SEL; ÇEVRE FELAKETİDİR...!

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,SEL;  ÇEVRE FELAKETİDİR...!
Haberin Tarihi: 2.4.2015 09:35:00 - Okunma Sayısı:1880 defa okundu.

SEL;  ÇEVRE FELAKETİDİR…!

 

            Ülke genelinde etkili olan yağışlı hava, Göller Bölgesi’nde can ve mal kaybına neden oldu. Öncelikle yaşamını kaybeden Kerim AYCAN’a Allah tan rahmet, ailesine başsağlığı dilerim. Ayrıca; felaketin yaşandığı yerlerde selden  zarar gören   tarım ve hayvancılıkla uğraşan üreticilere geçmiş olsun der,  bir daha böyle çevre felaketlerinin yaşanmamasını temenni ederim.

            ÇEVRE FELAKETİ

            Çevre felaketi, doğadaki çeşitli unsurlar ile onlarla dolaylı ya da dolaysız olarak ilgili başka unsurlara insan eliyle verilen zarara bağlı gelişen felakettir ve doğal felaket değildir… Göllerin, derelerin kurutulması, ağaçların kesilmesi, Hes’lerin sayısındaki aşırılık, taş-mermer ocaklarının dağları yok etmesi, dere ve çayların önüne gölet- baraj yapımı, doğal su kaynaklarımızın doğasına uygun olmayan balıklandırma ve tarım, havanın ve toprağın kirletilmesi çevre felaketlerinin oluşmasına artmasına neden olmaktadır… Tüm bunları yapanda doğa değil, gelecek nesilleri düşünmeyen insanlardır… 

            Üzerinde yaşadığımız yaşam alanımız olan dünyanın,  milyonlarca yıl süren yeryüzü şekillenmesi ve biyolojik süreçleri sonucunda oluşmuş olan doğal hayat ve döngüsü;  içerisindeki unsurların karşılıklı uyumu ile varlılığını- düzenini korumuştur. Doğa tarihince bazı doğal felaketler meydana gelmişse de, bu felaketler;  insanların;  sanayileşmeyi, ekonomik kalkınmayı öne sürerek, doğal kaynakların aşırı kullanımlarının, doğaya bilimdışı müdahalelerinin ve  suiistimallerinin yanında çok önemsiz kalmaktadır…

            Her yıl kuraklıktan bahsederken,  su baskınlarıyla karşı karşıya kalınmakta..!!

   Son yıllardaki meteorolojik verilere göre, kurak döneminin yaşandığından ve su kıtlığından bahsedilmektedir. Su kıtlığında yaşanan su baskınları doğal bir felaket değil, “insani- çevresel felakettir”.  Bunun temel nedeni,  kamu yarar- sosyo-ekonomik nedenler öne sürülerek doğayı değiştirme ve doğa olaylarına rağmen doğayla mücadeledir. Değişimde hep su kaynakları öne çıkmakta, “daha çok para kazandırmak için” doğadaki su rezervleri ve su yolları insan eliyle, tahribata uğratılmaktadır. Ekonomi ile ekoloji uyumlu olmadıkça, doğanın dengesi giderek bozulacağından, geri dönüşümü imkansız olan  kayıplarda artmakta-artmaya devam edecektir.

            DENİZLER GÖLLER DERELER SU BASKINLARINI ÖNLEYEN DOĞAL YAPILARDIR…     

            Göllerin, nehirlerin, derelerin ne kadar çoksa, su baskınları ve seller daha az olacaktır. Doğanın bozulmadan önceki yapısında, yağışlarla oluşan yüzey su sular dereler ve çaylar vasıtasıyla denizlere göllere, akiferlerle de yer altına taşınmaktadır. Su boşa akmaz, deltaları oluşturur. Boşa akan su varsa önce doğa- sulakalanlar düşünülerek düzenlemeler yapılmalı..   Dere ve çaylarına doğal yatakları, hiçbir koşulla değiştirilmemeli ve önüne set ve bent çekilmemelidir… Dereler, tıpkı insanlardaki gibi doğanın toplardamarı ve kılcalları, doğal göller denizler kalpleridir ve bu döngü bu sistemde çalışır…

            Ülkemizde son elli yıl içerisinde; Marmara Denizi büyüklüğünde ( veya 4 Van Gölü- 30 Eğirdir Gölü büyüklüğünde) doğal sulak alanlar, başta tarım ve yapı alanı kazanmak için kurutuldu… “Para parayı çeker” derler ya… ; su da , suyu çeker..!   Sulak alanlar kurudukça, ağaçlar kesilip, ormanlar makilik alanlar yok edildikçe; seller artacaktır, bu bilimin, aklın temel kuralıdır…

            GÖLETLER, BARAJLAR SELLERE NEDEN OLMAKTA…

            Neyi, nereye, niçin yapacağımızı iyice hesaplamadan, doğaya vereceği zararları görmezden gelerek, politik bakışla derelerin, nehirlerin yataklarına HES- BARAJ ve GÖLET yapılmamalıdır… Dereler çaylar yeryüzünde taşkınları denizlere, göllere taşımak suretiyle selleri önleyen doğanın sigortalarıdır… Baraj ve göletlerden yağışlı dönemlerde, BARAJ  KAPAKLARININ açılması sonucunda da yerleşim alanlarında su baskınları meydana gelmektedir… Baraj yapımında yer seçimindeki yanlışlıklar ve meteorolojik verilere göre yönetilme büyük önem arz etmektedir. Burdur, Aydın, Edirne vb. yerlerde olduğu gibi, her yıl baraj kapaklarının açılması sonucu su taşkınları meydana gelmektedir. Bu nedenle seller doğal felaket değildir. Gölün, derenin, ormanın, doğanın düzenini bozmamak ve korumak gereklidir. Yoksa; bu tür yağışlarda su baskınları, gelişen teknolojiye rağmen devam edecektir .

     Yerleşim alanlarında oluşan su baskınlarının önemli bir nedeni de, her tarafın taşlarla kaplanması adeta “kalaylanması” sonucunda suyun toprakla buluşamamasıdır, sonuç; “suyun kayması” önüne gelirse götürmesidir…

             İNSANLAR; DOĞA İLE MÜCADELE ETMEMELİ

   Dünyanın oluşumunda önce,  canlıların yaşayabilecekleri yaşam alanları oluşmuştur. Bir coğrafyada iklimi belirleyen faktörler, o bölgedeki göller, dereler ve  akarsulardır. Doğal sulara bilinçsiz müdahaleler yapıldığında, sular korunmadan kullanıldığında, iklimsel değişimler de kaçınılmazdır. Ancak yağışların bir garantisi de yoktur. O nedenle göldeki su sirkülasyonunun devamlılığı için, su kullanım  hesapları ileriye yönelik olarak yapılmalıdır. Doğayı insanlar kendi çıkarları ve düşüncesiz davranışları sonucu şekillendirdikçe, doğayla mücadele ettikçe,  küresel ısınma,  toprak kaymaları, düzensiz yağışların, su baskınlarının vb. çevresel felaketlerin meydana gelmesi kaçınılmazdır. Çünkü, ağaç olmazsa toprak kayar, su da yatağını bırakmadığı gibi, yolunu da bulmakta, fakat günümüzde sonuç üzücü olmakta ve buna da doğal felaket denilmekte!!!

    Göllerimiz, derelerimiz, çaylarımız kısacası sularımız iyi yönetilirse bolluk ve bereket getirir, iyi yönetilmez ise açlık ve felaket getirir…

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap