KOKUSUNDAN TANIRIM

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,KOKUSUNDAN TANIRIM
Haberin Tarihi: 7.7.2015 10:32:00 - Okunma Sayısı:1526 defa okundu.

KOKUSUNDAN TANIRIM

 

            Geçenlerde gazetede, yeni evli çiftlere; toplum sağlığı merkezinden danışmanlık verileceği yazıyordu. Doğrusu güzel bir uygulama olabilir. Hayatını birlikte geçirecek çiftlere, neye hazırlıklı olduklarını, nelerle karşılaşacaklarını, kullanım kılavuzlarının birlikte yaşamaya uygun olup olmayacaklarını, kendilerini ne kadar değiştireceklerini, değişirken zorluklara katlanıp katlanmayacaklarını hatırlatabilir  ve ileriye projeksiyon yapabilirler.

            Dizilerdeki gibi her şey toz pembe değil. Basitçe söylenen ‘aşkım’, her zaman ayağa düşen sevgi ve saygı sözcüklerinin, kolayca harcanan duyguların farkına varmak, duyguların ötesinde aklını kullanmak nasıl olmalı anlatılmalıdır. Belki de sanal gerçeklik üzerinden simülasyon ile yaşanabilir.

            İlişkiler ya da arkadaşlık göz teması ile başlar. Çok önemlidir. Göz teması ile beyin süreçleri başlar ve kalbe giden yol açılır. Heyecanlanır ya da boş bakarsınız. Sonrada hormonal dengeniz değişir ve duygusal süreç başlar. Sizi heyecanlandıran, kalbinizin küt küt atmasını yol açan, aklınızı (beyninizin ön korteksini) esir alan süreçtir. Sonra bir gülemseme aklınızı başınızdan alır. ‘oksitoksin’ salgısı sizi bağlılığa götürür.

            Aslında sizin ilk ilginizi çeken karşılaştığınız kişinin kokusu olması gerekir. Ama bunları çoktan unuttuk. ‘bebek kokusu’ hatırladınız mı? Bunlar geçmişte kaldı dediğinizi duyar gibiyim. Evet öyledir. Deodorant ve parfümlerle ve yapay kokularla tanışalı beri bunları unuttuk. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki insanlar birbirlerini saf kokularıyla tanıdıklarında kendisine genetik olarak en iyi, uygun eşi seçebiliyor. Geçmişte insanlar incir yaprağıyla gezerken, sağlıklı eş seçimini topluluklar arasından seçebilmekteydi. Beyinde en eski duyu organı koku duyusudur. Koku soğancığı, beynin derinliklerine, limbik sistemin (duyusal süreçlerin) merkezine uzanmaktadır. Aslında bakterilerle bozulmamış saf insan kokusu özeldir. Şifre gibidir. Koku duyusunu sunileştirdik. Çilek çilek gibi kokmalı. Kuyubaşı çiçeği yerinde güzel olmalı. Koku duyusunun kaybolması hafızamızı da götürür. Koku ve göz temasını geçtim, duygularla da oynamaya başladık. Altı temel duyguyu (sevinç, üzüntü gibi) karıştırdık. Duygu denizinde boğulduk. Aslında dünyanın neresine giderseniz gidin, altı temel duygu hemen tanınır. Artık insanları tanıyamıyoruz. Sanal dizi, görüntüler ve hareketlerle duygularımızın fabrika ayarlarıyla da oynadık. Sürekli kaygılar, stresler, yapay ilgiler, çıkar odaklı ilişkiler, anı yaşayamamak bizi biz olmaktan çıkardı. Çevresel faktörler (epigenetik), bizi bizden daha çok etkilemeye başladı. Dünyayı yaşanabilir kılmalıyız. Duygularınızla fazla oynanmasına izin vermeyiniz. Duygularınızı kontrol etmenin yolu akılcı olmak, ön beynin faaliyete geçmesine izin vermek demektir. En son gelişen ön beyin göz hizasından (ya da alından) bebeklikte ‘bıngıldak’ dediğimiz kafanın arkasında (parietel kortekste) biter. Bir şekilde alın yazısıdır. Baştan itibaren çeyrek yüzyılda gelişir. Geliştirmek, akılcı olmak sizin elinizde. Duygularla oynamak tehlikelidir. Sizi iyiye de götürebilir, kötüye de. Onun için gelişmiş toplumlar aklını kullanır, duygularıyla hareket etmez. Aslında bazı ülkelerde aklınızı karıştırmak istemezler., hep duygularla baş başa kalın isterler. Çünkü gerektiğinde kullanmak kolaydır. Çaba gerektirmez. ‘körün bellediği gibi’ hareket edersiniz. Farkındalık ya da bilinç kaybolur, kaybettirilir. Dış dünyanın kötülüklerle dolu olduğu, medya ve tv’lerde pompalanır. Zaten buralarda yer alan % 10’dur. Yüzde doksan iyiyi göremezsiniz. Gözünüzü açarsanız iç dünyadan dış dünyaya bakabilirsiniz. Çok gittik duyguyu yerinde, aklı her zaman kullanmak yararlıdır.

            Sadece bu kadar mı? Gelenekler var, görenekler var, alışkanlıklar var. Kısacası anlaşmak için kültür önemli bir faktör. Burada hoş görünüz ve empatiniz devreye giriyor. Ne yazık ki, beyinde; empatinin kumanda merkezi ön beyin içerisinde orbito-frontal kortekstir. Burayı çalıştırmanız, geliştirmeniz gerekmektedir. Ön yargıları ve inançları bu şekilde aşabilirsiniz. Ön yargılar sizi kestirmeden götürür. Ama uçurumla karşılaştığınızda düşmekten (öfkeden) alıkoyamaz. Biraz empati ön beyinde var. Ayna nöronlar, siz ne yaparsanız, karşınızdakinin de onu yapmasını sağlıyor. Empati için altyapı var. Gerisi size kalmış.

            Çocukları unutmayalım. Geleceğimiz her şeyimiz. Şimdiden düşündünüz mü? Herkes kendisine uygun çocuk ister. Ama çocuklar farklıdır. Sizlerin birer parçasıdır. Ayrı ayrı değil bütün olarak hareket edersiniz. Bütenleşen çocuk birey olur. Birlikteliğiniz de çeyrek yüzyıl önemlidir. Anne vazgeçilmezdir. Evin reisi konusunu çözmelisiniz. Huzur ve güven önemlidir. Zaten bu konu doğal olarak çözülmelidir. ‘kılavuzu karga olanın başı beladan kurtulmaz’ diye halk arasında bir deyim vardır, hatırlayınız. Karga hayvanlar içerisinde biraz üstünlüğe sahiptir. Sakladığı yiyeceği bulur. Fakat yolu bulan eşektir. Nereye gideceksiniz konusunu artık birlikte karar vereceksiniz. Biraz uçtuk ama meseleye yukarıdan bakmak lazım.

            Herşeye rağmen iyi günde kötü günde birlikte. Huzurlu, mutlu olmak sizin elinizde. Bilmemek değil öğrenmemek ayıp derler. Uzmanından dinlemek, geleceği gözünüzün önüne getirmek, hem kendimiz, hem de toplum sağlığı açısından önemli.

            Gençler sizlere mutluluklar diliyorum. Dünya sizindir.

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap