Eğirdir’in Kurtuluş Savaşı’ndaki
Yerini Kanıtlayan Belgeler
-5-
Ankara Genelkurmay Arşivi’nden 1921-1922 yılları arasında bölgemizde yapılan savaş hazırlıklarına ait planlamaları içeren belgeleri bize sunmaktadır.
Bu çalışmada sadece on altı(16) ayrı belgede Eğirdir’in isminin geçtiği belgeler ele alınmış ve sunulmuştur.
Öğr. Gör. Çetin MEYDAN
Eğirdir MYO
BELGE NO. 25 (1-5)
Garb Cebhesi Kumandanlığı Erkân-ı Harbiyyesi
1.Şu’be
Akşehir
10/Kânûn-ı evvel/37
7:11 sonra
Garb Cebhesi Kumandanı İsmet Paşa Hazretlerinin Başkumandan Paşa Hazretlerine şifâhî takrîrleri not sûretiyle alınmışdır.
Sûret-i umûmiyyede vaz’iyyet hakkında ma’rûzâtda bulunacağım:
Son mülâkatdan sonra vaz’iyyetde esâslı bir tebeddül olmamışdır. Ordunun tahaşşüd ve harekâtı için kabûl edilen esâs iâşe ve ikmâl nokta-i nazarından kolay olan Afyon-Konya şimendüfer hattının tarafeyninde toplanmak ve aynı zamânda Sakarya mıntıkasından da istifâde etmek idi. Bu sebeble şimâlde 3 kolordu ve 16, 17’nci Fırkaları bırakarak üç kolorduyu cenûba aldık. Son zamânda 16, 17’nci Fırkaları da yine aynı sebeblerle cenûba aldık. Sûret-i umûmiyyede 16 piyâde fırkalık kuvvetin 12 fırkasıyla şimendüfer hattı tarafeynindeki mıntıkada bulunuyoruz.
Dinar şimendüferine istinâd eden Denizli mıntıkasında 5’inci Kolordu 14’üncü Piyâde Fırkası vardır. Son zamânlarda bir iki def’a keşif taarruzu yapdık. 11’inci ve 7’nci Yunan Fırkalarını cenûba geçmiş biliyorduk. 7’nci Fırkanın cenûba hareketini elde etdiğimiz vesâikle öğrendik. Fakat 11’inci Fırkanın cenûba geçdiği teeyyüd etmedi. 10’uncu Fırkayı Eskişehir şarkında karşımızda bulduk. Çal mıntıkasında mühim bir taarruz yapdık. Düşman mukabil taarruz yapdı. Serköprü mevziini kısmen muhâfaza etdik. Şimdi müdâfaa-i kat’iyye için nehri önümüze almak muvâfık olacakdır. Bu fikri orduya teblîg eyledim. Kuvvetlerimizin hâl-i hâzır tahaşşüdü tasavvur edilen harekât için ilk tecemmudur. Bu sûretle düşman tarafından yapılması muhtemel harekâta da iyi cevâb verecek bir vaz’iyyetdeyiz.
Düşman harekâtında mühim bir tebeddül yokdur. Düşman teşrîn-i evvel ortasından i’tibâren bize tâbi’ olarak kuvvetlerini cenûba nakl etdi. Aleyhine vuku’ bulacak herhangi bir ihtimâl taarruza karşı düşman hassâs görünüyor. Düşmanın üç fırkasıyla şimâlde ve Eskişehir mıntıkasında dîger dokuz fırka ve müstakill âlâylarıyla cenûbda Afyon ve Uşak mıntıkasında olduğunu kabûl ediyoruz. 11’inci Fırkanın cenûba indiği hakkında propaganda yapılmışdır. El-yevm bu fırka kısmen Bilecik mıntıkasında kabûl ediliyor. Maa-mâ-fîh bunu da cenûbda kullanabilir. Dinar mıntıkasında düşmanın bir fırkasını kabûl ediyoruz. Dördüncü Fırkanın da Menderes mıntıkasında olduğu hakkında İzmir’den ba’zı istihbârât vardır. Ben buna az ihtimâl veriyorum. Düşmanın bütün kuvveti Afyon ve Uşak mıntıkasındadır. Tarz-ı tahaşşüdüyle intizâr ve elâstiki bir vaz’iyyetde add olunabilir. Ordu-yi aslîyi şimendüfer hattında Çay noktasından kısa hatlarla menzil vesâitiyle ve kısmen orduların ve kıtaâtın vesâiti ile iâşe ediyoruz. 3’üncü Kolordunun vaz’iyyeti daha çok mübâyaayı îcâb etdiriyor. Dinar mıntıkasında iâşe husûsunda Tekâlîfden istifâde ediyoruz.
Sakarya Muhârebesi’nden sonra ordumuzun ikmâlinde mühim bir fark hâsıl oldu. Sûret-i umûmiyyede kuvvetimiz bugün (133.000) nefer (66.000) tüfenk Menzil ve sâire ile (150.000) neferlik bir kuvvet add olunur. Sakarya Muhârebesi’ne girdiğimiz zamân mecmû’ kuvvetimiz (120.000) idi. Arada (30.000) kişilik bir fark vardır. Bu fark nedir? Sakarya Muhârebesi’nde orduyu (60.000) tüfenk hesâb etdik. Fakat bu saff kuvveti değildir. (60) bin tüfenk çıkarmak için menzil kuvvetleriyle berâber (150) bin nefer olmak lâzımdır. Sakarya Muhârebesi’nde ikmâl efrâdı perâkende gelmiş ve sarf olmuşdur. Hakikî saff kuvveti [50:55] bin tüfenkdi. Şimdiki kuvvetimize göre [10:15] bin tüfenk gibi esâslı bir fark vardır.
Buna mukabil düşman kuvvetini [162.000] kabûl ediyoruz. Bunun [120.000]’i ki seyyâr ordudur. Binâen aleyh düşmanın top, makineli tüfenk adedi fazla olmak üzere safda tüfenk kuvveti takrîben müsâvî iki ordu add edilebilir. Saff tüfengi her fırkada 3 bindir. Fırkalarımız 8:10 toplu ve 40 makineli tüfenkdir. Düşmanın 12 fırkası, ayrıca müstakill âlâyları ve menzil âlâyları vardır. Beher fırkanın silâh kuvvetini (4.500) hesâb ediyoruz. Düşmana muâdil olmamız fırkalarımızın adedinin çokluğudur. Şâyed bölüklere 30:40 kişi zamm edersek bu doğrudan doğruya saff efrâdı olacak ve fırka ededinin çokluğunu tefevvuk olarak gösterecekdir.
Kıymet husûsunda bir şey’ söylemek isterim:
Bizim ordunun kıymetinin artdığı kanâatindeyim. Sevk ve idâre husûsunda ufak, büyük kıtaât tatbîkat yapmışlardır. Yunan muhârebelerini görmeyen kıtaât hemen asgarî bir hâldedir. Yalnız yeni gelen 12, 16’ncı Fırkalar vardır. Dîgerleri muhârebenin safahâtını görmüşlerdir.
Techîzât i’tibâriyle de umûmî bir şey’ arz edeceğim:
Vaz’iyyetimiz hâzırlık devresi add olunabilir. Bu hâzırlıklar techîzât, ceb-hâne ve menzil hâzırlığıdır. Ordunun muhtâc olduğu techîzâtın bugün ancak yarısı elimize geçmişdir. Başkumandan Paşa Hazretleri –Ne yapalım safahâtı kâmilen biliyorsunuz beceremiyoruz. Para olduğu hâlde yapılamadı. Bunun için pratik bir çâre düşünülmesi lâzımdır.
Ceb-hâne-Bir meydân muhârebesi için takrîben piyâdede tüfenk başına (270) fişenk hesâb ediyoruz. Sakarya Muhârebesi’nde de takrîben iki yüze yakın sarf edilmişdi. Top başına (750) atım istiyoruz. Sakarya’da (500) sarf edilmişdi. Makinelilerde beher tüfenk için (13.000) hesâb ediyoruz. Bunlar Sakarya’da (5:10) bin sarf etmişlerdi. Taarruza karâr veren hareketin ikmâline kadar âteşi idâre etmek mecbûriyyetindedir. Bir kıt’a düşman yakında âteşsiz intizâr vaz’iyyetinde kalamaz. Binâen aleyh erkam emniyyetli olan mikdâr asgarîdir. Şimdi elimizde tüfenk başına (200), makineli tüfenk başına (5.000), top başına (348) mermî vardır. Bunun takrîben sülüsü henüz elimizde değildir. Gerilerdedir. Kâmilen Konya hattına nakl için (15:20) günlük bir zamân geçecekdir. Görülüyor ki hepsi bir araya geldiği hâlde yine i’tinâ ile muhâfaza olunacak bir ceb-hâne mikdârı göstermekdedir.
Başkumandan Paşa Hazretleri “Muhârebe verirken düşünmemek için kısa bir hesâb ile ne lâzım?” buyurdular. Bizim için piyâde tüfengi ve makineli tüfenk ve top başına hesâb edilen tertîb kadar bir tertîb daha isterim. Esâsen bir sefer için 8 meydân muhârebesi hesâb etmelidir. Maa-hazâ bu fazla bir hesâb olabilir. 4:8 kabûl edilebilir. Reîs Paşa Hazretleri: Ceb-hânenin mikdârı bizim gibi da’vâ ta’kîb edenler için zarûrî hâlde sarf olunur.” Emniyyetle sarf etmek için hiç olmazsa üç misli olmalıdır. Bir hareketin bahş edeceği kavâide karşı elde dîger âtımlar olursa bir âtım sarf olunabilir. Bu nokta-i nazardan ceb-hâne hesâbı yapılması takarrür etdirildi.
Menzil: Kabiliyyet nokta-i nazarından esâslı bir fark vardır. Temmuzda on kilometre uzaklaşacak bir vaz’iyyetde değildim. Tahrîb edilmiş bir mıntıkada şimendüfere istinâd ederek hareket etdim. Hâlen vesâit-i nakliyyemiz kolorduların kol ve katarları ve menzil vesâiti terakki etmişdir. Mecmûu (2.000) tonluk bir vesâit-i nakliyyemiz vardır. Bunun umûmî olarak (1.000) tonu kolorduların vesâitidir. Bunu bir şimendüferimizin müntehâ noktasından i’tibâren arzen ordu cebhesini te’mîn edecek vesâit add ediyorum. Bundan fazla olarak şimendüfer hattına istinâden menzilin vesâitini de a’zamî (40) kilometrelik bir ileri hareket için hesâb ediyoruz. Şimendüfer hattı Çobanlar’a temdîd edilirse Afyon’un gerisindeki sırtlara kadar kifâyet edecekdir. Ondan sonra yeniden şimendüfer yapılarak ileri gitmek lâzımdır. Dinar’dan cebheye, Sandıklı’ya kadar olan mesâfe 70 kilometredir. Bütün menzil vesâitiyle yarısında kalır. Bunun için daha (2.000) ton vesâit lâzım. Bunun bin tonu müteharrik olarak ceb-hâne taşır.
Tekâlîf-i Milliyyeden alacağımız %20’lerden takrîben (1.300) tonluk vesâit alacağımız vardır. Henüz alınmadı. Az çok durduruldu. Çamur mâni’ olmamak üzere müsâid bir mevsimde yine mühim bir menzil hattı alınabilecekdir.
Deve ve otomobil hesâbı yapdırdım. (3.000) deve mübâyaa edilecek olursa bunları Akşehir-Eğirdir Gölü arasına tahsîs edeceğiz. Dinar’dan şimâle de (60) otomobil hesâb etmişdik.
Başkumandan Paşa Hazretleri “3.000 deve mübâyaa edilecek olursa vaz’iyyete ne dereceye kadar mânevra kabiliyyeti verecekdir?” buyurdular.
İlk hedef şimendüferi tutmak ya’nî bir meydân muhârebesi safhasıdır. (3.000) deveyi Akşehir’e ve (60) otomobili garba alarak vaz’iyyeti daha bir günlük ileriye götürürüz. (40) kilometre (60) kilometre olur. El-yevm bu iki vâsıta gayr-i mevcûddur.
İstitrâd:
Başkumandan Paşa Hazretleri -3.000 devenin mübâyaasına hükûmet karâr vermişdi buyurdular.- Böyle bir karâr yokdu. Mübâyaa veya ücretle istihdâm şıkları hakkında münâkaşa yapılıyordu. Hey’et-i Vekîle orduda develere bakılamaz. En iyi çâre develerin devecilerle getirilmesini ve ücret verilmesini münâsib görmüşler. Biz bunu kabûl edemeyiz. Bunun üzerine Başkumandanlıkdan deve mübâyaası hakkında âtîdeki emir verildi.
“Orduda bulunan devecileri deve hâtırı için te’cîl etmek kollarda istihdâm etmek gibi bir usûl kabûl edilemez. Binâen aleyh Garb Cebhesi’nin eşedd-i ihtiyâcı olan (3.000) devenin tesbît edilen menâtıkda mübâyaa sûretiyle tedâriki elzemdir. Peşîn para vermek imkânı olmadığı takdîrde guruşlu mazbata ile alınacakdır. Bu husûsun serîan te’mîni için bil-cümle alâka-dârânın derhâl işe başlaması ve netîcenin bildirilmesi…
Erkân-ı Harbiyye-i Umûmiyye Riyâsetine, Müdâfaa-i Milliyye, Mâliyye, Dâhiliyye Vekâletlerine ve Garb Cebhesi Kumandanlığına yazıldı.”
520 ton da benzin mübâyaa edilmiş, bu benzinler İnebolu-Samsun limanlarında teslîm edilecek. Antalya’da da vardır. Bizim için 300 ton benzin kâfî gelecek. Binâen aleyh İnebolu ve Samsun’daki benzinlerin Mersin’e nakli daha muvâfık olacak, Antalya’dakileri ordu menzil vesâitiyle nakl eder.
Bunun üzerine Başkumandanlıkdan Müdâfaa-i Milliyye Vekâletine “Karadeniz sâhilindeki limanlara gelecek benzinlerin Mersin’e nakli için emir verildi.”
Vesâit miyânında şimendüferden de bahs etmek istiyorum. Konya şimendüferi bizi yarıda bırakacak bir tehlike gösterdi. İâşe için her gün bir şimendüferin gelmesi mübremdir. Bunun odun ve kömürü Fatsa’dan Zonguldak’dan almağa çalışılıyor. Maa-hazâ bu teşebbüsât kanâat-bahş olamıyor. Herhangi bir günde trenin gelmemesi iâşeyi sekte-dâr edebilir. Kar kapatır, odun biter, vagon azdır. Bu gibi mesâile karşı elimde odun istoku bulundurmak istiyorum. Şimdi Bolu Şimendüfer İdâresi der-uhde etdi. Biz de yardım ediyoruz. Her hâlde şimendüferin emniyyetle işlemesini de arz etmek lâzımdır.
Başkumandan Paşa Hazretleri- Bugünki vaz’iyyetde şimendüferin son noktası Kumrallı’dır. Şimendüferi her gün işletmekle berâber ve hiç olmazsa birkaç günlük iddihârât lâzımdır. Bunu nasıl te’mîn edeceksiniz? Bunu mübâyaa ile te’mîn edeceğiz. Şimendüferin fazla vagonu yokdur. Adana’dan alınması için yazıldı. 60 vagon istiyoruz. Kömür alınıyorsa Pozantı’dan odun nakli mündefi’ olacağından yetmiş vagonda bundan istifâde edeceğiz. Adana mıntıkasından samanları da balya hâline koyarak nakl edeceğiz.
Ba’zı umûmî esâslar arz etmek istiyorum:
Sefer nokta-i nazarından bizim ordu ile Yunan ordusu arasındaki fark Yunanistan’ın kuvve-i askeriyyesi şöyle tahmîn olunuyor. İşgal menâtıkı da dâhil olmak üzere asker aldığı nüfûs 4,5 milyondur. Bunun yüzde onu (450) bin eder. (50) bin Harb-i Umûmî ve Anadolu Harbi’ndeki zâyiâta çıkarırsak (400) bin kalır. Bir senelik kur’a efrâdı mikdâr-ı vasatîsi (20) bindir. (13) seneliği silâh altında olduğuna göre (260) bin kişi eder. Bunun yüzde onunu firâr, adem-i icâbet ve sâireye düşerek (234) bin kişilik bir seyyâr ordu eder.
