İyi Parti Milletvekili Dr. Aylin Cesur’dan İktidara Geleneksel Karne...

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,İyi Parti Milletvekili Dr. Aylin Cesur’dan  İktidara Geleneksel Karne...
Haberin Tarihi: 23.3.2023 14:34:53 - Okunma Sayısı:1179 defa okundu.

Cesur: "İktidar Bu Defa Dönüşsüz Sınıfta Kaldı”

İYİ PARTİ MİLLETVEKİLİ DR. AYLİN CESUR’DAN

İKTİDARA GELENEKSEL KARNE,

"İKTİDAR BU DEFA DÖNÜŞSÜZ SINIFTA KALDI”

 

İYİ Parti Isparta Milletvekili Dr. Aylin Cesur, Türkiye’de yaşanan hadiseleri, iktidarın Türkiye’yi içine soktuğu durumu değerlendirdiği ve vatandaşların sorunlarını sıraladığı her sene gelenekselleşen karne konuşmalarından bir yenisini, dün  TBMM Genel Kurulu’nda gerçekleştirdi. 

Milletvekili Cesur, şair Yahya Kemal’in dizeleri ile başladığı karne konuşmasında ekonomiden sağlığa, afet yönetiminden bakanlara, kadın cinayetlerinden işçi sorunlarına dair pek çok konuda 21 yıllık AK Parti iktidarında unutulmayan olayları hatırlattı.

Cesur, konuşmasının sonunda vatandaşın iyi bir gelecek için seçimi beklediğini vurgulayarak “14 Mayıs’ta sandıkta, meçhule bir gemi kalkacak bu limandan. Hiç yolcusu yokmuş gibi alacak sessizce yol, öyle yorgun ki iktidarı iktidar yapan iyi niyetli vatandaşlarımız, sallamayacaklar onlar da o kalkışta, ne mendil, ne de bir kol.” ifadelerine yer verdi. İYİ Partili Cesur’un karnesinde iktidar yine sınıfta kaldı.

Milletvekili Aylin Cesur’un Konuşması şöyle:

Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Artık demir almak günü gelmişse zamandan

Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;

Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol.

Büyük şair Yahya Kemal’in şiiri sessiz gemi. Büyük üstat ölümü tasvir ediyor mükemmel şekilde; bugün buradaki konuşmalarınızı, ölüm değil şiirdeki gibi ama, bir gidişin ayak sesleri olarak gördüm ve sözlerime, 5 senedir getirdiğiniz, rant odaklı, kifayetsiz, “Dostlar alışverişte görünsün” kanunlarınıza da uyan dizelerle başlamak istedim.

Artık, yorgun Türkiye ve yeniden şevkle sarılmak için geleceğine, 14 Mayıs’ı bekliyor. Burada artık bu kanunla “şunu yanlış yapıyorsunuz, gelin bunu yapın” demenin anlamı olmadığı günlerdeyiz. O nedenle her dönem sonu yaptığım karne konuşmalarını yapacağım bundan sonra ki, ne var heybenizde, hatırlamayanlara hatırlatalım.

Türkiye, 2002’de “Yolsuzluk, Yoksulluk ve Yasaklarla” mücadele vaadiyle gelen iktidarın, "yalan haberle mücadele" gerekçesiyle bir “sansür yasası” getirdiğini, siyasetçiden gazeteciye iktidarı eleştirenleri cezalandırdığını, yani yasakları zirveye taşıdığını gördü.

Yasaklara alet olan kurumları, mesela, Bilişim Teknolojileri Kurumu’nun ikide bir bant daralttığını, 13 Kasım 2022’de 6 kişinin öldüğü İstanbul Beyoğlu’ndaki saldırıdan tutun da, Yüzyılın Afeti Kahramanmaraş Depremi’nin 3. günü enkaz altındaki canlarımız kurtarılmayı, yakınları birilerine ulaşmayı beklerken bant daraltan BTK Başkanı’nın iktidar tarafından görevden alınmadığını gördü.

Konya Şehir Hastanesi'nde Kardiyoloji Uzmanı Ekrem Karakaya'nın öldürülmesine ilişkin haberlere yayın yasağı getirildiğini; Konya demişken, kurduğu Konya Selçuk Üniversitesi’nin kültür merkezinden Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in adının çiçeği burnunda iktidarın atadığı rektör tarafından silindiğini, bunu buradan duyurmamıza rağmen, onu atayan iktidarın, il il Demirel’in kurduğu üniversiteleri, hatta “Süleyman Demirel Üniversitesi’ni biz kurduk” dediğini, ama kurduğu Selçuk Üniversitesinde bunu yapan rektörü bırakın görevden almayı, kılını kıpırdatmadığını gördü.

3 yıl 2000 Britannica Ansiklopedisi hacmindeki, Wikipedia’ya yasak getiren iktidarın, Youtube’a da erişim engeli getirdiğini ve iktidar yasaklarıyla Türkiye’nin, 2022 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde, 180 ülke arasında 149’unculuğa gerilediğini gördü.

“Bizimle beraber grev kalktı, Grev olmuyorsa işçinin hakkını veriyorsundur” diyen iktidarın, 19 yılda 19 grevi alınan kararlarla engellediğini, 195 bin işçinin bundan etkilendiğini ve hükümetin tazminat ödemek zorunda kaldığını gördü. 

Depremden sonra, çivi çakmanın yasak olduğu Malatya’da hasarsız evinde tadilat yapmak isteyen E.G’ye “yasak” dendiğini, bu uyarıdan sonra eski il binası çöken ve AK Parti yeni binasında hummalı inşaatı gören E.G’nin, “Bize yasak AK Parti’ye serbest, hani isminizdeki Adalet” diye serzenişte bulunduğunu gördü.

Pandemide kendi halkına maske dağıtamayan, ama Paraguay’a, kadar 156 ülkeye maske yardımı yapan iktidarın, müziği yasakladığını, tedbirleri tam kaldırmasına rağmen, müzik yasağını devam ettirdiğini; festivallerde sanatçılara gelen yasaklarla, sanat camiamızın var olma mücadelesini gören Türkiye’nin, 2013’de 53. olduğu Yolsuzluk Algı Endeksi’nde, 2022’de, 180 ülke arasında 101.’liğe gerilediğini, Etiyopya ve Tanzanya’nın gerisinde kaldığını gördü.

Pandemi demişken; defalarca yayımlayın dediğimiz, TÜİK’in 2 yıl yayımlamadığı ölüm istatistiklerinin geçtiğimiz ay açıklandığını ve koronovirüs kaynaklı gerçek ölüm sayılarının gizlendiği eleştirilerimizin doğru çıktığını, 2020 ve 2021’de, geçmiş yıllara göre 200 bin ek ölüm gerçekleşmiş olduğunu, pandemi Türkiye’ye geliyor diye aylar evvel uyarmamıza rağmen, Ocak ayında Türkiye için risk yok diyen, Mart’taki ilk ölümle “biz bunun böyle olacağını bilmiyorduk” diyen Sağlık Bakanı’nın açıkladığı koronavirüs kaynaklı ölümlerin, sadece 82 bin olduğunu gördü.

Sağlıkçıya, kadına, hayvana, doğaya şiddetle, şiddete uğrayan canlılar ülkesi Türkiye’mizin, gerek Avrupa ve OECD, gerek G20 üyeleri içinde, yüzde 38 ile kadına şiddetin en yüksek olduğu ülke olduğunu, iktidarın 20 Mart 2021’de İstanbul Sözleşmesi’nden Uluslararası Sözleşmelere aykırı şekilde çekilmesinden bu yana, en az 603 kadınımızın öldürüldüğünü, 464 kadınımızı şüpheli kaybettiğimizi; “kızlar okuyunca, erkekler evlenecek kız bulamıyor” diyen AK Parti İl Genel Meclisi Üyesi, “tecavüze uğrayan doğursun, gerekirse devlet bakar” diyen AK Partili Sağlık Bakanı, “kadın cinayetleri tolere edilebilir” diyen AK Partili Aile Bakanı gördü. 

Tolere demişken, 2014'te Soma’da 301 madencimizi kaybettiğimiz yangında haykıran ve yere yatırılmış madenciyi tekmeleyen Yusuf Yerkel'in tekmelerini tolere eden iktidarın, kendisini Frankfurt'a Ticari Ateşe atadığını, bu kararla ölen madencilerimizin kemikleri hala sızlarken; 10 binden fazla madencimizin Kahramanmaraş’ta destan yazdığını ve binlerce vatandaşımızı enkazdan çıkardıklarını gördü.

Ve ben bunu söylerken insanlığımdan utanıyorum ama; Türkiye, daha Şanlıurfa’mızdaki selin yüreklerde kanattığı yara kurumadan; “15 canımız gitti ama toprak suya doydu” diyen AK partili bir tarım bakanı gördü.

Karne devam edecek, öyle çok şey gördü ki güzel ülkem. Hepsini hatırlayacağız. Ve 14 Mayıs’ta sandıkta, meçhule bir gemi kalkacak bu limandan. Hiç yolcusu yokmuş gibi alacak sessizce yol, öyle yorgun ki iktidarı iktidar yapan iyi niyetli vatandaşlarımız, sallamayacaklar onlar da o kalkışta, ne mendil, ne de bir kol.

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap