MUSTAFA HOBANOĞLU -17-

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,MUSTAFA HOBANOĞLU -17-
Haberin Tarihi: 28.5.2013 11:33:00 - Okunma Sayısı:4940 defa okundu.

İlhan Şimşek yazdı...

MUSTAFA HOBANOĞLU
 

HAS SU ÜRÜNLERİ TİCARET VE SANAYİ A.Ş.

-17-
 

BALIKÇILIĞA DÖNÜŞ

 

Göl artık kerevit vermiyordu. Onlarca balıkçı ve ailesi, kerevitten para kazanamayınca çok zor durumda kaldı. Evdeki hesaplar kerevitten gelecek paraya bağlanmıştı. Fakat istenilen olmadı. Evdeki hesap çarşıya uymadı.

HAS Su Ürünleri Ticaret ve Sanayi Şirketi de başının çaresine bakmalıydı. Çözümü yine balıkta aramaya başladı. Fakat HAS, işin yönünü değiştirmeyi düşündü. Madem kerevit yoktu, Türkiye’de balık da mı yoktu? Üç tarafı suyla, denizle çevrili ülkede balıkçılık ölmedi ya!.. Bu kez balık işleme düşüncesi devreye girdi. Gölden ve denizlerden gelecek balıklar kurulacak yeni tesislerde işlenip yeni pazarlar bulunacaktı. Bundan böyle HAS, ihracat işini kendisi doğrudan yapacak, aracıları aradan çıkaracaktı. Balık işleme tesisleri pek o kadar kolay kurulmuyordu. Mustafa Hobanoğlu, mühendislerini aldı ve İskenderun’daki ortaklarının fabrikasına gitti.

Fabrika kapısından giren balıkların işlenip arka kapıdan çıkıncaya değin geçtiği aşamalar tek tek incelendi.

Balık işleme tesisi Eğirdir’e kuruldu. İş genişlik kazanmıştı. Bu kez de bu tesislerde işlenecek balık nereden bulunacaktı? Tesisleri kurmak yetmiyordu. Balıkların temininden, ihraç edilecek dış alıcıların bulunmasına değin bir dizi aşamadan geçmek gerekiyordu. HAS, azimle işin peşine düştü. Ana iş, işi kurmanın yanında o işin sürerlilik kazanmasıydı. Bir evladınıza bir iş kurarsınız ama esas olan evladınızın o işi başarı ile sürdürmesidir. Yıkmak kolay ama yapmak zordur. HAS da kurdu ama kurduğunu yıkmaması için elinden gelen gayreti göstermeliydi. Bunun için de planlı çalışma önemliydi. Önce plan kuruldu. Her şey birden yapılamazdı. Adım adım gidilmeli ve duvara konulan her tuğlanın üzerine yeni bir tuğla koymak için alttaki tuğlanın yerine iyice ve sağlamca oturmasını sağlamak gerekliydi. Çalışma azmi ve başarma duygusu galip geldi. HAS olayı çözdü. Eğirdir Gölü, Beyşehir Gölü, İrfanlı Barajı ve ülkeyi çevreleyen denizlerle ticari ilişkiler kuruldu. Buralardan gelen sudak, kadife, alabalık, yılan balığı, göl ve deniz levreği gibi balıklar tesisi ağzına kadar doldurdu. Tesisler tam kapasite çalışmaya başladı.  İşlenen balık ürünleri Amerika, Avusturya ve Kıbrıs’a ihraç edildi.

İstenilen olmuştu. Kerevit bitmişti ama balık bitmemişti. Kerevitten gelen para sıfırlanmıştı fakat balıktan kazanılan para ile başlar dik, alınlar ilerdeydi.

Fabrikaya yıllık ne kadar balık girip bunların işlendikten sonra satılan miktarı soruyorum Mustafa Bey’e.  Fabrikaya yıllık 700 veya 1000 (bin) ton arasında ürün girdiğini öğreniyorum. Kendimle karşılaştırıyorum rakamları. Ben yılda ailecek 25-30 kilo balık ya yiyorum ya yemiyorum. Bu yüzden 1000 ton balık bana çok büyük bir rakam gibi geliyor ama Mustafa Bey’e göre bir bu kadar daha balık gelse gene de az. 1000 ton balıktan işlenmiş balık miktarını soruyorum.

“Sayın Hocam bin ton balıktan yedi yüz elli (750) ton işlenik balık elde ederiz. Balıkları yukarda adını söylediğimiz ülkelere ihraç ediyoruz. Sattığımız balıklar Türkiye’ye bir veya bir buçuk milyon dolar olarak geri döner. Bu, her yıl aşağı yukarı bu miktardadır. Dolayısıyla ülkemize döviz açısından katkıda bulunmanın kıvancını taşıyoruz.”

 

Aslında bu yazının ana amacı da bir iş yerinin ülkeye ve bulunduğu çevresine olan katkısını ele almaktır. Beni özellikle ilgilendiren HAS’ın Eğirdir’e kazandırdığı nedir? Türkiye’ye döviz olarak giren para nereye gidiyor? Can alıcı sorunun bu olduğunu düşünüyorum.

 

devam edecek

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap