Depremin Depreştirdikleri (5. Bölüm)

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,Depremin Depreştirdikleri (5. Bölüm)
Haberin Tarihi: 5.4.2023 11:30:05 - Okunma Sayısı:1174 defa okundu.

Hüseyin KIYMIK Yazdı

Depremin Depreştirdikleri (5. Bölüm)

Şimdi sana benim çok istifade ettiğim, adı Tabiat Risalesi olan hacmi küçük kendisi çok büyük olan bir kitabı vereceğim. İstersen bu kitabı bir oku.Üzerinde yine birlikte konuşuruz. Bu arada biraz zamanını aldığım için beni bağışlarsan memnun olurum.

Selim renkten renge giriyor..Sanki hastalığını ve dertlerini unutmuş gibi, sadece beyninde esen fırtınalarla meşgul.

Kendini inançsızlığa sürükleyen sapık felsefik bilgileri sorgulamaya ve düşünmeye başladığını, devamlı değişen yüzünün renginden anlıyorum.

Selim, peş peşe sorular sormaya başladı. Öldükten sonra dirilme ile sevdiklerine tekrar kavuşup kavuşmama ile yani haşirle ilgili, sonra depreme ait sorular, depremin maddi ve manevi sebeplerini, yine depremin Allah ile bağının olup olmadığını, depremde ölenlerin ve kaybolan mallarının karşılığının ne olduğuna dair pek çok sorular… Sorular…

Gece bir hayli ilerlemişti yorulduğunu da düşünerek:

- Bunları bir başka gün konuşalım, istirahat etmen gerekir. Hem bu arada kitapçığı da okumuş olursun, diyerek odasına uğurladım.

Hemşire Nur Gül hanımı çağırarak Selimi özellikle takıp etmesini rica ettim.

Ertesi gün kitabı bir kaç kez okuduğunu, ilaçları da almaya razı olduğunu ve artık bağırıp çağırmadığını öğrendim, bende bir hayli rahatladım.

Tedavilerin maddi olduğu kadar manevi de olmasının gerekliliğini düşündüm.

Beyin rahatsız olduğu müddetçe maddi ilaçların kolay kolay bir fayda sağlamadığı da bir kez daha ortaya çıkmış oldu.

Kişinin önce tedavi olabileceğine inanması ve kabul etmesi lazım ki ilaçlar tesirini göstersin.

Hayattan ümidini kesmiş, yaşamanın boş bir şey olduğuna inanan bir insan hayata nasıl bağlanabilir?

Hele birde böylesine büyük bir deprem felaketiyle karşılaşıp sevdiklerini kaybetmişse.

Hayata pozitif bakabilme, yaşama sevincini kazanabilmesi için kendisini rahatsız eden beynindeki soruların cevabını bulması gerekir.

Tabi ki bu ifadeler, soran, sorgulayan ve beynini kullanmak isteyenler için geçerli. Dününü ve yarınını hiç düşünmeyen, nereden gelip, nereye gittiğini ve kendinin kim olduğunu ve niçin yaratıldığını sorgulamayan, bu hususta beynini kullanmayan, yaşamayı sadece yiyip içip, süfli arzularını tatmin etme olarak gören, gafletin derinliklerinde boğulanlara ait değil.

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap

İlgili Haberler