Depremin Depreştirdikleri (10. Bölüm)

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,Depremin Depreştirdikleri (10. Bölüm)
Haberin Tarihi: 24.4.2023 10:31:10 - Okunma Sayısı:1838 defa okundu.

Hüseyin KIYMIK Yazdı

Depremin Depreştirdikleri (10. Bölüm)

Tabiki bu suhbetlerin tamamı aynı gün ve gecede olmadı. Müsait zamanlarda arasıra yapıldı. Depremle ilgili sohbetten sonra kendisine Sözler mecmuasını hediye ettim. Kitabu mutlaka okuyacağını söyledi. Kendisine;

Selim, sana anlattıklarımın daha genişi bu kitapta. Benim bu hale gelmeme sebebte bu kitabtır. Ben anlayabildiklerimi aklımda kaldığı kadarıyla anlattım. İnanıyorum ki sen çok daha fazla istifade edecek ve daha iyi anlayacaksın, diyerek Selim'i odasına gönderdim.

Öğrendiğime göre o gece heyecanlı bir şekilde kitabı okumaya başlamış. Zaman zaman kendisini ziyaret ettiğimde kendisindeki değişikleri gözlerimle görüyordum.

Onun hem maddi hemde manevi sağlığını kazanmasına ondan çok daha fazla ben sevindim. Böylesine güzel bir netice için beni vesile kılan Rab'bıma sonsun şükürler ettim. İman ve Kur'an hakikatlerine hizmetin kainatın en büyük bir hizmeti olduğunu bir kez daha idrak ettim.

Kur'an hadimlerinin siyasetin pis çarklarını çarklarına kendilerini kaptırmamalarını..Memleketimiz maddi ve manevi afetlerden korunması için asıl mesleklerinin başına geçmelerini..En büyük davanın bu olduğunun şuurunda olmalarının luzumnu bir kez daha anladım. "Karşımda müthiş bir yangın var, alevleri göklere yükseliyor. İçinde evladım yanıyor. İmanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye imanımı kurtarmaya koşuyorum.." diyen Üstatlarına yol arkadaşı olmalarının ehemmiyetini tekrar hissettim.

Her yerde ve her zaman milyonlarca selimler bizi bekliyor. Kur'an'ın asıl ve değişmez davası olan tevhidi, iman ve islamın hakikatlarını anlayıp yaşayarak bir muhtaca duyurmaya çalışalım.

Aradan bir hafta daha geçti. Artık ilaçlarda iyice tesirini göstermeye başladı. Selim ayakta durabiliyor, azda olsa adım atabiliyordu. Moralide bir hayli yüksekti. Yeni bir hayata başlamanın sevincini yaşıyordu.

Üç Mart Cuma günü Selim artık taburcu olacaktı. Odasına girdim. Onu seccadenin üzerinde gördüm. Benim geldiğimi hissedince başını kaldırdı. Ayağa kalkıp bana öyle bir sarıldı ki hem ağlıyor hem konuşuyordu.

-Hocam, inan bana ben yeniden doğdum. Kendimin kim olduğumu, yaratanımın varlığını, neden yaratıldığımı, nereden gelip nereye gittiğimi, bunların hiçbirisini bilmiyordum.Boş, sıkıntılı ve acı bir hayat geçiriyordum. Dünya lezzetlerinin hiçbiri beni tatmin etmiyordu. Bu deprem içimde esen rüzgarı fırtınaya dönüştürmüştü. İsyanda azgınlaşmıştım. Hem kendisine hem çevresine zarar veren bir saldırgana dönüştüm. Beynimi kemiren sorularıma cevap bulamadıkça çareyi ölümde buluyordum. Bu deprem içimdeki tüm pislikleri depreştirdi. Şimdi kurtuldum elhamdülillah. Rab'bım bu iman nimetini sizin vasıtanızla bana ihsan etti. Biliyorum ki ölünceye kadar alnımı secdeden kaldırmasam şükrünü eda etmiş olamam.

Yeni hayatım günahlarıma ve isyanlarıma tevbe etmekle ve bu hakikatları bir muhtaca ulaştırmakla geçecek. Size Allah'ın huzurunda söz veriyorum. Ne olur beni bir hizmet arkadaşın ve bir kardeşin olarak kabul et ve beni bırakma. Hep beraber olalım.

-SON-

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap