Alın Teriyle Yazılan Isparta Hikâyesi

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,Alın Teriyle Yazılan Isparta Hikâyesi
Haberin Tarihi: 10.12.2025 11:28:53 - Okunma Sayısı:100 defa okundu.

Bayram Aygün yazdı...

ALIN TERİYLE YAZILAN ISPARTA HİKÂYESİ

Osmanlı topraklarında yenileşme rüzgârı ne zaman esmeye başlasa, gökyüzünde kara bulutlar toplanırdı; kimi zaman bir afet, kimi zaman bir harp, kimi zaman da iç kargaşalık bu girişimlerin önüne set çekti. Saygıdeğer Isparta halkı ise, bütün bu fırtınaların ortasında, alın teriyle üretmeye tarihi süreç içinde devam etti. Sade vatandaş olarak azmini hiç kırmadı.

Osmanlı halkı, Saygıdeğer Ispartalılar tarihin yükünü her daim sırtladı. Gül ürünlerini, afyon sakızını, halıyı, el dokumalarını, deri ürünlerini, kitre, kurutulmuş sebze ve meyvelerini üretti. Osmanlı bütçesine katkıda bulundu yüzlerce yıl!

Padişah III. Selim’in yeğeni IV. Mustafa’nın Siyonist Yahudi ajan-tüccarlarıyla arası iyiydi. III.Selim tüm Osmanlı bölgelerinde yenilikler yapmaktaydı. Ticareti, dış satımı üretimini destekliyordu. Özellikle Isparta ve bölgesinde üretilen ve de Yörük-Türkmenlerin basit, çerden çöpten ev-el tezgâhlarında ürettikleri kumaşlar yok satıyordu dış pazarlarda. Yahudi tüccarların ellerindeki mallar satılamıyor, ellerinde kalıyordu.

***Her yıl iki defa düzenlenen İstanbul Hasköy panayırında, Eğirdir Pınar pazarında ve Isparta İplikçi camii arkasındaki İplik pazarında Ispartalıların dokudukları yünlü, ipekli, pamuklu dokuma Boğasi (Boğadan: sağlam) kumaşları dünyanın dört bir yanından alıcılar keyifle alındığı dönemler yüzyıllarca sürdü.

Siyonist çıkarcı gruplar sadece Isparta da değil tüm Osmanlı eyaletlerinde çoğaldılar.  Prof. Neşet Çağatay bu durumu şöyle açıklıyor: ”…Padişah III. Selim’in yenileşme girişimlerini İslami din adamı, derviş kılıklı Siyonist ajanlar baltalamayı başarmışlardı.  Yer yer görülen uyanış hareketleri ise millet hayatında etkili olacak biçim almıştı 1798’li yıllarda”

I. Mustafa’ dan destek alan Yahudi ajan-tüccarlar (İslami din adamı görünümlü) tüm Osmanlı eyaletlerindeki sancak medrese okullarını sızdılar. Medrese hocalarını para-pulla etkilemeyi başardılar. Medreselerde bilhassa sancak Isparta’sında gerçek dini güzellikler yerine saçma sapan bilgiler verilmeye, sahte dervişler mezun etmeye başladılar.

Siyonist planlamayla medreselerde yetişenler kendilerini halkın beslemesini istediler. İşsiz güçsüz, dervişlerin tüm Osmanlı bölgelerindeki medreseler (Isparta medreseleri dâhil) Siyonist Yahudiajanların desteğiyle bozulmaya yüz tutmuştu..Bu olanları Tarihçi Böcüzade orijinal Isparta Tarihi kitabında: “Bu okullardan çıkanlar Allah için değil kendileri için, kendilerine hizmet etmeye başladılar bu dönemde. Medrese forsuyla; derviş kılığına girenler az değildi. Üretmiyorlardı.

Köy köy dolaşıp dini söylemlerle üretenlerin sırtından geçiniyorlardı. Dervişler sadaka, adak adayacak vatandaşların peşindeydiler. Oysa İslamiyet’in gayesi bu muydu? Haşa! Eli kolu tutan bir adamın dilenmesi haramdır. Tarımda, ticarette, sanayide çalışıp helal kazanç elde etmek dinin emirleri arasındadır” diye yazıyordu bu dönemi.

***Yahudi tüccarlar bu durumdan çok “rahatsız oluyormuş” rolünü oymadılar.III. Selim mücadelesini hep sürdürdü. Sırf Osmanlı ticaretini millilikten alıp ele geçirmek içindi.O zamanın okullarındaki müderris hocalar yüce dinimizin güzelliklerini anlatmaları gerekirken; hiçte hoş olmayan hayali düşünceleriyle insanımızı Yüce İslamiyet’ ten uzaklaştırıyorlardı. Isparta’nın konuşulan tarihçisi Bözüzade Süleyman Sami şöyle dillendiriyordu o kara günleri:

Isparta sancağının hem kara hem ak yılları oldu. (Ispartalı Böcüzade (1798) Tarihi, Ün Dergisi Yazar Fehmi Aksu’nun yazdıkları(1938):Prof. Dr. Neşet Çağatay: Ispartalı Dinler Tarihi profesörü)

Isparta halkını çevresiyle birlikte üretime, doğru inanca, barışa, kardeşliğe sevk edeninsanlar az değildi. Zaman zaman bozulmaya yüz tutan medreselerde, tekkelerde halktan kopuk bir yaşam sürdürüldü. Sağduyulu Isparta halkı dokuma tezgâhlarında iplikler umutla örüldü. Bölgenin insanlarına giyecek sağlandı. Tabakhanelerde deri işlendi. Dış satım gelişti.

Tüm Osmanlının üretici, müteşebbis alanlarına Padişah Selim III’ün desteği devam etti. Her şeye rağmen üretmenin ibadetlerin başında yer aldığını savunan Isparta Mütesellimi Mustafa Necip Ağa (Vali adına sorumlu yönetici), (1798) yılında esnafı toplayarak şehirde ve köylerde dokuma tezgâhları kurulmasını teşvik etti.

Eskiden dokunduktan sonra boyanan kumaşlar hızlı bir şekilde dış pazar buluyor. Üretici halkı kandıranları aldırış etmiyordu.Hep bu güzellikler olurken: Yahudi tüccarların etkisindeki yeğeni IV. Mustafa, III. Selim’i boğdurtmuştu. Siyonistler amaçlarına kısmen ulaştılar.

***

Her şeye rağmen: Ispartalı Müslümanlar Allah’ın güzelliklerini yüreklerinde taşımakla kalmamışlar: Günlük yaşamda, üretimce, toplumsal birliktelikte, iyi ve kötü günlerde gayrimüslim diğer Ispartalı Rum ve Acem (Ermeni) cemaatleriyle hoşgörü içinde yaşamışlar. Hep üretmişler, tabaklar sağlam mallarıyla ecnebilere meydan okumaları yedi yüz yıl sürmüş.

Tarih bize gösteriyor ki, halkın emeği ve üretimi ile Allah’ın güzelliklerini içinde hisseden Isparta halkı hiçbir devirde dışardan yüklenmeye çalışılanlara inanmamış. Her zaman toplumun gerçek gücünü Allah’ın gücü olarak inanmışlar. Sade vatandaş, alın teriyle hem kültürü hem ekonomiyi ayakta tutmuş.

Bugün de geçmişten ders almak, emeğin değerini bilmek, halkın üretim gücünü desteklemek, inanç bütünlüğü içinde toplumsal ilerlemenin sağlam yoluhalkımız her zaman seçmiştir.

Bugün de durum değişmedi. 1798 deki Yahudi-Siyonist akımlar yine meydanlarda. İsrail devletinin Siyonist akımları 1798’in akımlarından farklı değil!

Bayram AYGÜN: Isparta 2025

 

 

 

 

 

 

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap