“EĞİRDİR’E DAİR” KİTABIN KRİTİĞİ (3. Bölüm)

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,“EĞİRDİR’E DAİR” KİTABIN KRİTİĞİ (3. Bölüm)
Haberin Tarihi: 24.1.2022 10:06:39 - Okunma Sayısı:3712 defa okundu.

Zeki Tarhan Yazdı

“EĞİRDİR’E DAİR” KİTABIN KRİTİĞİ

                         Zeki TARHAN – ANKARA

                                                  ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

                    Yazı dizimizin okumakta olduğunuz bu üçüncü bölümünde, SDÜ / Fen – Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Fikret ÖZCAN’ın; “ANTİK DÖNEMDEN BİR KESİT: PROSTANNA, AKROTERION, EĞİRDİR” başlıklı yazısının kritiğini yapacağız…

                     SDÜ / Siyaset bilimi öğretim üyesi Prof. Dr. Nilüfer NEGİZ hocamızdan, 2017 yılında ISVAK’ın aylık resmi yayın organı olan ve Genel Yayın Yönetmenliğini benim yaptığım ISPARTA DERGİSİ’nde yayınlanmak üzere, PROSTANNA üzerine bir yazı yazmasını istemiştim. O zamanlar, Nilüfer hocamız Fikret hoca ve ekibiyle birlikte Prostanna’da arkeolojik çalışmalarda bulunuyordu… Nilüfer hoca; “…tabii yazarız Zeki bey” diyor ve ekliyordu; “Yalnız, Fikret hocamızın böyle bir yazı yazması daha şık ve etik olur diye düşünüyorum” diyordu. Ben de; “haklısınız, doğru düşünüyorsunuz sevgili hocam” diyordum… Sonuç olarak, 2017’ nin Aralık sayısında Fikret hocamızın “PROSTANNA” başlıklı yazısını, dergimizde renkli resimlerle birlikte yayınlamıştık. İlerleyen süreçlerde, Nilüfer hocamızın sosyal medyada paylaştığı bir tepsi “şambali tatlısı” dikkatimi çekmişti… Bu paylaşım; sosyal medyada çok beğeni kazanmıştı, hatta tatlının tarifini isteyen sosyal medya takipçileri bile vardı. Hemen telefona sarıldım ve şunları söyledim Nilüfer hocamıza; “…Sevgili hocam, bakın ne diyeceğim; Bir gün Üniversitemizin Eğirdir sevdalılarıyla birlikte, Prostanna’da sizin bu “şambali tatlısı” eşliğinde bir seminer etkinliği yapsak diyorum… Ne dersiniz?” Nilüfer hoca; memnuniyetle karşılamıştı bu öneriyi.

                                                        ***

                 …Ve bugünlere gelmiştik… Bu yazıyı yazmakta iken, Hakan KİRİŞ hocamız arıyordu. “EĞİRDİR’E DAİR” kitapla ilgili birkaç kelâm ettikten sonra, yukarıda anlattığım “şambali” muhabbetini dile getirdim. O da; “harika” dedi ve ekledi: “Kahveler de benden.”

                                                       ***

                  Gelelim kitap kritiğine… Prostanna’nın bulunduğu coğrafyanın,  “Pisidia” olarak bilindiğine, günümüzde ise; Göller Bölgesi yada Isparta / Burdur illerini içine alan bir coğrafyanın kastedildiğine vurgu yapılırken, 2013 yılından başlayarak devam eden Pisidia yüzey araştırmaları kapsamında, bir dizi antik yerleşmelerin, ne amaçla kuruldukları, ne zaman kent statüsüne kavuştukları ve ne zaman terk edildiklerinin araştırılmakta olduğuna dikkat çekiliyor… İşte araştırma sahası içinde yer alan antik kentlerden biri de  PROSTANNA.

                    EĞİRDİR SİVRİSİ’ nin (=Mons Viarus) güneyindeki yumuşak bir sırta kurulmuş olan antik kent Prostanna, Eğirdir gölünün güneybatı ucunda. Ve Eğirdir Sivrisi;  Antik dönemde yücelerin tanrısı Zeus’un tapınım gördüğü bir  kült (=Yerel özellikler taşıyan dini törenler) yeri. Akpınar köyünün üzerinde kurulmuş olan bu antik kentin burada kurulmuş olmasında, stratejik konumunun belirleyici olduğu bilgisi de önem arz ediyor… Çünkü; Prostanna çevre kentlerle  bağlantıyı ve denetimi sağlayan bir antik kent.

                                                             *** 

                 Fikret hocamız, kentin inşası için yaklaşık 2 km. güneybatısında bulunan taş ocaklarından yararlanıldığını dile getirirken, içme suyunun nasıl temin edildiğini bakın nasıl anlatıyor: “Prostanna’nın içme suyu, taş ocaklarının yakınında kentin ise 2,5 km güneyinde deniz seviyesinden 1535 m yükseklikte yer alan bir kaynaktan sağlanıyordu. Kaynaktan çıkan su, taş ocaklarının bulunduğu kayalıkların üst kotlarında, ana kaya üzerinde oyulmuş kanallar aracılığıyla sağlanıyordu. Ayrıca kanalların değişik aralıklarla pişmiş toprak su künkleri ile desteklendiği görülmüştür. Su kaynağının bulunduğu rakım ise, kent agorası ve sivil yerleşmeye su naklinin gerçekleşmesi için oldukça uygundur.”

                                                             ***

                Prostanna’nın, MÖ erken 1.yy.’dan MS 3.yy. sonlarına kadar sikke bastırdığını, fakat bu durumun yerleşmenin ilk kuruluş tarihini belirleyici olmadığını belirten Prof. ÖZCAN, sikkeler konusunda şöyle diyecektir; “ Pisidia’da mağara, akarsu, dağ gibi yerler doğal “kült” yerleri olarak varlığını uzun süre sürdürmüştür. Prostanna sikkelerinde de EĞİRDİR SİVRİSİ’nin tasviri bulunmaktadır. Kent sikkeleri vasıtasıyla, aralarında “MEN” de olmak üzere değişik tanrı ve tanrıçalara ait “kült”lerin varlığı bilinmekte, ancak bunlara ilişkin “tapınım yerleri” henüz bilinmemektedir.”

                                                             ***

             Prostanna’nın Roma ile ilişkileri bağlamında da bakın Prof. ÖZCAN, nasıl bir saptamada bulunuyordu; “ Prostanna, yükselen güç Roma ile ilişkilerini sıcak tutmuştur. Ancak Roma barışının (Pax Romana) MÖ 1.yy’ın sonlarında hayata geçmesiyle, kent askeri işlevini yitirerek orta ölçekli bir yerleşme olmuştur…. Roma’nın yükselen bir güç olduğunu Prostanna’ lılar oldukça erken algılamışlar ve MÖ 113’te o zaman Roma’nın en önemli ticaret üssü olan Delos Ada’sına elçi göndererek, Roma’nın Adadaki en yetkili kişisini bir heykelle onurlandırmışlardır.”

                                                           ***

           “Son dört yıldır yoğun olarak araştırılan Prostanna yerleşim sahası içinde bulunan seramik parçaları, kentin MS 5.yy.’ da hâlâ iskân edildiğini göstermektedir. Fakat antik kent içinde bir kilisenin varlığına rastlanmamıştır. EĞİRDİR KALE’ sinin Bronz Çağı, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı döneminde, değişen aralıklarla bir savunma ve yerleşme yeri olduğu bilinmektedir. Ancak Geç Klasik Dönemden itibaren değişen savunma anlayışı, daha zor erişilebilir yer arayışı ve çevreyi rahat kontrol edebilme isteği, Prostanna’nın kurulmasını gerektirmiştir. Uygun limanı, korunaklı iklimi, tatlı su kaynağının ve su ürünlerinin hemen yakınında olması, Eğirdir’ in Erken İmparatorluk Döneminden itibaren Prostanna’ya bağlı önemli bir yerleşme olmasını sağlamış olmalıdır.”

                                                        ***

          “…Prostanna, bir zamanlar çok büyük bir bölgenin güvenliğini sağlayan, her türlü zorluklara karşın, varlığını en az 800 yıl sürdürebilmiş bir askeri yerleşme ve kent idi.”

                                                        ***

           …Evet, Prostanna’dan Eğirdir’e dönüşen, Pisidia Bölgesinin karekteristiğini ve kentlerin değişen koşullara uyumunu en iyi yansıtan kentlerden birini ÖZCAN hocamızın kaleminden zevkle okuduk… Bugün Eğirdir’e baktığımızda; Eğirdir’in seyir terası dediğimiz Akpınar’dan Eğirdir’in ve gölün panoramasını gözlemliyor, yukarıya tırmanırken, çok geniş bir bölgenin güvenliğinin nasıl sağlandığını, arkeolog olmadan da sahadan hayal edebiliyorsunuz… Hele hele; Sivri Dağın öte yakasına bakınca, Camili Yayla’nın askeri eğitimlerde kullanılışı ve Dağ ve Komando Okulu sayesinde, Eğirdir’ in bir KOMANDO MABEDİ oluşunu da düşününce, taa Prostanna’dan neleri devraldığımızı da daha iyi anlıyoruz… Teşekkürler Fikret hocam.

             DEVAM EDECEK…                                                                              

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap