GÖL; AĞAÇ; KONUŞABİLSE...!

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,GÖL; AĞAÇ; KONUŞABİLSE...!
Haberin Tarihi: 19.2.2016 10:30:00 - Okunma Sayısı:1428 defa okundu.

GÖL; AĞAÇ; KONUŞABİLSE…!

 

            ÇEVRE; ETİK,  ESTETİK…

            Çevre kirliliğin öncelikli sorumlusu “insan”dır. Çevre Etiği” de bu yüzden gündemdedir. Hayvanın; ağacın, gölün “hakkı olamaz mı” soruları hep sorulmuş: Kirletilmiş, doğal yapısı yok edilmiş bir gölün; eğer konuşma yeteneği olsaydı kendisine zarar veren, önlem almayan insanlardan davacı olacağına şaşmamak gerekmez miydi?

            Bebekler konuşamaz ama, biz onların haklarını yasalar karşısında arayabiliriz. Diğer taraftan davayı açanın yaşı büyük olsa bile rasyonel, aklı başında bir insan olması gerekmediğini, hatta bir avukatın aklından özürlü bir insan içinde dava açabileceği bildirilmektedir(Botkin). Bu  dayanak; konuşma yeteneği olmayan  bir göl, bir ağaç içinde dava açılmaması; için hiçbir neden bulunmamaktadır… ,

            Ağaç konuşamamaktadır ama…!

            Amerika’da (1971) mahkumların beslediği farenin gardiyanlar tarafından öldürülmesi ve kesilen bir ağaç adına açılan davaların; davacının aleyhine sonuçlanması belki de beklenen bir olaydı; fakat Kaliforniya’daki mahkemenin davayı kabul etmesi, ağaç davasındaki kararın Yargıtay’a gitmesi, gelecekte/günümüzde çevre sorunlarına çok daha geniş açıdan bakılacağının müjdecisi olduğu için önemliydi.

            Bu gün bir çok ülkede doğal alanları, kaynakları korumak için sözler verilerek, taraf olunarak, imzalar atılmasına rağmen; dünyanın bir çok ülkesinde doğa ekolojik ve ekonomik özelliğini giderek yitirmişse;  alınan önlemlerin, verilen “sözün” göstermelik olduğu anlaşılmaz mı?

            Doğa bilimcileri ve sosyologlar çevre sorunun  insanların bilinçlendirilmemesinden kaynaklandığı konusunda hem fikir olmuşlardır. İlk bakış da, bu görüş önemsenmiş… İçtiği, tarımda kullandığı suya zehirli atıkların atılması sonucunda; kanser vb. hastalıklarının artacağının bilincinde olan bir çiftçinin; bu atıkları kimseye zarar vermeyecek bir şekilde ortadan kaldırabileceği, aşırı avlanmanın, balıklandırma yöntemleriyle gölün doğal yapısına farklılaştıranların; aynı mantık çerçevesine de av yasaklarına ve doğal dengeye daha saygılı davranabilir. Her ne kadar bunlar sözde; çok mantıklı gelmesine rağmen, uygulamalarda iyi sonuçlar vermemiştir. Tıpkı; sigara içmenin ne kadar tehlikeli olduğu bilinmesine rağmen, sigara içenlerin azalmadığı, trafik kurallarına uymanın hayati olması bilinmesine karşın; kırmızı ışıkta  vb kurallara uymamak sonucunda acı sonuçlar yaşandığı gibi…

            Sigara yasak.. Hava kirliliği serbest mi?

            Elbette bilinçli insanların ve toplumların çevreyi daha az kirleteceği ve gölünü, ormanlarını, çiçeğini, kuşunu, börtüsünü, böceğini koruma-kullanma dengesi ilkesince koruyacağı ve onlarla uyum içerisinde yaşayacağını bilmektedir. Bilinçli olmanın önemli olmasına karşın, her zaman yeterli olmamaktadır… İşte bu nedenlerle doğa bilimcileri bilinçli olmanın yanı sıra ETİK ve ESTETİK faktörlerinin de  önem arz ettiğini öne sürmektedirler… Yaşanan kötü çevre koşullarının bir nedeninin “Çevre etiğinin” önemsenmemesi olduğu görüşündedir…. Bence de çok doğru bir yaklaşımdır. Yasalarla, yönetmeliklerle, verilen sözlerle taraf olmakla, sorunlar çözümlenemediğine göre; ekolojik bilgilerin yeni bir etik ve  estetik düzenine ihtiyaç vardır…
 

 

ETİK NEDİR? Etiğin kaynağı nedir? Din mi, sorumluluk ya da zorunluluk mu, hukuk mu?

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap