16 EKİM 2021 EĞİRDİR GÖLÜ VE TARIMSAL SULAMA BİLİMSEL VE SEKTÖREL ÇALIŞTAY SONUÇ RAPORU

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,16 EKİM 2021 EĞİRDİR GÖLÜ VE TARIMSAL SULAMA BİLİMSEL VE SEKTÖREL ÇALIŞTAY SONUÇ RAPORU
Haberin Tarihi: 2.11.2021 13:18:21 - Okunma Sayısı:1099 defa okundu.

Eğirdir Gölü Ve Tarımsal Sulama Bilimsel Ve Sektörel Çalıştay Sonuç Raporu Yayınlandı

16 EKİM 2021 EĞİRDİR GÖLÜ VE TARIMSAL SULAMA BİLİMSEL VE SEKTÖREL ÇALIŞTAY SONUÇ RAPORU

 Ispartalılar Eğitim Kültür Turizm Dayanışma Vakfı (ISVAK), Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ), Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (ISUBÜ), Meyvecilik Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü (MAREM) ve Eğirdir ve Kovada Gölü Çevre Koruma Birliği (EKO-BİR) paydaşlığında “Eğirdir Gölü ve Tarımsal Sulama” konulu Bilimsel ve Sektörel Çalıştay 16 Ekim 2021 tarihinde Eğirdir’de düzenlenmiştir. Isparta Valisi Ömer SEYMENOĞLU, Isparta Milletvekilleri Recep ÖZEL, Mehmet Uğur GÖKGÖZ, Dr. Aylin CESUR, Eğirdir Belediye Başkanı Veli GÖK, Gelendost Belediye Başkanı ve EKO-BİR Başkanı Mehmet SEZGİN, ISUBÜ Rektörü Prof.Dr.İbrahim DİLER, SDÜ Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Mehmet SALTAN, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü (SYGM), Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü (BÜGEM) ile birlikte ilgili kurum ve kuruluşların yetkilileri ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı çalıştaya yoğun bir ilgi olmuştur. Çalıştay kapsamında Eğirdir Gölünün mevcut durumu, geçmişten günümüze su miktarı ve kalitesinde yaşanan değişimler, küresel iklim değişikliği perspektifinde gölde gelecekte yaşanması beklenen olası değişiklikler ve havzadaki tarımsal faaliyetlerin mevcut durumu ile sulama suyu kullanımlarının yanı sıra yeraltı suyu seviye değişimleri, kuraklık, biyolojik çeşitlilik ve turizm konularının da yer aldığı bilimsel çalışmalar sunularak bu “Sonuç Raporu” hazırlanmıştır.

 

Öncelikle Süleyman Demirel Üniversitesi Su Enstitüsü Müdürü Doç.Dr.Şehnaz ŞENER, Süleyman Demirel Üniversitesi tarafından finansal olarak desteklenen Eğirdir ve Kovada Göllerinin Sürdürülebilir Yönetim Modelinin Geliştirilmesi adlı projede gerçekleştirilen çalışmalar hakkında bilgiler verdikten sonra oturumlar başlatıldı.

 

Çalıştay kapsamında yapılan bilimsel ve kamusal çalışmalara göre;

 

Dr.Erhan ŞENER (SDÜ) tarafından yapılan sunumda; Küresel İklim Değişikliğinin Eğirdir Gölü Havzasına Olası Etkilerinin araştırıldığı çalışma kapsamında Meteoroloji İstasyonu ve Uydu bazlı kuraklık analizlerine göre havzada yaşanan kuraklıkların şiddetleri, süreleri ve tekrarlanma periyotlarının belirlendiği, CMIP6 kapsamında üretilen Küresel İklim Değişikliği modelleri ile ortak sosyoekonomik rota senaryolarına (SSP) göre havzada gelecekte 2100 yılına kadar öngörülen yağış ve sıcaklık parametrelerinin günlük olarak tahmin edildiği ve bu veriler ışığında da gelecekte yaşanması olası kurak dönemlerin tespit edildiği vurgulandı. Küresel İklim Değişikliğine bağlı olarak Eğirdir ilçesinde 2020-2100 yılları arasında ortalama sıcaklıkların yaklaşık % 20-45 arasında artacağı, bununla birlikte yağışlarda ise %15-20 azalış yaşanacağı öngörülmektedir.

 Günümüzde Eğirdir Gölü su seviyesinde yaşanan 3.83 m. düşüşe bağlı olarak göl hacminde yaklaşık % 42’lik azalma söz konusudur. Son yıllarda göl seviyesini düşmesi ile birlikte gölün çekildiği alanlarda, yüksek çözünürlüklü uydu görüntüleri ve insansız hava araçları ile yaptıkları çalışmada ise son 10 yılda yaklaşık 30 m. ila 163 m. arasında çekilmelerin yaşandığı belirlenmiştir. Önümüzdeki yıllarda; tarımsal ürünlerde veriminin azalması, sulamada kullanılabilecek su miktarlarının azalacağı, göl yüzeyinde olan buharlaşmadan kaynaklanan su kayıplarının artacağı, günümüzde yaşanan kuraklıklardan çok daha şiddetli ve uzun periyotlu kuraklıkların yaşanacağı ve bunlara bağlı olarak Eğirdir Gölü seviyesinin çok daha fazla düşeceği vurgulanmıştır.

 

Doç.Dr.Simge VAROL (SDÜ) tarafından yapılan sunumda; Eğirdir Gölü havzasında yüzey suyu yanı sıra en önemli tatlı su kaynaklarından olan yeraltı sularının miktar ve kalite açısından önemi vurgulanmış havzadaki yeraltı sularının bulunabileceği ortamların jeolojik ve hidrojeolojik açıdan özellikleri konusunda bilgiler verilmiştir. Havzada su kaynaklarının kullanımı ile ilgili yeraltı sularının akım yönünün Eğirdir Gölü’ne doğru olduğu, bu nedenle yeraltı sularında miktar ve kalite açısından oluşabilecek olumsuzlukların doğrudan gölü etkileyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda proje dahilinde 2021 yılında yapılan yeraltı suyu seviye ölçümleri ile 2010 yılına ait yeraltı suyu seviye ölçümleri birlikte değerlendirilmiştir. Yıllar arasında meydana gelen seviye değişiklikleri incelendiğinde yeraltı sularının 2 kat hatta 3 kat daha derine indiği tespit edilmiştir.

 

Dr.Cafer BULUT (SAREM) tarafından yapılan sunumda; Eğirdir gölünün su kalitesi açısından değerlendirildiğinde, su sıcaklığının ortalama 15 derece, Çözünmüş Oksijen değerlerinin 10mg/L ve pH değerlerinin ise 9 civarında olduğu, bulanıklılık değerinin 1’in üzerine çıktığı, Klorofil-A düzeyinin sınır değerlerin altında olduğu, ağır metal konsantrasyonlarının da aynı şekilde sınır değerlerin altında olduğu vurgulanmıştır. Gölün farklı lokasyonlarından alınan numunelerin ortalama ağır metal içerikleri incelendiğinde ise hiçbir ağır metal değerinin limit değerler üzerinde olmadığı belirlenmiştir. Ayrıca Carslon’un trofik durum indeksine göre, ortalama TSI (SD) değerleri açısından oligotrofik-mezotrofik ve ortalama TSI (TP)değerleri açısından Eğirdir Gölü’nün mezotrofik özellik gösterdiği, TSI (CHL-a) ve değerleri açısından Eğirdir Gölü’nün mezotrofik sınıfa girdiği belirlenmiştir. Ortalama TSI değerlerine göre ise Eğirdir Gölü’nün mezotrofik seviyede olduğu belirtilmiştir. Eğirdir Gölü’nde ciddi anlamda buharlaşmanın etkili olduğu, gölde dip dolgusunun önemli miktarlarda artış gösterdiği buna bağlı olarak da sediman örneklerinde ağır metal birikiminin olduğu tespit edilmiştir.

 

Gönül TAŞDEMİR (BÜGEM) iklim değişikliği ve tarımsal sulamada suyun etkin kullanımına ilişkin dolaylı olarak mücadele kapsamında Havza Bazlı Destekleme Modeli yürütüldüğünü, bu modelde tarımsal yer altı su kısıtı bilgilerinin de kullanıldığını, su kısıtının olduğu havzalarda, bitki su tüketimi yüksek olan mısır gibi ürünler yerine su tüketimi az olan ürünlerin ekimini sağlayacak tedbirler alındığını, su kısıtı olan tarım havzalarında damla sulama yapmayan dane mısır üreticilerine Fark Ödemesi Destek ödemesi yapılmadığını, bu havzalarda su kullanımının azaltılmasını sağlamak için dane mısıra göre çok daha az su tüketen mercimek, nohut ürünlerine diğer havzalarda kilogram başına 50 kuruş ödenen fark ödemesi desteği ilave %50 ödeme ile 75 kuruş olarak ödendiğini, az su tüketen fiğ, macar fiği, yem bezelyesi, burçak ile mürdümük gibi yem bitkilerinin ekilişini artırmak ve üreticileri yönlendirmek amacıyla dekara 60 TL ödenen yem bitkileri desteğine ilave %50 ödeme ile dekara 90 TL ödendiğini belirtmiştir.

 

Taner KİMENÇE (SYGM) Eğirdir Gölü Özel Hükümleri ile ilgili sunumunda Eğirdir Gölü Havza Koruma Planı ve Özel Hüküm Belirlenmesi Projesinin içmesuyu havzaları özelinde hazırlanan ilk proje olduğunu, Özel Hükümlerin 16 Haziran 2012 tarihinde Isparta Mahalli Gazetesinde yayımlanarak yürürlüğe girdiğini belirtmiştir. Sunuma göre Özel Hükümlerde yer almayan hususlarda Eğirdir Gölü, ‘İçme-Kullanma Suyu Havzalarının Korunmasına Dair Yönetmelik’ ve mer’i mevzuat hükümleri çerçevesinde korunmaktadır. Eğirdir, Gelendost, Yalvaç, Senirkent İlçelerinin kısa, orta ve uzun mesafede bulunan sulama sistemlerinde kapalı sisteme ve su saati uygulamasına Havza Koruma Planı Uygulama Programında belirtilen sürelerde geçilecektir. Eğirdir Gölü'nden sulama suyu temin eden havza dışındaki sulu tarım arazilerinde,  İl Tarım ve Orman Müdürlüğü görüşleri doğrultusunda damla sulama yöntemine Havza Koruma Planı Uygulama Programında belirtilen sürelerde geçilecektir. 3 yıl içinde basınçlı sulama sistemlerine geçilecektir ve bu kapsamda yapılacak projelere desteklemelerde öncelik tanınacaktır.

 

Prof. Dr. Süleyman KODAL, Eğirdir Gölü Havzasında Tarımsal Sulama ve Sorunları nın tartışıldığı oturumda sulama ve su tasarrufuyla ilgili olarak kuru ve sulu tarım arasında 630 kat verim farkı olduğunu, sadece su tasarrufu yapmanın yeterli olmadığını, su tasarrufu yapacak yeni tekniklerin geliştirilmesi gerektiğini, sera tarımcılığının önemini ve sera tarımcılığının yaygınlaştırılmasının dolaylı yoldan su tasarrufu sağlayacağını, aynı suyla daha yüksek gelir elde etmenin yollarını araştırmasının önemli olduğu, doğrudan su tasarrufunda borulu sistemlerin kullandırılması kaçak su kayıplarını önleyeceğini, toprak nem sensörlerinin çiftçiyi bilinçlendirmede kullanılarak fazla su kullanımlarının azaltılabileceğini, damla sulamanın tek başına yeterli olmamakla beraber damla sulamanın başarısı bilinçli şekilde kurulması, doğru malzeme kullanması, doğru işletilmesi gibi faktörlere bağlı olduğunu belirtmiştir.

 

Prof.Dr.Yusuf UÇAR (ISUBÜ) yaptığı sunumda; elma üretiminde sulanan alanlar ile sulanmayan alanlar arasında 7 kat verim farkının olduğunu, sulama oranı, su uygulama ve su iletim randımanı düşüklüğünün Eğirdir Gölü sulamalarındaki asıl sorunlar olduğunu, Eğirdir Gölünden sulama suyunu alan ve damla sulama yöntemi ile sulama yapılan Eyüpler Köyü meyve bahçelerinde % 95’ler düzeyinde olması gereken su uygulama randımanının ortalama % 83 olduğunu, damla sulama yönteminde homojen bir su dağılımı için  ıslatma deseninin % 30 olması gerektiğini, buna karşın incelenen parsellerin sadece % 40’ında bu oranın yakalanabildiğini, yine incelenen parsellerin yaklaşık yarısında sulamaya başlanması gereken nem düzeyinin daha altında sulamaya başlandığını, bu sonuçların Eğirdir sulamalarında damla sulama yönteminin de yeterince etkin olarak kullanılmadığının bir göstergesi olduğunu, diğer sulama yöntemlerinde olduğu gibi damla sulama yönteminde de etkin su kullanımı için sulamaya yönelik toprak analizlerinin de mutlaka yapılması gerektiğini ve yeni sulama yöntemlerinin meyve bahçeleri kurulurken uygulanması gerektiğini belirtmiştir.

Murat ÇINAR (DSİ) tarafından yapılan sunumda; Eğirdir Gölü’ne yıllık ortalama 627hm3 su girdiğini bununla birlikte Eğirdir Gölünden sulama amaçlı 141hm3 su çekilirken, göl yüzeyinden buharlaşma ise 461hm3 olup toplamda 679hm3 su gideri olduğu vurgulanmıştır. Özellikle son yıllarda yaşanan kuraklık nedeniyle göl yüzeyine düşen su miktarı oldukça azalarak sen bütçesini olumsuz etkilemiştir. Eğirdir Gölü havzasında tarımsal faaliyetler kapsamında 13 bin hektar tarım alanını sulanması amacıyla 141hm3 su kullanılmaktadır ve sulama oranı %34’tür. Eğirdir Gölü Atabey, Gönen, Uluborlu, Senirkent, Yalvaç-Hoyran, Eğirdir-Boğazova ve Gelendost ovalarında sulama suyu olarak kullanılmaktadır ve Barla Sulaması dışındaki sulamalar klasik kanaletli olup su kullanım miktarları fazladır. 1970’li yıllardan itibaren geliştirilen sulama projeleri ile gölden terfi ile su kullanan Atabey, Senirkent, Hoyran, Gelendost, Eğirdir ve Barla ovalarında brüt 40 532 ha alan işletmeye açılmıştır. 2020 yılında Eğirdir gölünden sulanan tarım alanlarında fiilen sulanan 17 955 ha alanın % 70’inde meyve tarımı yapılmaktadır. Başta Elma (%65) olmak üzere kiraz, kayısı ve şeftali üretimi yapılmakta olup, yaklaşık 800 000 tonluk bir üretim gerçekleştirilerek yaklaşık 2 milyar TL’lik net gelir elde edilmiştir. Klasik kanaletli sulamaların yenilenmesi amacıyla projeleri hazırlanmış olup bunlardan Atabey Sulaması (Dünya Bankası kredili) ve Senirkent Sulaması yenileme ihalesi yapılmıştır. Mevcut sulama sistemlerinin kapalı sisteme geçirildiğinde sulamada kullanılan su miktarının 76hm3’e düşürülebileceği (%40 tasarruf edilebileceği) öngörülmektedir. Önerilen acil tedbirler içerisinde kuraklıkla ilgili acil eylem planlarının hazırlanması ve tedbirler (tek yıllık bitkilerin ekiminin geçici olarak yasaklanması, su durumuna göre meyveliklerin korunması için kısıntılı sulama programlarının yapılması, ürün kayıplarından doğacak ekonomik kaybın desteklenmesi, İhtiyaca göre DSİ tarafından takviye YAS kuyularının açılması vb.) yer almaktadır. Önerilen uzun vadeli tedbirler arasında ise projesi hazır olan sulama tesislerinin yenileme ihalesi yapılarak kapalı sayaçlı sulama şebekelerine dönüşümü sağlanarak azami su tasarrufu yapılması, Isparta ili içme suyu göl dışından başka kaynaklardan sağlanarak (Aksu–Sorgun barajı vb.) gölden içme suyu amaçlı su çekiminin önlenmesi, Köprüçayın kaynağında yer alan Aksu yılanlı sulaması yenilemesi yapılarak sağlanacak su tasarrufunun Eğirdir gölüne aktarımının sağlanması yer almaktadır.

 

Prof. Dr. Arzu BECER (AÜ) tarafından yapılan sunumda; Eğirdir gölü içerisinde yaşayan canlılar açısından değerlendirildiğinde kirlilikten dolayı bitkilerin gelişimini hızlandırdığı vurgulanmıştır. Ayrıca havuz balığının bitkilerle beslendiğinden bitkilerin taze filizlerini yemesi sonucu bitkilerde budama görevi yaparak göllerde bitki artışına neden olduğu, göl seviyesinin düşmesi ile birlikte balık larvalarının beslendiği canlıların karada kalarak balık popülasyonunun azalmasına neden olduğu ve aynı zamanda suyu süzüp temizleyen midye ve diğer kabukluların karada kalması nedeniyle su kirliliğinde artış olabileceği belirtildi.

 

ÖNERİLER VE YAPILMASI GEREKENLER

  • SYGM tarafından Eğirdir Gölü Havzasında, küresel iklim değişikliği perspektifinde farklı kuraklık koşulu, su kaynağı kapasitesi, arazi kullanım ve bitki deseni senaryolarına göre sektörel su tahsis planlamaları yapılmalıdır.
  • Eğirdir Gölü’nün yönetimsel sorunlarının ortadan kaldırılması amacıyla “Eğirdir Gölü Alan Yönetimi Başkanlığı” kurulmalıdır. Bu kurum göl yönetiminden sorumlu tek kurum olarak görev yapmalı ve Eğirdir Gölü’ne yönelik çalışmaları DSİ 18.Bölge Müd., Çevre ve Şehircilik İl Müd., Tarım İl Müd., SDÜ, ISUBÜ vb. diğer kurumların destekleri ile koordine etmelidir.(bknz: Kızılırmak Deltası Sulak Alan ve Kuş Cenneti Alan Başkanlığı)
  • Eğirdir Gölü Havzasında acil olarak basınçlı sulama sistemlerine geçiş yapılmalı, sulama yöntemi olarak da acilen damla sulama sistemi yaygınlaştırılmalı, kapalı devre sulama sitemine geçiş yapılabilmesi amacıyla hâlihazırda DSİ tarafından yapılan fizibilite çalışmalarının yatırım programına alınmaları hızlandırılmalıdır.
  • Eğirdir Gölü Özel Hükümleri revize edilerek havzanın jeolojik, hidrolojik ve sosyoekonomik özellikleri göz önünde bulundurularak, Eğirdir Gölü’nün koruma-kullanma dengesini önceleyen ve aynı zamanda uygulanabilir hükümler oluşturulmalıdır.
  • Eğirdir Gölü Kuşak Atık Su Arıtma Tesisi ve\veya Bölgesel Atık Su Arıtma Tesislerinin bir an önce kurularak atık suların arıtılmadan göle ulaşması engellenmelidir.
  • Çay Deresi ve Tepeli Köyü barajları projesi ile Boğazova’ya sulama suyu alınırsa, barajların kod seviyesi yüksek olduğundan elektrik kullanmadan sulama yapılması ve enerji masraflarının sıfırlanması mümkün olacaktır.
  • Eğirdir Gölünde bulunan düdenler hakkında detaylı araştırmalar yapılarak, Çıkacak sonuçlara göre yarar-zarar dengesi gözetilerek kapatılıp kapatılmamasının yolları araştırılmalıdır.
  • Havzalar arası su transfer olanakları araştırılarak (Aksu Çayı, Manavgat Çayı vb.) Eğirdir Gölüne kazandırılmasına yönelik fizibilite çalışmaları yapılmalıdır.
  • Eğirdir Gölü havzasında kaçak sondajların tespit edilerek sayaç vb. yöntemler ile yeraltı suyu çekimleri kontrol altına alınmalıdır.
  • Havzada yeni yapılacak sondajların izin süreçleri ile yeraltı suyu kullanım planlamalarında kullanılmak üzere havzanın hidrojeolojik yeraltı suyu modellemesi yapılmalıdır.
  • Havzanın toprak ve iklimsel özellikleri ile uyumlu aynı zamanda su tüketimi düşük ürün deseni oluşturulması için gerekli araştırma ve uygulamaya geçiş için mevzuat, destekleme ve eğitim çalışmaları yapılmalıdır.
  • Eğirdir Gölü yüzey buharlaşma miktarının düşürülebilmesi için gerekli araştırmalar ve alt yapı çalışmaları yapılarak, uygulamaya geçirilmesi sağlanmalıdır.
  • Tarımsal sulamalarda damla sulama ve yeni tekniklerin etkin bir şekilde kullanılabilmesi, sulama zaman planlamasının yapılması ve bunların uygulanmasına yönelik üreticilerin en kısa sürede eğitim çalışmalarıyla bilinçlendirilmelidir.
  • Damla ve diğer basınçlı sulama yöntemlerinin projelendirilmesinde, sulama programlarının oluşturulmasında ve sistemlerin işletilmesinde bitki, toprak, topografya ve ekolojik koşullar göz önüne alınmalıdır.
  • Bir yandan gölün korunması için gerekli tedbirler alınırken, diğer yandan üreticilerin daha az su kullanmaları nedeniyle uğrayacakları gelir kaybının önlenmesi veya azaltılması için gerekli tedbirler gerçekleştirilmelidir. Daha az su ile aynı geliri alabilmeleri sağlanmalıdır. Bu tedbirlerden biri örtüaltı tarımının yaygınlaştırılmasıdır. Örtüaltı üretimde birim alan-birim su geliri açıkta üretimin 5-6 katıdır. Kuraklıktan etkilenen üreticinin mağdur olmaması için sera yapımı desteklenmelidir. Ayrıca meyve yetiştiriciliğinde malç uygulaması da su tasarrufu sağlamaktadır.
  • Aynı sulama suyu miktarı ile daha yüksek gelir alınmasını sağlayan optimizasyon tekniklerinin uygulanması (optimum bitki deseni, optimum su dağıtımı), ülke genelinde tarımsal üretim planlaması yapılması gerekmektedir. Bu tekniklerle daha az su ile aynı gelirin elde edilmesi mümkündür.
  • Su kaynağının yetersiz olması durumunda kısıntılı sulama yapılması ve verimin azalması zorunludur. Bitkinin su açığına karşı hassas olduğu dönemlerin ve su-verim ilişkilerinin dikkate alınmasıyla hazırlanan kısıntılı sulama programları ile verim azalmasını minimize etmek mümkündür. Sulama suyunun yetersiz olduğu yıllarda proje alanındaki her bitki için kısıntılı sulama programlarının hazırlanarak çiftçilere destek olunması ve bu konudaki farkındalığın arttırılması gerekmektedir.
  • Sulamada su tasarrufu sağlayacak olan teknolojilerin (toprak nem sensörleri, otomasyon sistemleri) kullanımı desteklenmelidir.
  • Tarımsal sulamalarda damla sulama ve yeni teknikler, bitkilerin ihtiyaç duyduğu su miktarları, sulama zamanları ve su kayıplarının önlenmesi ile ilgili üreticilerin en kısa sürede eğitim çalışmalarıyla bilinçlendirilmesi sağlanmalıdır. Köylerde ve mahallelerde Muhtarların da desteği ile bilinçlendirme çalışmaları yapılmalıdır.
  • Su tasarrufu sağlanması için damla sulama ve yüzeyaltı damla sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması ve desteklenmesi gerekmektedir. Bu sistemlerin yanlış bilgi, yanlış proje ile kurulması ve yanlış işletilmesi durumunda su tasarrufu yapılması ve verim artışı beklenmesi mümkün değildir. Ziraat Bankası desteklerinin konu uzmanı kişilerce hazırlanmayan yanlış ve yetersiz projelere dayandırılması ülkemiz için büyük bir handikaptır ve bu yanlıştan bir an önce dönülmesi gerekmektedir. Damla ve yağmurlama proje desteklerinde konu uzmanı Ziraat Mühendislerince hazırlanan doğru projelerin esas alınması zorunlu hale getirilmelidir. Aksi halde üreticiler büyük kayıplara uğramaktadır.
  • Sulama suyunun tarım işletmeleri düzeyinde etkin kullanılabilmesi, sulamada aşırı su kullanımının ve geç veya yetersiz sulama yapılarak gereksiz yere stres oluşturularak verim kayıplarının önlenmesi için, mühendisler, sulama ile ilgili kuruluşlar ve çiftçiler tarafından dijital ortamda kullanılabilecek olan sulama programlaması (toprak, bitki, iklim, su iletim ve sulama sistemi verilerini kullanarak bitki su tüketimi, sulama suyu ihtiyacı, sulama zamanı ve kısıntılı sulama hesaplamalarını) yapabilen dijital bir karar destek sisteminin (TAGEM-SuET gibi) kullanılması gerekmektedir. TAGEM-SuET çiftçilerin yeterli ve kısıtlı su koşullarında mevcut koşullara en uygun sulama programını belirleyebilmeleri, dolayısıyla su kayıplarının ve gereksiz verim azalmasının önlenmesi açısından önem taşımaktadır.
  • Toprağının sulama açısından teknik özelliklerini bilmeyen üreticinin aşırı su kullanımının önlenmesi ve su tasarrufu yapması mümkün değildir. Eğirdir Gölü havzasında tarımla uğraşan çiftçilerin parsellerinin toprak fiziksel analizlerinin ve yaprak analizlerinin MAREM’in Toprak ve Tahlil Laboratuvarlarında yaptırması teşvik edilmelidir.
  • Tarımsal ilaçlamada; Pestisit sınırlamasına mutlaka geçilmeli, bir sezondaki ilaçlama sayısı da 5' e indirilerek, bu konuda kontrollü denetim mutlaka sağlanmalıdır.
  • Mevcut ve yetersiz Eğirdir Atıksu Arıtma Tesisi; rehabilite edilerek İleri Arıtma Tesisine dönüştürülmelidir (Biyolojik ve kimyasal).
  • Göl havzasını kuşatan, gölü besleyen kaynakların yer aldığı Dağ ekosisteminin bozulmasının önüne geçilmesi için; Mermer işletme ve arama ruhsatlarının sınırlandırılmasına yönelik girişimlerin başlatılması kaçınılmazdır.
  • Eğirdir Gölünün ekolojik dengesinin bozulmasına paralel olarak, su ürünleri dengesinin de bozulması dikkate alındığında; göle yavru balık aşılanması/salınması ve bu balıkların DSİ'nin sulama kanalları Pompaj yaklaşım alanlarından tarlalara ve bahçelere gübre olarak gitmesinin önüne geçmek için, geçmişte yapılan birkaç proje vakit geçirilmeden hayata geçirilmelidir.
  • Eğirdir gölü sorunları ve su tasarrufunun önemi konusunda yerel basında olduğu kadar ulusal basında da programlar yapılmalıdır.

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap