DÜN VE BUGÜN EĞİRDİR KEMİK HASTALIKLARI HASTANEMİZ

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,DÜN VE BUGÜN EĞİRDİR KEMİK HASTALIKLARI HASTANEMİZ
Haberin Tarihi: 29.10.2022 14:04:10 - Okunma Sayısı:2637 defa okundu.

TARHAN SORDU, DR. CÜNEYT TURAN YANITLADI

YILIN RÖPORTAJI

DÜN VE BUGÜN EĞİRDİR KEMİK HASTALIKLARI HASTANEMİZ

                          TARHAN SORDU, DR. CÜNEYT TURAN YANITLADI                   

                                                                                                                                              Röportaj : Zeki TARHAN

           

Dr. Cüneyt TURAN’ın kısa özgeçmişi:

1960 Konya Ereğli eğitim Konya İstanbul ve Diyarbakır 1985 Diyarbakır Tıp mezunu Diyarbakır Artvin Eğirdir çalışma hayatı halen Darıca Farabi Hastanesi aktif görevde iyi derecede İngilizce biliyor.

                                                                        ***

TARHAN – Eğirdir Kemik ve Mafsal Veremi Hastanesi,1952’nin başında hizmete açılırken,nasıl bir planlama öngörülmüştü?

TURAN - Hastane; kurulduğu günden itibaren bir depo hastanesi olarak planlanmıştı. Yerel koşullarda tedavi göremeyen hastaların, uzun süreli yatışlarının sağlanarak yakın takip ve tedaviye ihtiyaç duymayacak hale geldikten sonra, taburcu edilmelerini öngören bir planlama.

TARHAN- Merkezi Otoritenin, sağlık politikaları bağlamında, EKHH’ ni olumsuz yönde etkileyen bir durumla karşılaşıldı mı?

TURAN - Genel politika değişiklikleri; bunun tam aksini zorlar hale geldi zaman içinde. Önceki yıllarda, hastane giderlerinin tamamı Merkezi İdare tarafından karşılanırken, içinde bulunduğumuz dönemde personel maaşları dışındaki tüm giderlerin, hastane gelirlerinden karşılanır hale geldiği; acımasız bir çöküş sürecine sürüklendi kurum.

TARHAN – Yani; sağlık politikalarının makro düzeyde, “SOSYAL DEVLET” anlayışı ile uyumlu olmadığı yada çeliştiğini mi vurguluyorsunuz?

TURAN “Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı, artık sadece Sağlık Bakanlığı oldu” dediler ülkeyi yönetenler.”Burası da bir işletme oldu artık” dediler. Tamam da; “Burası zarar etmek üzerine planlanmış bir işletme” dedik.”Orası sizin probleminiz” dediler.

                        ***

TARHAN- Eğirdir Kemik ve Mafsal Veremi Hastanesinin Eğirdir’ de açılmasının en önemli sebebi EĞİRDİR GÖLÜ mü yoksa, başka sebepler mi?  

TURAN - Eğirdir sevdalısı değerli tarihçi sn Recep Bozkurt hocam; “Kurtuluş Savaşında Eğirdir” adlı yapıtında, cepheden gelen yaralı ve hastaların bakımında, Eğirdir’ in ne denli önemli bir görev üstlendiğinin altını çizer.

Hastane kurulurken, savaş yıllarında oluşan hasta bakım kültürünün de benzeri doğal zenginliklere sahip diğer yerlere göre, bir adım öne çıkmasını sağlamış olabilir diye düşünüyorum.

Hastane açıldığı zaman Türkiye de diplomalı hemşire sayısı 721 dir. Kemik veremi gibi o yıllarda sadece hemşire hizmetleri ile kısmen tedavi sağlanabilen bir hastalıkla mücadele ancak hasta bakım kültürünün gelişmiş olduğu bir yerde mümkündü.

Eğirdir Gölü’nün süsü olan CANADA’nın ve Eğirdir Gölü’nün, Kurtuluş savaşımızda Su Yolu olduğu, Batı Cephesinin silah ve mühimmat ihtiyacı için lojistik destek sağladığı, yaralı hastaların tedavi edildiği asla unutulmamalı.

                                                                    ***

TARHAN – Balta Limanı / Urla / Trabzon’ da ki aynı misyon ve işlevi yerine getirmek için açılan Kemik Hastaneleri de mi işlevsiz hale getirildiler?

TURAN – Bu yeni politikaların etkinliği tartışılabilir; ama EKHH vb. hastaneleri, işlevsiz hale getirmedeki rolleri çok açıktır. KURULU OLDUKLARI YERLEŞİM YERİNDEN DAHA ÇOK ÜLKE GENELİNE HİTAP EDEN HASTANELERİN tamamının akıbeti aynı olmuştur.

2000’li yıllara gelindiğinde hastane; temel olarak yeşil kart sahipleri, yerel kurum sevkli memur ve emekli sandığı hastaları dışında hasta bakamaz hale gelmişti. Yeşil kartlı hastalarda sevk zinciri hükümlerine göre, mahallinden sevk edilmek zorundaydı. Bir biçimde Eğirdir’ e gelen hastaların sevk problemi, o dönemdeki idareci ağabeylerimin bulduğu zekice çözümlerle çözümleniyordu ama, gelen bir kişiye karşılık, belki de on kişi belirsizlik nedeniyle Eğirdir’e gelmeyi göze alamıyordu.   Halbuki, hastanenin popüler olmasını sağlayan en önemli etken; önceki yıllarda yerleşmiş olan, “bir şekilde çözüm üretme” yeteneği ve geleneği idi.

TARHAN – Prodüktif bir sağlık hizmeti üretmek mi, yoksa rantabiliteyi sağlamak mı? Bu ikilem, nasıl aşılabilirdi?

TURAN -    Bir hastanenin temel gelir kaynağı, poliklinik hizmetleridir. Halbuki burada; poliklinikte bakılan hasta sayısı ile yatan hasta sayısı arasındaki makas, olması gerektiğinden çok daha küçüktür. Yatan hastalar için hastaneye ödenen bir günlük yatak ücreti, hastanın bir öğün yemeğini dahi karşılamamaktadır. Hastaneyi “İŞLETME” olarak gören bu zihniyete karşı bir avuç doktorun ellerinden geldiğince kaliteli iş üretmesi çözüm olamazdı; nitekim olamadı.

                                                               ***

TARHAN – Teknoloji transferi ve idame / yenileme yatırımları ile darboğaz aşılamaz mıydı?

TURAN - Teknolojisini yenileyemez hale geldi önce. Modern tıbbi uygulamalar, modern tıbbi cihazlarla yapılırdı oysa. Bırakınız modern cihazları, ameliyatlarda kullanılan el aletleri bile, tekrar tekrar tamir ettirerek kullanılır duruma geldi. Böylesi koşullarda birkaç idealist serdengeçti dışında, genç meslektaşlarımız da haklı olarak hastaneyi bir cazibe merkezi olarak görmediler.  Bu durum da; nesiller arası kopuş ile sonuçlandı.

 Hastanenin fiziksel ve zihinsel olarak kendini yenileyememesi, kerameti kendinden menkul 'kurtarıcılar' türetti. sebep değil sonuç odaklı düşünen vizyonsuz karar vericiler, inşaat yaparak bir şeyleri düzeltecekleri sanrısına kapıldılar.

TARHAN – Son söz olarak ne diyeceksiniz?

TURAN -    Buradaki bilgi ve deneyim birikimini heba etmemek için çok değerli hocalarımız ve meslektaşlarımız çözüm üretme noktasında içten çaba sarfetmişler se de; bu tür iyi niyetli girişimlerin hiçbirisi duymayan kulakların duymasını, görmeyen gözlerin görmesini sağlayamamıştır. Bu noktada, Merhum hocamız Prof. Dr. Rıdvan EGE, merhum Isparta milletvekili Osman Gazi Aksoy, Eğirdir’ in bana göre öz evladı Prof. Dr. Ünal KUZGUN hocanın isimlerini anmak boynumun borcudur.

      Sonuç olarak; hastane zamanın ruhuna teslim olmuştur.

 

 

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap