SEDAT KARAKOYUN'DAN "GÖLÜN KURTULUŞ REÇETESİ"

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,SEDAT KARAKOYUN'DAN "GÖLÜN KURTULUŞ REÇETESİ"
Haberin Tarihi: 13.12.2020 13:55:56 - Okunma Sayısı:5390 defa okundu.

1) Havzanın Tamamında Damla Sulamaya Geçilmeli 2) Tarımsal Üretimde Değişikliğe Gidilmeli 3) Gölet Ve Barajların Yapımına Son Verilmeli 4) Yeraltı Suyu Çekimi Durdurulmalıdır 5) Kovada Hidroelektrik Santrallerine Su Verilmemeli 6) Aksu, Karacahisar Ve Yılanlı Kaynakları Göle Akıtılmalı

SEDAT KARAKOYUN'DAN "GÖLÜN KURTULUŞ REÇETESİ"

Eğirdir Gölü özelinde TÜBİTAK tarafından desteklenen ve ülkemizin saygın üniversitelerinden ODTÜ ve Hacettepe üniversitelerince ortaklaşa yürütülen 4 ayrı araştırma projesinin ikisinde araştırma yürütücüsü diğer İkisinde de araştırmacı olarak görev yapan Biyolog Sedat Karakoyun Eğirdir Gölü'nün son durumu ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Karakoyun, Eğirdir Gölü'nün son durumu ve alınması gereken tedbirler ile ilgili olarak şunları söyledi:

GÖLÜN KURTULUŞ REÇETESİ

"Bilindiği üzere Eğirdir Gölü tarımsal sulama, içme suyu, enerji, balıkçılık ve turizm amaçlı olarak kullanılmaktadır. Bu çok maksatlı kullanımda yukarıda saydığım sektörler bugüne kadar hiç biraraya gelmemişlerdir. Böylece birbirleri üzerinde ve göl üzerindeki etkilerini bugüne kadar görememişlerdir. Kısacası "almadan vermenin Allah'a mahsus olduğunu" unutmuşlar, Gölden hep almışlar ama hiç vermemişlerdir.

Son yılların  kurak geçmesinin yanı sıra Eğirdir Gölü suyunun özellikle tarımda ve enerjide bilinçsiz kullanımına bağlı olarak gölümüzün hidrolojik dengesi (gelir- gider ilişkisi) bozulmuş ve göl su bütçesi önemli ölçüde açık vermiş, Göl su kalitesi de bozulmuştur.

Bugün gelinen noktada Eğirdir Gölü'nün ortalama derinliği 10 metreden 6 metreye düşmüş böylece gölün su hacmi azalmış ve yüzey alanı küçülmüştür. Bu durum özellikle gölün ortalama 1,5 km içeriye çekildiği Gelendost ve civarında apaçık görülebilmektedir.

Özellikle son günlerde gözle görülen bu tehditkar durum gölümüz kuruyor mu acaba sorusunu akla getirmiş ve kamuoyunda haklı bir endişeye yol açmıştır. O nedenle göl su bütçesinin dengeli hale gelebilmesi için aşağıdaki tedbirler zor ve acı olsa da vakit geçirilmeden alınmalıdır.

1) HAVZANIN TAMAMINDA DAMLA SULAMAYA GEÇİLMELİ

Merhum Süleyman Demirel'in himayesinde bundan yaklaşık 30 yıl önce Ankara'da yapılan Isparta Sempozyumu'nda, gölden daha az su alınması ve buna bağlı olarak daha az kirli suyun göle dönmesini gerekçe göstererek modern sulama sistemlerinden damla sulamaya geçilmesi önerisinde bulunmuştum. Söz konusu önerim sempozyum raporunun 320. sayfasında görülebilir. Bugün Isparta ülkemizin en fazla damla sulamanın yapıldığı illerin başında gelmektedir. Türkiye'de ilk toplu damla sulama projesi ilimiz Eyüpler köyünde uygulanmış ve ülkemize örnek teşkil etmiştir. Isparta'da kapalı sistem sulama için yatırımların devam ettiği bilinmektedir. Bu çalışmalara özellikle Havza'nın tamamında kapalı sisteme geçinceye kadar hızla devam edilmelidir. Çünkü damla sulama ile salma sulamaya göre en az %50 tasarruf sağlanmaktadır.

2) TARIMSAL ÜRETİMDE DEĞİŞİKLİĞE GİDİLMELİ

Başta Göl havzası olmak üzere ilimizdeki toplam elma üretimi 1 milyon tona yaklaşmaktadır. Şüphesiz elma ilimiz için çok önemli gelir kaynağıdır. Ancak yılda ortalama 20 defa ilaçlanmakta ve sadece göl havzasında 15-20 bin ton civarında suni gübre kullanılmaktadır. Elma yetiştiriciliğinin maliyeti yüksek olduğu gibi bu tarımsal kimyasalların göle çok büyük zararı vardır. Bu nedenle elmaya göre; daha az su, daha az gübre, daha az tarım ilacı ve daha az işçilik isteyen ama en az elma kadar geliri olan bir tarımsal üretime hiç beklemeden geçilmelidir. Önceki yıllarda Eğirdir Kaymakamlığını bilgilendirmem üzerine Sorkuncak Köyünde lavanta yetiştiriciliğinin başlatılması örnek bir çalışmadır ve sevindiricidir.Eğirdir Gölü ve civarında elmadan çok önce çok kaliteli üzüm yetiştirildiği, gülcülük yapıldığı bilinmektedir. Şu an başta Taşevi ve Kaşıkara köyleri olmak üzere göl kenarında Türkiye'nin en kaliteli kayısısı yetiştirilmektedir. Sözkonusu tarımsal ürünlerin su, ilaç ve gübre istekleri elmaya göre çok ama çok daha azdır. Bunlar benim sadece aklıma gelenlerdir. Eğirdir Meyvecilik Araştırma Enstitüsü ile üniversitelerimiz konu ile ilgili araştırma- geliştirme çalışmaları ya da en azından demonstrasyon çalışmalarını başlatmalılardır.

3) GÖLET VE BARAJLARIN YAPIMINA SON VERİLMELİ

Bugüne kadar Eğirdir Gölü su toplama havzasında yöre çiftçisinin talebi üzerine DSİ tarafından fazla sayıda sulama göleti ve barajlarının yapıldığı bilinmektedir. Bu şekilde göle gelen yüzey sularının önü kesilmiştir. Aynı zamanda DSİ havzada bulunan tüm ilçelere gölden pompalarla su basmaya devam etmektedir. Yani su gelirinin önü kesilmiş su gideri devam etmektedir. Hidrolojik denge analizi ile gölden her yıl ne kadar sulamaya su çekileceği hesaplanmalıdır. DSİ tarafından planlanan su yapılarının, en azından bu kurak dönemde yapımından vazgeçilmelidir. Şayet varsa fonksiyonunu bitirmiş ya da verimsiz göletlerin suyu göle kazandırılmalıdır. Yoksa gölün bu çarpık gelir-gider ilişkisine dayanması mümkün değildir.

4) YERALTI SUYU ÇEKİMİ DURDURULMALIDIR

Son yıllarda göl havzasında yeraltı suyunun aşırı  miktarda kullanıldığı dikkati çekmektedir. Yeraltı suyu sonsuz bir kaynak değildir. Eğirdir Gölü havzasında yeraltı suyunun toplam miktarı, yıllık yeraltı suyu beslenimi ve her yıl yeraltıdan ne kadar su çekildiği bilinmemektedir. Burdur Gölü havzasında yıllık yeraltı suyu beslenimin 15 katı suyun her yıl yeraltından ruhsatlı ruhsatsız 10 bin'in üzerindeki sondaj kuyusu ile çekildiği bilimsel olarak ortaya konmuştur. Burdur Gölü'nün buna dayanması mümkün değildir. Nitekim gölün hızla kurumaya doğru gittiği gözle görülmektedir. İlimizde böyle bir çalışmanın olup olmadığını bilmiyorum. Şayet yoksa havza'nın yeraltı suyu beslenim ve çekim oranı ivedilikle hesaplanmalı ve bunun sonucuna göre ruhsatsız kuyular kapatılmalı, bundan böyle sondaj kuyusu için ruhsat verilmemelidir.

5) KOVADA HİDROELEKTRİK SANTRALLERİNE SU VERİLMEMELİ

Kovada elektrik santrallerine Eğirdir Gölü'nden uzun yıllar yılda ortalama 300 milyon metreküp su verilmiştir. Yetkililerin ifadelerine göre şu an santrallere yılda 80-100 milyon metreküp su verilmektedir.  Gölle ilgili olağanüstü bir durum yaşanmaktadır. Göl su bütçesi dengeli hale gelinceye kadar santraller elektrik üretime ara vermelidir. Üretim şirketleri son yıllarda yaygınlaşmakta olan güneş ve rüzgar enerji santrallerine yönlendirilebilir ya da riski olmayan bir su üzerinde hidroelektrik santralı kurabilirler.

6) AKSU, KARACAHİSAR VE YILANLI KAYNAKLARI GÖLE AKITILMALI

Gölümüzün su giderlerinin azaltılması için yukarıda saydığım radikal tedbirlere  paralel olarak su gelirinin de artırılması gerekmektedir. Bunun için fırsatlar vardır. Yılın belli bir bölümünde ya da tamamında boşa akmakta olan Aksu, Karacahisar gibi büyük su kaynakları ile Yılanlı'daki suları toplayarak göle kazandırabiliriz. Adı geçen sular cazibeyle göle  getirilebileceği için masraflı olmayacaktır. Bu konuda yapılacak yatırımla ilgili fizibilite çalışmaları hemen başlatılmalıdır. İçinde bulunduğumuz dönemde bir damla su bile beni kurtarın diye bağıran acil durumdaki gölümüze can suyu olacaktır. Bu büyük suları göle kazandırdığımızda can çekişmekte olan Eğirdir Gölü'ne içinde en acil ve etkili İlaç olan serumu bağlamış olacağız.

Bugüne kadar gölde 300'e yakın araştırma yapılmıştır. Bu çalışmaların çoğunda sağlam bir öneri olmadığı gibi, önerisi olanlar da önerilerini ilgili mercilere ulaştıramamıştır. Gölümüz daha çok akademisyenlerin yüksek lisans ve doktora tez alanı olmuştur.

Çözüm odaklı olmak lazım, sorunları söyleyip çözümünü söylemeyenler bilim insanı bile olsalar sorunun bir parçası olmuşlar ve Eğirdir Gölü meselesini sorunlar yumağı haline getirip göle zarar vermişlerdir.

SONUÇ OLARAK;

Gölü kullananlarla gölü yönetenler mutlaka bir araya gelmelidir. Vakit geçirmeden gölü kurtaracak kapsamlı bir uygulama projesi Cumhurbaşkanlığı makamına sunulmalıdır.

Zira ben şu an gölle ilgili risk yönetiminin acilen başlatılması gerektiğini, riskin krize dönüşmesi durumunda yönetilemeyeceğini düşünüyorum."

 

Bu Haberi Paylaş



  • Rumuz
    (Rumuz)
    15.12.2020 18:37:38
    Bence boşa akıp giden gökdere kocapınar suyu derhal göle verilmeli. Buna benzer çevrede bir sürü kaynak suları var bunlar bir şekilde göle akıtılmalı. Ayrıca elma meyveciliğinden derhal vazgeçilmezi susuz tarıma dönülmesi. Elma yemesekte olur karnımızı doyurmuyor. Ama buğday. Nohut fasulye mercimek doyuruyor zaten bölge halkı bir öz eleştiri yapmalı elmadan kim zengin olmuş. Aracı yabancılara ırgatlık yapmaktan başka ne işe yarıyor. Lütfen oturup aklıselimce bir düşünelim,
Yorum Yap