Hazır Yavaşlamaya başlamışken…

               2017 yılına güzel bir gelişme ile girdi Eğirdir.. “Citta Slow” ünvanını alarak yavaş şehir olma yolundaki iradesini ortaya koymuş oldu, emeği geçenlere teşekkür ederiz. Bu konuda 2009’dan bu yana çeşitli araştırmalar yapmış bir kişi olarak yürünmesi gereken yolun uzunluğunu da hesapta tutmanın gerekliliğini akıldan çıkarmayalım. 70 kritere sahip olan bu hareket pek çok sorumluluğu da kente ve kent sakinlerine yüklemekte. Ben de hazır yavaşlamaya başlamışken, şehrin ritmini bazı konularda yavaşlatıp bazılarında hızlandırmak konusunda kafa yoruyorum.

               Trafiğin yavaşlamasından başlayabiliriz bu konuya. Hazır yavaş şehir ünvanını almışken trafiği yavaşlatmayı gözden geçirebiliriz. İçinden otoyol geçen “sakin şehir”de hız limitleri ile ilgili yapılacak çalışma ve araçların gelişi güzel park edilmesindeki önlemez bencilliğin aşılması konusunda “hızlı” olmak yavaş şehre yakışacak bir uygulama olacaktır.

               Parkların çay bahçesi işgaline uğramasında yavaşlasak ve bu alanların kamuya açık park alanı olmasında hızlansak. Yeşil alanların ve kıyıların korunmasını oralardan alınacak kira gelirlerine değil çevre dostu kent bilinci ile geliştirmek konusunda hızlansak…

               Citta Slow’un doğduğu fikir olan slow food- yavaş yemek hareketini teşvik etmek için fast food (hızlı yemek) kültürünün aşılması amaçlı bir eylemde bulunarak yemek yeme kültürümüzü yavaşlatsak. Daha sağlıklı ve kaliteli yemek anlayışını geliştiren uygulamalara ağırlık vererek kentli halkın kaliteli yemek hizmetine ulaşmasında hızlansak (burada hizmet kalitesi de ön planda elbette ancak o konuya dahi girmeden sadece menülerde yapılacak değişikliklerle dahi pide ve tost zinciri sınırlandırılabilecektir, örnekleri az da olsa kentte mevcut..)..

               Şeffaf politikalarda hızlanıp opak politikalarda yavaşlasak, daha görünür ve bilgi veren projelere imza atsak. Kentlinin yapılanlardan ve yapılacak projelerden önceden bilgi almasını sağlamak amacıyla daha bilgilendirici uygulamalarda bulunsak…bu konuda hızlansak…

               Esnaflar arasında dayanışmaya dayalı olmayan kötü rekabeti yavaşlatmak için projeler üretsek. Birbirine zarar verebilen esnaf bilincini aşmak için çabalasak. Yeni girişimler için toplantılar yaparak kentin ihtiyacı olan alanları saptasak ve bu konudaki girişimlere destek versek, aynı iş kolundan ihtiyacın fazlasında olmasının bir anlamı olmadığını hızlı hızlı anlatsak….

               Eğirdir dışında yaşayıp Eğirdir’in politikalarına yön vermelerde yavaşlayıp Eğirdir’i içinde yaşayan halkın gücü ile yeni politikalara yönlensek. Eğirdirlinin yaşadığı kente olan duyarlılığını ortaya çıkarmak için kullanım alanlarının projelendirmesinde öncelik olarak onlara söz versek, hangi alanın ne için kullanılacağına ilişkin projelerde kentlinin söz hakkına önem veren bir platform oluşturmada hızlansak. Kentlinin tarihi ve doğal alanların kullanılması konusunda fikir üretmesini sağlamakta hızlansak ve onların bu alanlara aidiyetini arttırsak…

               Proje demişken bu kelimenin sadece inşaatları kapsamadığını anlamakta hızlansak... Sosyal ve kültürel projelerin önemini idakta hızlansak… Kenti kalkındıran asıl etkenin sanat ve kültür ile beslenen halkın bakış açısı ile şekillendiğini anlasak da kalkınmayı hızlandırdığı düşünülen anlık nüfus artışı projelerinin uzun vadede kentli halkla beslenmeyince yok olduğunu her yerde anlatsak (Üniversite tartışmalarını bu konuda iyi tahlil etmekte fayda var.. unutanlar için Eğirdir’deki fakültenin neden gittiğini ve var olan meslek yüksek okulunun istenilen canlılığı kazandırmadığını iyi tahlil edersek bu konuda da yapılması öncelikli konuyu anlamış olacağız) 

               Doğal alanların yok olmasında yavaşlasak çevre koruma politikalarının uygulanmasında hızlansak… Gelecek neslin çevreyi korumasında daha bilinçli olması konusunda eğitimler ve uygulamalar yapsak... Ülkedeki en önemli içme suyu rezervlerinden biri olan Eğirdir gölü için kapsamlı çalışmalara yön vermede hızlansak. Geri dönüşüm projelerine hız versek de bu konudaki uygulamaları “belediye para kazanıyor” olarak görmeyen bilinçli bir kentli grubu oluştursak…

               Her yazdığımızı sadece tek bir kurumun göreviymiş gibi algılamakta yavaşlasak da vatandaşlık görevi olarak düşünmekte hızlansak… Bu sürecin merkezi yönetimin taşra teşkilatı ve ona bağlı kurumlarının ve belediyenin toplu işbirliği ile yapılacak bir iş olduğunu kavramakta hızlansak..  

               “Yavaş şehir” olabilmek için bazı konularda hızlanmak gerekmekte..  Hızlı olmaktan kasıt yüzeysel çalışmalar değil, detaylı ve kapsamlı düşünerek yapılması gereken öncelikleri ortaya çıkarmak ve emin adımlar atmak… Ne kadar yavaşladığımız bu konulardaki ne kadar hızlı olduğumuza bağlı….

Bu Haberi Paylaş

Yorum Yap