"VAKİTLİ" HİKAYEDE EĞİRDİR İNSANI

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,"VAKİTLİ" HİKAYEDE EĞİRDİR İNSANI
Haberin Tarihi: 25.3.2015 09:02:00 - Okunma Sayısı:1341 defa okundu.

“VAKİTLİ” HİKAYEDE EĞİRDİR İNSANI

 

            Eğirdir insanları renklidir. Renler pratik zeka kaynaklıdır. Ayrıca espri anlayış da yüksektir. Hazır cevap oluşu da Eğirdir insanının ayrı bir özelliğidir. Hazır cevap, zeki insanların işidir. Bu türden insanlar Eğirdir’de pek çoktur.

Yabancı biri Eğirdirli arkadaşına, “Siz neden bu kadar zekisiniz?” diye soruyor. Eğirdirli, “Biz, balık kafası yediğimiz için zekiyiz. Sen şimdi beni bir lokantaya götür, bir deneme yapalım!” diyor.

            Lokantaya gidiyorlar ve balıklar geliyor. Eğirdirli balık kafalarını karşı tabağa, etlerini de kendi tabağına koyuyor. Eğirdirli lop lop etleri yerken diğeri neden sonra soruyor, “Arkadaş, bu kafalarda hiç et yok, sen ise etleri götürüyorsun!..” deyince bizimki hemen atılıyor,  “Bak gördün mü anında zeka belirtileri başladı!..”

            Çok eskilerde sigara içenlerin cebinde, çakmağın ve kibritin icat edilmediği zamanlarda, çakmak taşı (kav) bulunurmuş. İki çakmak taşını birbirine sürtünce çıkan alevle sigarayı yakarlarmış. Eğirdir merkezden biri tütünü sarmış eşeğe binmiş. Düşmüş Bağlar’ın yoluna. Başlamış taşları sürtmeye. Alev yok!.. Bizimki taşları vura vura üç kilometre uzaktaki Köprü Başı’na kadar gelmiş. Tam bu ara sigarayı yakabilmiş ve taşları övmek için şöyle demiş, “Barut musun be mübarek!”

            Dedik ya Eğirdir insanı renklidir diye. Saatçi Osman Aslantürk’ten bir başka renkli anekdot da ilgi çekici nitelikte. Olay Çömez Mehmet (Barlas) ile Ercep Mehmet(Yiğit) arasında geçiyor. Her iki arkadaş da çok konuşan ve konuşmayı seven iki Eğirdirli. Bu ikili bir araya geldi mi gözleri kimseyi görmez ha bire konuşurlarmış. Bir de konu siyaset olursa zamanın nasıl geçtiğini bilmezlermiş.

            Gene günlerden bir gün bu ikili  akşama yakın bir kahvehanede karşılaşmışlar. Başlamışlar konuşmaya. Vakit epey ilerlemiş. Kahveci bakmış ki bunların daha kalkacakları yok, kapıyı çekmiş, çıkıp gitmiş. Bizimkiler hâlâ konuşuyor. Sabah ezanı okunmaya başlamış. En sonunda şöyle demişler:  “ Hadi gidelim gari, epey vakit oldu, çoluk çocuk bekler!..”

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap