Zeki TARHAN – Ramazan TOPRAKLI Röportajı

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,Zeki TARHAN – Ramazan TOPRAKLI Röportajı
Haberin Tarihi: 15.9.2022 17:00:02 - Okunma Sayısı:1053 defa okundu.

10 SORU 10 YANITTA, HAMİDELİ KAHRAMANI  RAMAZAN TOPRAKLI’YI TANIMAK…

Zeki TARHAN – Ramazan TOPRAKLI Röportajı

10 SORU 10 YANITTA, HAMİDELİ KAHRAMANI

 RAMAZAN TOPRAKLI’YI TANIMAK…

                              Röportaj : Zeki TARHAN 

                 TARHAN -  17 Eylül 1176 Miryokefalon zaferinin 846. Yıldönümü, 17 Eylül cumartesi günü Gelendost’ta çeşitli etkinliklerle kutlanacak… Şöyle geriye bir baktığımızda; 2010 yılının 5 – 6 Haziranında, Bilim Heyetiyle birlikte savaşın olduğu yeri, alanda katılımcılara göstermek amacıyla kayıklarla Eğirdir gölündeki Kemer Boğazının hem batı, hem doğu yakası Bilim heyetine gösterilmiş ve tarafınızdan alanda bir Brifing verilmişti. 2010 yılından bugüne dek Miryokefalon zafer etkinlikleriyle ilgili neler yaptınız?

                TOPRAKLI – Etkinliklerin ilki ve en mühimi Nisan 2010 çıkardığımız Değişen Coğrafya ve Miryokefalon Savaşı adlı kitabımızdı. İkincisi 5-6 Haziran günlerinde savaş alanının bilim heyetine gösterilmesi, üçüncüsü 27 Eylülde Kayseri Uluslararası Bilgitoyunda (Sempozyum) yaptığım sunumdur. Bilâhare zaferin sene-i devriyesinde çok sayıda bilim adamının katılımıyla 2011, 2012, 2013, 2014, 2015, 2016, 2017, 2018 yılları olmak üzere her sene Eğirdir Gölü çevresinde yaptığımız kutlama ve bilimsel toplantılardır. Bu faaliyetlerimizi 2013 yılından itibaren her yıl çıkardığımız HAMİDELİ TARİH adlı yayınlarımızla kayıt altına aldık.      

               TARHAN – 2015 yılına gelindiğinde, hemşerimiz Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi bir Selçuklu uzmanı olan Prof. Dr. Refik TURAN hocamızın TTK (=Türk Tarih Kurumu) başkanı olmasıyla birlikte, sözünü ettiğiniz zafer kutlaması etkinliklerine Refik hocamızın da katılması, savaşın olduğu yerin kesinleşmesi bağlamında bir ilerleme sağladı mı?

              TOPRAKLI – Sağlamadı sayılır. Refik Beyin en büyük katkısı 2010, hatta 2008 yılından itibaren bir tarihçi olarak bizim iddiamıza katılmasıdır. 27 Eylül 2010’daki Kayseri Bilgitoyuna katılmam da O’nun desteğiyle oldu. Şayet O desteklemeseydi bağnaz tarih camiası beni Kayseri’de konuşturmazdı. Refik Bey sayesinde bizim iddiamızı Mısır’daki sağır sultan bile duydu. Refik Bey TTK Başkanı olduktan sonra her yıl yapılan kutlamalara Kurum olarak katıldı ve büyük destek verdi. Ancak ben şimdi TTK Başkanı oldum. Onun için her iddiaya eşit mesafede olacağım diye yanlış iddialar da bizim doğru ve haklı iddiamızla eşit seviyeye getirildi. Böylece koca beş yıl bir netice alınamadı.

              TARHAN – Sizin 24.06.2010 tarihli, Kültür ve Turizm Bakanlığına yazdığınız; “Miryokefalon Savaşı alanında yapılacak araştırmalar” hakkındaki dilekçenizde 5 maddelik bir araştırma çalışması talebiniz olmuştu. Bu talebiniz bakanlıkça olumlu karşılanmış mıydı?

