80’Lİ YILLARDAN 2000’Lİ YILLARA
ELMANIN SEYİR DEFTERİ…
Zeki TARHAN – ANKARA
BÖLÜM : 22
KURTAY, “Daha önce gazetemde yaptığım neşriyatta, arazinin Arap’lara kiralanmasının aleyhinde olduğunu” söylüyordu. Ve TARHAN da; “Niçin aleyhindeydiniz sayın Kurtay?” diye soruyordu… Ve bakın Kurtay, nasıl bir yanıt veriyordu?
KURTAY – Ben, Atatürk’ ten aldığım ilhamla, her türlü kapitülasyonun aleyhindeyim. Ama, toplantıda verilen izahatın, elmacılığımız ve ihracat yönünden ışık tutacağı ve ferahlık yaratacağı kanaatine vardığımdan, bu arazinin 49 senelik bir süre ile kiralanmasına taraftar oldum. 49 sene sonra bu tesisler inşallah, Devletimizin malı olarak ve o civar köylerin hizmetine girer… Bunu, samimi olarak temenni ediyorum…
***
TARHAN – Sayın Kurtay, sayın ÜSTÜN, söz konusu arazinin rantabl ve prodüktif olmayacağı ancak, Gölümüz hinterlandında bir arazi verilmesi şeklindeki görüşlerine katılıyor musunuz?
“GÖLÜMÜZ HİNTERLANDINDA, 800 DÖNÜMLÜK
BİR HAZİNE ARAZİSİ YOKTUR”
KURTAY – Sayın Halil ÜSTÜN’ün bu görüşüne katılmıyorum. Suudi Firması, “DENİZALTI” denilen bu araziyi, tarım yapılabilecek bir duruma getirmek suretiyle, en büyük hizmeti yapacaktır. Ağır masrafları göze almaktadır… Bu teşebbüs, bu firmanın teknik elemanlarınca tetkik edilmiş ve karara varılmış olduğuna göre, bir mahsur da yoktur. Gölümüz hinterlandında, 800 dönümlük, 1000 dönümlük bir hazine arazisi yoktur. Hepsi de şahısların malıdır. En münasip yer, Eğirdir Elmacılığının kaderi yönünden burasıdır. Bu firmayı Eğirdir’e getiren tek faktör ve gerçek, Asil Nadir firmasının ESTAŞ Soğuk Hava Deposunu almak için ihaleye katılmasıdır. Aynı zamanda, elmalarımızın iklim özellikleri nedeniyle, dünyanın en leziz ve nefis elma karakteri arz etmesidir. Bu fırsatı kaçırmak, Eğirdir’in ekonomik ve ticari yönden hatalı olur.
YARIN: SİGORTA KURALLARI İÇİNDE “DOLU FONU”