BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK ARAŞTIRMALARI TAMAMLANDI

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK ARAŞTIRMALARI TAMAMLANDI
Haberin Tarihi: 15.4.2014 10:37:00 - Okunma Sayısı:2423 defa okundu.

Bir bölgedeki bitki ve hayvan türlerinin ve çeşitlerinin sayıca zenginliğine biyolojik çeşitlilik denir.

BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK ARAŞTIRMALARI TAMAMLANDI

 

EROL KESİCİ: “EĞİRDİR GÖLÜ HAVZASI BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK KORUNMALIDIR.”

 

            Bir bölgedeki bitki ve hayvan türlerinin ve çeşitlerinin sayıca zenginliğine biyolojik çeşitlilik denir.  Bir ülkedeki bitki ve hayvan türleri, hem o ülkenin, hem de dünyanın biyolojik zenginliği olarak kabul edilir. Orman ve Su İşleri Bakanlığınca planlamaya alınan  MUĞLA Milas TUZLA GÖLÜ ve GÜLLÜK DELTASI Sulak Alan Alt Havzalarında yapılacak tüm korunan alan çalışmalarına temel oluşturacak biyolojik çeşitlilik araştırmaları tamamlandı.

   

 

            Güllük Deltası Araştırmaları

            Güllük ve Tuzla  sulak alanların biyolojik çeşitliğinin belirlenmesi çalışmalarında; göllerin biyolojik çeşitliliği ve ekolojik yapısının araştırılmasını yürüten SDÜ Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi’nden Yrd. Doç. Dr. Erol Kesici çalışmalar hakkında bilgi verdi. Kesici, sulak alanların korunmasıyla ilgili çalışmalara temel oluşturacak olan 18 ay süren bu projede; çeşitli üniversitelerden çok sayıda  bilim insanı ve araştırmacının yer aldığını belirtti.

            MUĞLA Milas TUZLA GÖLÜ

            ve GÜLLÜK DELTASI

            Kesici; Tuzla Gölü ve Güllük Deltası alanının geleceği açısından, alan ile yöre halkı ilişkisinin ulusal ve uluslar arası mevzuat  çerçevesinde, yöresel ve ulusal koşullarda dikkate alınarak; Güllük Deltası ve Tuzla Gölü ve alt havzalarının sahip oldukları biyolojik, ekolojik, hidrolojik yapı, su kalitesi ve sosyo-kültürel özelliklerin belirlenmesi (veri tabanının oluşturulması) ve koruma-kullanma dengesine yönelik, yöre halkı ile uyumlu ilişkilerin Sulak Alanların Korunması Sözleşmesi yaklaşımı ile nasıl korunabileceği doğrultusunda; Doğal kaynakların değerlerinin derecelendirilerek, biyolojik çeşitlilikte doğallık, tehlike altında bulunma durumunun belirlendiğini ifade etti. 

            TUZLA GÖLÜ

            Kesici, yöredeki sulak alanlarda yapmış oldukları bu bilimsel çalışmalarda, alanların çevresinde çok sayıda canlı türlerinin belirlendiğini ve bu kapsamda sulak alanların çevresindeki ekosistemini tehdit eden faktörleri, ekolojik etkilenme bölgesi sınırlarının belirlenmesi ve sorunların ve fırsatların değerlendirilmesi konusundaki görüşlerini raporlar halinde belirttiklerini açıkladı ve bu çalışmaların basılı kitaplar haline getirildiğini söyledi.

            EĞİRDİR GÖLÜ HAVZASI BİYOLOJİK

            ÇEŞİTLİLİK KORUNMALIDIR

            Eğirdir Gölü havzasında da biyolojik çeşitliliğin çok fazla olduğunu belirten Kesici;  “biyolojik çeşitlilik araştırmalarının, ülkemizin taraf olduğu Bern Sözleşmesi, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi ve RAMSAR Sözleşmesi (Sulak Alanların Korunması Sözleşmesi) ile AB Habitat ve Kuş Direktiflerinden doğan uluslar arası yükümlülükler ve Ulusal Sulak Alan Stratejisi’nden kaynaklanan sorumluluklar çerçevesinde Sulak Alan Alt Havzası Biyolojik Çeşitlilik Araştırması amaçlamaktır… Biyolojik çeşitlilik araştırması,  havzalarda yapılacak tüm korunan alan çalışmalarına temel altlık oluşturacaktır. Çalışmanın yürütülmesi sürecinde temel hedef; yöresel ölçekte taraflar arasında uyumlu ilişkiler kurarak doğal kaynakların ulusal ve küresel düzeyde koruma amaçlarına hizmet edebilecek bir yapıya kavuşturulmasını sağlamaktır” dedi.

            BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK

            YAŞAMIN SİGORTASIDIR

            Bu tür çalışmalar için çok geç kalınmasına rağmen, önemli bir adım olduğunu belirten Kesici, bize emanet olan dünya mirasımız ve hayat alanlarımızdan olan doğal göllerimiz için dünden bu güne en büyük tehlikeyi bilimdışı insan faaliyetlerinin oluşturduğunu belirterek; yöredeki insanların yaşam alanlarına ve birlikte yaşadıkları diğer canlı türlerine(biyolojik çeşitliliğe) sahip çıkmalarının çok önemli olduğunu ve bu konuda eğitimin öne çıktığını, göllerle ilgili koruma- kullanma ilkelerine ve yasalara mutlak koşulla uyulması gerektiğini vurguladı.

            Kesici; Isparta ve çevresinin Türkiye’nin en büyük sulak alan potansiyeline sahip olduğunu, Göller yöresindeki doğal alanlardaki biyolojik çeşitlilik çalışmalarının yetersiz olduğunu, mutlaka biyolojik çeşitliliğin belirlenmesi gerektiğini belirterek Sulak alanlarda biyolojik çeşitliliğin yaşamın-canlılığın sigortası olduğunu vuguladı.

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap