İç Sular Kaptanı Ali Demiral’ın Seyir Defteri…(2. Bölüm)

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,İç Sular Kaptanı Ali Demiral’ın Seyir Defteri…(2. Bölüm)
Haberin Tarihi: 18.12.2021 16:17:55 - Okunma Sayısı:3682 defa okundu.

Zeki TARHAN yazdı...

İÇ SULAR KAPTANI ALİ DEMİRAL’IN SEYİR DEFTERİ…

                               Zeki TARHAN – ANKARA

                                                        BÖLÜM :  2

            Ali Kaptan, Balıkçı esnafı olan ve ahrete intikal etmiş babası Abdullah DEMİRAL’ı rahmetle anarken, “ışıklar içinde yatsın” diyor ve çocukluğunda, babasının balık kültürünü kendisine nasıl aşıladığını şöyle anlatıyordu:

          “…Ben küçükken, avladığı KAVİNNE’yi bazen de daha az lezzetli olan BEYŞEHİR gölü KAVİNNE’sini, içini temizlemeden şişlere dizer, evimizdeki odun sobasının közünde bir güzel közledikten sonra, etini kılçığından ayırıp yedirirdi. Balık, közde pişince çok lezzetli olurdu. ( Hoş; bu közde balık pişirmeyi ve lezzetini küçüklüğümden bildiğimden, ben de yıllar sonra arazide, ekipteki mesai arkadaşlarıma her görevde, öğle yemeklerine KÖZDE BALIK – IZGARA yapıp yedirmeyi severdim… Arkadaşlarım da sağ olsunlar, hep taktir ederlerdi…)

                                                        ***

          …Ve ilkokul yılları… Ali, mahallesindeki Yazla İlkokuluna gitmektedir… Ali, O yılları bakın nasıl anlatıyordu, dinliyoruz: “… Çarşamba günleri, okullar öğleden sonraları tatil olurdu. Babam da, ağabeyim Ömer DEMİRAL ile birlikte bizi, Çarşamba öğleden sonra ve cumartesi – Pazar günleri, havanın durumuna göre, “DENİZ” dediğimiz gölümüze götürür, 1000’ lik  PARAKETA AVI’nda (=2000 metrelik ip üzerinde 1000 adet,  her iki metreye bağlı 20 santimlik yemlenmiş oltalı ipten oluşan balık avlama düzeneği) Sudak ve az sayıda oltaya takılan EĞREZ’leri yutarak yakalanan “SENATÖR SUDAKLARI” (=3 Kg. dan ağır ve büyük boy SUDAK’ların yerel adı) avlardık… Çok zevkli olurdu… Bu yüzden, göle gitmeyi hep sevmişimdir…”

                                                        ***

           Gençlik yılları, Ali’ nin “KAYIK MOTOR”lu yıllarıdır… Zaten küçüklüğünde balıkçılığa alıştırılmıştır. Bir gün baba Abdullah; “Sana KAYIK MOTOR” aldım, haydi göle!!!” der. Ali sevinçten ne yapacağını şaşırır. İtiraz da edemez, babaya sarılır… Balıkçılığın yanında, şimdi de KAPTANLIK dönemi başlamıştır Ali için.

            Kollar sıvanır ve ilk iş olarak, usta balıkçılarla işbirliği yapar…Bu işin en ince, püf noktalarına kadar bilinçli bir şekilde öğrenip, güzel de gelir elde etmeye başlar… Taa ki 1982’ de KEREVİT VEBASI’na kadar. Kerevitler de ölünce ve balık da o yıllarda yokluk ve kıtlıkla karşılaşınca, balıkçılığı bırakıp DSİ’ li yılları ve bugünkü SAREM olan, Su Ürünleri Araştırma Enstitülü yılları başlar Ali KAPTAN’ ın. Gelin burada, Ali KAPTAN’ a bir kulak verelim: “…Kendimi; işini, mesleğini şükürler olsun ki severek yapan ender insanlardan olarak addediyorum… Halen, emeklilik hayatımda da amatör iç su balıkçılığına, ara sıra Deniz olta balıkçılığını da ekleyip işimi- mesleğimi severek devam ettiriyorum…”

                                                           ***

           Ali KAPTAN’ ın; birbirinden değerli ve kıymetli üç kız evladı var. Kızlarından büyük olanı; Uşak Üniversitesi İşletme Bölümü Dr. Öğretim Üyesi, ortanca kızı Antalya da İlköğretim Matematik Öğretmeni, küçük kızı ise; Çankırı ili Orta ilçesinde İngilizce Öğretmeni olarak, Milli Eğitim camiasında vatana / millete hizmet etmekteler…

YARIN : SAREM’Lİ YILLAR…       

 

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap