BAĞIMSIZ ADAY SERDAR DÖNER:
“EĞİRDİR’İ YAŞANABİLİR BİR KENT KILMAK
ÜZERE ADAY'IM..”
2014/Mart
Yerel Seçimlerinde Eğirdir Belediye Başkanlığı için bağımsız adaylığını
açıklayan, Eğirdir’de bir motosiklet festivali kazandıran, Eğirdir sevdalısı
Serdar Döner, “Eğirdir’in kaybedecek bir 5 yılı daha olmamalı...” dedi.
Döner
gazetemize yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Selamlar
günaydın... Sizleri selamlama ve görüşmeme 1 Ocak yasal seçim süresi başlar
başlamaz olacaktır... Bunun için ben de heyecan içersindeyim... Kendi facebook
sayfamı oluşturarak sosyal mecrada tanıtımlarıma yer vermek için sayfamı
oluşturdum... Orda sığınabileceğim, derdimi anlatabileceğim en büyük kaynak
Eğirdir yerel basını olacağını belirtmek isterim... Şimdiye kadar göstermiş olduğunuz
ve vermiş olduğunuz değerden dolayı sonsuz teşekkürlerimi sunarım... Samimi ve
içten duygu ve düşüncelerimi paylaşırken bunların aslında birer Eğirdir
kalkınma projeleri olduğunun altını çizmek isterim... Eğirdir çok ihmal
edilmiş...
Hayatım
boyunca aktif siyasetten uzak durdum. Bunun en önemli sebebi ülkemde
oluşturulan parti düzeninde özgür düşünceye yer olmadığı ve ayrımcılıktır.
Elbette her vatandaş gibi ülkem ve ülke insanım için görevlerimi yaparken,
ülkemin gündemlerini de yakınen takip ettim. Gerek ailemden, gerekse
devletimden almış olduğum eğitim çerçevesinde, Milliyetçi, Ülke değerlerimi,
aynı zamanda sosyal demokrasinin ilkelerini içime sindirdim. Bu değerlerin
birinden bile vazgeçmedim. Ancak malum siyasi yelpazede bizleri her zaman bir kanalda
görüş sahibi ve buna biat etmemiz istendiği içinde siyasi yelpazenin içinde
aktif siyasetten uzak kalmak zorunda kaldım.
Ülkemin
her köşesinde yaşadım. Her kültürden insanları, her coğrafyasını tanıdım. Daha
sonra kendi şartlarımda gerek iş gerekse gezip görme amaçlı başlardaki Avrupa
devletleri olmak üzere sonrasında uzak kıtalara seyahatler ettim. Her
seyahatimde gözlemler yapıp, diğer devletlerin içinde yaşadığımız çağ içersinde
ekonomik ve kültürel olarak hangi noktalarda olduklarını analiz ettim..
Hiç
bir yere özenemedim... Çok güzel ve farklı yerler gördüm... Dünyada gezdiğim
yerlerde gördüklerimin kat be kat fazlasının Ülkemde olduklarını anladıktan
sonra bunu yakınlarım etrafımdakilere de anlatmaya çalıştım.
Küçüklüğümden
beri iki teker'e merakımı yetişkinlik döneminde hobiye dönüştürerek Motosikleti
eşime de sevdirerek tatillerimde Balkanlar ve Avrupa ülkelerini gezdim. Her
gittiğim, her gördüğüm ülkede, çoğu zaman kendi ülkemden gurur duymamla
birlikte daha çok hayıflandığım olmuştur. Hayıflandığım şeyler; Ülkemin
güzelliklerini ve kaynaklarını Dünya'ya yansıtamamak, bacasız sanayi olan
TURİZM'den faydalanamamak olmuştur.
Cenab-ı Hak benim ülkeme öyle güzellikler
bahşetmiş ki... Bunun bütün dünyanın farkında olmasına rağmen bizlerin bu değerlerimizin
farkında olmadan, faydalanmayarak, bu gelirlerden mahrum kalmamız akılla
mantıkla bağdaşmayacak durumlardır. 4 mevsimin güzelliklerini ayrı ayrı yaşayan
ender ülkelerden biriyiz. Tarımda her çeşit ürünü yetiştirecek kapasitedeyiz. Sanayi büyük şehirlerde yoğunlaştığı için
kırsal alanda yaşayan insanların gelir kaynaklarına ve ekonomilerine maalesef
katkı sağlayamamakla birlikte, bu sanayi kentlerinde kendi topraklarından
koparılarak göçler yaşamakta, aile bağları kopmakta, hayatın acımasız çarklarında
her birimiz dönüp durmaktayız...
Ülkemdeki
en acı durumlardan gördüğüm edindiğim acı tecrübeler ve yaşanmışlıklar maalesef
şu olmuştur; Siyasi yelpazelerin birinde kendine yer edinmiş insanların, sırf
koltuk ve makam sahibi olmak adına, çoğu zamanda çıkar çevreleri ile işbirliği
içersinde (maalesef) yetkin, aydın ve ileri görüşü olmayan, hayatı sadece
yaşadığı coğrafya ve bu coğrafyadaki insanlar sanan pek çok basiretsiz ve
yeteneksiz insanların bir şekilde yerel yönetimlerde söz sahibi olduklarını gördüm,
tanıdım… Herkes ve hepsi bu tanımın içine elbette girmez. Ama acıdır ki
maalesef bu durum hepimizin gerçeğidir..
Yerel
ve mahalli yönetimdeki idareciler ve kurumların Vergi daireleri gibi
çalıştıklarını gördüm, yaşadım. Hâlbuki mahalli idareciler günlük olağan
işlerinin yanında yönetimine sahip olduğu insanların her türden sorunlarını
çözmek için çalışmaların içinde olması gerekir. Bölgesindeki kaynakları
harekete geçirip başta işsizlik olmak üzere insanların Ekonomik bakımdan
kalkınmaları, Yönetim ettikleri insanların ekonomilerine katkı sağlayacak, bu
şekilde sürekli sürdürülebilir yaşam kalitelerini yükseltmek için, her türden
kaynağı insanlara sunması gerekir. Zaten bu işler bir şekilde yapılmış olsaydı
Ülkemde büyük şehirlere yığılmalar, altından kalkılamaz toplum sorunları olmak
üzere başta İŞSİZLİK problemi yaşanmayacaktı...
İçinde yaşadığımız çağda maalesef basit
gelir kaynakları ile sürdürülebilir bir hayatımız olmadığı gibi gelecek
kaygıları içinde yaşamak zorunda kalıyoruz... Kendimizi bir şekilde kurtarmış
olsak bile, evlatlarımızı, gençlerin sorunlarını, onların ideallerini ve
gelecek kaygılarını düşünmeden edemiyoruz. Yetiştirdiğimiz çocuklarımızı
müteşebbis ve kabiliyetleri-yetenekleri çerçevesinde onlara destek olamıyor bir
şekilde devlet kapısına ayak atmalarını hayatlarının kurtulacağı sonucunda
yetiştirmeye çalışıyoruz doğal olarak...
Bu türden düşünceler uygar çağda
uygulanabilir ve gelişme sağlayabilir durumlar değildir. Öyle olsaydı, bir
yandan ülkemizin genç nüfusundan övgüyle bahsederken, bir yandan onların
gelecek kaygıları, güncel sorunları ile uğraşmak zorunda kalmazdık...
Anlatacak
pek çok görüşlerim var, ilerleyen zamanda bunlara yer vereceğim...
Şimdilik
şu sorunun cevabını vereyim...!!!
NEDEN
EĞİRDİR...?
50
yıllık hayatımın bir bölümü Burdur'da geçti... Eğirdir ailemin ve benim sık
ziyaret ettiğimiz, babamın motosikleti ile özellikle yaz aylarında her hafta
sonu geldiğimiz yaşadığımız bir yerdi... Daha sonraki yıllarımda her yıl hemen
hemen uğradığım görmediğimde kendimde eksiklik saydığım bir yerdir EĞİRDİR...
Başta anlattığım gibi, Yurt dışı gezilerimde gördüğüm, izlenimler aldığım
denize sahip olmayan ülkelerde iç sular (göller-nehirler) ne kadar değerli ve
ne kadar yaşanabilir ne kadarda turizme sahip su kaynakları ve coğrafyalar
olduğunu yakinen gördüm. Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemde denizlerimize
bugün bile sahip çıkamazken, çok değerli ve her biri tabiat harikası
bölgelerimizin ne kadar görmezden gelinen durumlar olduğunu maalesef yaşamak
zorunda kalıyoruz... Bugünkü anlayışla bile Allah’ın yarattığı ve bizlere
bahşettiği güzelim denizlerimizi ve sahillerimizin kıymetini bilemiyor ve
gerekli şekilde değerlendiremiyoruz. Denizlerden ve sahillerden anladığımız şey
maalesef 5 yıldızlı beton yığınları ve işgaller... Her şey dahil sistemlerle
insanları ve gelenleri başlarda mutlu etti isek de bugün tüm turizme açık kent
ve kasabalarımızda büyük ekonomik sorunlar yaşamakta ve gelen turistlerin
kaliteleri düşerken, ekonomik gelirlerimiz de azalmaktadır... Eğirdir bu anlamda
gerek tarihi gerekse doğal güzellikleri ile hakikaten bir hazinedir. Turizmde
doğallıklarını koruyarak aynı zamanda turizm gelirlerinden ve sürdürülebilir
gelir kaynaklarını hızla artıran, Pamukkale, Amasra, Safranbolu, Kapadokya,
Sapanca gibi yerlerden çok daha avantajlı duruma kolaylıkla gelebilir...
Eğirdir
kaybedemez!!!..100 km ötesine 15 milyon turist hareketi yaşayan ve bu bölgedeki
en güzel tabiat varlıklarına sahip olan Eğirdir'i maalesef kimseler
tanımıyor... Eğirdirliler günlük sorunları içersinde kavrulup gidiyor...
Gençleri yaşamak ve hayat sürdürmek için Eğirdir'den kaçma yollarını
arıyorlar... İstikballerini kendi kentlerinde göremiyorlar. Eğirdir bu manada
çok haksızlık edilmiş bir bölgemiz... Elindeki nimetleri, kaynakları kullanamamış
olduğunu gördüğümden beri kafamda Eğirdir var.
Pek çok arkadaşım, özellikle hobim olan
motosikletçi çevrem hep bir Avrupa hayranlığı içersinde oldukları sadece yaşam
tarzları için değil elbette ki fiziki yapıları, yolları ile hayranlıklara
sahiptirler... Gezip görenler hep hayretlerini anlatırlar... Bu türde hüküm
içersinde olan arkadaşlarıma 2009 yılında Eğirdir'de bir motosiklet festivali
yaptırarak Eğirdir’i tanımaları için çalışmalar yaptım. İlk temaslarımda bu
konuyu anlatmak için adeta deveye hendek atlatarak yapmanın zorluklarını
anlatamam... Bu festivali her türden olumsuzluklara meşakkat göstererek,
sabrederek heyecan içersinde gerçekleştirdim. Eğirdir belediyesine ve Eğirdir’e
bir festival kazandırmaktan daha ziyade Eğirdir’e gelen, Eğirdir'i gören
insanların hayretleri ve geri dönüş anlatımlarının her biri harika idi. Bütün
çabam eksiksiz bir organizasyonla EĞİRDİR’İN GÜZELLİĞİNE GÖLGE düşürmemek
içindi. Bir tek kişi yok ki katılımcılardan EĞİRDİR’DEN MEMNUN AYRILMASIN... Bu
zaten Eğirdir’in güzelliği ile insanların ile mümkün değil...
Bu
organizasyonları gerçekleştirirken, tanıştığım yakınlık kurduğum Eğirdirlilere
yapılacakları zaten anlatıyordum. Düşüncelerimi paylaşırken hep bana şu
söylendi:
“BAŞKAN...
EĞİRDİR'E SENİN GİBİ BİR ADAM LAZIM....”
BEN
DE EĞİRDİR’İN KAYBEDECEK BİR 5 YILI DAHA OLMAMALI DİYEREK ÖNÜMÜZDEKİ YEREL SEÇİMLERDE ''EĞİRDİR'E
GEREKEN ÖNEMİ VERMEK, EĞİRDİRLİNİN YAŞAM KALİTESİ İLE BİRLİKTE EKONOMİSİNE
KATKI SAĞLAMAK, EĞİRDİR’İ ÜLKEYE VE DÜNYA'YA TANITMAK, BU GÜZELLİKLERİ HERKESİN
GÖRMESİNİ SAĞLAMAK, EĞİRDİRLİLERİ EKONOMİK SIKINTILARDAN UZAK, EĞİRDİRLİLERİN
DAHA FAZLA GURUR DUYACAKLARI YAŞANABİLİR BİR KENT KILMAK, ÜZERE EĞİRDİR
BELEDİYE BAŞKANLIĞINA BAĞIMSIZ ADAY'IM..
Herkesin,
arkadaşlarımın ailemin kaygılarını ben de biliyorum. Eğirdir’li olmamamdan
dolayı endişe etmelerini, Eğirdir’lilerin düşüncelerini de anlıyorum. Önceliğim
Türk vatandaşlığımdır. Öncelikle Adaylığım bu çerçevede. Sonrasında edindiğim
bilgi ve tecrübelerimi projeler haline getirip Eğirdir’de öncelik kısa ve uzun
vade'de yapılabilecekleri anlatıp Eğirdir halkı bu görevi bana verdiklerinde
hızla hayata geçirip gerekirse bir hamal gibi çalışmak olacaktır. Ülke
değerlerimizden olan ancak son yıllarda unuttuğumuz İMECE çalışmalarının modern
hali olan Eğirdir’li muhtarlarımız başta olmak üzere Eğirdir halkının temsil
ettiği çevrelerden BİR KENT KONSEYİ kurmak ilk yapacağım iş olacaktır...
Eğirdir'liler ile birlikte daha kaliteli, gelir kaynakları sürdürülebilir bir
ekonomi, beraberinde Eğirdir’in gelenekleri ve kaynakları çerçevesinde Eğirdir
dokusunu koruyarak neşeli bir eğirdir yaratmak olacaktır.”