Bundan on beş bin polis ve jandarma tefrîk edersek (162) bin Asya-yı Sugrâ Ordusu ve mütebâkî (57.000) kişi de Trakya, Makedonya, Epir ve Eski Yunanistan’daki kuvvet olur. Bundan başka silâhaltına alınmayan dokuz senelik efrâd vardır. Bu da takrîben yüz bin kişilik bir kuvvetdir. Düşman 13 senelik efrâd silâhaltında bulunduruyor. Biz yirmi senelik efrâd silâhaltına aldık. Aradaki fark Harb-i Umûmî zâyiâtına atf olunabilir. Bu silâhaltına aldığımız 20 sınıf bize (150) bin efrâd verdi. Daha (250) bin olmak lâzımdır ki bu elde yokdur. Firârları az çok mâl add ediyorum. Bunlardan istifâde edebiliriz. Bununla berâber sefer için kısmen şark, Adana mıntıkası ve İstanbul’dan istifâde ederek efrâd bulmak lâzımdır. Bununla lâ-akall düşmanın henüz silâhaltına alınmayan yüz binini bulmak muktezîdir. Garb Cebhesi ahz-ı asker menâtıkını tevsî’ ile Harput, Malatya, Ayıntab, Maraş, Adana, Lazistan’dan efrâd almalıdır. İstanbul’dan bir kanûnla istifâde mes’elesi de düşünülecek bir noktadır.
Başkumandan Paşa Hazretleri- Biz Yunan seferini netîce-i kat’iyyeye îsâl edinceye kadar silâhaltında bulunduracağımız seyyâr ordu kuvveti ne kadar olacakdır?
Yunanlıların 12 fırkası vardır. Bundan başka dört müstakill âlây ve 3:5 menzil âlâyı vardır. Yunanlıları Anadolu’dan çıkarmak için müsâvât-ı adediyye olan yerde kıymetle tefevvuk etmek lâzımdır. Bugünki kuvvet i’tibâriyle müsâvât-ı adediyye kabûl ediyoruz. Hakikatde değildir. Şimdi ideâlim: Bizim fırkalardan beherini Yunan fırkalarına muâdil tutmakdır. Eğer bu sûretle 18 piyâde fırkamız olursa hâsıl olacak tefevvuk esâslı bir iş için lüzûmlu bir mikdârdır. Eğer Kocaeli ve Çal’daki 18, 14’üncü Fırkaları saymazsak düşmanın 12 fırkasına karşı benim 16 fırkam vardır. Bu dört fırkayı dîgerlerine kalb edib 12’ye karşı 12 ile bulmak bir kâr değildir. Bu dört fırkayı lağv etmekle, topçular, makineliler, sıhhiyye agleb-i ihtimâl dîgerlerini takviye edeceğinden kâr etmeyeceğim. Yedi bin ikmâl neferi kazanacağım diye dört fırkayı lağv edeceğim. Fırka lağvına mütemâyil değilim. Bu fırkalardan ayrı bir kolordu da teşkîl etmiyoruz. Bizim ve orduların ihtiyâtı olmak üzere idâre edeceğiz. Süvârilerimiz kolordu hâlindedir. 3 fırkadan ikisi kuvvetlidir. (1422) Üçüncü Fırka biraz zaîfdir. Dörder âlâylı fırkalardan tebdîl edilecek bir şey’ görmüyorum. Süvâriler için söylenecek söz dâhil ve hâricde te’sîr yapan süvârilerimizin tefevvukunu muhâfaza etmekdir. Tezyîd için müzâheretleri vererek bölükleri (150)’şer yapacağız. Esâslı bir nokta olan zâbit ihtiyâcının telâfîsi için İstanbul’da daha kabil-i istifâde çok zâbit bulunduğu kanâati vardır. Bunları celb ederiz. Bu husûs Başkumandanlıkça da tensîb buyurularak mülâzım ve yüzbaşı rütbesindeki zâbitânın İstanbul’dan celbi Erkân-ı Harbiyye-i Umûmiyyeye yazıldı.
Bunların bir mes’ele olarak tekrâr düşünülmesi karâr-gîr oldu.
Firâr istatistikleri hakkında ma’lûmât vermek istiyorum: Temmuzda muhârebe dolayısıyla (30) bin firâr vardı. Ağustosda (4.400)’e tenezzül etdi. Eylülde (13.000) idi ki bu da Sakarya Muhârebesi’nin müşkil günlerine tesâdüf ediyordu. Teşrîn-i evvelde (6.000) ve Teşrîn-i sânîde (3.400) bu ayda fazla te’sîr yapıyor. Ay nihâyetine kadar (3.400) olacakdır. Büyük bir hareket olmadı. Sebeb belki kış olabilir. Firârîler hep silâhlı olsa gayr-i kabil-i tahammüldür. Verilen emirlerin ta’kîbi dolayısıyla bu firâr azalmışdır. Firâr ve bakaya mes’elesini bütün vekâletler üzerine düşdüğü hâlde iktihâm edilmesini mümkün bir mes’ele add ediyorum. İstiklâl Mahkemeleri firâr için fâideli olmamışdır. Gerideki ta’kîbât mühimdir. Mesâil-i esâsiyyeden olmak üzere bir de mes’ele-i mâliyye vardır. Şimdiye kadar biz yalnız maâş için para alıyoruz. Tekâlîf-i Milliyyeden aynen aldığımız vesâitle iâşe oluyorduk. Bununla berâber dîger mübâyaa edilecek malzeme vardır. Bir ay sonra ordunun iâşesi de mübâyaaya ve paraya istinâd edecekdir. Mübâyaa için (3,5) milyon lira lâzımdır. Bu mevâdd-ı iâşeyi kısmen hatt boyunda mevcûd malzemeyi uzakdaki malzeme ile mübâdele ederek bulacağız. Bunu Mart nihâyetine kadar hesâb ediyoruz. Mersin yolu açılırsa mübâdele mes’elesi zorlaşacağından (500) bin liralık mübâyaayı âcilen yapalım.
Ordunun muhassasâtı zâbitân ve efrâd maâşı mâhiyye (833.000) liradır. Bunun (437.000) lirası efrâd maâşıdır. Bu istihkakdır. Bunu kesemem. (500.000) lira da iâşe parası isterim. Şu hâlde (1.300.000) lira her ay isterim.
Başkumandan Paşa Hazretleri: Sefer-berlik zammını yalnız seyyâr orduya vererek dîgerlerinden ilga’ husûsunu buyurdular. Bunun için Erkân-ı Harbiyye-i Umûmiyye, Müdâfaa-i Milliyye ve Mâliyye Vekâletlerinin mütâlaası soruldu. Bu yüzden edilecek müsâvî istifâdenin ne olacağı istendi. Aynı zamânda efrâda yarım lira ve zâbitâna zamsız birer maâş verebilmek için (420.000) liraya eşedd-i ihtiyâc olduğundan bunun kaç güne kadar verilebileceği Mâliyye Vekâletinden soruldu.
Muallak Mesâil:
Mübâdeleyi Mâliyye Vekâleti doğrudan doğruya ben yapacağım diyor. Teehhür oluyor. Buna bir sebeb yokdu. Mâliyyenin müdâhalesi hidmet nokta-i nazarından bizim için mûcib-i itminândır. Mûcib-i endîşe olan sür’atle işe ehemmiyyet vermemeleridir. Bunun te’mîni iktizâ ediyor. Bunun için Başkumandanlıkdan Mâliyye Vekâletine yazıldı.
Sayd-i mâhî Mes’elesi:
Ordunun et ihtiyâcını kısmen te’mîn için göllerden balık tutduracağız. Hâl-bu-ki Mâliyye Vekâleti bunun Düyûn-ı Umûmiyyeye ve dolayısıyla Mâliyyeye âidiyyetinden bahs ediyor. İşe bir karâr vermek lâzımdır. Buna dâir Başkumandanlıkdan Cebhe’ye ve bir sûreti Erkân-ı Harbiyye-i Umûmiyye ve Mâliyye Vekâletlerine olmak üzere âtîdeki emir verildi. “Garb Cebhesi mıntıkasındaki göller ve denizlerden sayd-i mâhî yaparak ordunun et ihtiyâcını tehvîn edecekdir.”
Dinar Mıntıkasından Arpa İhrâcâtı:
Bu ihrâcâtı men’ etmek fikri yoksa biz mübâyaa edelim.
Başkumandan Paşa Hazretleri: Dinar’daki erzâk sâhillere kaçırıldığı cihetle mübâyaa için emrindeki (300) bin liranın Garb Cebhesi’ne verilmesini, kânûn-ı evvel on beşine kadar verilmesi lâzım gelen (200) bin lira için de ihzârâtda bulunulmasını Mâliyye Vekâletine emr buyurdular.
Firârîler Hakkında Ma’rûzât:
Firâr edenlerin âileleri teb’îd ediliyor. Bu sûretle firâr azalmışdır. Fakat Cebhe’nin icrââtı muhtelif makamâtdan ta’vîk ve ihlâl edilmekdedir. Hattâ bundan dolayı bir jandarma zâbiti İstiklâl Mahkemesine verilmiş ve tecziye edilmişdir. Bunlar ta’kîbâta darbe oluyor. Cebhece yapılan muâmele muvâfık görüldüğü takdîrde bunun Başkumandanlık emri olarak bir def’a daha teblîgini arz ederim. Bu husûs da tensîb buyurularak İstiklâl Mahkemelerine ve Hey’et-i Vekîleye yazıldı. Ve jandarma zâbitinin evrâkı da Başkumandanlıkça ta’kîb buyurulmak üzere alındı. Başkumandan Paşa Hazretleri Denizli’de müstahfaz teşkîlâtı hakkında sordular. Buna Birinci Ordu Kumandanı emir vermişdi. Bu emri ben re’sen vermezdim. Fakat verilmiş olduğu için şimdi semeresini ta’kîb ediyorum. Bir de endîşe ve heyecâna sebeb olmak gibi bir mahzûra meydân açıb açmayacağına dikkat ediyorum. Başkumandan Paşa Hazretleri bunun üzerine bu mahzûrun hâsıl olmuş bulunduğunu ve binâen aleyh bu teşkîlâtın derhâl ilgası husûsunu emr buyurdular.
Sevk ve İdâre İçin Karâr: Büyük bir meydân muhârebesini kendi ârzûmuzla da’vet etmek için bir sebeb mevcûd olmadığı ve elimizde bil- ihtiyâr sarfına karâr verilecek mikdârda vesâit mevcûd ve müstahzar bulunmadığı kabûl olundu. Buna nazaran taarruz için noksânlarımızı ikmâl edinceye kadar kısm-ı küllîmizin Çay şimendüferi tarafeynindeki vaz’iyyetini muhâfaza edeceğiz. Bu vaz’iyyetde iâşe en kolay bir sûretde te’mîn edilebilir. Aynı zamânda mühim istikametleri ve muvâsala hatlarını muhâfaza etmiş oluyoruz.
Ceb-hâne vaz’iyyetimize ve menzil hâzırlığına nazaran bu kış zarfında büyük kuvvetlerle Dinar’a istinâden bir hareket yapılabilmesini mümkün görmüyorum. Evvel-emirde bir taarruz için muktezî ceb-hâne elimize geçmemişdir. Bidâyetde Konya hattına gelecek olan bu ceb-hâneyi Akşehir’den Eğirdir’e nakl için muktezî develer de tedârik olunamamışdır. Dinar’dan Sandıklı’ya nakliyyât için otomobil benzini de henüz vâsıl olmamışdır. Elimizdeki ceb-hâne şimendüfer hattı tarafeynindeki kolorduların ihtiyâcına bile kâfî değil iken bunları şimdiden Eğirdir’e nakle başlamak muvâfık olamaz. Çünki bir düşman taarruzunda muhtâc olacağımız bu ceb-hâneyi muhârebe esnâsında Çay mıntıkasına yetişdirmek kabil olamaz.
Şu hâlde şimdilik Eğirdir’e yalnız 5’inci Kolordu ile Altıncı Fırka için muktezî ceb-hâne nakl olunacakdır. Binâen aleyh mutasavver (Sad) harekâtının icrâsı için şimdiden kat’î bir şey’ söylenemez. Cebhe yakınına kadar aramızda bir şimendüfer hattı ve şoseler bulunduğuna göre Afyon çıkıntısına şimâl ve cenûbdan bir taarruz icrâsı dâire-i imkân dâhilindedir.
Şimendüfer hattı Kumrallı’ya kadar ta’mîr edilmişdir. Bir aya kadar Çobanlar’a kadar ta’mîr edebileceğimizi ümîd ediyoruz. Hâlen elimizdeki tekmîl vesâit-i nakliyye cem’ edilebildiği hâlde bizi son şimendüfer noktasından ancak kırk kilometre ileriye götürebilir. Ya’nî Balmahmud’a taarruz edebiliriz. Maa-mâ-fîh ceb-hâne nakliyyâtı için ihtiyâten eldeki altmış otomobili de işletmeğe mecbûruz.
Başkumandan Paşa Hazretleri bunun üzerine “Ordu her dürlü seyyâr ve serî’ harekâta muktedir olabilecek sûretde hâzırlanmalıdır. Ne sûretle taarruz edebileceğimiz taarruz zamânındaki hâzırlığımızın derecesine göre ta’yîn olunur. Maa-hazâ vaz’iyyet-i siyâsiyye, askeriyye veya dâhiliyye ilcâsıyla da taarruza mecbûr olacağımızı hesâb etmelidir. Binâen aleyh şimdiden taarruz için bir şekil ta’yînine hâcet yokdur. Bizim için en müsâid şekil taarruz için hâzırlanmalıyız ve taarruz ârzû ve hâzırlıklarımız bilâ-inkıtâ’ devâm etmeli, bütün ordu mensûbîni pek yakında taarruz edeceğimize göre hâzırlanmalıdır. Düşman da taarruz hâzırlıklarımızın taht-ı tazyîk ve tehdîdinde tutulmalıdır.” buyurdular.
Bunu müteâkıb İsmet Paşa Hazretleri: Düşmanın siyâsî bir te’sîr icrâsı emeliyle kısm-ı küllîmizin uzak bulunduğu mühim ba’zı menâtıka mevziî taarruzlar icrâsı hakkında alınan haberlerden bahs ederek Dinar’a Birinci Ordudan bir fırkanın gönderilmesine mütemâyil olduklarını maa-mâ-fîh bunun en büyük mahzûru fırkanın Çivril veya Denizli cebhelerinde düşmanın ehemmiyyetsiz taarruzlarında tâlî cebhede muhârebeye tutuşması ve şimâlde vuku’ bulacak ciddî taarruzlara yetişememesidir.
Bunun üzerine vaz’iyyet esâslı bir sûretde münâkaşa olunarak düşmanın zaîf kıtaâtla Dinar’a yapacağı bir taarruzun 5’inci Kolordu tarafından tard olunması lâzım geleceği ve düşmanın kuvvetli kıtaâtla Dinar istikametinde yapacağı bir taarruzda ya şimâl veya cenûbda taarruzî hareket mecbûriyyetinde bulunduğumuz kabûl olundu. Bu hâlde Dinar’a ilerileyecek düşman kıtaâtı aleyhine yapılacak taarruz ahvâle göre tekmîl Birinci Ordu ve-yâhûd bir kolordu tarafından yapılabileceğinden ve fırkanın Dinar’da bulunması bir fâide te’mîn edemeyeceğinden münferiden ezilmemesi için i’zâm edilmemesi tercîh ve takrîr olundu.
15-Kânûn-ı evvel-337
Garb Cebhesi Erkân-ı Harbiyye Reîsi
Âsım
Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, ATASE Yay., Y.64, S.134, Gnkur. Bsm., Ankara, Ocak 2015, s.100-113.