Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç
Isparta’ya geldi
- Uluborlu’da 400, Keçiborlu’da 400 kişilik
yurt, Merkez’de 2 bin kişilik spor
salonu, Gelendost’ta 2500 kişilik spor
salonu yapılacak. Eğirdir’e yine bir şey yok!
Gençlik
ve Spor Bakanı Suat Kılıç, golf turnuvasına katılmak üzere gittiği Antalya'dan
çeşitli temaslarda bulunmak üzere Cumartesi günü Isparta'ya geldi.
Gençlik
ve Spor Bakanı Suat Kılıç'ın Isparta programı yaklaşık 45 dakikalık bir
gecikmeyle başladı. İlk olarak Valiliği ziyaret eden Bakan Kılıç, buradan AK
Parti İl Merkezine geçti.
Gençlik
ve Spor Bakanı Suat Kılıç, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın Isparta’ya 100 milyon
TL’lik bir yatırım yapacağını anlatan Bakan Kılıç, “Paramız hazır.
Yatırımlarımız sürecek” dedi.
Eğirdir’e
Yine bir şey yok!
Öğle
saatlerinde Isparta Valiliği’ne gelen Bakan Kılıç, Bakanlığının kente yapacağı
yatırımları anlattı. Isparta’ya 100 Milyon TL’lik bir yatırım dosyasıyla gelen
Bakan Kılıç, “Üniversite kampusüne bin yataklı bir yurt yapmak istiyoruz.
Üniversite ne zaman yer gösterirse
hemen inşaatına başlayacağız. Uluborlu’da 400, Keçiborlu’da 400 kişilik yurt
yapacağız. Merkez’de 2 bin kişilik spor salonu, Gelendost’ta 2500 kişilik spor
salonu yapılacak. Toplam olarak Isparta’ya 100 milyon TL yatırım yapacağız. Bazı
yatırımların gecikmesi bizden kaynaklanmıyor. Projeler ihale edildiği zaman
müteahhitlerin bazı nedenlerle geç bitirmesinden kaynaklanıyor. Yapılması
gereken yatırımlarda yer sıkıntısı çekiyoruz zaman zaman. Paramız hazır
yatırımlarımızı her zaman devam ettireceğiz” dedi.
Gazetecilerin
gündeme ilişkin sorularını da yanıtlayan Kılıç, kendi Twitter hesabında
oluşturduğu, 'Derbinin Rengi Sarı Kampanyası' ile ilgili soruya,
"Fenerbahçe Galatasaray derbisi. Derbinin rengi sarı. Sosyal medyada. Sarı
lacivert Fenerbahçe ev sahibi takım, sarı kırmızı konuk takım. İki takımın
ortak rengi sarı. Ortak rengi olmayan takımların da ortak değerleri var:
Futbol" dedi.
Hiçbir
şeyin insana yönelik sevgiden önemli olamayacağını belirten Bakan Kılıç,
şunları kaydetti:
"Kainatta
var olan her şey, insana hizmet etmek için var. Bütün beşeri sistemlerin tek
gayesi insanı mutlu etmektir. Dinler dahil bütün ilahi sistemlerin, bizim yüce
dinimizin tek gayesi insanı mutlu etmektir. Dolayısı ile insanın mutluluğundan
daha önemli bir şey yok. Hiçbir futbol müsabakası insanların mutluluğundan daha
önemli olamaz. Hiçbir galibiyet insanların mutluluğundan daha önemli olamaz.
Aynı anda yensek de yenilsek de berabere de kalsak herkesin mutlu olabildiği
tribün insanın ve insanlığın hizmetinde olan bir tribündür. Pollyannacılık
oynamıyoruz. Futbolda kazanmak da var, kaybetmek, berabere kalmak da. Zaten
taraftar takımını kaybettiğinde de destekleyen, kazandığında da destekleyendir.
Husumet üretmenin, düşmanlık geliştirmenin hiçbir manası yoktur. İşte
beraberiz, aşta beraberiz ve tribünde de beraberiz. Maalesef kulüpler arasında
alınan kararlardan dolayı deplasmana taraftar gidemeyecek. Derbinin rengi sarı
vurgusuna da sahip çıkarak taraftara da bir çağrıda bulunuyorum aslında.
Deplasman yasaklarını kaldırmak taraftarın elinde. Taraftar isterse bunun
başarabilir. Bu derbi öncesinde kulüp başkanlarına teşekkür ediyorum. Kulüp
yönetimlerinden gerginlik yaratacak açıklamalar, kaptanlardan ve futbolculardan
gerginlik yaratacak açıklamalar duymadım. Medyada da bu yönde yorumlar
duymadık. O zaman herkesin sevgiye ve barışa sahip çıkması lazım. Kimse
olağanüstülük, kimse kaos beklemesin, kimse anarşi beklemesin, kimse futbol
alanlarının terörize edilmesinden medet umar hale gelmesin."
Siyasetin
kendi işleri olduğunu kaydeden Bakan Kılıç, "Siyasetin yeri tribün değil,
sandık. Onun gereğini biz sandıkta yaparız. Siyasetin yeri meydandır, siyasetin
yeri kürsüdür, siyasetin yeri sandıktır. Siyasetin yapılacağı yer siyasal
partilerdir. Siyasetin yapılacağı yer taraftar kulüpleri, taraftar dernekleri
değildir. Siyasi sloganları siyasiler kullansın. Siyasi sloganları tribünler
kullanmasın. Tribünler siyasi slogan kullandığı zaman maalesef birbirine
düşüyor; ayrı takımın taraftar grupları birbirleriyle mücadele eder hale
geliyor. Ayrı takımın taraftarları birbirini medyada suçlar hale geliyor. Buna
gerek yok. Buna imkan vermemek lazım. Muhalefetin de kendi görevini bir kenara
bırakıp tribünlerden medet umar hale gelmemesi lazım. O nedenle derbinin rengi
sarı. Herkes rengine sahip çıksın. Herkes formasına tabii ki sahip çıksın.
Herkes ebette ki kendi takımını sevecek. Herkes ebetteki en büyük sloganı
takımı için atacak. Bundan daha doğal bir şey olamaz. Bizim dediğimi nedir.
Herkesin takımından daha mühim olan bir şey var. o da Türk milletinin ihtiyaç
duyduğu birlik, beraberlik kardeşlik iklimidir" şeklinde konuştu.
Bakan
Kılıç, öğrenci evleriyle ilgili tartışmalara da değinerek şunları söyledi:
"Başbakanımızın
bu konudaki kaygı ve hassasiyetini, onun kaygılandığı noktadan anlamak ve
paylaşmak lazım. Ben sayın Başbakanımıza teşekkür ediyorum. Aileleri gurbette
üniversite eğitimlerine devam eden çocukları ile ilgili düşünmeye, daha ilgili
olmaya davet etmiş oldu aslında. Ama sayın Başbakanımızın sözleri ve cümleleri
onun kullandığı mecranın dışına taşıranları da doğrusu anlamakta zorlanıyorum.
Başbakanımızın kastettiği anlam başka, bu konu üzerinden siyasi rant oluşturmak
isteyenlerin yol açtığı polemikler bambaşka bir noktada. Gençler üzerinden
yürütülen tartışmaların zina, fuhuş ya da cinsellik ekseninde yürütülmesi son
derece yanlış. Bu gençler Cumhuriyet'imizin geleceği. Bu gençler Türkiye'nin
aydınlık yarınlarının güvencesi. Gençlerin sağlıklı koşullarda barınması,
gençlerin doğru yerlerde kalması, gençlerin geleceğe en sağlıklı koşullarda
hazırlanması elbette başta Sayın Başbakanımızın olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti
hükümetinin görevidir. Elbette ki Sayın Başbakan sorumlu bir devlet adamı
olarak kaygılarını seslendirme adına sonuna kadar sahiptir. Başbakanımızın söz
ve cümlelerini bulunduğu noktadan alıp tamamen farklı bir yere taşımaya hiç
kimsenin hakkı yoktur. Sayın Başbakanımızın sözlerini çarpıtarak gençleri ve
ailelerini incitecek bir tartışmaya zemin oluşturmaya hiç kimsenin,
hiçbirimizin hakkı yoktur. Nihayetinde bugün Gençlik ve Spor Bakanlığı
bünyesinde Kredi ve Yurtlar Kurumu, devlet yurtlarında kalmak isteyen
gençlerimiz için en sağlıklı barınma koşullarını oluşturmanın müjdesini
vermektedir."
Yurt
yatak kapasitesini 165 binde devraldıklarını belirten Bakan Kılıç, sözlerini
şöyle sürdürdü:
"Bugün
yurt yatak kapasitesi 310 bin kişiye çıkmış durumda. Şu an devam eden 163 tane
yurt inşaatı var. Buna ilave 65 ilde yaklaşık 80 bin kapasiteye karşılık
gelecek bir yurt kiralama ilanına çıkacağız. Dolayısıyla önümüzdeki eğitim
öğretim yılı öncesinde hedefimiz 450 bin yatak kapasitesine ulaşmaktır. 450 bin
yatak kapasiteye ulaşıldığında zaten devlet yurtlarına yapılan barınma
başvurularının tamamını karşılar hale gelmiş olacağız. O nedenle bu tartışma o
gün itibarıyla büyük ölçüde geride kalmış olacak. Ayrıca Sayın Başbakanımızın
kaygılarından hareketle önlem alınan konular var. Öğrenci yurdu gibi
faaliyetine devam eden apartlar, pansiyonlar var. Bunların iş yeri açma izin
belgesi yok, vergi levhası yok. Herhangi bir hukuka, statüye, resmiyete tabi
değiller. Denetimleri yapılamıyor. Dolayısıyla yayınlanacak bir genelge ile
bunların sistemin içerisine çekilmesi yönünde çalışmalar yürütülecek. Ayrıca şu
an Milli Eğitim Bakanlığının denetiminde olan özel yüksek öğrenim öğrenci
yurtlarının denetim ve kontrolü Kredi ve Yurtlar Kurumu'na devredilecek.
Dolayısıyla hem devlet yurtlarına hem de özel yurtlara işletme modeli ve
standardını getirmiş olacağız. Pansiyonlara, apartlara, özel öğrenci yurtlarına
özel işletme-standart işletme modelini getirdiğimiz andan itibaren hem
Başbakanımızın seslendirdiği kaygıları ortadan kalkmış olacağız hem de anne ve
babaların gurbette üniversite öğretimine devam eden gençlerle ilgili kaygıları
son bulmuş olacak. Mesele bu kadar net, açık. Ak Parti hükümeti olarak tespit
edip de çözümünü üretemediğimiz herhangi bir sorun yok ama maalesef görüyorum
ki hem medyanın bir bölümünde hem siyasetin bir bölümünde bu konuyu inadına
çarpıtmaya çalışanlar var. Biz de inadına ve en kısa zamanda çözümünü
bulacağız. Kimse de ev baskını filan gibi birtakım hayallere kapılmasın.
Nihayetinde Türkiye bir hukuk devletidir. Neyin hangi zeminde, ne ölçüde
yapılabileceği kanunlarda ve Anayasa'da bellidir."