Eğirdir Gölü hakkında düşüncelerim
Eğirdir
Gölü sürekli gölü besleyen bir akarsu kaynağına sahip değildir. Bölgemizde
bulunan dağlardaki karların erimesi ve yağmur suları ile beslenen bir göldür
Eğirdir Gölü. Bahar aylarından sonra göl suyu tamamen kendisine akan derelerin
ve su kaynaklarının kuruması ile yalnızlığını yaşar Eğirdir Gölü. Tamamen
rahmete dayalı beslenir. Yağışlar iyi geçerse daha bir neşelidir göl. Kurak
geçen yıllarda mahsunlaşır, büzüşür. Üşümüş bir beden gibi...
Zavallıdan
istenirde istenir suyu. Herkes gözünü dikmiştir bir avuç suyuna. Tarımda
acımasız ve vahşi sulama alışkanlığı yetmezmiş gibi bir de içme suyu olarak
istenir çeşmelerine borularına. Sütten kesilmiş inek gibi çaresizce sağılırda
sağılır, kara vicdanlı pompalarla..
Her
yer Eğirdir Gölü nemi sahiptir ki... Su ile sorunlarını göllerle mi çözmüştür
halbuki.. Kaç Eğirdir Gölü’ne sahiptir dünya... Ülkem..
Can
çekişir haldedir. Akşehir.. Beyşehir, Eymir.. Burdur, hatta Tuz Gölü. Geriye
bıraktıkları tuzlu topraklarla adeta göz yaşları bırakırlar geriye. Kurumuş
gözyaşları ile yalvarırlar bizlere... Düşün yakamızdan...
Aldırmayız
yakarışlarına. Varsa yoksa suyuna göz dikeriz... İnek misali sağmaya çalışırız.
Öyle ya... Kaç litre süt çıkar bir inekten diye düşünmez... Sağarız da sağarız
asılırız yara oluncaya kadar sütsüz göğüslerine..
Bakmayız,
onu besleyen dağların tepelerine kafamızı kaldırıp. Dumanlı tepelerinde beyaz örtüsü var mı? Yok mu? Bulutlanmış mı
mavi örtü... İlgilenmeyiz. Ot koymadan önüne süt verir mi ahırdaki alakız
halbuki... Bunu biliriz de bir türlü dile getirmeyiz..
Eğirdir
Gölü Eğirdirlilerindir.. En iyi de Eğirdirliler sahiplenir. Yurt edinmiştir
gölü kendisine, sofrasına balığını paylaşır, sürülerini kenarında otlatmıştır.
Hiç aklına gelmemiştir suyunu çeşmesine
bağlamak. Zor ve zahmetli yolardan Davraz’daki kaynaklardan getirmiştir
mübarek camilerin avlusundaki şadırvanlarına.
Isparta'dan
sonra Antalya'da göz diker olmuştur tertemiz suyuna. Kanalizasyonlarda
kirletilmeyecek kadar rahmet ve bereket olmasına karşın umarsızca ellerini
uzatmakta gölün suyuna. Ahmakça sanılır ki engin derinliklere sahiptir gölü
bilemeyenler, haberi olmayanlar tarafından.
Pazarlanır
gölüm... Üçbeş kuruşa... Kavgası verilir kendisine sorulmadan. Hoyratça
savrulur sözler üzerinden..
Sözün
özü şu sevgili Eğirdirliler.. Bölge çöl değil, Eğirdir Gölü de çölde bir Vaha
değildir. Bölgede elbette suya herkesin olduğu kadar ihtiyaç vardır. Tek şans
Eğirdir Gölü değildir. Gölde tüketilecek su kaynağı değildir. Baraj, gölet gibi
yapay yapılarla bu ihtiyaçlar giderilir. Gölü olmayanların yaptıkları
yöntemlerdir. Baraj yaratabiliriz. Ancak GÖL yaratamayız... Yaratan
yaratmış.... Yaşatmak bizlerin görevidir. Eğirdir’in üzerinden herkes elini
çekmelidir. Göl EĞİRDİR’İNDİR... GÜZELLİĞİ DÜNYANINDIR... Gölü kaybedersen
EĞİRDİR'İ kaybederiz. Kimse koca göl nereye gidecek diye düşünmesin. Öyle bir
kaybolur ve küser ki bir daha geriye de dönmez. Sevgi ve saygılarımla...