“TÜRKÇENİN MANTIĞI” KİTABI ÜZERİNE, HEMŞEHRİMİZ PROF. DR. EŞREF ADALI İLE SÖYLEŞİ

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,“TÜRKÇENİN MANTIĞI” KİTABI ÜZERİNE, HEMŞEHRİMİZ PROF. DR. EŞREF ADALI İLE SÖYLEŞİ
Haberin Tarihi: 27.2.2024 16:00:04 - Okunma Sayısı:852 defa okundu.

İstanbul Teknik Üniversitesi, Bilgisayar ve Bilişim Fakültesi’nin kurucu Dekanı hemşehrimiz Prof. Dr. Eşref Adalı’nın yazdığı ve Akademik Bilişim Vakfı tarafından basımı yapılan “Türkçenin Mantığı” kitabı üzerine, Prof. Dr. Eşref Adalı ile bir söyleşide bulunduk.

“TÜRKÇENİN MANTIĞI” KİTABI ÜZERİNE, HEMŞEHRİMİZ PROF. DR. EŞREF ADALI İLE SÖYLEŞİ

İstanbul Teknik Üniversitesi, Bilgisayar ve Bilişim Fakültesi’nin kurucu Dekanı hemşehrimiz Prof. Dr. Eşref Adalı’nın yazdığı ve Akademik Bilişim Vakfı tarafından basımı yapılan “Türkçenin Mantığı” kitabı üzerine, Prof. Dr. Eşref Adalı ile bir söyleşide bulunduk.

Türkçenin Mantığı Üzerine Söyleşi

Sinan: Eşref hocam kısaca sizi tanıyalım

Adalı: 1948 Yeşilada-Eğirdir doğumluyum. 8 aylık iken Ada’dan ayrılmışım. Tüm eğitim hayatım İstanbul’da geçti. 1965 yılında İTÜ’ye öğrenci olarak girdim. 1971’de Yüksek Elektronik Mühendisi olarak mezun oldum ve sonraki hayatım İTÜ de devam etti. Belli sürelerde yurt dışında ve Tübitak’ ta görev yaptım. 2015 yılında, Türkiye’nin ilk Bilgisayar ve Bilişim Fakültesini kurmuş, Kurucu dekan olarak emekli oldum.

Sinan: Bilgisayar mühendisliği ile dil arasındaki ilişkiyi biraz açıklar mısınız?

Adalı: Bildiğiniz gibi bilgisayar ve bilişim konuları hayatımızın her alanında uygulanmaktadır. Dil de uygulama alanlarından biridir. Günümüzde çokça duyduğunuz Yapay Zekâ konuştuğumuz dili bilmeyi gerektirmektedir. Diller arasında çeviri, soruyu anlama, sorulan bir soruyu yanıtlama, bir metni seslendirme veya konuşmayı yazıya dökme gibi konular yapay zekanın önemli konuları arasındadır.  Bir metni anlama ve yanıtlama ya da bir diller arası çevirileri bilgisayarın yapabilmesi ile ilgili çalışmalar yaklaşık elli yıldır devam etmektedir, bu yeni bilim dalına Doğal Dil İşleme adı verilmiştir. Önceleri çözümü olanaksız gibi görülen bu konular bilgisayarların yetenekleri arttıkça olanaklı olmaya başlamıştır. Sonuç olarak bugün bilgisayarlar çeviri yapabilmekte, sorulan soruları anlayıp yanıtlayabilecek düzeye ulaşmışlardır. Bugün ulaşılan düzeyi emekleme dönemi başarısı olarak değerlendirebiliriz. Yapılması gereken daha çok şey vardır.

Sinan: Türkçenin Mantığı kitabını yazmayı neden gerekli buldunuz? Bu konu dil bilimcilerin ilgi alanı değil mi?

Adalı: Çok ilginç bir konuyu dile getirdiniz. Dil bilimcilerin bir kısmı dillerin geçmişi ve gelişmesi ile ilgilenirken bazıları dillerin yapılarını araştırırlar. Özellikleri dillerin yapılarını araştıranlar matematik eğitimini gerekli görürler. Bizim dil bilimcilerimiz ağırlıklı olarak Türkçenin geçmişi ve gelişmesi ile ilgilenirler. Doğal Dil İşleme işleme söz konusu olduğunda dilin yapısının bilinmesi gerekli olmaktadır. Diğer bir deyişle dilin dil bilgisi kurallarının çok iyi bilinmesi ve bu kuralların bilgisayara aktarılması gerekmektedir. Türk Dil Devrimi ile Türkçenin dil bilgisinin temelleri yazılmış ve bugünkü Türkçenin temeli atılmıştır. Bu bizim için önemli bir kazanımdır.

Sinan: Türkçenin dil bilgisi bilindiğine göre bu kuralları bilgisayara öğretmek zor mu?

Adalı: Bizim dil bilimcilerimiz Türkçenin kurallarını çok iyi bilirler ve bunlara göre Türkçeyi kullanırlar. Ancak kuralların nedenleri ile çok ilgilenmezler, hatta gerekli görmezler. Bu noktada diller hakkında biraz bilgi vermek yararlı olabilir. Bugün dünyada yaygın olarak konuşulan diller şöyle sınıflıyoruz:

  • Hece diller
  • Bükünlü Diller
  • Eklemeli diller      

Eklemeli dillerde sözcüğün kökü hiç değişmez; ekler sözcüğe yeni anlamlar kazandırır. Kökün anlamını bilen kişi ek almış sözcüğün anlamını kafasında oluşturabilir. Ekler belli kurallara uyularak köke eklenirler ve sayılarında bir sınırlama yoktur.  Eklemeli dillerde kök sözcük sayısı yeterli sayıdadır ancak bunlardan milyonlarca yeni sözcük türetilebilir. Türkçe, Moğolca, Korece, Japonca ve Fince eklemeli dillerdir.

Bükünlü dillerde kök değişebilir ve bir iki ek alabilir. Bu nedenle her yeni kavram için bir yeni sözcük türetmek gerekir. Bu nedenle bükünlü dillerin sözlüklerinde çok sayıda sözcük bulunur. Arapça, Farsça, Rusça, Alanca, İngilizce ve Fransızca bükünlü diller arasındadır.

Sözcükleri tek hecede kalmış olan dillere Çince ve Viyatnam dili örnek olarak verilebilir. Sözcük ek almaz, anlamı vurgu ile değişir.

Türkçenin eklemeli yapısı, kurallarındaki tutarlılık ve anlatımındaki kesinlik yabancı dil bilimcilerde hayranlık uyandırmaktadır. Türkçeye matematik gibi dil diyenler vardır.  Bizim dil bilimcilerimizin Türkçeyi bu açıdan incelediklerin söyleyemiyorum.

Türkçenin yapısı incelendiğinde, temel yapının çok düzenli ve kurallarının nerdeyse hiç bozulmamış olduğu görülmektedir. Köke ek ekleme özelliği Türkçeye matematik görünüm kazandırmakta ancak tümce yapısı dilin mantığını göstermektedir. Türkçenin Mantığı kitabını bu nedenle yazdığımı söyleyebilirim.

Sinan: Türkçeyi İngilizce ile karşılaştırdığınızda ne gibi farklar görüyorsunuz?

Adalı: İlk karşılaştırmayı sözcük düzeyinde yapalım.  Türkçe eklemeli, İngilizce bükünlü bir dildir. Türkçede bir yeni sözcük türetmek için var olan kök sözcüklere uygun bir ya da birden çok ek eklemek yeterlidir. Türkçede sık kullanılan yaklaşık 70 kadar yapım eki bulunmaktadır. Kökün anlamını bilen kişi ek almış sözcüğün anlamını kolayca kavrayabilir. Örneğin el, ellik, kapı, kapıcı. İngilizce yeni bir sözcük üretmek için ölü dil Latince ve antik Yunanca sözcükleri araştırmak gerekir. Bu sözcüklerde uygun bir sözcük bulunamaz ise bazı sözcükler kırpılıp eklenerek yeni sözcük türetilir. Örneğin kuşluk yemeği anlamındaki “brunch” sözcüğü ilk kısmı “breakfast” ve devamı “lunch” sözcüklerin kırpılarak türetilmiştir. Türetilen yeni sözcüğün insan zihninde bir karşılığı yoktur bu nedenle ezberlenmesi gerekir.

Tümce yapısı düzeyinde incelediğimizde Türkçenin önemli bir üstünlüğü görülmektedir. Türkçedeki tamlamalar ve durum ekleri tümce içindeki sözcükleri birbirine bağlamaktadır. Bu bağlantılar tümcenin anlamını pekiştirmekte, tümce içinde sözcükler yer değiştirse bile tümce anlamını korumaktadır. Örneğin araba, sabun ve yıka sözcükleri yan yana getirilerek Türkçe altı tümce kurulabilir:

Arabayı sabunla yıka

Arabayı yıka sabunla

Sabunla arabayı yıka

Sabunla yıka arabayı

Yıka sabunla arabayı

Yıka arabayı sabunla

            Aynı anlamdaki tümce İngilizcede ancak bir türlü yazılabilir: Wash the car with soap.

Sinan: Türkçe için söyleyebileceğiniz başka hangi özellikler var?

Adalı: Türkçede eylem (fiil) çekiminde kuralsızlık yoktur. Dolayısıyla bugün dilimizde olmayan bir eylemi istediğimiz bir zaman ve birey için bugün çekebiliriz. Bir Türk için doğal olan bu özellik bükünlü dillerde yoktur. Özellikle sık kullanılan eylemlerin şimdiki zaman ve geçmiş zaman biçimleri farklıdır. Örneğin İngilizcede gitmek eyleminin şimdiki zamanı (go) ile geçmiş zamanı (went) arasında hiçbir benzerlik yoktur. İngilizcede 280, Fransızcada 570 ve Almancada 200’den fazla kuralsız eylem bulunur.

Türkçede eylemler yön bilgisini barındırırlar. Örneğin birisi dinlenir, birisine söylenir. Birisi sözcüğünün durum eki eylemin yönünü açıkça belirtir. İngilizcede böyle bir özellik yoktur. Örneğin I am listening to radio, I am speaking to Alp.

Türkçede eylem birey bilgisini de barındırır. Örneğin geliyorum dendiğinde eylemi birinci tekil bireyin üstlendiği açıktır. Türkçede bir eylem bir tümce olabilir. Örneğin görüşemeyeceklermiş sözcüğünün karşılığı İngilizcede bir tümce olabilir: I heard that they are not going to be able to see each other.

Bükünlü dillerin temel özelliklerinden biri olan tanımlık (article) ve sözcüklerin cinsiyetli olması Türk dillerinde yoktur. Bazı sözcükler dişi bazıları eril bazıları nötr olarak kabul edilir. Tanımlık sözcüğün cinsiyetine göre değişebilir. Örneğin Fransızcada le, la ve les. Sözcüklerin neden cinsiyeti olduğunu o dilleri konuşanlar da açıklayamazlar. Bazı dillerde sözcüğün kendisi dişi veya eril için farklıdır. Örneğin memur, memure, kâtip kâtibe.

Türk dillerinin bir önemli özelliği ünlü ve ünsüz kurallarıdır.

Sinan: Türkçenin Mantığı kitabından biraz söz eder misiniz?

Adalı: Daha önce de söylediğim gibi kitabın temel amacı Türkçenin mantıksal yapısını ortaya çıkarmaktır. Bu kapsamda Türkçenin ses, biçim bilim ve söz dizim özellikleri çıkarılmıştır. Ortaya çıkarılan kuralların doğruluğunu sınamak için programlar hazırlanmış ve 28.647 (ad + eylem) kök sözcük üzerinde sınanarak doğrulanmıştır. Kitap içinde tüm kurallar önce dil bilimcilerin anlayacağı biçimde anlatılmış, ardından her kural mantık bağıntılar ile yazılmış ve son olarak bu mantık kurallarına göre yazılmış olan programın akış çizgesi verilmiştir. Hazırladığımız ve kitapta tanıtılan programlar şunlardır:

  • Ünlü uyum kuralının sınaması
  • Sözcüğü seslemlerine (hecelerine) ayırma
  • Sözcüğün son harfini yumuşatma
  • Bir eylemi tüm kip ve bireye göre çekimleme
  • Ek eylem ve eylemsilerin çekimi
  • Bir sözcüğe, istenen bir anlamı kazandırmak üzere yapım eki ekleyerek yeni sözcük oluşturma
  • Yalın biçimde verilen özne, tümleç ve eylem kullanılarak Türkçe tümce oluşturma

Sinan: Hocam kitabı nasıl sağlayabiliyoruz?

Adalı: Ben kitabı Akademik Bilişim Vakfı’na bağışladım. Akademik Bilişim Vakfı kitabı hepsiburada üzerinden satışa sundu. Kitabı satın almak isteyenler İnternet üzerinden şu adresten satın alabilirler: www.hepsiburada.com/turkcenin-mantigi-esref-adali-pm-HBC00005U0827

 

 

 

 

 

 

 

Bu Haberi Paylaş



  • Rumuz
    (Rumuz)
    27.2.2024 17:50:15
    Yararlı bir bilgi
Yorum Yap