             TOPRAKLI – Olumlu karşılanmadı. Bakanlık dilekçeme 07.07.2010 tarih ve 144190 sayı ile Akademisyenlerce yapılacak bir müracaat halinde konuyu değerlendireceğini söyledi. Ben de dilekçemi ve Bakanlığın verdiği cevabı ekleyerek, 05.08.2010 tarihinde bir akademisyene müracaat ettirmeleri için SDÜ ve Isparta İl Kültür Müdürlüğüne dilekçe verdim, ama bir şey çıkmadı.

             TARHAN – 846 yıl önce Eğirdir Gölü kıyılarında kazanılan Miryokefalon zaferiyle, Tarihi Coğrafyacılara büyük bir görev düşüyordu… Zaman içinde iklim, deprem veya jeolojik olaylar sonunda göl seviyesinin yükselerek Eğirdir ve Hoyran Göllerinin birleştiği, su altında kalan yol ve YENİCE KÖPRÜSÜ’ nün yıkıldığını öne sürüyorsunuz. Tarihi Coğrafyacılar, Jeolog ve Hidrojeologlar da sizin bu görüşünüzü destekliyorlar mı?

              TOPRAKLI – Konuya ilgi gösteren Jeofizik Y. Müh. H. Hüseyin Aksu ile MTA Gn. Md. Jeoloji Müh. Dr. Fisun Fethi Yiğit benim savımı desteklediler ve eski Eğirdir Gölü’nün kuzey kıyısının, Barla ile Gelendost-Hacılar köyünden geçen hat üzerinde bulunduğunu söylediler. Bu konuda [Aksu, H.H.-Yiğit F.F. (2019): “Batimetre Verileriyle Eğirdir Gölü Eski Sınırının Yorumlanması” Techno-Science, 2. Bl., Burdur, s.750-754] adlı bir bildiri bile yayınladılar.

               TARHAN – Sizin için KEMER BOĞAZI köprüsü önemli. Bu köprünün ortaya çıkarılması, zaferin kazanıldığı yerin tescili açısından ne kadar geçerli olur?

              TOPRAKLI – Köprü ayaklarının ve enkazının bulunması sadece Miryokefalon savaşının yerinin tescili için değil, ilim âlemi için çok önemli olacaktır. Çünkü köprü üzerinde bazı yazıtlar olması gerekiyor. Bu yazıtların ortaya çıkarılması, Dünya’da büyük yankıya sebep olacaktır. Bu köprü tarihî Kıral Yolu veya İpek Yolu üzerindedir. Köprüyü bulmak benim gücümü aşıyor.

              TARHAN – Kemer Köprüsü ortaya çıktığında, Ramazan TOPRAKLI’ nın heykeli dikilir mi dersiniz? Bunu şunun için soruyorum;”… TOPRAKLI, köprüyü ortaya çıkarsa bile, savaşın orada yapıldığını göstermez” diyen bir bilim insanımız var. Prof. Dr. Abdulhalûk ÇAY. Buna bir yanıtınız olacak herhalde.

             TOPRAKLI – A. Çay çok beyefendi biridir, üç defa davetimize icabet etti. İddiamızın doğru olduğunu en iyi bilen kişi O’dur. Karamıkbeli iddiası benim doktora tezim diye, O, bu işi bir gurur meselesi yaptı. İlim adamı hata yapmaz diye bir şey yok. Çay, göl suları altında kalan köprüyü, hemen bulacağımızı sanarak, “köprünün bulunmuş olması savaşın burada olduğunu göstermez” dedi. Köprü çıktığında kendimin değil, Çay ile birlikte Refik Bey, Gazeteci olarak sizlerin ve bir heyetin bulunduğu, Taksim’deki gibi bir heykelimizin dikilmesinin gelecek kuşaklar için yararlı olacağını düşünürüm.

             TARHAN – Miryokefalon savaşının yapıldığı yer hakkında, tarihçiler çok farklı yerler gösterdi. 5 – 6 yer. Çivril’ den tutun Karamık Beline kadar. Bildiğiniz gibi, TTK’ nun düzenlediği bilimsel toplantılarda, savaşın yapıldığı yer konusunda farklı görüşler bütün yönleriyle masaya yatırılarak tartışılmıştı. O toplantılara ben de katılmıştım. Farklı görüşlerin çoğu elenmişti bilimsel ve rasyonel görülmediği için. Ama tescillenmiş bir durum da yok. Son dakikada; Konya’ da “Bağırsak Deresi” diye bir yer atıldı ortaya. Bütün bunlara ne diyeceksiniz?

             TOPRAKLI – Önceleri bütün ciddî tarihçilerin iddiası Yalvaç-Kundanlı ile Hoyran Gölü çevresinde toplandı. Remsi (Ramsay), Tomaşek (Thomaschek), Aykof (Eickhoff), O. Turan, A. Sevim, E. Merçil ve Çay dâhil hepsi de Kundanlı civarını iddia etti. 1911 yılında Şehbenderzade Filibeli Ahmet Hilmi, Eğirdir’in kuzeyi, Yılmaz Öztuna ise 1970’lerde Eğirdir Gölü’nün az kuzeyi dedi. H. Şekercioğlu, galiba Öztuna’nın tesiriyle Sultan ile Anamas dağları arasında kalan Gelendost ovasını iddia etti. 1897 ile 1990’lara kadar yaklaşık yüz yıl, Kundanlı civarı iddia edildi. Bundan sonra bencileyin iki satır okuyan birileri yeni yeni yerler iddia etmeye başladılar. Ben bir mühendis olarak Kundanlı’yı iddia eden ciddî bilim adamlarına dayanarak Kemer Boğazı ve Yenice Sivrisi’ni iddia ettim. “Kemer Boğazı’ndaki köprü, tarihî yola işaret ediyor, Kundanlı’yı iddia edenler, tarihî yolun Kemer Boğazı’ndan geçtiğini bilselerdi Kundanlı’yı iddia etmezlerdi dedim”. Neticede haklı çıktım. Çünkü Honiyates’in tasvirine Kundanlı değil, Kemer Boğazı-Yenice Sivrisi uyuyordu. 18 Eylül 2010 günü Yılmaz Öztuna, Türkiye Gazetesinde Miryokefalon Savaşını anlatan bir yazı kaleme aldı: “Miryokefalon, Eğirdir Gölü’nün az kuzeyindedir. Tam yeri hakkında bu yörenin insanı Yk. Müh. Ramazan Topraklı bir kitap yayınladı: M. Savaşı, 2010 Ankara”. Gerçek tarihçi, Öztuna’yı görmezden gelemez.

             TARHAN – Maziye köyü, göl suları altında kaldığı için, ahalisi YENİCE köyüne taşınmış. Değişen coğrafya ve dönüşen tarih bağlamında bunu değerlendirir misiniz?

              TOPRAKLI – 1501 yılına ait tahrir defterinde “Maziye” köyü ve Maziye köyüne ait gelirler arasında “Firigos Boğazı’nda gemi hasılatından 500 akçe” kaydı var. Firigos Boğazı denilen boğaz, Kemer Boğazı’ndan başkası değildir. Yine 1530 tarihli tahrir defterinde Kemer Boğazı’ndaki bir mezranın adı Firigos Mezrasıdır. Barla kasabasının altında bir mevkiin adı Firigoslar’dır. Bu isimler, ünlü Firik şehri Kelene’nin (Kelaina) Kemer Boğazı ile Yenice Sivrisi arasında ve Marsiyas ırmağı boyunca uzandığına işarettir. “Her yanı dik bayır olan Kelene Hisarı” Yenice Sivrisi’dir (Arrianos, 1945: 66). Hoyran Gölü ile Eğirdir Gölü arasında bir ırmak vardır ve bu ırmakta gemiler çalışmaktadır. Zira köprü de bu ırmak üzerindedir. Kundanlı yakınındaki Tekmorion kitabesinde zikredilen Marsia köyünün adı, Türklerin ağzında Maziye oldu. 1614 yılında denizin (göl) basmasıyla göl altında kalan Maziye (Marsia) köyüne ait yıkıntılar, geçen yıl gölün çekilmesiyle meydana çıktı. Merak eden gidip görebilir. Marsias ırmağı adını işte bu Marsia adından almaktadır. Bu konulara eğilen tarihçi pek yok. Prof. Dr. Mehmet Özhanlı www.ozyalvac.com adlı sitede bugün (15.09.2022) “Sular Çekilince” başlıklı bir makale yazmıştır ve Eğirdir Gölü’nün çekilmesiyle yeni yerleşim yerlerin ortaya çıktığını belirtmektedir.

              TARHAN – “Miryokefalon” coğrafyaya ait bir isim olduğuna göre, su kaynaklarının bulunduğu Kemer Boğazı ve civarını anlattığını, başka coğrafyadaki yerleşim birimi insanlarını sizce nasıl ikna edebiliriz?

             TOPRAKLI – Merak edeni ikna edebiliriz, ama merak etmeyeni nasıl ikna edeceğiz? Yunanca “Miryo” binlerce, “Kefal” kafa, Miryokefal ise binlerce kafa demektir. Atina’da otururken 21 Aralık 2010’da ansızın aramızdan ayrılan İTÜ’den arkadaşım olan Tanas, “Miryokefalon kelimesinin artikeli, yani ad belirleyicisi yok, coğrafyaya ait bir isim” demişti. Kefal, “su başı, su gözü”, “Miryokefalon” ise “binlerce su başının” bulunduğu bölge demekti. Filhakika bu yer, su kaynakları bakımından çok zengin olan Kemer Boğazı ile Kayaağzı Pınarları arasındaki bölgedir. Kayaağzı Pınarlarına ilâve olarak Karababa Mahallesi önü, Akbük ve Kemer Boğazı’nda sayısız su kaynağı vardır.

            TARHAN – Sizce savaşın yeri, TTK tarafından tescil edildikten sonra da tartışılmaya devam eder mi?

            TOPRAKLI – Etmez. TTK tarafından tescil edilmese dahi etmez. Çünkü ne Denizli Kufi Boğazı, ne Afyonkarahisar Kızılören, ne de Konya Bağırsakdere Boğazı iddialarının elle tutulur hiçbir tarafı kalmadı. Yazdığımız makale ve bildirilerle onların bütün iddiaları çürütüldü. Onların tarih önüne çıkacak yüzleri yok. Biraz ortalıkta dolaşabiliyorlarsa Türkiye’de tarihçiyim diyen gerçek bir bilim adamının olmayışındandır. Biz gerekli her çalışmayı yaptık ve gelecek kuşakların nazar-ı dikkatlerine havale ettik.

Bu Haberi Paylaş


  • eğirdir,egirdir haber,akın gazetesi
  • eğirdir,egirdir haber,akın gazetesi
  • eğirdir,egirdir haber,akın gazetesi
  • eğirdir,egirdir haber,akın gazetesi
  • eğirdir,egirdir haber,akın gazetesi
  • eğirdir,egirdir haber,akın gazetesi
  • eğirdir,egirdir haber,akın gazetesi
  • eğirdir,egirdir haber,akın gazetesi
  • eğirdir,egirdir haber,akın gazetesi
  • eğirdir,egirdir haber,akın gazetesi
  • eğirdir,egirdir haber,akın gazetesi
  • eğirdir,egirdir haber,akın gazetesi
  • eğirdir,egirdir haber,akın gazetesi
  • eğirdir,egirdir haber,akın gazetesi

Yorum Yap