yeniden toparlanmasına izin verilmeden düşman ordusuna kesin bir darbe indirmek zorundadır. Yunanlıların Eskişehir-Afyon demiryolundan harekât bakımından yararlanmasını önlemek ve eşit şartlarda bir muharebe verilmesini sağlamak için, bu taarruz asıl kuvvetlerle Afyonkarahisar Bölgesi’nde ve daha başlangıçtan itibaren Yunanlıların İzmir ile ulaşımını kesecek biçimde yönetilmelidir.

Bu amaçla hazırlıkların kısa zamanda tamamlanmasını ve özellikle “AKŞEHİR-EĞİRDİR-DİNAR LOJİSTİK YOLU’nun acilen açılması gerekir. Bu nedenle ordumuz için hayati derecede önem kazanacak olan EĞİRDİR-BALADIZ-DİNAR Demiryolu Hattı’nın düşman tarafından ele geçirilip tahrip edilme ihtimali karşısında da her türlü önlemler alınmalıdır. Çünkü, düşmanın bize en zararlı hareketi, Çivril’den Eğirdir’e kadar ilerleyip bu demiryolu hattını tahrip etmesidir” (Türk İstiklal Harbi,2.Cilt,6.Kısım,1.Kitap,Batı Cephesi-Büyük Taarruza Hazırlık ve Büyük Taarruz, sayfa: 55-56-311-312)

                                                           *  *  *

Bu hazırlık aşamasında bölgemiz yerleştirilecek olan 100 bin asker ve bunların kullanacağı 18 bin hayvanın her türlü ihtiyacı, mühimmatı, barınması ve bunların nakli için “CAN DAMAR” olarak dört anayol tespit edildi:

 “Akşehir-Eğirdir Yolu”,Antalya-Burdur-Baladız-Eğirdir Yolu”, “Eğirdir-Aşağıkaşıkara-Şuhut Yolu” ve  “Eğirdir- Dinar-Çivril Yolu”.

Bu dört menzil birbiriyle irtibatlandırılarak  Batı Cephesi’ne ulaşmada   Eğirdir Gölü de “suyolu” olarak kullanılması kararı alındı.

                                                    *  *  * 

Milli Mücadele’de Eğirdir’in  Birinci Ordu’nun “ULAŞIM MERKEZİ” (Menzil Noktası) olarak seçilmesinde şu etkenler etkili oldu:

İlçenin hemen Kuzeybatısında cereyan etmesi planlanan savaş bölgesine yakınlığı;  Kurtuluş Savaşı süresince  işgale uğramamış olması; bunun yanında işgal bölgeleriyle her türlü irtibatın kurulabilir bir konumda bulunması; ordunun et ihtiyacının  bir kısmının Eğirdir Gölü’nden temin edilebilecek olması; Batı Anadolu’yu Orta ve Güney Anadolu’ya bağlayan telgraf, telefon hattı ve posta dağıtımının en kolay ve güvenilir bir biçimde Eğirdir üzerinden yapılabilir oluşu ve yöre halkının olağanüstü özverisi nedeniyle Eğirdir, "Milli Mücadele” süresince lojistik destek ve istihbarat çalışmalarında tam bir “Ulaşım Merkezi” ve “Siyaset Merkezi” durumuna getirdi.

                                                 *  *  *

İtalyanların Antalya’dan çekilmesinden sonra (05 Temmuz 1921) yurtdışından temin edilen askeri malzeme Antalya Limanı’na getirilerek Antalya-Burdur yolu ile Baladız(Gümüşgün) istasyonuna taşındı. Buradan da demiryolu ile   Eğirdir’e ulaştırılarak burası Batı Cephesi’nin can damarlarından biri durumuna geldi.

Bölgeden cepheye ulaşmada yeterli yol olmadığı, bulunanların da çamur deryası içinde olduğundan  iki tekerlekli kağnı arabaları, deve, mekkare, eşek gibi yetersiz ulaştırma araçlarıyla uzak hatlarda  kalacak ordu birliklerini desteklemek mümkün değildi.

 Bundan dolayı Konya demiryolunun Eğirdir Gölü’ne bir dekovil hattıyla bağlanması düşünüldü. Bu iş için uzun zamana ihtiyaç duyulduğundan ancak Örkenez (Yalvaç) ile Höyük (Gelendost) arasına bin bir zorlukla dar dekovil hattı çekilebildi.                                                 

                                                 *  *  *

Büyük Taarruz’un “K Savunma ve Güvenlik Planları” gereğince Kuzey-Güney doğrultusundaki Emirdağ-Eğirdir konumu içinde bulunan  iki dağ (Karakuş Dağları ve Sultan Dağları) ile  iki göl (Akşehir Gölü-Eğirdir Gölü) doğal savunma alanları olarak;  ulaşım ve taşıma hareketlerinde ise iki demiryolu hattı (Konya-Akşehir-Çay Demiryolu ve Eğirdir-Dinar-Çivril Demiryolu) dayanak olarak seçilmiş; ordumuzun geri çekilme zorunluluğunun doğması halinde bu savunma hattında ve  siperlerde son er kalıncaya kadar vatan ve millet için savaşmaya karar verildi. Bu “Askeri Coğrafya” içinde amele taburları ve çevre halkı tarafından gece gündüz çalışılarak tahkim edildi, mevziler kazıldı , yollar-köprüler yapıldı ve  Eğirdir’in de içinde bulunduğu bu İmtidat-ı Vatan Hududu’nda, ordumuz ve milletimiz sonuna kadar savunma kararı verildi.(*)

                                                                              *  *  *                                                                                 

Batı Cephesi Ordularının ulaştırma işlerinde çalışanlar, (erkekler askerde olduklarından) kadınlar, ihtiyarlar ve çocuklardan oluşuyordu. Bunlar kötü yollarda, hatta yolsuz sarp ve taşlık arazide çarıkları parçalandığından her mevsimde yalınayak yürüyor ve konaklama yerlerinde açıkta ve kısa süreli dinleniyorlardı. Yolların kötülüğü, ikmal araçlarının yetersizliği ile beraber öküz arabası, kağnı, mekkare, deve, kollarını yürüten ihtiyarlar ve çocukların içinde hastalar bulunmaktaydı. Tekerleği kırılan bir arabanın yükünü diğer arabaya sırtında taşıyan, sıcak bir yiyecek bulamadığından sadece kuru ekmekle yetinen bu fedakâr kadın, çocuk ve ihtiyar vatan evlatları, emsali görülmemiş bir sabır ve gayretle en ağır sıkıntılara katlanıyorlardı.

Geceli-gündüzlü ve istirahata bakmadan hızla yürüyen ordunun peşinden erzak ve cephane yetiştirmeye çalışmaları takdirin çok üstünde duygularla ve iftiharla kaydedilecek manzaralardı.

Son haddine vardırdıkları bu fedakarlıklar, Türk İstiklal Harbi Tarihi’nde  minnet ve şükranla anılacaktır...” (Türk İstiklal Harbi Büyük Taarruz’da Takip Harekatı-Sayfa:231-247,Genel Kurmay Harp Tarihi Başkanlığı,  Seri No:1-Genel Kurmay Basımevi-1969-Ankara)

(*)-“İmtidat-ı Hudut Müdafaası”: Korunması-savunulması uzun sürebilecek alanlar  için kullanılan bir deyim.(İlk kez, Batı Cephesi Kumandanı İsmet Paşa tarafından yöremizde bulunan Birinci Ordu Komutanlığı’na 17 Ekim 1921 günü saat 13.30’da çekilen telgrafta kullanılmıştır.(TÜRK İSTİKLAL HARBİ, 2.Cilt, BATI CEPHESİ, 6.Kısım, 1.Kitap, BÜYÜK TAARRUZA HAZIRLIK VE BÜYÜK TAARRUZ-10 Ekim 1921-31 Temmuz 1922, sayfa:311-Genelkurmay Basımevi-Ankara-1994

 

“Milli Mücadele günlerinde Birinci Ordu Menzil Müfettişliği ve İzmir-Eğirdir Demiryolu Yönetimi bütün teşkilatıyla Eğirdir’e taşınmıştı. Bundan dolayı bölgemizde büyük bir hareket başladı. Tüm personel gece gündüz Antalya’dan, İzmir, Aydın, Denizli dolaylarından Konya , Afyon ve Ankara dolaylarına gidecek olan ordu ve halka ait yüzlerce, binlerce mektup, paket, para hiçbir aksaklığa yer vermeden sahiplerine ulaştırıldı.O günlerde aylarca başımız yastık görmedi…” Eğirdir Posta Telgraf Müdürü Süleyman Sükuti Yiğitbaşı- Eğirdir Felakabat Tarihi,s.183-184,Çeltud Matbaacılık Koll.Şti.-İstanbul 1972

                                                        *  *  *

“Eğirdir İstasyonu ile derin suları bulunan göl arasında bir kilometreyi aşkın mesafe vardı. İstasyona getirilen araç gerecin sahile kadar taşınması işi güçlükle yürütülüyordu. Römorkör ve büyük kayıklar sığ su nedeniyle kıyıya yanaşamadıklarından Küçükyazla Tepesi’nin en uç noktasındaki derin sularda kalıyorlardı. Buraya binlerce ton malzemenin taşınması, gölden gelen malzemenin depolara çekilmesi çok meşakkatli oluyordu.

 Bu yüzden Eğirdir İstasyonu ile Küçükyazla Tepesi arasına raylar döşenerek, vagonların sahile kadar ulaşması sağlandı. Böylece taşıma işlemleri bir nebze olsun kolaylaştı…” ( Ali Çelik ve İrfan Kaynak ile 26 Haziran 1984 günü yapılan konuşmalardan-Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda Eğirdir-s.216- Eğirdir Belediyesi Yayını-2007)

*  *  *

“O günlerde çocuk yaşlarında idim. Babam tren yolu şirketinde görevli olduğundan sık sık Eğirdir Garı’na gidiyordum. Buralarda gördüklerim karşısında hayretler içinde kalıyordum. Yağmur fırtına demeden cepheye gidecek malzemeyi itina ve bin bir gayretle taşıyan sivil asker yüzlerce insan, sahil ile istasyon arasında karıncalar gibi gidip geliyordu. Sandıklar çok ağır olduğundan bazıları eşek ve katırlara yüklenip taşınıyordu…” Yaşar Kaynak ile 26 Haziran 1984 yılında Kaynak Eczanesi’nde yapılan konuşmalardan. (Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda Eğirdir-Recep Bozkurt, s.218,Eğirdir Belediyesi Yayını-2007)

                                                              *  *  *

“Afyonkarahisar civarında savaşlar o kadar kanlı geçiyordu ki, Eğirdir bile yaralılarla doldu. İnilti ve feryatlara yürek dayanacak gibi değildi. Biz çocuk yaştaydık, sık sık istasyona gidiyorduk. Yaralı askerler hem trenlerle  hem de gölden mavnalarla Eğirdir’de hazırlanan  bakım evlerine, camilere taşınıyordu. Şuhut ve Çay taraflarından Eğirdir’e çok yaralı geldi. 500 yataklı seyyar hastanesi dışında başta Hızırbey Cami olmak üzere Yazla Camisi, Kesiktaş’taki mescitler, büyük konaklar ağzına kadar yararlılarla doldu. Her yer mahşer gibiydi. Allah, bu memlekete bir daha savaş göstermesin…” Eğirdirli Kazım Kartal ile 03.07.1996 tarihinde yapılan konuşmalardan (Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda Eğirdir, sayfa:236)

                                                                               *  *  *

 26 Ağustos 1922 günü başlayan BÜYÜK TAARRUZ’da  yaralanan askerler Eğirdir ve civardaki hastanelere taşındı. Başta Eğirdir Hızırbey Camisi olmak üzere tüm ibadet yerleri ile Eğirdir ve Yeşilada’daki büyük evler yaralı bakımevine dönüştürüldü. Canada’da yeni yaralı bakımevi yapıldı. Bu kahramanlar, buralarda sağlıklarına kavuşturuldu. (Türk İstiklal Harbi İdari Faaliyetler, sayfa:539)

“Eğirdir ve Eğirdir Gölü, Milli Mücadele Tarihimizde  Şerefli  Bir  Yer  Almıştır…”

                                                                         Süleyman Sukuti YİĞİTBAŞI

                                                                           Eğirdir Belediye Başkanı

 

 “Kuvayı Milliyeciler Olarak, Canımızla, Malımızla, Her Şeyimizle Ortaya Atıldık. Amacımıza Ulaşmak İçin Hiçbir Kuvvetin Müdahalesini Tanımıyoruz Ve Korkmuyoruz. Bilinmelidir ki, Milli Hareket’ten Başka Bir  Güç Yoktur…”

 21 Eylül 1919

Hafız  İbrahim  DEMİRALAY

Isparta Kuvayı Milliye Reisi

 

“Eğirdir Bahriye Müfrezesi’nin Antalya Yolu İle İthalatı Batı Cephesi’ne Ulaştırmadaki Büyük Gayretleri Kayda Değerdir. Bu Lojistik Faaliyetlerin Nihai Zaferin Kazanılmasında Payı Büyük Olmuştur…”

                                                                                             Fahir  ATABEK

                                                                                    Harp Tarihi Daire Başkanı

 

 

“Ordumuz İçin Hayati Derecede Önemli Olan Eğirdir-Baladız-Dinar Demiryolu Hattı’nın Düşman Tarafından Ele Geçirilip Tahrip Edilme İhtimali Karşısında  Her Türlü Önlem Alınmalıdır. Çünkü, düşmanın bize en zararlı hareketi, Çivril’den Eğirdir’e kadar ilerleyip bu demiryolu hattını tahrip etmesidir”

                                                                                           15 Ekim 1921

                                                                                  Batı Cephesi Komutanı

                                                                                                İSMET

 

“Eksik Cephanenin Tedariki, Bunların  Konya Demiryolu İstasyonlarına Ve  Oradan da Eğirdir’e Taşınıp, Yiyecek Ve Cephanenin Depolanması İçin Tüm Önlemlerin Alınması Gerekir. Yoksa Ordu Hareketsiz Kalabilir…”

 04 Aralık 1921

Genelkurmay Başkanlığı

 

“ISPARTA LİVASI’NIN  VATAN  HUSUSUNDA  GÖSTERDİĞİ  FEDAKARLIK  TEŞEKKÜRE  ŞAYANDIR…”

Büyük Millet Meclisi Reisi

                                                                                          MUSTAFA  KEMAL

 

Bugün, gül ve lavanta kokan bu verimli topraklarda her çeşit ürün devşiriyor, başımız dik ve onurlu yaşıyorsak işte o günlerin  zor şartlarında ve bin bir fedakarlıkla çekilen sıkıntılar, verilen canlar, oluk oluk akıtılan kanlar sayesindedir. Dört yıla yakın süren bu bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinde tam 36.239 şehit verdik. Bunlardan 150’si Eğirdir’dendir. Aralarında İbrahim Ethem Kartal, Şükrü Tığlı, Abdullah Sinan, İbrahim Sarıdaş, Mehmet İrfan Tarhan, Ali Çelik, Ali Oral, Ali Feyzi Çetindağ, İsmail Özdamar, Mehmet Gencay, Mehmet Kartal, Mehmet Kılıç, Mehmet Ünal’ın ve daha adını yazamadığım 187 kahraman ise göğüslerinde Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyaları  ile KURULUŞ DÖNEMİ’nde Eğirdir sokaklarında gururla dolaştılar.

Daha Milli Mücadele’nin başından itibaren Eğirdirliler vatan müdafasında korkmadan yerini aldı. 19 Eylül 1919 günü toplanan “2. Nazilli Kongresi”ne Ahmet Yiğitbaşı’nı temsilci olarak gönderdiler. 21 Eylül 1919 ünü “Eğirdir Heyet-i Milliyesi”ni kurdular. Bu heyet, 1920 yılının 20 Şubatında  isim değiştirerek “ Eğirdir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adını aldı. Başkanlığına da Tığlızade İsmail Hakkı Efendi(TIĞLI) seçildi. Bu olağanüstü günleri kuvayı milliyeci heyetinin üyeliklerini de Müftü Hüseyin Hüsnü Efendi(TIĞLI), İbrahim SERÇE, Nuri ÖZDEMİR(Hatıpzade), Rıfat ÖZDEMİR(Hatıpzade), Ömer Naci ÇELİK(Ağazade),Hazım ÇETİNKAYA, Jandarma Kumandanı Yüzbaşı Hamdi Efendi, Telgraf ve Posta Müdürü Selami Efendi ve Reji Memuru Abdülkerim Efendi oluşturarak bütün Eğirdir Mahalle ve Köylerinde örgütlendiler.(*)

“Büyük Taarruz’un 100.Yılı”nda, başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşları olmak üzere vatan savunmasına, kurtuluş mücadelesine katılan kadın-erkek, yaşlı-genç hepsini  saygı, sevgi, minnet ve şükranla anıyoruz…

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN…

(*)-Yukarıda anlatılan bilgi ve belgelerle ilgili ayrıntıları merak edenler ilk baskısı 2007 yılında Eğirdir Belediyesi’nce, ikinci baskısı 2014 yılında Mehmet İzzet Tığlı ailesi tarafından yayınlanan ULUSAL KURTULUŞ SAVAŞI’NDA EĞİRDİR adlı kitabımızdan okuyabilirler.R.B.

Başta, Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa olmak üzere üst komutanlarca haftalarca tartışılan kati savunma hatları Kuzey-Güney doğrultusunda  önce üç hat olarak tespit edilmiş, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa tarafından bölgemize gönderilen  bir teknik heyete ASKERİ COĞRAFYA son olarak yerinde incelettirilerek EMİRDAĞ- EĞİRDİR HATTI (*), “imtidat-ı hudut” olarak kabul edilerek  her türlü hazırlığa başlandı.(11)                                                                                                                                   

(11)-Türk İstiklal Harbi,2.Cilt,BATI CEPHESİ,6.kısım,1.Kitap, BÜYÜK TAARRUZA HAZIRLIK VE BÜYÜK TAARRUZ (10 Ekim 1921-31 Temmuz 1922), 55 - 69. sayfalar ile 101-114 sayfalar arasında bu konularla ilgili tüm bilgiler, belgeler ve krokiler bulunmaktadır.

(*)- Bu hattın en güney ucunun Eğirdir olarak seçilmesinin önemli nedenleri şunlardır:

                1- Anadolu içlerine yapılan ilk demiryolu hattını son durağı Eğirdir İstasyonu’dur ve 1856 yılında İzmir’den başlanmış olup 1912 yılında Eğirdir’de sonlanmıştır hem de üç önemli vilayet merkezine uğramadan!.. (Denizli’de Goncalı’dan,Burdur’da Baladız’dan,Isparta’da Bozanönü’den geçirilmiş ve tam bir EMPERYAL YOL olarak düşünülen bu demiryolu hattı Birinci Dünya Savaşı başlamasaydı Hindistan’a kadar yapılacaktı..Bu demiryolu, Milli Mücadele döneminde Köşk-Eğirdir arası Kuvayı Milliye’nin denetim ve güvenliği altında Büyük Taarruz’a kadar çok önemli ve değerli görevlerde bulunmuş, bu toprakların VATAN olmasına büyük katkılarda bulunmuştur)

                2- Eğirdir Gölü, SUYOLU olarak kullanılması.

                3- 15 Ekim 1921- 26 Ağustos 1922 tarihleri arasında Eğirdir Garı ve çevresi Batı Cephesi’ndeki Birinci Ordu’nun ihtiyacı olan her türlü mühimmatın depolanıp korunduğu ve ihtiyaç olduğunda en kısa sürede cepheye gönderilecek güvenli yer olarak seçilmesi.Ayrıca;“Bölgedeki Telgraf hatlarının varlığı, ulaşım kolaylığı ve işgal bölgelerine yakınlığı nedeniyle Eğirdir, Türk İstihbaratı’nın önemli merkezlerinden biri durumuna gelmiş, Batı ve Güney Cephesi istihbarat çalışmaları buradan yönetilmiştir.(T.İ.H. İdari Faaliyetler, s.176-188-189-190-191-192)

- Recep BOZKURT

 

 

 

 

Bu Haberi Paylaş


  • eğirdir,egirdir haber,akın gazetesi

Yorum Yap