ISVAK'TA SAĞLIK ETKİNLİĞİ...

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,ISVAK'TA SAĞLIK ETKİNLİĞİ...
Haberin Tarihi: 25.12.2015 09:54:00 - Okunma Sayısı:3423 defa okundu.

Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göz Kliniği Eğitim Görevlisi, Isparta'nın yetiştirdiği değerli Tıp kadınımız Prof. Dr. Zeliha YAZAR; ISVAK Konferans salonunda,"SARI NOKTA VE GÖZ HASTALIKLARI" konulu söyleşi etkinliğinde hemşerileriyle bir araya geldi...

ISVAK'TA SAĞLIK ETKİNLİĞİ...

" Sarı Nokta ve Göz Hastalıkları"

 

            Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göz Kliniği Eğitim Görevlisi, Isparta'nın yetiştirdiği değerli Tıp kadınımız Prof. Dr. Zeliha YAZAR; ISVAK Konferans salonunda,"SARI NOKTA VE GÖZ HASTALIKLARI" konulu söyleşi etkinliğinde hemşerileriyle bir araya geldi...

       

            Konukların sorularını da yanıtlayan Prof. YAZAR, Hastalığın nedenlerini, risk faktörlerini ve tedavi yöntemlerini çok basite indirgeyerek anlattı...

            Etkinliğe katılanlar Prof. Dr. Zeliha YAZAR’a teşekkürlerini ilettiler,

            Prof. Dr. Zeliha YAZAR “SARI NOKTA HASTALIĞI – YAŞA BAĞLI MAKULA DEJENERESANSI” konusunda şu bilgileri verdi:

            “Sarı nokta, tıbbi adıyla makula gözün arka bölümünde, retinanın(sinir tabakasının) merkezinde yer alan, gözün ayrıntılı ve merkezi görmesinden sorumlu kısmıdır; gözün en keskin gören noktasıdır. Makulaya sarı rengi veren lutein ve zeaksantinden zengin olduğundan sarı nokta adını almıştır. Sarı nokta hastalığı, tıbbi adıyla yaşa bağlı makula dejeneresansı (YBMD) ise yaşın ilerlemesi, genetik ve çevresel risk faktörleri ile gelişen, 50-60 yaş üstündeki insanlarda ortaya çıkan ve merkezi görme kaybına yol açan kronik, dejeneratif ve ilerleyici bir retina hastalığıdır.

            Sarı nokta hastalığı dünyada körlüğe neden olan 3. sıklıktaki hastalık olup, gelişmiş ülkelerde geri dönüşsüz körlüğe yol açan başlıca sebeptir. Bu hastalık nedeniyle 65-75 yaşlarındaki insanların en az %10’u merkezi görmesini kaybetmekte,75 yaş üzerindeki yaşlıların %30’ unda değişik derecelerde görme bozukluğu meydana gelmektedir. Görülme sıklığı yaşla birlikte artış göstermekte olup genellikle 2 gözde tutulum olmaktadır. Ailesinde sarı nokta hastalığı olanlarda görülme riski 4 kat fazladır. Açık göz rengine sahip olmak da önemli bir risk faktörüdür. Ayrıca güneş ışığına fazla maruz kalma, sigara içme, yağ ve kolesterolden zengin beslenme alışkanlığı, şişmanlık, şeker hastalığı ve hipertansiyon gibi sistemik hastalıkların varlığı diğer risk faktörleridir.

            Genellikle belirti vermeden başlar,ancak dikkatli hastalar erken dönemde görme keskinliğinde hafif azalma, cisimlerde şekil bozukluğu ve eğrileşmeler, çarpık görme, okuma hızında yavaşlama, renk görme ve kontrast duyarlıkta azalma yakınmalarıyla hekime başvurabilirler. İleri dönemde ise ani görme azalması ve merkezi görme alanında siyahlık ortaya çıkar.

            Hastalık klinik olarak kuru ve yaş tip olmak üzere 2 tipte görülür. Kuru tip hastalığın erken döneminde ortaya çıkan ve sık görülen şeklidir. Bu tipte erken dönemde sarı noktada anormal sarı renkli atık birikintileri görülür. Zamanla sarı nokta dokusunda incelme ve dejenerasyon ile yavaş, ancak ilerleyici görme kaybı ortaya çıkar.Bazen kuru tip, aniden yaş tipe dönüşebilir. Yaş tip ise hastalığın daha az görülen, ancak daha ağır formu olup merkezi görmenin ani ve ciddi kaybına yol açar. Ayrıca uzak görmeyi de etkileyerek hem uzak ve hem de yakın görmenin azalmasına neden olur. Yaş tipte sarı noktada kan damarlarının anormal gelişimi, retina tabakası altında oluşan bu yeni damar yumağının kanamaya ve sıvı sızıntısına neden olması söz konusudur. Tekrarlayan kanamalar ileri dönemde geniş nedbe dokusu ile merkezi görmenin kaybı ile sonuçlanır. 

            Tanı göz dibi muayenesi ile konur. Yaş tip şüphesi olduğunda ve ilk tanıda, hastalığın tipini, sarı noktadaki lezyonların sınırlarını, sıvı ve kanama miktarını tespit etmede, tedavi planlamasında göz dibi anjiografisi (FFA ve bazen IGA) ve retina tomografisi (OCT) mutlaka yapılır. Tedavinin takibinde çoğu zaman göz dibi muayenesi ve retina tomografisi yeterli olur.

            Kuru tip sarı nokta hastalığı tedavisi olmamakla birlikte yüksek doz antioksidan, lutein-zeaksantin ve omega-3 alımının riskli gözlerde hastalığın ilerlemesini yavaşlattığı, ancak hastalık üzerinde koruyucu etkisinin bulunmadığı ortaya konmuştur. Bu antioksidanlar C vitamini, E vitamini, beta karoten, çinko ve bakırdır. Özellikle bir gözünde ileri dönem sarı nokta hastalığı olanlarda veya her iki gözünde başlangıç dönemi sarı nokta hastalığı olanlarda günde 500mg C vitamini, 400IU E vitamini, 15mg beta karoten, 80mg çinko (Zn), 2mg bakır (Cu), en az 6mg lutein-zeaksantin ve 350mg DHA /650mg EPA içeren preparatları kullanılması önerilmektedir. Ayrıca bu hastaların yeşil yapraklı sebzeler, balık, yumurta, mısır ve cevizden zengin diyetle beslenmeleri gerekmektedir. Yaban mersini, ginko biloba, akupunktur, göz çevresine mikroelektrik uyarısı ve reoferezin (hastanın kanının filtre edilmesi) etkinlikleri üzerinde kanıtlanmış bilimsel veriler yoktur.

            Yaş tip sarı nokta hastalığında kanama görme merkezi dışında ise laser ile tedavisi mümkündür, ancak nükslerin olabileceği unutulmamalıdır. Cerrahi tedavi ve fotodinamik tedavinin görmeye fazla katkısının olmadığı görülmüştür. Görme merkezinde veya görme merkezi bitişiğinde, kenarında kanaması olan yaş tip sarı nokta hastalarında, kanamalara yol açan yeni damar yumaklarının oluşmaması, var olanların gerilemesi ve sızıntıların kaybolması için günümüzde anti-VEGF ilaçlar göz içine enjekte edilmektedir. Bu tedavi ile mevcut görmenin korunması sağlanmakta, bazı hastalarda sınırlı görme kazanımı elde edilmektedir. Halen yurdumuzda göz için ruhsatlı olan ranibizumab ve aflibercept, göz için ruhsatlı olmayan bevacizumab olmak üzere 3 anti-VEGF ilaç bulunmaktadır. Önemli yan etkileri olmayan ancak etki süreleri kısıtlı olan bu ilaçların, sarı noktada kuruma sağlanana dek defalarca göz içine enjekte edilmeleri hem hasta ve hem de hekim için önemli bir sorundur. Bu nedenle daha uzun etki süresi olan ilaçların yanı sıra, hastalığın oluşmasının değişik aşamalarında hastalığı durduracak, hatta önleyecek çok çeşitli ilaçlar üzerinde çalışmalar devam etmektedir. Sarı nokta hastalığı riski taşıyanlarda gen tedavisi ile hastalığın gelişmemesini sağlamak, bu hastalık nedeniyle görmesini kaybetmiş olanlarda kök hücre tedavisi, retina implantları ve retina nakli gelecekte umut vadeden çalışmalardır.

            Sarı nokta hastalığından korunmada ultraviyole filtreli güneş gözlüğü ile dışarı çıkmak, mümkün olduğunca öğle saatlerinde güneşten korunmak, sigarayı kesmek, kilo vermek, şeker hastalığı ve hipertansiyonun kontrolü, diyette koyu yeşil yapraklı sebzelere, meyvelere, balık, yumurta, mısır ve cevize yer verilmesi, yağ ve kolesterolden fakir diyetle beslenmenin önemi unutulmamalıdır. Hastalık için erken tanı-tedavi ve düzenli kontrol, görmenin korunması ve iyileştirilmesi açısından çok önemlidir.  Bu nedenle 50 yaş üzerinde olan herkesin yılda bir kez göz muayenesi olması, göz dibi kontrolünü yaptırması gereklidir.”

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap