EĞİRDİR TURİZMİNE VİZYONER BAKIŞ

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,EĞİRDİR TURİZMİNE VİZYONER BAKIŞ
Haberin Tarihi: 11.12.2013 22:26:00 - Okunma Sayısı:2071 defa okundu.

Fevzi ÖZDEMİR Isparta Turizm Derneği Başkanı İl Genel Meclisi Üyesi

EĞİRDİR TURİZMİNE VİZYONER BAKIŞ

 

Fevzi ÖZDEMİR

Isparta Turizm Derneği Başkanı

İl Genel Meclisi Üyesi

 

           

                        “Kentler kültürleri kadar meşhurdur, markaları kadar meşhurdur.” Gelecek dönemde kentlerin rekabet edebilmeleri, farklılık ortaya koyabilmelerine bağlıdır. Tıpkı firmalar gibi. Tıpkı markaların farklılık oluşturabilmeleri gibi. Marka olmak, farklı olmak, daha cazip olmak, talep görmek, uzun ve zorlu bir süreçtir. Marka yalnızca bir ürün demek değildir. Bunun ötesinde kişilikleri vardır. Bazı markalar kişiyi tutkuyu yansıtır, bazıları da kişide asalet duygusu uyandırır. Hangi durumu ele alırsak alalım, ikisinde de GÜVEN duygusu önemlidir. Çünkü hedef kitle ile kurulan bağ tamamen güvenle başlar, marka olmak ta güven duygusunu içinde barındırır ve yatırımcılara Marka olmuş kentler Güven verir.

            Eğer kent; marka olamaz, rekabet unsurunu kaybeder veya rekabet üstü kalabilecek çok özel bir konum yakalayamazsa, bu kent için, gelecek adına çok olumlu şeyler söyleyemeyiz. Firmalar gibi yok olup gitmezler elbette. Ama bu kentler gelişmeden, yatırımdan nasibini alamamış, müreffehlik ve yaşam standartları adına yaşayanlarının yoksulluk çektiği kentler olacaklardır.

            Kentleri farklı kılan, onları cazibe merkezi haline getiren şey nedir o zaman? İşte burada, her kentin ruhunu oluşturan özellikleri bulmak ve bunlar üzerine vurgu yapan planlamalar yapmak gereği ortaya çıkmaktadır. Kentin özelliklerini ortaya çıkarmak, yok olmaya yüz tutmuş kültürel değerlerini unutulmuş tarihi kişileri ve olayları, bakir doğal hayatı ve bu hayatın animasyonunu diğer insanlara sunmak, sunabilmek gereği ortaya çıkmaktadır.

            “Ya farklılığımızı diğer insanlara ve uluslara sunup cazibe merkezi haline geleceğiz; sosyal gelişmişlik ve ekonomik kalkınmışlık içerisinde halkımızı yaşatacağız veya kaşığımızda çıkana razı, göç veren, umutsuz, çaresiz, unutulmuş insanların yaşadığı bir kent olacağız.”

FARKLILIK OLUŞTURUCAK

KENT MOTİFLERİ

            Gül Şehri Isparta: Bu vurgu “Gül Şehri Isparta” için çok önemlidir. Gülün ekonomik değerinin yanında kültürel, sosyal ve mistik bir değeri bulunmaktadır. Bu kapsamda neler yapılmalıdır:

            Isparta’nın bütün girişlerine ve Isparta içine, mesirelik alanlara yoğun bir şekilde Isparta gülü dikilmesi. Isparta gülünün belirli bir dönem açması dolayısıyla güller arasına değişik güller dikilerek görsellik oluşturulması.

            Gül parkın bitirilmesi.

            Gül manilerinin derlenmesi ve kayıt altına alınması.

            Gülden mamul veya gül kullanılmış ürün üretimi: Güllü dondurma, güllü plaketler, güllü yoğurt, güllü cam tasarımları vs.

            Gül stüdyolarının oluşturulması: Bu stüdyolarda gül güzellik salonları (spa), kozmetik üretim ve uygulama alanları, gül mamulleri üretim yerleri, gül tasarım atölyeleri, gül imbik atölyeleri vs. bulunacaktır.

            Önemli caddelerdeki yapıların gül motifleri kullanılarak boyanması. Kentin çevre yoluna Gül anıtları dikilerek, yoldan geçenlere bu vurgunun tanımlanmasının sağlanması.

            Tarihi “Cumhuriyet Hamamı’nın bir bölümünün gül masaj odasına dönüştürülmesi.

            Gül isimleri koyma (Gülderen, Gülseren, Gülay vs) kampanyası ve bu isimlerin hikayelerinin derlenmesi.

            Gül ile ilgili bir belgesel yapımı.

            Gül ile ilgili senaryoların ve hikayelerin derlenmesi.

            Gülü ilk getiren İsmail Efendi’nin hayat hikayesi ve gülün geldiği Kızanlık bölgesi ve gülleriyle ünlü Isfahan veya Şiraz şehirleriyle kardeş şehir çalışmalarının yapılması.

            Önce Türkiye’deki sonra tüm dünyadaki camilerin gülsuyu veya gül esansı ile gül kokutulması.

            Cuma günleri tüm Isparta cadde ve sokaklarının gül kokmasının sağlanması.

            Ulusal “gül şiirleri” yarışması,

            Gül üzerine halk ve sanat müziği dallarında beste yarışması düzenlenmelidir.

İLİ, İLÇEYİ, BELDEYİ VEYA KÖYÜ

MARKA YOLUNDA ÇEŞİTLENDİREBİLİRİZ

            Halı, Kültür, İnanç, Spor, Sağlık, Gastronomi (yeme-içme), Agro, Turizm, Dağcılık, Kış Kayak, Doğa Sporları, vb.

            Yine aynı konu EĞİRDİR’de ne yapılmalı;

            Eğirdir’in bir swot analizi gerekmektedir, güçlü yanları, (Göl, en büyük Tatlı Su, çevresindeki yüksek tepeler, Turizm, Tarıma elverişlilik, kente yakınlığı, mevcut komando ve öğrenci, orman ürünleri zenginliği, kayak merkezine yakınlığı, havalimanına yakınlığı)

            Zayıf yanları (tarımda pazarlama rekabet gücünün eksikliği, tarımsal ürünlerin işlenmesine yönelik tesislerin az olması, hizmet sektörünün azlığı, özel hükümden dolayı bazı bölgelere yatırım yapılamaması, turizm konaklama imkanının yetersiz ve düzensiz olması, bölgeye ait ürün çok olmasına rağmen, markalaşmanın olmaması, ilçe ve köylere ait mekansal gelişim planlamaların yapılmaması, tatlı su kaynağını kirleten etkenler belliyken, proje bazında sahip çıkılmaması.)

            Fırsatlar: (Bölgede iki tane ajansın bulunması, Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı (BAKA), Kırsal Kalkınmayı Destekleme Birliği (KKDB) dünyada organik ürünlere olan talepteki artış, eko ve sağlık turizmine ilginin artması, ucuz ulaşım bölgesi, katmadeğeri yüksek ürün potansiyeli, lojistik açıdan beğenilen bölgeye 50 km mesafede olunması, Antalya gibi bir Turizm kentine yakın olması, bölgenin eğitimli ve duyarlı olması, üniversitenin olması)

            Tehditleri: (Çiftçinin kredi borcu, ilçe merkezinin imar yönünden büyüyememesi, planlama ar-ge çalışmalarının eksikliği, göllerde ve çevrede artan kirlilik, ürünlerde kazancın düşmesi, genç nüfus azalması, mevcut demiryolunun kullanılmaması, sağlık turizminde yıllarca marka olmuş bir hastanenin yıkılacak olması, yerel yönetimlerin ara eleman konusunda sempozyum vb. kongreler yapmaması) bu analiz neticeleri ön plana çıkartılarak, üzerinde çalışmak gerekmektedir. Beraberce bu yönleri bir araştıralım…

            Eğirdir, Tarım, Turizm arasında kalmış bir bölge olması münasebetiyle, profesyonel adımlar atılamamaktadır. Göl çevresinde 81 yerleşim birimi, Tarım alanında Elmacılık, yeni yeni Mantarcılık sektörü ve yıllardır yapılan Balıkçılık üzerindedir. Sorunlar aslında bellidir, Bürokrasi gerçekten büyük bir engeldir. Bir taraftan kaynak yaratan bürokrasi, diğer taraftan kan kusturmaktadır. Onun içindir ki; yöneticilere çok iş düşmektedir. Yapılan bütün çalışmalar Tarımda olsun Turizm de olsun sadece KORUMA üzerinedir. Bir türlü KORUMA ve KULLANMAYI BECEREMEMİŞİZDİR.

            Turizm olgusunu iyi anlamak gerekir. Turizm yapılacaksa, bu sektörün getirileri götürüleri iyi hesaplanmalı, ona göre ne yapılacaksa her birimin aynı pencereden bakarak üzerine gitmesi sağlanmalıdır. Topyekün kazanılması gereken bir sektördür, çok hassastır, günlerce aldığınız iyi bir not, son saniyede küçük bir hata ile kaybolabilir. Onun için topyekün sarılmalıdır, onun için çok hassastır.

            Burada karşımıza Kültür ve Turizm Bakanlığının 2005 yılında İl Özel İdarelerine ve Belediyelere göndermiş olduğu bir yönetmelik çıkmaktadır. Kentin tarihinde önemli yer tutan tarihi olayları kutlamayı içeren bir yönetmelik ve yapılması önerilen çalışmalar dizini. Yazının içerisinde; Kazan’ın kuruluş kutlamaları ve bu kutlamalara hazırlık olarak “Tarihi Kazan” vurgusu içerisinde 1350 karakteristik Kazan yapısının restorasyonundan, en iyi balkon ve bahçe düzenlemesi yarışmalarına kadar her şey vardı. Almanya’daki Dresten kentinin kuruluş kutlamaları çerçevesinde yapılanlar anlatıyordu. Ardından Karaman kentinin 4500. Kuruluş kutlamaları haberi bizleri nasıl bir çalışmaya itmelidir.

            MİRYAKEFELON, Türk’lerin Anadolu’ya geliş tarihi Malazgirt’le başlar. 1071 yılında Alparslan’ın Romen Diegenos’la yaptığı savaşı kazanmasından sonra Anadolu’nun kapıları Türkler’e açılmıştır. 1109 yıllarında Türkler Isparta’da karargah kurmuşlar ve ilk fetih çınarlarını dikmişlerdir. Bu topraklar Anadolu’nun tapusunun ebedi bir şekilde bizim olarak tescil edildiği ve Anayurt olduğu savaşın; Miryakefelon (Gelendost ve civarı) savaşının yapıldığı topraklardır.

            Miryakefelonla ilgili çok söylem vardır. Kesin olay şey 1105 yılı ve sonrasında ilk karargahların bu yörede belirmiş olmasıdır. Onun için 1109 yılını fetih yılı olarak kabul edebiliriz. Böyle bir proje Gelendost’da uyarlanabilir.

            Miryakefelon savaşı, savaş alanı ve sınırları tesbit edilmelidir. Bu savaşı anmak adına, daha önce düzenlenmiş olan sempozyumun bilgilerinden yola çıkarak SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü bir araştırma yapmalıdır. Güçlü bir senaryo ortaya konulmalı ve savaş anime edilmeli. Hatta, güçlü bir prodoksiyonla filme alınmalıdır. Zira bu savaş Anadolu topraklarının tapusudur. Haçlı seferlerinde Türkler yenilgiye uğratılmış olsaydı, bu topraklarda tutunmamız güçleşmiş olurdu. Savaş alanı düzenlemeleri ve Miryakefelon anıtı yaptırılmalıdır.               

 

Peki EĞİRDİR’de ne uyarlanabilir. Hamidoğullarının başkenti EĞİRDİR’de.

            EĞİRDİR TANITIM FİLMİ’ni izleyenler var mı, görebilir miyim… Ellerine sağlık, o günkü şartlarda yapılmış, ama derhal değişmelidir. Vurgu yoktur, kışın çekilen bir film olup, Triatlon sporundan hiç bahsedilmemektedir. Buna benzer tanıtım filmlerinde aceleci davranılmamalıdır. İlçenin yazı, kışı, ilkbaharı ve sonbaharı yaşanarak tanıtım yapılmalıdır.

            Tanıtım, olmazsa olmazlarımızdandır, fakat en büyük eksikliğimizdir. Başaramadık! neden…? (Al yanaklı çocuklara al elmalar), tanıtım birimi kurulmalıdır.

            KENTSEL DÖNÜŞÜM, elimizde çok önemli  bir itici güçtür. Devletin sunduğu, deprem yönetmeliği adı altında çıkarılan, ama en önemlisi İllerin, ilçelerin yeniden düzenlenmesi için  fırsat yaratan projedir. Tarihi evlerin, sit alanlarının korunması, restorasyonu, restutisyonu (orijinal çizimi) açısından, Turizm Bakanlığının öngördüğü hibe katkılara tam destek açısından önemlidir, fırsattır. Yasa kısaca bugüne kadar ortaya konan bütün yasaların üstündedir.

            İNANÇ Turizmi; Dünyanın ilk rahip okulu, AYASTAFENOS Kilisesi Yeşilada’da bulunmaktadır. İlk rahip okulu özelliği ön plana çıkarılmalıdır. Bununla ilgili projeler üretilmelidir. Bu turizm çeşidi yani; İnanç Turizmi, kentimizde mahalle baskısı yüzünden değerlendirilememektedir.

            SPOR Turizmi; Yıllar önce, 25-30 futbol takımı yaz kamplarına geliyordu, son yıllardaki durumunu tartışmak gerekir.

            TRİATLON Sporu, Uluslar arası nitelikte, her yıl yapılan dünyanın her yerinden en az 150 sporcunun katıldığı bir organizasyondu, son yıllarını tartışmak gerekir.

            Spor konusu iyi işlenmeli, sadece bunlarla sınırlı tutulmamalıdır. Aklımıza gelen bütün su sporları bu ilçemizde uygulanması mümkündür. Bugüne kadar Eğirdir’den bir milli yüzücü, Milli Triatloncu çıkmaması manidardır.

            ÜNİVERSİTE’ler arası YELKEN yarışmaları, üniversiteler arası KANO yarışmaları, özellikle Avrupa’daki ağır kış şartlarından dolayı bu spor dallarında çalışan Güneyde kendilerine yer aramaktadırlar. Federasyonla bağlantı kurulduğunda istekler önünüze çıkacaktır, bu isteklerin muhatabı bellidir. Isparta Davraz Olimpiyatlara adaylık konusu

            Şehrül Emin’in önemi.

            Ajanslara proje yapanın muhatabı önemi gibi. Önce Belediye, sonra STK’lar.

            GASTRONOMİ; Yeme içme Turizmi, Isparta ilinde Tandır Kebabı, Kabune, Top Tarhana Çorbası, Bulamaç, İrmik Helvası, Tosmangara tatlısı, Çakal Helvası vb. meşhur mutfak ve lezzet varsa, Eğirdir’in nesi var…?

            Senatör dediğimiz bir balık ve iç pilavlı Balık Dolması var, başka…?

            PINARPAZARI; Tarihi Pazar. Adını yöresel lezzetlerden bugüne kadar getirmeyi başarmıştır. Nitelikli hale getirilip, Otopark, tuvalet, mezbaha, temiz sunumlarının yapılabildiği aperatif lezzet salonları vb. eksikler giderilip, sadece Isparta ili ağırlıkta değil, bölgedeki çevre illerden de misafirlerin gelmeleri sağlanmalıdır.

            Eğirdir çevresi tepelerle çevrilmiş, 7 renkli gölü izlemek için doyumsuz seyir terasları ile çevrilidir. Bu alanlarda uygulamak istediğimiz bir projenin, hemen yasalara takılacak olması, yerel olarak bir şey yapamıyor olmamız engel görünmektedir. Güçlü yön olarak görünen bu alanlar, işlenmediği için zayıf yön olarak elimizde durmaktadır. Ulusal bir politika bakış açısını ortaya koyarak, yapılabilecekleri zorlamalıyız. Bürokrat bu konuda yasa gereği engel görünmektedir. Akla tek bir soru gelmektedir, bugüne kadar yapılan yasa dışı evler, apartmanlar, iş yerleri nasıl yapılmıştır. Kalkınma için nelerden feragat edilecektir. Bunların üzerinde çalışmak en doğru çözüm olacaktır. Yani tamamen yasalara sığınan bürokratla olmayacaktır.

            AKPINAR SEYİR TEPESİ; Katma değeri yüksek bir yatırım yapılamamaktadır. Buraya uygulanacak bir Turizm tesisi çok şeyi değiştirecektir. Buradan Davraz’a yapılacak bir teleferik bile Eğirdir’e katma değer sağlayacaktır.

            YAŞLI VE SAĞLIK TURİZMİ; Yine bu tepelerde uygulanabilecek yaşam evleri projesidir. Yasaları delebiliyorsak Barla, Boyalı, Akpınar, Babakeyf, Gelendost Yeşilköy, Bayboğan vb. alanlarımıza yapacağımız yaşlılarla ilgili projemiz. Avrupa’dan bir çok turisti çekecek gelen turist burada uzun süre konaklayacaktır. Bu alanlarda yasa el vermiyorsa, yıkılacak olan hastanenin olduğu alana bu projeyi uygulamak en doğru karar olacaktır. Kemik hastalıkları ile ilgili bir bölümde sağlık turizmi açısından bu alana konuşlanabilir. Yaşlı turizmine ayrıca katkı sağlayacaktır. Bu proje tanıtım filminde yer verdiğiniz Mr. Helmut’un hayalindeki bir projedir. Kendisi Almanya’da sosyal hizmetlerde görev yapmış bir arkadaş olup, bu projenin ön ayağını yıllar önce başlatmıştır.

            KOVADA MİLLİ PARKI; Dünyanın en güzel rekreasyon alanıdır. Yüzölçümü, derinliği fauna ve florası ile eşi benzeri olmayan niteliktedir. Güçlü yanımız olarak görünse de, 3 koruma statüsü  gereği, (Milli park, sit alanı ve orman) kullanılamamakta ve şu anda en kirli su kaynaklarımız arasındadır. Yazı ayrı güzel, kışı ayrı güzelliktedir. Statülerin üzerine gidilerek koruma ve kullanmaya derhal açılmalıdır.

            HALİL ÜSTÜN Heykeli, Kaptan Alaattin heykeli, Eğirdir’e imza atmış iki isim. Birinin adına heykel yapılmış küçük ve ilgisi az, diğerinin ismi bile söylenmiyor unutulmuş. Oysa birisi tarımda öğüne öğüne anlattığımız Elma’yı ilk tanıtan muhterem, diğeri kimseler bilmezken doğaçlama Turizm elçiliği yapmış muhterem. Adada yol yok, sandalı ile Turistleri adaya taşıyarak Eğirdir’i anlatan bir adam. Bu iki muhterem gibi başka alanlarda hizmet eden büyüklerin de heykelleri yapılıp, doğal müze yaratılmalıdır. Tarihini bilmeyen, geçmişini bilmeyen geleceğe yön veremez.

            TREN Garı; Eğirdir’in kültürel değerlerinden biri olup, Gazi Mustafa Kemal’in Isparta’da Tren Garı yokken, gelip konakladığı Eğirdir Tren Garı. Isparta Garı, Kuleönü Tren Garı ile entegre hazırlanan projeye destek çıkılarak, değerlendirilmelidir. Kara tren nostaljisi yaşatılmalıdır. Mevcut tren yolu güzergahındaki köprü hala sağlam ve niteliğini korumaktadır. Kalkınma ajansına yapılacak bir proje ile ayağa kaldırılmalı etrafı rekreasyon alanı ilan edilmelidir.    

            DÜNDARBEY MEDRESESİ; Selçuklu döneminden kalan bir eserdir. 2. Gıyasettin Keyhüsrev zamanında han olarak yapılmış, Hamidoğlu Dündar Bey tarafından Medreseye çevrilmiştir. Günümüzde de çarşı olarak kullanılmaktadır. Burada çarşı esnafı ile toplanıp mistik havasına dönüştürülmesi gerekmektedir. Esnafın tabelası dahil dışarıdan çekilen kablolar, havuz ve vitrin vb. ivedi elden geçirilip, tip bir projeyle düzenlenmelidir.

            TARİHİ HAMAM; Restorasyonu yapılmaktadır.

            EĞİRDİR’e ISPARTA’dan geliş istikametinde, Miskinler rampasını çıkınca, bir bilbord konulmalıdır. “BİRAZ SONRA ŞAŞIRACAKSINIZ.” Gerçekten de rampayı çıkıp gölü gördüğünüzdeki muhteşem manzara çok etkileyicidir. Burada hemen sağ tarafta bir mola yeri ayarlanarak, bir dürbün aracılığı ile Göl seyrettirilmelidir. Burada bu manzarayı izleyen misafirler, kesinlikle adaya veya başka bir yere girecek ve hiç değilse bir bardak çay içerek yoluna devam edecektir.

            YEŞİLADA, CAN ADA; Eğirdir’in can alıcı çekim merkezidir. Can adanın Atatürk’e hediye edilmesi ayrı bir anlam yüklemektedir. Bu konuyla ilgili bir proje geliştirilmeli, etkinlik düzenlenmelidir.

            Yeşilada kendi kendine gelişmiş bir doğa harikası ve Eğirdir’e gelen ziyaretçilerin kesinlikle uğradığı mekanların olduğu bölgedir. Canada ve Yeşilada’ya uygulanacak bir rekreasyon projesi, hem niteliği arttıracaktır, hem de Marka olarak cazibe merkezi olacaktır. Burada gelen misafirlerin istekleri, yerel halkın istekleri ve hizmet sektöründe önemli bir yere sahip olan işletmecilerin istekleri bellidir. Ortak akıl çerçevesinde proje masaya yatırılıp, hem kamu hem halk hem de esnaf bir yol bulacaktır. Değilse, Ada her geçen gün niteliğini kaybetmekte, uygulanan kurallar yüzünden misafir konusunda zarar beyan etmektedir. Turizm olgusu dediğimiz nokta tam burasıdır. Öncelikler tespiti mutlaka gerekmektedir. 25 yıllık 50 yıllık planlamalar yapmamız gerekmektedir.

            Soru; bunları kimlerin yapacağı, nasıl gerçekleştirileceği ve halkın katılımının nasıl sağlanacağıdır. O’nun için önce vizyoner bir belediye başkanı gerekmektedir. Bu yapılması gerekenlerde motor görevini üstlenecek kurumun Belediye Başkanlığı olduğunu düşünmekteyiz. Belediyelere gelecek dönemlerde verilmesi düşünülen fonksiyon ve icra etmeleri istenilecek görevlerin çeşitliliği ve fazlalığı bu konudaki esas kurumun belediye başkanlıkları olduğu düşüncemizi pekiştirmektedir.

            Ardından diğer kurumların bir araya gelmesi kolay olacaktır. Sorun bellidir. Kasaba tarzı düşünce yapısı, biz yerine ben olgusu hakimdir. Yönetme iddiasında bulunan herkes; Vali, Belediye Başkanı, Garnizon Komutanı, Milletvekilleri, Rektörlük, Itso, Esnaf Odaları, Ticaret Borsası, Sanayici, Genç İşadamları, Sendikalar, Sivil Toplum Örgütleri, geleceğin Isparta’sını, geleceğin Eğirdir’ini yaratmak için taşın altına bırakın kolunu, kafalarını sokmak zorundadır. Hangi kurumun yöneticisi olursa olsun şurasını unutmamalıdır:

            Şehir yöneticilerinin refah üretebilme kapasitelerini artırmaları için bir zihniyet dönüşümüne gerek vardır. Bu dönüşüm, rekabeti şehri yönetme felsefesinin ortasına yerleştirmekle başlayan bir süreçtir. Rekabet edebilirliğin temel şartı ise, uzun dönemli bir perspektif geliştirebilme ve şehrin refah gücünü etkileyebilecek gelişmelere ayak uydurabilme becerisidir. Bu da stratejik yönetim anlayışı anlamına gelmektedir.

            Ülkeleri ve şehirleri (ve firmaları) başarılı kılan tek başına kavramlar değildir, o kavramlara yüklenen anlam, inanç ve çabadır.

            Şehirlerarasındaki refah farkını açıklamada kullanılacak temel kavram “şehirlerin rekabet edebilirliği”dir. Ekonomideki ve siyasi yapıdaki dönüşüm, şehirleri “merkezi idarenin desteği ile” performans gösteren birimler olmaktan çıkarıp, onları komşu şehirlerle ve hatta dünyanın belli başlı şehirleriyle rekabet halinde olan birimlere dönüştürmektedir.

            Atılımcı ve vizyoner yönetimlere sahip şehirler için seçenek; şehrin kendi rekabet gücünü arttırması ve bir çekim merkezine dönüşmesidir. Bu zihniyeti ilk içselleştirebilen şehirlerin önderleri, ekonomik dönüşüme uygun altyapılar hazırlayarak katma değeri yüksek faaliyetleri şehirlerine çekmeye çalışmakta ve şehirlerini geleceğin ekonomisine uygun altyapıya kavuşturmaktadır. Dünyanın hemen her önemli şehri hemşerileri için daha yüksek yaşam kalitesini sunmak ve bir refah merkezine dönüşmek adına rekabet edebilir ve daha iyi yönetilen bir şehir olmak için stratejiler geliştirmeye çalışmaktadır.

            Hiçbir ülke, bölge ve şehir dış sermaye desteği olmadan kalkınamaz. Dış sermayeyi cezp edecek olan şey o ülke, o bölge ve o kentin ayırt edici karakteristik özellikleridir. Bu özellikleri ortaya çıkarmak ve bu alanlarda kentin uzmanlaşmasını sağlamak kent yöneticilerine düşmektedir. Bütün potansiyel yatırımcılara her şeyi sunuyor gibi görünün veya hiçbir şey sunamayan bir kent (ülke, bölge) çok geçmeden, sunacak dişe dokunur hiçbir şeyi olmayan veya ilerleme kervanında uyuyakalan ucuz ve yeteneksiz işçi statüsüne düşecektir.

            Dünyada sermayeyi davet eden yüzlerce yer içinden o sermaye size niye gelsin? İşte bu sorunun cevabı sermaye akışının ve kalkınmanın temelini oluşturmaktadır.

 

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap