5 Haziran 2025 Dünya Çevre Günü’nde İnsanların Görevleri Ve Sorumlulukları

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,5 Haziran 2025 Dünya Çevre Günü’nde İnsanların Görevleri Ve Sorumlulukları
Haberin Tarihi: 5.6.2025 11:36:25 - Okunma Sayısı:1063 defa okundu.

Mehmet Gürdal yazdı...

5 HAZİRAN 2025 DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ’NDE

İNSANLARIN GÖREVLERİ VE SORUMLULUKLARI

   1972 yılında İsveç'in başkenti Stockholm'de yapılan Birleşmiş Milletler Konferansı'nda alınan bir kararla 5 Haziran günü, Dünya Çevre Günü (World Environment Day) olarak kabul edilmiştir.

   Birleşmiş Milletlere üye ülkelerde 53 yıldır kutlanan Dünya Çevre Günü’nün esas amacı; insanların içinde yaşadıkları doğal ve fiziksel çevre değerlerini korumak ve geliştirmek, bugünkü ve gelecekteki genç nesiller için sürdürülebilir, temiz ve yaşanabilir bir doğal çevre bırakmaktır.

   Bu bağlamda Dünya Çevre Günü;  içinde yaşadığımız bu güzel mavi gezegenimizi korumak ve geliştirmek için tüm insanlar tarafından her geçen gün daha da benimsendi. Doğal varlıkları koruma kültürü gelişti.

   Her insan doğa ve çevre değerlerinin korunması ve geliştirilmesi konusunda gönüllü olabilir ve toplumlar için farkındalık yaratabilir.

   Esas itibariyle biz insanlar doğanın ve çevrenin bir parçasıyız ve O’na bağımlıyız. Doğa ve çevre,  insansız varlığını sürdürebilir ve kendini sürekli yenileyebilir. İnsan ise doğa ve fiziksel çevre değerleri olmadan kesinlikle yaşayamaz. Çünkü, günümüzde yaşamımızın tüm ihtiyaçlarını “ DOĞA ANA” dan ve çevremizin kaynaklarından sağlıyoruz.

   Bu konuda doğa ve fiziksel çevrenin, kendini yenileme ve geliştirme konusunda dünyanın en büyük mimarı olduğunu söyleyebiliriz.

   Günümüzde 8.1 milyar kişiye ulaşan Dünya nüfusu, her yıl ortalama 95 ile 100  milyon artmakta, doğa ve çevremiz; evsel, kentsel ve endüstriyel atıklarla, kirleticiler ve toksinlerle daha fazla olumsuz etkilenmektedir. Kuşkusuz bu durum, insan sağlığına zarar veren solunum yolu ve kanser gibi son derece tehlikeli hastalıklara sebep olmaktadır.

   Doğaya, fiziksel çevre kaynaklarına ve dolayısıyla insan yaşamına büyük zarar veren atıkların en tehlikeli olanı kuşkusuz plastik atıklardır. Doğada yaklaşık 400-450  yıl kalan ve parçalara ayrılan pet şişeler; toprağı, denizleri, gölleri, akarsuları kirletmekte ve içinde yaşayan balık popülasyonlarının, nesli azalmakta olan nadir tür deniz kaplumbağası Caretta-Caretta’ların ölümlerine sebep olmaktadır. Ayrıca plastik atıklar ve pet şişeler; doğada, şehirlerde, mesire alanlarında çevre ve görüntü kirliliği yaratmakta ve atık depolama sorunlarına yol açmaktadır.

   Hem insan sağlığına zarar veren sigara hem de izmariti, doğada 3 ay ile 1 yıl arası kalabilmekte ve özellikle şehirlerde görüntü ve çevre kirliliği yaratmaktadır. Ayrıca sigara izmariti, içinde bulunan nikotin ve kimyasal maddelerle toprağa ve özellikle tatlı su kaynaklarına zarar verir. Söndürülmeden bilinçsizce doğaya atılan sigara izmariti ise ormanlarımızın yanmasına sebep olur.

   Kullanılmış pil ve aküler de tatlı su kaynaklarına ve toprak kalitesine son derece zarar veren ve çevre kirliliği yaratan en tehlikeli atık türüdür.

   Günümüzde çok yaygın bir şekilde kullanılan alüminyum kutular da,  doğada 100 ile 150  yıl arası kalabilmekte; şehir, park ve su kaynaklarının bulunduğu yerleşkelerde çevre ve görüntü kirliliğine sebep olmaktadır.

   Doğal ve fiziksel çevremize, yaşamımıza zarar veren bu en tehlikeli atıklara karşı korunmanın en akıllı çözüm yolu; evsel ve kentsel ve de endüstriyel atıkları, asla doğal ve fiziksel çevreye atmayarak geri dönüşüme kazandırmaktır.

   5 Haziran 2025 yılı Dünya Çevre Günü’nde konuyu doğa harikası güzel şehrimiz Eğirdir açısından araştırma konusu yaptığımızda; stratejik önem ve özellik taşıyan tatlı su kaynağı Eğirdir Gölü'nün ve çevre değerlerinin günümüzde öncelikle korunmasının ve geliştirilmesinin hayati önem taşıdığı açıkça görülmektedir.

   Eğirdir İlçemizin özellikle son 15 yılı esas alındığında, en büyük doğa ve çevre sorunu; asırlardır Eğirdir halkına ekonomik, sosyal, kültürel, geleneksel ve turistik bakımdan faydalar sağlayan gölümüzün varlığını sürdürebilmesi ve sahip olduğu değerlerini koruyabilmesidir.

   Aslında Eğirdir Gölü, yörenin tanıtılması ve eko-turizm merkezi olması bakımından kentin marka değeridir. Ayrıca tatlı su gölü olması itibariyle Eğirdir Gölü, özellikle günümüzde stratejik önem arz etmektedir.

   Tüm bu çok fonksiyonlu işlevlerine rağmen Eğirdir Gölü, göl havzasının çevresinde bulunan il ilçe ve köylerin içme, kullanma, tarımda sulama amaçlı aşırı kullanımları sonucu varlığını ve konumunu kaybeder hale gelmiştir.

   Bizler birkaç akademisyen ve bir yerel gazete sahibi arkadaşımla; kongreler, sempozyumlar, çalıştaylar düzenleyerek, araştırmalarımızı gazete ve televizyonlarda anlatarak yoğun çalışma yaptık. Bu aşamada görev siyasi otoritede. Çünkü bizlerin maddi olarak bir yaptırım gücümüz yok. Hatta bazı siyasilere, milletvekillerine ve yerel yönetim başkanlarına, gölün acil eylem planını rakamlarla, belgelerle sunduğumuz halde şimdiye kadar yeterli bir gelişme sağlayamadık.

   Bu konuda, Isparta Belediye Başkanı sayın Şükrü Başdeğirmen’in; Bedre Koyu’ndan Isparta'ya su sağlayan boruların, gölün çekilmesi sonucu işlevsiz kaldığını ve bu nedenle boruların 250 metre daha uzatılarak yaklaşık 4-4.5 metre derinlikten su sağlayacağını ve aynı noktada artezyen kuyusu açmak suretiyle temiz su sağlanabileceğini açıklamaları ve söylemleri, kentimizin yetiştirdiği ve gölümüzün bugünkü durumu konusunda yıllardır uğraş ve emek veren bir akademisyen olarak bizleri derinden üzmüş ve yaralamıştır.

   Bu talihsiz açıklamaları, 2025 yılı Dünya Çevre Günü’nde Eğirdir halkı olarak asla kabul etmemiz mümkün değildir. Bu konuda sayın başkana; Eğirdir Gölü'nün su seviyesi kodunun tehlike sınırı olan 914.74  metrenin de çok altına indiğini ve bu durumda “Özel Hüküm Genel hükümler Bölümü C” maddesine göre gölden hiçbir şekilde, kesinlikle su transferinin yapılamayacağını ve Eğirdir Gölü’nün bir baraj gölü olmadığını hatırlatmak isteriz. Bu konudaki önerimiz, birinci ve ikinci Darıderesi Barajlarının kapasitelerinin  artırılarak  kendi  doğal kaynaklarından (Burdur İli’nde olduğu gibi) şehrin su ihtiyacını rasyonel su yönetimi planlamalarıyla karşılamak daha akılcı ve gerçekçi bir uygulama olacaktır.

   Eğirdir Gölü'nün sularının tamamen çekilmesi, sazlık ve bataklık alanların oluşması, sivrisineklerin çoğalması, sivrisineklerin sebep olduğu sıtma hastalığının yaygınlaşması sonucu; Eğirdir halkının yanı sıra en büyük zararı Isparta ve göl çevresinde yaşayan ve sayıları  özellikle yaz aylarında yaklaşık 550-600 bine ulaşan insanlar görecektir.

   Eğirdir ilçesi; Isparta İli’nin turistik, ekonomik, arkeolojik, mitolojik, geleneksel değerleri ve doğal kaynakları bakımından lokomotif kentidir. Adını taşıdığı Eğirdir Gölü ise, Göller Bölgesinde insanların nefes aldığı akciğeri ve sayfiye alanıdır.

   Bu konuda son sözümüz Eğirdir, asırlardır bilinen bir su kentidir. Gelecekte de su kenti ve eko- turizm merkezi olarak anılmalıdır.

   Bu duygu ve düşüncelerle, kıymetli hemşehrilerimin kurban bayramını tebrik eder; selam,  sevgi ve saygılarımı iletirim.

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap