YEREL YÖNETİM ve SOSYAL BELEDİYECİLİK
Yerel yönetim ve sosyal belediyecilik deyince ne anlıyoruz? Bir çoğumuz ve bizi yönetenlerin tek anladığı; yol, kaldırım, çöp, kanalizasyon ve su hizmeti... Oysa bunlar mecburi hizmetlerdir. Kaldı ki onu bile doğru düzgün yapamıyorlar ve yaptıkları bu hizmetleri de sanki bir lütuf gibi halka sunuyorlar. İşte son zamanlarda su yani susuzluk meselesi malum. Kaldı ki yol, su, kaldırım işlerini birçok köy bundan 25 sene önce çözdüler böyle bir dertleri kalmadı.
Benim sosyal belediyecilik anlayışıma göre;
Belediye Başkanı önce diyolağa açık, yeni fikirlere önem veren, ilçesini geliştiren, çehresini değiştiren, değişiminden söz ettiren, adaletli, paylaşımcı, her şeyi halkına hizmet için yerine getiren, yaptığı hizmetleri bir lütuf olarak görmeyen ve ilçenin ticaretini geliştiren, hayat standardını yükselten, refah seviyesini, gelir düzeyini artıran esnafını halkını düşünen, halkın kültür seviyesini marka değerini yaşam kalitesini yükseltip yatırımlara destek veren ve ilçedeki günlük hayatı kolaylaştıran biri olmalıdır, askerini tarihini, turizmini, öğrencisini ve her şeyden önemlisi de geleceğin büyükleri çocuklarımızı sahiplenmelidir. Spora önem vermelidir.
Geleceğin büyükleri çocuklarımızı sahiplenmek demişken, hemen aklıma spor geldi. Çünkü spor geleceğin büyükleri olan çocuklarımızın ahlaklı ve sağlıklı birer birey olmalarını sağlayan sosyalleşmeyi öğreten, bu çocukların yarın bir tinerci, balici, hapçı veya kumarcı birer genç olmalarını engelleyen yegane bir uğraştır. Sahi ne oldu bizim spor dallarımıza? Futbol bitti, basketbol bitti, voleybol bitti! Demiyorum ki; sporda profesyonel olalım, milyonlar harcayalım... Kendi ilçemizin çocukları ile amatörce minimum paralar ile bu sporlar devam ettirilmelidir. Senelerdir triatlon spor yarışlarına ev sahipliği yapıyoruz, bu yarışlara sporcu, antrenör ve aileleri ile birlikte ilçemize en az 1000 kişi geliyor hem ilçemiz için çok güzel bir reklam ve hem de ilçe esnafı açısından ekonomik değerdir. Ama henüz bir triatlon takımı çıkarabilmiş değiliz. (2019 yılı triatlon yarış sonrasında sayın Veli başkan belediye caddesinde çay içerken 'abi bir triatlon takımı da biz çıkaralım diyoruz ne dersin?' diye bana sormuştu. Bende çok iyi olacağını belirterek 'takım aramana gerek yok, yelkencilere 10 adet bisiklet al, başlarına bir antrenör ver, al sana takım. Neden yelkenci derseniz... Bu çocuklar yarı triatloncu zaten' demiştim. Kendisi de hatırlayacaktır.)
Kala, kala sadece elimizde tekvando ve yelken spor takımı kaldı. Belediye olarak bu kulüplere de doğru dürüst destek bile verilmiyor. Göstermelik destek veriliyor. Yazın ikiyüz çocuk yaz spor okullarına geliyor, orada her şeyi belediye yapıyormuş gibi hava atıyorlar. Halbuki sadece minibüs hizmeti veriyorlar.
Adı Eğirdir Belediyesi Tekvando Spor Kulübü ve Eğirdir Belediyesi Yelken Spor Kulübü olmasına rağmen, hocalarının ve antrenörlerin kendilerinden ödün vererek özverili çalışmaları yanında aileler olarak bizlerin de destekleriyle sporcularımızı il yarışlarına, Türkiye seçmelerine ve uluslar arası yarış müsabakalarına gönderiyoruz.
Şimdi soruyorum: Spor'a ve sporcuya olan bu düşmanlık nedendir?
Bence bu sorulara verilecek cevabınız yoktur. Çünkü spora önem vermiyor ve öncelikli olarak görmüyorsunuz. Hatta bütçenizden gereksiz gider olarak görüyorsunuz, gereksiz gördüğünüzü ve aklınızdan geçenleri sporcularımıza ve ailelerine de hissettiriyorsunuz.
Siz hiç mi spor yapmadınız yoksa sizin hiç mi çocuğunuz, kardeşiniz veya yeğeniniz yok. Gölün yanıbaşında daha birçok spor dalı yapılabilir sörf gibi, kürek gibi, kano gibi, su kaydırağı, su paraşütü gibi... Kaldı ki Belediyeler spora teşvik etmek zorundadır. 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 14 üncü maddesinin b fıkrasında 'bütçe gelirinin binde 12'sini spora ayırmak zorundadır' diyor. Buna göre; 2021 yılı tahmini bütçesi 50 milyon TL olan bir ilçe belediyesinin 600 bin TL sini spora ayırması zorunludur.
Saygılarımla.
Hasan KAYA
Saadet Partisi İlçe Başkanı