DÜNYANIN EN GÜZEL KANYONLARINDAN BİRİ YAZILI KANYON?

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,DÜNYANIN EN GÜZEL KANYONLARINDAN BİRİ YAZILI KANYON?
Haberin Tarihi: 26.10.2016 10:36:00 - Okunma Sayısı:2249 defa okundu.

Selan TAV Havalimanları Holding’in yayın organı The Gate dergisi son sayısında dünyanın en güzel kanyonlarına yer verdi.

DÜNYANIN EN GÜZEL KANYONLARINDAN BİRİ YAZILI KANYON…

 

            Selan TAV Havalimanları Holding’in yayın organı The Gate dergisi son sayısında dünyanın en güzel kanyonlarına yer verdi.

            Her ay 500 bin baskı yapıp ücretsiz dağıtılan The Gate Dergisi’nin 59. sayfasında Yazılı Kanyon’da yer alıyor.


YAZILI KANYON

            Isparta'nın Sütçüler ilçesine 10 km mesafede bulunan Yazılı Kanyon, herkesin rahatlıkla ve keyifle yürüyebileceği bir tabiat parkıdır.

            Sütçüler, Isparta ilinin güneydoğusunda yer alan; Konya, Antalya ve Burdur illerine sınırı olan ilçedir. 1938 yılında ilçe olan Sütçüler ilçe merkezinin nüfusu 2014 yılı nüfus sayımına göre 2.661'dir. Dedegöl Dağları, Anamas Dağları'yla kol kala verip Yılanlı Ovası ve Kovada Gölü'yle Isparta'da buluşur. Bu buluşmanın gayesi, Sütçüler ilçesinin sınırlarını çizmektir. İlçe adını, göçle büyük şehirlere giden ve orada sütçülükle uğraşan insanları nedeniyle almıştır. Elbette, bunda Yörüklerden kalan geleneklerin ve coğrafyanın etkisi de inkâr edilemez.

            Mâzisi M.Ö. 200 yıllarına kadar giden Sütçüler, Adada olarak adlandırılan antik şehrin Pisidya bölgesinde; Pysidya Pamphiline bölgeleri arasında yer almaktadır. Bu eski yerleşim mıntıkasına, Helenistik dönemde en parlak yıllarını yaşarken, hâlen ayakta bulunan mabetler, meclis binaları, anfi tiyatrolar yapılmıştır. Adada’dan Alanya’ya kadar uzanan kral yolu bugün de konumunu muhafaza etmektedir.

            Arkeoloji literatüründe ismi Adada olarak geçen kentin hakiki adının Pavlu olabileceği iddialar arasındadır. Yörenin Türklerin eline geçmesinden sonra Pavlu ismi uzun süre kullanılmıştır. Bunun yanı sıra Pavlu Pavlika adları ile anılan yöre, 1071 Malazgirt Zaferi'nden sonraki yıllarda zaman zaman Türklerin eline geçmişse de, kesin fetih tarihi 1224 Alaaddin Keykubat zamanına rastlar. Bu dönemde Atabey başta olmak üzere Isparta Eğirdir Selçuklular'ın elindedir. 1300 yıllarında Hamitoğulları Beyliği Eğirdir’de kurulana kadar Sütçüler Selçuklular'ın elinde kalmıştır. Bu 70-80 yıllık dönemden günümüze Selçuklu eseri olarak sadece Seferağa Camisi kalmıştır. Daha sonra Hamitoğlu Beyliği bütün toprakları ile birlikte Osmanlı hâkimiyetine girer. Burası Osmanlılar zamanında bir süre "Kara Bavlu" olarak da anılmıştır.

            Aynı coğrafya, ayağına kadar gelen konuklarını mutlu etmeden bırakmaz. Kimini Adada antik şehrinde gezdirir, kimini düğün alayına katar, kiminin eline bir demet çiçek verir, kimini alabalık sofrasında ağırlar, kimini de Yazılı Kanyon'da sulara sokar. Yazılı Kanyon'a varan bir yolcuysanız, gözünüzü önce bir yalıçapkını  alır. Bu rengârenk kuş, akarsuyun sığ yerlerinde avlayacağı balık gölgeleri arar; bulamazsa yanınızdan geçip gider. Sonra Kanyon, antik Kral Yolu'nun taşlarını gösterir size. O taşları, geçmişten kalan bir hazine, bir yadigâr gibi saklar. Bir sincap bir ağaçtan yere atlar, size şöyle bir bakar ve telaşla koşarak uzaklaşır. Tabiat parkının girişinde, sık sık Kanyon'a gelen dağcıların kaya tırmanışı çalışmaları için kurdukları kamp çadırlarını görürsünüz. Arama kurtarma ekipleri ile izciler de buradan eksik olmaz.

            Kayanın üzerindeki şiir

            Ülkemizdeki en güzel yürüyüş parkurlarından biri Kanyon'un girişine giden yol üzerindedir. Patikalarında kızılağaçların, saçlı meşelerin, deli zeytinlerin, defnelerin, mersinlerin yanı sıra ilerlerken, aşağıda akan Göksu size eşlik eder. Sonbaharda kanyon, göz alıcı bir ışıkla yıkanır. Sararmış yapraklar, akarken uçuk mavileşen sularla yanyana gelir. İlkbaharda, beyaz sırtlı ağaçkakanların takırtısı baştankaraların, sinekkapanların, ötleğenlerin, bülbüllerin ötüşlerine karışır. Çevresi, kuş gözlemcileri için bir vaha gibidir. Yazılı Kanyon'un derinliği 100 ile 400 metre arasında değişir.

            600 hektarlık bir alanı kaplayan tabiat parkında yürürken karşılaşacağınız kaya yazıtı, Kanyon'a da adını verir. Yol yapımı sırasında bir bölümü tahrip olmuştur ama üzerindeki şiirde köle olarak doğup, ünlü bir filozof olarak ölen Epiktetos'tan bahsedilir:

            "Ey yolcu, yol hazırlığını yap ve koyul yola; şunu bilerek:

Yalnızca benliğinde hür olan kişidir özgür insan

Kendi doğasındadır hürriyetinin ölçüsü

Ve kararında samimiyse,

Yüreğindeyse dürüstlük, işte bu asil yapar kişiyi

Ve bunlarla yücelir insan, hatalarla değil."

            Yazılı kayada adı geçen Epiktetos, MS 55 yılında Frigya'nın Hierapolis kentinde doğmuştu. Ona göre, fizikî yapı, görünüş veya doğarken kazanılan sosyal konum, insan iradesinin dışında geliştiği için bir üstünlük olarak kabul edilemezdi.

            Kral yolunun üzerinde

            bir anıt

            Beklenmedik bir biçimde, bir yaşama felsefesi olarak karşınıza çıkan bu mısraları okuduktan sonra, Göksu'nun kıyısından 45 dakikalık bir yürüyüşle yemyeşil bir açıklığa varacaksınız. Mevsim ilkbaharsa, kendinizi bir çiçek tarlasında bulacaksınız. Mevsim yaz ise, isteyen, kayaların içinde oluşan doğal havuzların buz gibi sularına kendini bıraksın; isteyen çimenlerin kokusuyla uyusun, isteyen de yüzyılları devirdiği halde hâlâ ayakta duran âbide çınarların görkemli dallarına tırmansın.

            Yazılı Kanyon'da tabiatın hayat döngüsünü takip etmek de mümkündür: Ağlardan dünyaya dağılan yavru sarı örümcekler, gökkuşağı kanatlı kelebekler, sulara fırlatılan serpme ağlara takılan alabalıklar, yaprakları kırmızı bir kaplan postunu andıran bitkiler, yılanyastıkları, siklamenler, zakkumlar... Kızıl akbaba ya da yabankeçisi görürseniz ne denli şanslı olduğunuzu bilin ama tavşan, tilki veya keklikler de her an karşınıza çıkabilir.

            Bu Tabiat Parkı, antik çağın efsanevî Kral Yolu'nun geçtiği yerlerden biri. Eskiden at arabalarıyla da geçilebilen bu eski Roma Yolu, bir asır öncesine kadar yöredeki köylüler tarafından kullanılıyormuş. Aziz Paulus'un Anadolu'da geçtiği yollar son senelerde şöhret kazandığı için, burası da Likya Yolu'yla birlikte popüler bir uzun yürüyüş rotası haline geldi. Bu yüzden en beklenmedik yerde, elinde bu yolun haritasıyla dolaşan turistlere rastlamanız mümkündür. Bir de sakız ağaçlarına, yabangüllerine, anemonlara...

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap