EĞİRDİR’DE BU YAZ...
Yaz günleri bitmek üzere… Eylül ayı mevsim normalleri üzerinde seyretmekte... Sıcak bir Eylül… Tabiî ki geçici bir sıcaklık bu. Elmalar toplanmaya başlandı. Pınarpazarı etkinlikleri sona erince, başlar sonbahar yağmurları. Tıpkı insan hayatı gibi. Bahar, yaz, sonbahar ve kış. Ama hepsinin de güzellikleri ve farklı bir izleri vardır, mevsimleri vardır bizlerde.
Benim yazmak istediğim mevsim analizi veya sonbahar ve yaz falan değil… Eğirdir bu yazı nasıl geçirdi? Ne etkinlikler yaşadık? Eğirdir’i ziyaret edenler arttı mı? Biraz hareketlilik var mıydı? Bunları gözlemledim. Bazı günler bahçemde çalıştım, diğer günleri de etkinliklere katılarak gözlemledim. Üzerime bir görev ve sorumluluk düşer diye organizasyonların yanında yer aldım.
Ama şunu çok iyi biliyorum ki; kimseyi denetleme, tenkit etme ve akıl verme gibi görevim yok. Sadece Eğirdir’de yaşayan, Eğirdir’i herkes gibi seven ve hak ettiği paylaşımı, kültürü, sosyalleşmeyi, sportif hayatın yaygınlaştırılmasını ve bunlara bağlı olarak halkımızın ekonomik yönden zenginleşmesi ve mutlu yaşamasını çok isteyen biriyim…
Eğirdir’i çağrıştıran, gündemde tutan en başta özellik hayat veren tatlı suyuyla tabii ki Gölü. Tabiat güzellikleri, tarihi misyonu, elması, T.S.K. Eğitim birliği, Eskiden Hastane diyebiliyordum (Eski işlerliğini kaybetti, şimdi yıkılınca 75 kişilik hastane yapılacağı söyleniyor), Yüksekokullar ve diğerleri… Bunların getirdiği avantajlar. Kendiliğinden gelişen ve bazı organizasyon ve planlamalarla geliştirilen insan hayatını direkt ilgilendiren, onlara moral ve motivasyonlar sağlayan bazı etkinlikler vardır. Sosyal, kültürel, sportif, tarihi gibi... Eğirdir şehrimizi diğer çevremizdeki ilçelerden farklı kılan özellikler bunlar. Yani Eğirdir zenginlikleri…
Uluslararası yolları birbirine bağlayan, Ege’ye, Akdeniz’e, Güneydoğu’ya bağlayan tarihi Kervan yolu üzerinde Camileri, Kervansarayları, Medreseleriyle ziyaret yerleriyle kurulu Eğirdir ziyaretçilerin dikkatlerini hep çekmiştir.
Peki Eğirdir Yaz’a nasıl başladı? Mayıs ayı içinde yaptığımız “Geleneksel Oluklacı Şenliği” ile başladık yaza. Halkımız coşkulu katılımı ve çocuklarımızın yaptığı yarışmalar ve sonunda aldığı hediyeler onları mutlu etti. Hep beraber acıkınca pilav ve helvaya hücum. Sonrası buz gibi şifalı Oluklacı suyu. Meşe ağacı altına oturup, eşsiz Eğirdir manzaraları…
Diğer bir etkinlik ETUDOSD ve Eğirdir Belediyesinin organize ettiği “Geleneksel Dedegöl Tırmanışı ve Kampı” her yıl artan bir coşkuyla gelen doğa dostları organizasyon, disiplin ve ulaşım kolaylığı her yıl onların daha mutlu ayrılmalarını sağlıyor.
Kadir Eken hocanın nezaretinde çalışan küçük tekvandoclarımızın ciddi ve disiplinli çalışmaları, antrenmana gidiş ve dönüşleri de bana gurur veriyor.
Yine Eğirdir Belediyesinin açtığı futbol kurslarına giden minik futbolcularımızın da duruşları, hocalarının dediklerini ciddi ciddi tekrar etmeleri de gözlemlediklerimizdendi.
Gençlik Spor İlçe Müdürlüğümüzün yaz kurslarına giden gençlerimizin de çokluğu bizleri mutlu etti…
Yaz boyunca devam eden yelken ve optimist, kano kursları başlarında Kurt hoca Şeref Ağartan ve özverili çalışmaları ile dikkati çeken Ahmet Şahan kardeşimizle yarışmalara hazırlanıyorlar.
Bu yıl (Fly-Boat) dediğimiz adeta uçan yüzücülerle de tanıştı Gölümüz. Milli sporcuların cesur ve renkli şovlarıyla zevkli zamanlar yaşadık.
Yüzme yarışmaları uzun yıllardır yapılmıyordu. Kalabalık bir sporcu katılımıyla gerçekleştirildi. Derece alan sporcularımız Gençlik ve Spor Müdürlüğü tarafından madalya ile ödüllendirildi.
Bu yaz “Uluslararası Eğirdir Triatlonu tekrar yapılması, Eğirdir için en büyük tanıtım organizasyonu bence… Çünkü uluslararası sporcuların yarıştığı ve TV’lerinde ve yazılı ve görsel basında takip ettikleri bir etkinlik… Sadece kendi halkımızı tam olarak etkinliğin içine alamıyoruz.
Eksiklik nerede? Triatlonun parçaları olan Atletizm, yüzme ve bisiklet sporlarının geliştirilmesi için kurslar geliştirilmeli, Antrenörler nezaretinde küçükler ve gençler takımları oluşturulmalı. Ailelerinin de bu sporlara nezaret etmeleri sağlanmalı.
Sadece anons ve panolara reklam yetersiz. Davetiye gibi küçük el ilanlarıyla evlere, kahvehanelere ulaşılmalı. Programların içeriği ve küçük hediyelerle çocuklarımızın dikkati sağlanmalı. Açılışlarda halka da yemekli küçük ikramların yapılması gibi...
Şimdi biz bunları hep yapıyoruz denilebilir. İyi ama evdeki ve kahvehanedekilerin hiç haberi yok…
Biz Oluklacı şenliklerini nasıl başarıyoruz. Hem insanlar zorlu bir yürüyüş yaparak çıkıyorlar hedefe. Bizim lokomotifimiz çocuklar.. Onlara yarışlarda verilen hediyeler mutlu ediyor. Unutmayalım çocukları mutlu eden oyunlar ve sonundaki ödüllerdir. İşte Triatlona da çocuklarımızı ve gençlerimizi çekebilirsek organizasyon istediğimiz gibi olur. Çünkü “Eğirdir Triatlonu” Eğirdir için çok önemli bir tanıtımdır.
Etkinlikleri Briç Şampiyonası takip etti. Bir çok yarışmacı misafir geldi çeşitli şehirlerden. İlk defa oluyordu. Güzel bir olaydı yarışanlar için. Tekrar gelecek yıl buluşmak üzere mutlu bir şekilde ayrıldılar. Geleneksel hale gelmesi önemli tabi…
Diğer önemli etkinliklerden biri de “Türkiye 23 yaş altı Halter Şampiyonası”nın Eğirdir gibi bir ilçeye verilmesi bir farklılık ve öncelik... Teşekkür etmemiz lazım Halter Federasyonu ve Gençlik Spor Müdürlüğü’ne. 400-450 sporcu ve yöneticinin katılımıyla yapılan şampiyonada Türkiye’nin her yerinden milli sporcu ve adaylar yarıştı. Ben 2 gün izledim (az bir izleyici) hariç, seyirci yok gibiydi. Belki de halter sporu herkesin dikkatini çekmeyebilir. Ama yine de uğrayıp biraz izlemek gerekir. Burada tanıtım, duyuru, halkla paylaşım sorunları ortaya çıkıyor. Şampiyonaları almak için bazı şehirler yarışıyor. Hatta torpil bile yapmaya çalışıyorlar.
Klasik Müzik Festivali yapıldı. Klasik müzikseverler katıldı. Ben katılamadım. Katılanlar muhakkak oldu. Hepimizin farklı bir müzik tutkunluğu var. Kimi klasik, kimi sanat, kimileri de halk müziğinden hoşlanır. İnsan kulağına gelen müzik sesine göre mutlu oluyor. Müptelası oluyor. İnsanın doğasında var bu. Eğirdir bir kültür şehri olmalı. İnsanlar özgür yaşamalı. Yaşam tarzlarımıza, düşüncelerimize ve inançlarımıza saygı duymalıyız. Sadece burada değil dünyada da böyle olmalı.
Hasan EPİRDEN plaj voleybolü organizasyonu da yaz günlerimizi renklendiren etkinliklerden biriydi. Birkaç yıldır yapılmayan plaj voleybolü ışıklandırma, müzik ve oturma düzeniyle birbirinden güzel, zevkli müsabakalarla voleybolseverler ve değişiklik seven halkımızı eğlendirdi. Yine eskisi gibi uluslararası yapılırsa daha heyecanlı ve zevkli olacağı malum. Burada bana bir sürpriz yapıldı. Ben de diğer seyirci arkadaşlarla maçları seyrederken ismim anons edildi. Ödüller verilirken beni de çağırdılar. Hakem kulesinden tanımışlar beni ve ödül törenine çağırdılar. Çok büyük olay değil ama yabancıların bizi anons ettirmesi de ilgi çekici ve hoş bir sürprizdi.
Yine bu yaz, son izlediğim ve gözlemlediğim etkinlik “Bisiklet Festivali”ydi. Amatör sporcuların katılımıyla büyük zenginlik yaşandı. Çocuğu, yaşlısı, birçok doğa ve bisiklet sporu ile uğraşan güzel insanlar Eğirdir’e renk kattılar. Yeşilada, Yazılı Kanyon ve Eğirdir olmak üzere toplam 150 km’lik bir yol katettiler. Orada bir ödül dikkatimi çekti. 80 yaşında bir bisikletçi katılımcıya “En erken doğan sporcu” ödülü verildi. Hoşuma gitti. Doğru da... 80 yaşında 150 km. bisiklet süren bir sporcu “en yaşlı” sporcu olarak anılamazdı. Bu etkinliğe dikkatinizi çekmek isterim. Bu spor büyük küçük herkesin yapabileceği ve sağlığımızı kazandığımız bir spor. Uzun yıllar bisiklet sporu yapanlara baktığımız zaman, kuvvetli ve sağlıklı bir yaşam sürüyorlar. Bisiklet Festivalinin bu yıl ilki yapıldı. Katılanlar Eğirdir’den çok mutlu ayrıldılar. Tekrar yeni bir etkinlikte buluşmak üzere Belediye Başkanı Ömer ŞENGÖL’e teşekkür ettiler.
Şimdi bu etkinliklere bakarak şu sonuca vardım: Bu yıl Eğirdir hareketliydi. Ziyaretçiler fazlaydı. Spor etkinlikleri fazlaydı. Hatta yerli ve yabancı ziyaretlerinde, yollarda trafiğin sıkıştığını gördüm. İleriki yıllarda Eğirdir şehiriçi yolları bu trafiği ve kalabalığı kaldıramayacak gibi geliyor.
Sevgili Eğirdir halkımız bu yaz yaşadıklarımız hepimizi ilgilendiriyor. Esnafımızı, memuru, köylüyü velhasıl herkesi... Çünkü karşılıklı alışverişler var. Sosyal, kültürel, ekonomik vs. yani insanlar bir şeyler kazanıyor. Evde oturarak veya kahvede oturarak “bana ne!” diyemeyiz. Eğirdir hepimizin, Eğirdir bütün Türkiye’nin. Ama unutmayalım, Türkiye’de böyle bir ilçe yok. Burada bize düşen başka bir görev daha var. Bütün bunları yaparken bu güzel Eğirdir’imizi kirletmeyelim, kirlenmesine izin vermeyelim. Allah’ın bizlere verdiği bu güzel gölümüzü ve eşsiz güzellikleri kutsal bilerek korumalıyız. Gelecek nesillere, bulduğumuzdan daha temiz bırakmalıyız.
Hoşçakalın, mutlu olun.