MİLLETVEKİLİ NURİ OKUTAN: "ÖNERİLEN SİSTEM BÜTÜN YETKİLERİN TEK ELDE TOPLANDIĞI DİKTA REJİMİDİR"

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,MİLLETVEKİLİ NURİ OKUTAN: "ÖNERİLEN SİSTEM BÜTÜN YETKİLERİN TEK ELDE TOPLANDIĞI DİKTA REJİMİDİR"
Haberin Tarihi: 9.1.2017 09:57:00 - Okunma Sayısı:3564 defa okundu.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Isparta Milletvekili Nuri Okutan, TBMM’de önümüzdeki hafta görüşülecek Partili Cumhurbaşkanlığı teklifinin, tam başkanlık sistemine bile rahmet okutan, kuvvetler birliği olduğunu ifade ederek, önerilen sistemin bütün yetkilerin tek elde toplandığı dikta rejimi olduğunu belirtti.

MİLLETVEKİLİ NURİ OKUTAN: "ÖNERİLEN SİSTEM BÜTÜN YETKİLERİN TEK ELDE TOPLANDIĞI DİKTA REJİMİDİR"

                Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Isparta Milletvekili Nuri Okutan, TBMM’de önümüzdeki hafta görüşülecek Partili Cumhurbaşkanlığı teklifinin, tam başkanlık sistemine bile rahmet okutan, kuvvetler birliği olduğunu ifade ederek, önerilen sistemin bütün yetkilerin tek elde toplandığı dikta rejimi olduğunu belirtti.

                MHP’li Okutan, başta MHP Milletvekilleri olmak üzere, aralarında bazı CHP ve AKP Milletvekillerinin de olduğu 100’e yakın Milletvekiline gönderdiği mektupta, Partili Cumhurbaşkanlığına ilişkin görüş, düşünce ve kanaatlerini dile getirdi.

                Türkiye bir beka sorunu ile karşıya iken sistem değişikliğine gitmenin bedelinin ağır olacağını kaydeden Okutan, bütün yetkileri kendinde toplamış kişiye Başkan ya da Cumhurbaşkanı demenin hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini vurguladı.

PARTİLİ CUMHURBAŞKANLIĞI DEMEK, PARTİ DEVLETİ DEMEKTİR

                Milletvekillerine gönderdiği mektupta Partili Cumhurbaşkanlığı’nın sisteminin sakıncalarını da sıralayan MHP Isparta Milletvekili Nuri Okutan, şöyle devam etti: Partili cumhurbaşkanlığı, partinin askeri, partinin polisi, partinin hâkimi, partinin savcısı, partinin memuru velhasıl partinin devleti sonucunu doğuracağından, memleket ayrışmaya gidecektir. Böyle bir kutuplaşma ve ayrışma doğal olarak birlik ve beraberliği zedeleyecek, zihinsel olarak bölünmeye ve parçalanmaya hizmet edecektir. Birlikteliğimiz zarar görecektir. Bize göre bu yeni sistemin adı parti devletidir ve nihayetinde seçilmiş diktatörlüktür. Partili cumhurbaşkanlığı demek, Türkiye için aynı zamanda tek parti dönemine dönmek demektir”

                MHP Isparta Milletvekili Nuri Okutan, mektubunda 12 Eylül Anayasasının darbenin lideri Kenan Evren’e göre şekillendirildiğini belirterek; bu yüzden mevcut sistemde cumhurbaşkanının olması gerektiğinden fazla güçlendirildiğini, bunu aşmanın en sağlıklı yolunun çok partili demokratik parlamenter rejimin doğası gereği Başbakanlığı güçlendirmek olduğunu kaydetti.

ÇARE ÇOK PARTİLİ PARLEMENTER SİSTEMİ VE BAŞBAKANLIĞI GÜÇLENDİRMEKTİR

                Nuri Okutan mektubunda daha önce gündeme getirdiği Güçlendirilmiş Başbakanlık sistemiyle ilgili şunları ifade etti: “1982 Anayasasındaki bir yanlışlığı düzeltmek gerekçesiyle, yönetim sistemimiz çok daha büyük ve içinden çıkılmaz hale gelebilecek vahim bir yanlışa sürüklenmek üzeredir. 1982 Anayasasının getirdiği iki başlı sistemi düzeltmenin yolu; Başkanlık veya partili cumhurbaşkanlığı sistemi değildir. Soğuk savaş şartlarının dayattığı demokratik anlayışa da götürmek değildir. Bu iki yol da Türkiye’yi seçilmiş diktatörlüğe ve çöküşe götürür. Çözüm; 1982 Anayasasının cumhurbaşkanına verdiği yetkilerin azaltılmasından geçmektedir. Bugün Türkiye’de öncelikle yapılması gereken, cumhurbaşkanlığı makamının yürütmeye ve icraya ilişkin yetkilerini sınırlandırmak, cumhurbaşkanını devletin birlik ve beraberliğini artırıcı, koordineyi sağlayıcı ve daha çok temsil görevlerini yapan bir konumda, cumhurun reisi konumunda tutmaktır. Dolayısıyla başbakanlığın yetkileri artırılmalı, icrai bir sorumluluğu bulunmayan cumhurbaşkanlığının yetkileri ise azaltılmalıdır. Böylece şikâyetçi olunan iki başlı sistemden, tekli sisteme geçilmiş olacaktır. Türkiye’nin ihtiyacı; cumhurbaşkanının değil, başbakanın güçlendirilmesidir. Bir başka deyişle ülkemizin ihtiyacı; “Güçlendirilmiş Başbakanlık” sistemidir. Yani parlamenter sistemin güçlendirilmesidir.”

Okutan, parlamenter sistemin güçlendirilmesi için demokratik hayatın vazgeçilmez unsuları olan siyasi partilerin güçlendirilmesi gerektiğine işaret ederek, seçim ve siyasi partiler yasasının mutlaka değiştirilmesi ve demokratikleştirmesi gereğine işaret etti.

                MHP Isparta Milletvekili Nuri Okutan, mektubunu şöyle tamamladı: “Kendi hür iradem ve vicdani kanaatlerim çerçevesinde arz ettiğim görüş, teklif ve kanaatlerimi bilgi ve takdirlerinize sunar, çalışmalarınızda başarılar dilerim.”

                MHP Isparta Milletvekili Nuri Okutan’ın mektubunun tamamı şu şekilde:

                Sayın Milletvekilim;

                Türkiye bir beka sorunu ile karşı karşıya iken sistem değişikliğine gitmenin bedelinin ağır olacağı malumlarınızdır.

                Bütün yetkileri kendinde toplamış kişiye başkan ya da cumhurbaşkanı demeniz bir şeyi değiştirmeyecek, değişen isim dışında hiç bir şey olmayacaktır.

                Partili Cumhurbaşkanı hükümeti kuracak, Partili Cumhurbaşkanı genel başkanı veya üyesi olduğu parti vasıtasıyla TBMM’yi kontrol edecek, Partili Cumhurbaşkanı yüksek yargı üyelerinin yarısını doğrudan kendi, diğer yarısını da kontrolündeki parlamentodan seçtirerek atayacak.

                İstediğinde parlamentoyu feshetme, ikinci döneminde erken seçim olursa bir dönem daha aday olabilme, yürütmeyle ilgili kararname çıkarma gibi daha bir dizi yetkinin Partili Cumhurbaşkanında, yani tek elde toplandığı bir sistem önerisiyle karşı karşıyayız.

Önerilen sistem, Tam Başkanlık Sistemi’ne bile rahmet okutan, kuvvetler birliği sistemidir. Yani bütün yetkilerin tek elde toplandığı bir dikta rejimidir.

                Değerli Milletvekilim,

                Partili cumhurbaşkanlığı, partinin askeri, partinin polisi, partinin hâkimi, partinin savcısı, partinin memuru velhasıl partinin devleti sonucunu doğuracağından, memleket ayrışmaya gidecektir. Böyle bir kutuplaşma ve ayrışma doğal olarak birlik ve beraberliği zedeleyecek, zihinsel olarak bölünmeye ve parçalanmaya hizmet edecektir. Birlikteliğimiz zarar görecektir.

                Bize göre bu yeni sistemin adı parti devletidir ve nihayetinde seçilmiş diktatörlüktür.

                Partili cumhurbaşkanlığı demek, Türkiye için aynı zamanda tek parti dönemine dönmek demektir.

                Pek çok maddesi değiştirilen 12 Eylül Anayasası, darbenin lideri Kenan Evren’e göre kurgulanmış bir anayasa olduğu herkesin malumudur.

                Aslında bu yüzden 12 Eylül Anayasası’nda cumhurbaşkanlığı olması gerektiğinden fazla güçlendirilmiştir.

                Bu husus, politik şahsiyet taşımayan cumhurbaşkanları için pek fazla sorun olmamıştır. Ancak aktif siyasetin içinden ve parti liderliğinden gelen Merhum Özal, Merhum Demirel ve Sayın Erdoğan için bunun bir sorun oluşturduğu ortadadır. Bunu inkâr etmiyoruz.

                Parti liderleri, kendileri başbakanken, cumhurbaşkanlarının yetkilerini çok gördüler, doğal olarak siyasi temsil ve sorumluluk yetkisinin kendilerinde olduğunu dillendirdiler ve dolayısıyla çatışma kaçınılmaz oldu. Sonra bu liderler kendileri cumhurbaşkanı olunca da partileriyle ilişkilerini devam ettirmek, partilerini yönlendirmek ve yönetmek istediler, ancak bu resmen ve fiilen mümkün olmadı. Tartışma çıktı.

                Sonuçta Türk siyasetine bir dönem damgasını vuran Anavatan Partisi de, Doğru Yol Partisi de kurucu liderleri cumhurbaşkanı olunca dağıldı. Bu iki parti birleşmelerine rağmen erimeyi durduramadılar.

                Belli bir birikimi, misyonu ve kadroyu temsil eden partilerin dağılması, eriyip gitmesi ve yok olması esasında Türk demokrasisi açısından bir kayıptır. Çünkü siyasi partiler, çok partili parlamenter sistemin vazgeçilmez unsurlarıdır.

                Sayın Milletvekilim,

                Bir yanlışı daha büyük yanlışla düzeltemeyiz.

1982 Anayasasındaki bir yanlışlığı düzeltmek gerekçesiyle, yönetim sistemimiz çok daha büyük ve içinden çıkılmaz hale gelebilecek vahim bir yanlışa sürüklenmek üzeredir.

                1982 Anayasasının getirdiği iki başlı sistemi düzeltmenin yolu; Başkanlık veya partili cumhurbaşkanlığı sistemi değildir. Soğuk savaş şartlarının dayattığı demokratik anlayışa da götürmek değildir.

                Bu iki yol da Türkiye’yi seçilmiş diktatörlüğe ve çöküşe götürür.

                Çözüm; 1982 Anayasasının cumhurbaşkanına verdiği yetkilerin azaltılmasından geçmektedir.

                Bugün Türkiye’de öncelikle yapılması gereken, cumhurbaşkanlığı makamının yürütmeye ve icraya ilişkin yetkilerini sınırlandırmak, cumhurbaşkanını devletin birlik ve beraberliğini artırıcı, koordineyi sağlayıcı ve daha çok temsil görevlerini yapan bir konumda, cumhurun reisi konumunda tutmaktır.

                Dolayısıyla başbakanlığın yetkileri artırılmalı, icrai bir sorumluluğu bulunmayan cumhurbaşkanlığının yetkileri ise azaltılmalıdır.

                Böylece şikâyetçi olunan iki başlı sistemden, tekli sisteme geçilmiş olacaktır.

                               Türkiye’nin ihtiyacı; cumhurbaşkanının değil, başbakanın güçlendirilmesidir.

                Bir başka deyişle ülkemizin ihtiyacı; “Güçlendirilmiş Başbakanlık” sistemidir. Yani parlamenter sistemin güçlendirilmesidir.

                Bu yapıldığı takdirde, Sayın Cumhurbaşkanı’nın tekrar partisinin başına geçip, millet seçtiği sürece Başbakan olarak ülkesine, milletine ve partisine hizmet edebilmesi pek ala mümkündür. Bu sistemde, ek olarak süre ve dönem sınırlaması ve kısıtlaması da bulunmamaktadır.

                Böylece demokrasilerde olması gereken görev, yetki ve sorumluluk denkliği tesis edilmiş; yasama, yürütme ve yargının birbirini kontrol etmesi temin edilmiş ve nihayet çok partili parlamenter demokratik rejim de yerli yerine oturtulmuş olacaktır.

                Türkiye’nin ihtiyacı olan, öncelikle yapılması gereken ve gerçek çözüm Güçlendirilmiş Başbakanlık, yani parlamenter sistemidir.

                Diktatörlüğe kapıyı kapatmak, idareyi işler hale getirmek, devlet aklını ortaya koyabilmek ve millet vicdanını rahatlatmak için; cumhurbaşkanı partiler üstü ve tarafsız olmalı, başbakan da icrai manada gerekli tüm yetkilere sahip olmalıdır.

                Ayrıca Güçlendirilmiş Başbakanlık sisteminin kalıcı bir şekilde hayata geçirilebilmesi için, sistemin temeli olan siyasi partilerin güçlendirilmesi ve parti içi demokrasinin işletilmesi şarttır.

                Bu manada çok partili parlamenter demokratik rejimin teminatı olan siyasi partilerin korunması, geliştirilmesi ve yaşatılması için gerekli tedbirler de bir an önce alınmalıdır.

                Partiler öncelikle kendileri demokratik olmalı, demokrasiyi özümsemeli ve demokratik rekabet ve yarışma kanallarını sürekli açık tutmalıdırlar.

Bu bakımdan öncelikle seçim ve siyasi partiler kanunları değiştirilmeli, partiler demokratikleştirilmeli, seçmen iradesi bütün renkleriyle parlamentoya yansımalı, milli irade tam anlamıyla tecelli etmelidir.

                Değerli Milletvekilim

                Tarih bir nehir gibidir, hep ileriye doğru akar.

Tarihi geriye doğru akıtmaya çalışmak, bir nehri geriye akıtmaya çalışmak gibi beyhudedir.

Türkiye’de bugün demokrasi, insan hakları, özgürlükler, adalet ve hukuk devleti açısından büyük bir geriye gidiş söz konusudur.

                Ancak tarih hükmünü icra edecek ve geriye gidişten dönülecektir. Buna yürekten inanıyorum.

                Devletimize ve ülkemize çok pahalıya patlamadan bu yanlıştan dönülmelidir.

                Yoksa her halükarda Türkiye demokrasiye, özgürlüklere, insan haklarına, adalete ve hukuk devletine kavuşacaktır, ancak beyhude bedeller ödenmiş olacaktır. Yanlış hesap Bağdat’tan dönecektir.

                Ancak dileğim bunun yanlış yollara saparak, zaman kaybederek ve ağır bedeller ödeyerek değil, yol yakınken gerçekleşmesidir.

                Kendi hür iradem ve vicdani kanaatlerim çerçevesinde arz ettiğim görüş, teklif ve kanaatlerimi bilgi ve takdirlerinize sunar, çalışmalarınızda başarılar dilerim.

                Selam ve saygılarımla.”

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap