Şairlerimiz, Şiirleri&Nokta Noktam…
“ Ekinlerin tatlı boğum zamanı
Bizim oralara gitsem
Asi bir şiiri andırın Mersin’i
Doya doya seyretsem,
Büyüdükçe bir göçebe kızının
Nasıl benzediğini annesine…”
Abdülkadir Bulut
İlkokul yıllarımızda rahmetle andığım ve hiç unutamadığım Tahsin Ayver öğretmenimiz, bize şiir defteri tutturdu. Sevdiğimiz ya da hoşlandığımız şiirleri gün gün kayıt ettik. Ortaokul ve öğretmen okulu yıllarımızda da bu alışkanlığımızı sürdürdük. Şiirleri okurken karınca kararınca yazma denemelerim de oldu. Zamanla Şiir Defterimi basımevinde özel yaptırdım. ( Defterimin ilk sayfasına Kırşehir, 15.01.1964 tarihini düşmüşüm.) Şiirleriak sayfalara kimi zaman dolma kalemle yazdım. Zaman zaman beğendiğim şiir kupürlerini (kesiklerini) sayfaladım.
İlk sayfalarda M.A.Ersoy’un İstiklal Marşı’nı ve Atatürk’ün Gençliğe Seslenişi’ni (Ey Türk Gençliği’ni) konuk ettim. Âşık Veysel, Behçet Kemal Çağlar, Özker Yaşın, Ahmet Kutsi Tecer, Ziya Gökalp, Orhan Şaik Gökyay, Rıza Tevfik Bölükbaşı, Namık Kemal, Sabahattin Ali, Recai-Zade Mahmut Ekrem, Kağızmanlı Hıfzı, Cahit Sıtkı Tarancı, Mehmet Emin Yurdakul, Uluğ Turanlıoğlu, Ahmet Arif, Atilla İlhan, Faruk Nafiz Çamlıbel,EtemÜtük, Cenap Gedikoğlu, A. Kadir, Behçet Necatigil, Ataol Behramoğlu, Bekir Sıtkı Erdoğan, Abdürrahim Karakoç, Arif Nihat Asya, Can Yücel, Namdar Rahmi Karatay, Turgut Günay, Rafet Topuz, Feyzi Halıcı ve diğerleri…
Döneminin şairleri; giyim ve kuşamlarına özen gösterirler, kirli sakal bırakmazlar, büyüklerine karşı saygı ve küçüklerine karşı sevgi besleyen seçkinlerdi. Onların büyük bölümü, beyaz atlara binip giden kaliteli inanlardı!
Ahmet Selçuk İlkan ve Bedirhan Gökçe gibi değişik sanatçılarımızınız yorumladığı Rıza Polat Akkoyunlu’nun Nokta Noktam… Şiiri, içselleştirilerek okunmaya değer niteliktedir.
Rıza Polat Akkoyunlu, (1911- 1970) Yılları arasında yaşamıştır.Şair, ilköğrenimini Adana’da, orta öğrenimini de Adana, Konya ve Balıkesir’de yapmıştır. Yeterlik sınavını vererek Türkçe öğretmeni olmuştur. Birkaç yıl Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne devam etmiştir. Çeşitli liselerde edebiyat öğretmenliği de yapmıştır.
Öğretmenlikten emekli olması sonrasında ve 1970 yılında vefat etmiştir.
Rıza Polat Akkoyunlu, kimi şiirleriyle ünlenmiş bir şairdir. Aşk temasını işleyen manzumeleri daha çok sevilmiştir.
Şiir kitapları:
1. Bir Yangının Külleri
2.Bende Kalan Mektuplar (Nokta Noktam)
3. Bir Yayda Altı Ok
4. Güneyde Bahar
5. Güneyden Geliyorum
'Nokta Noktam' ve‘Bir Yangının Külü’ ...
1938-1940 yılları, Bartın'da üstünde Asma köprüsü, içinde yüzen kayığı ile meşhur Kocanaz deresine bakan bir ortaokul, 24 yaşında bir edebiyat öğretmeni Rıza Polat Akkoyunlu ve Bartın'ın o zamanlar en seçkin semti Asma’ da üç katlı taş konakta yaşayan güzeller güzeli hayatının ilkbaharında gencecik bir öğrenci kız... Sevmişler birbirlerini hoca ve öğrencisi ama küçük yer ve yasak bir sevda olunca yaşanan; adam evli, kız da çok genç olunca büyük tepkiler olmuş ve susup o şehri de sevdiği kızı da terk etmek, tayin istemek zorunda kalmış şairimiz…
Yani bir nevi sevda sürgününe gitmiş Rıza Polat ve Ankara'dayken uzun mektuplar hâlinde "Bende Kalan Mektuplar" adıyla şiirleştirmiş bu unutamadığı sevgisini ve sevgilisini... Öyle sevmiş ki gizli aşkını, laf söz olur da kıza bir zarar gelir, dile düşer sevdiği diye o sevdiği kıza kıyamamış; onun adı yerine üç nokta (...) koymuş ve "Nokta Noktam"diye seslenmiş sevdiğine… O günden bugüne çok pek çok kez sevip de söyleyemeyenler, sevip de ayrılanlar ya da bir yasak aşkın sevdasına tutulanlar hep sevdiğine "Nokta Noktam" diye seslenmiştir!
Nokta Noktam
Dün bir dosttan uzun bir mektup aldım.
Beni anlatmış sana
ve sen de ona,
"Unuttum artık onu." demişsin.
Hem bu sözü gülerek, medar-ı iftiharla söylemişsin.
Unutamazsın Nokta Noktam, unutamazsın.
Çünkü unutmak için önce unutulmak gerek.
Oysaki sen, hâlâ bende esen eski kavak yelisin.
Kan değil, tüküremezsin.
Ruj değil, silemezsin.
Dişi dudaklarına dişlerimle yazdığım
dört heceli erkek adımı
Unutamazsın Nokta Noktam, unutamazsın.
Seninle biz,
hâlâ bir kabukta iki badem içi gibiyiz.
Baharsın, kokacaksın.
Güneşsin, yakacaksın.
Sabah yatağım kadar rüya dolu,
Sabah yatağım kadar sıcaksın.
Unutamam, unutamazsın...
Şimdilik bu kadar.
Öbür mektuba daha diyeceklerim var.
Gücenme sakın, darılma bana;
Ankara günlerinin bembeyaz ufkundan
Binlerce selam sana...
Bahar başladı, Nokta Noktam,
Ankara'da bahar...
Veriminde toprak ana,
Aylar var ki sana,
Tek satır yazamadım.
Oysaki şimdi mevsim bahar;
Ötüşlerde adın,
Kokuşlarda tadın
Var.
Artık yazmalıyım...
Takvime baktım bu sabah,
Ayrılalı, beş ay olmuş,
Düşün ki Nokta Noktam.
Beş ay denilen nesne tam,
Yüz elli gün eder...
Bunca uzun bir ayrılıksa,
İnsanı her şeye küskün eder...
İnan bana Nokta Noktam,
İnan bana...
Dargınlığım herkese
Ve tek hasretim sana.
Düşünüyorum,
Hava keskin kokularla dolu,
Düşünüyorum,
‘Âşıklar pazarı’na çıkan yolu
Düşünüyorum,
Bu yolun sağında yükselen,
Her geçişte penceresinden,
Tebessümler gelen,
Bahçesinde iri
Kayısı gülleri
Açan evi.
Düşünüyorum,
Bir türlü gelmiyor,
Düşüncelerin ardı:
Ablan yanımda çorapsız gezer,
Başörtüsüz annen,
Benden Kaçardı!
Düşünüyorum:
Bu mevsimde baban,
Bir yerine iki şişe içerdi.
Miyoplaşınca gözleri,
"Şair! İç be oğlum,
Bahar dişidir, doğurur..." derdi.
Bahar başladı Nokta Noktam,
Ankara'da bahar,
Gönül ufkumda yağmur bulutları;
Cennet olsa da artık,
Sevmiyorum, sevemiyorum,
Sensiz baharı…
Sen ey
Yirmi dört baharımın en güzel süsü
Sen ey
Mutlu günlerimin mutlu türküsü.
Sen ey!
İlk yaz akşamları kadar güzel çocuk
Sen ey
Altın gözlerinin hisli dünyasında
Ölümsüz bir yolculuk yaratan
Sen ey!
Çıplak bir hançer gibi boylu boyunca
Gönlümde yatan,
Sen ey!
Her şeyim olan her şey:
Son mektubunda
Söz verdin, tut diyorsun
Unuttum, unut diyorsun...
Unutmak mı?
Ne mümkün seni unutmak...
Güneş tekrar doğmayı unutabilir mi hiç?
Gönül ferman dinler söz tutabilir mi hiç?
Sen ey!
Yirmidört baharımın en güzel süsü,
Sen ey!
Mutlu günlerimin mutlu türküsü,
Sen ey!
Her şeyim olan her şey...
Bu gece yılbaşı,
Başkente kar yağıyor,
Nokta Noktam,
Başkente kar.
Ve tütüyor gözlerimde,
Küllenmiş bir mangal gibi eski hatıralar...
Başkente kar yağıyor,
Başkente kar...
Bu gece yılbaşı,
Bilirsin ki
Nokta Noktam,
Yılbaşlarında hesaplanır
Çoğu zaman,
İnsanların yaşı!
Bu gece yılbaşı.
Tokmaklarında yirmi dört hece,
Eğilip üstüme sessizce,
Şehrin kule saati
Bilir misin Nokta Noktam,
Bilir misin ne dedi:
"Şair! Kutlu olsun, yaş otuz yedi..."
Ve bir el, saçlarından tutarak kalbimi,
Sana kadar sürükledi...
Bu gece yılbaşı,
Başkent ayakta,
Çalınan Tuna Dalgaları'dır komşu plakta.
Ne de kıvrak bu vals havası...
Başladı gönlümün yine,
On yıl evvelki kanaması.
Ne günlerdi o günler, cancağızım,
Ne günler...
Sen on yedisinde,
Sevgilerin sisinde
Başı duman duman bir kız.
Ben,
Yirmi dört üstünde,
Gönlü her güzelle nişanlı,
Öylesine bir şair,
Öylesine bir delikanlı.
Ne de çabuk geçti zaman,
Hey gidi dünya hey...
Bu gece yılbaşı,
Dışarıda kar yağıyor,
Dışarıda kar.
Ve tütüyor gözlerimde,
Küllenmiş bir mangal gibi eski hatıralar:
Köşede bir kırlent,
Kırlentte bir resim,
Resimde bir mevsim
Bartın'da bahar...
Elimle yapmışım:
Asma köprüsünde Kocanaz Deresi.
Sağda lise,
Solda, ‘Çakırbeyler’in elma bahçesi
Derede bir kayık,
Kürekte sen,
Dümende ben,
Hava berrak,
Hava temiz
Ve sularda sarmaşan gölgemiz...
Bu gece yılbaşı,
Başkent ayakta.
Çalınan (Tuna Dalgaları) değildir artık
Komşu pikapta.
Gönlüm bu diyardan çok çok uzakta...
Dışarıda kar yağıyor,
Dışarıda kar
Ve tütüyor gözlerimde,
Küllenmiş bir mangal gibi eski hatıralar…
Köylüm ve yazarlıkuğraşı içinde olanErol Metin’in sayfasından aldığım Ahmet Erhan söylemini oldukça empatik buldum.Aşağıya aktarıyorum:
“Bana kalırsa;
Bütün şairler akrabadır.
Ve şiire,
Şu ya da bu şekilde bulaşan
Her insan,
İyi insandır.”
*
Bir Alman Atasözü diyor ki: “Acılar, paylaşılmakla azalır. Sevinçler, paylaşılmakla çoğalır! ” Bu düşünceyle sanatçılarımızı ve ürünlerini paylaşmaya çalıştım.
*