KARA MÜRSEL GÂZÎ HAKKINDA

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,KARA MÜRSEL GÂZÎ HAKKINDA
Haberin Tarihi: 15.9.2025 17:37:28 - Okunma Sayısı:106 defa okundu.

Ramazan Topraklı yazdı...

KARA MÜRSEL GÂZÎ HAKKINDA

Ramazan Topraklı
Öz
Bu makalenin amacı Eğirdir Yazla Mahallesinin girişi ve Eğirdir Gölü kıyısında bulunan Baba Sultan’ın, Kara Mürsel Gâzî
olabileceği ihtimalini hatırlatmaktır. Zira türbede yatanın adı Mürsel olup, Ertuğrul Gâzî, atası Kaya Bey ve oğlu Osman, eski
Eğirdir Gölü’nde denizcilik de yapmışlardı. Hatta Lebeau’ya göre Osman, 1310 yılında Rodos’u [Eğirdir Gölü’ndeki Gülistan Adası] kuşatmıştı. Belki bu sebepten olacak Timurlenk Yıldırım’a “Senin kökenin denizci bir Türkmen’den öteye gitmez” demişti.
Açar Kelimeler: Oğuz Alp, Kaya Bey, Ertuğrul Gâzî, Osman Gâzî, Kara Mürsel, Eğirdir Gölü, Ege Denizi, Kara Gemi
Giriş
Dün [29 Mayıs 2025], Eğirdir’den Mustafa Çetinkaya aradı. “Bir makale gönderiyorum. Eğirdir Yazla girişinde yatan Baba Sultan’ın adının Mürsel oluşu ve sizin de, Ertuğrul ve Osman Beylerin Eğirdir Gölü’nde denizcilik yaptığı iddianıza bakarak, Baba Sultan türbesinde yatan zatın Kara Mürsel olma ihtimali var. Makaleye bakar mısınız” diyordu. Baktım; makale, dostum, değerli tarihçi Cevdet Yakupoğlu’na ait, 1916’da yazdığı “Kara Mürsel adında geçen Kara ve Mürsel kelimeleri üzerine tespitler” adlı makale idi [bk. Kaynakça].
Mustafa, “Sözlü rivayete göre, vefat edince beni öyle bir yere defnedin ki, sırtım dağlara dayansın, kucağıma deniz gelsin. Böylece daima donanmamı göreyim demiştir. Görülüyor ki, yöre halkı Kara Mürsel’i hem bir “kara savaşçısı” hem de bir “deniz kurdu” olarak bağrına basmıştır” [Yakupoğlu, 2016: 211] ifadesinden etkilenmişti. Gerçi
Karamürsel’de ve Eğirdir’de, deniz, Kara Mürsel’in kucağına gelmiyordu. Bilâkis onun kucağına dağ geliyor; donanmayı göremiyordu. Yâni Kara Mürsel’e atfedilen bu sözler bir yakıştırmadan ibaret olmalıydı.
Cevdet Beyi aradım: Osman Beyin, Eğirdir-Gülistan [Rodos] Adasını Kara Mürsel ile kuşatmış olabileceğini söyledim. Meğer Cevdet Bey bana karşı doluymuş: Osman Beyin Eğirdir’de ne işi var dedi ve bana kaynakçadaki
Mücteba İlgürel’in 2001’de Belleten’de çıkan “Osmanlı Denizciliğinin İlk Devirleri” ile Erdoğan Merçil’in TDV İA’ne yazdığı “Menteşeoğlulları” maddesini gönderdi. Emecen’in TDV İA’ne yazdığı Aydın maddesi de mühimdi. Ben de, Kopraman Hocanın yazdığı aşağıdaki metinle işe başlamak istiyorum: Kopraman Hocayı 2015 yılında GÜ’ndeki
odasında ziyaret etmiştim. Sohbet sırasında Tralleis, Barla’dır dedim. Kopraman Hoca, - Ramazan Bey, aklımızla oynama. Tralleis Aydın; Ayasofya’nın mimarı İzidor da Aydınlı dedi. Ben de: Peki Hocam, size bir soru: Miryokefalon savaşı yapılalı bir yıl olmuş ve henüz Uluborlu’yu bile almamışız. Bizim ordu Aydın’a helikopterle mi gitti? –Nerde yazıyor? Bitişik odadaki Salim Koca’dan Khoniates’i alıp, Hocaya verdim. Hoca, (Khoniates, 1995: 133)’deki:
“Türk hükümdarı Atabek’i, yaklaşık 24 bin kişinin başında denize kadar olan bölgeyi ve şehirleri tahrip etmeye gönderdi
[1177-78]. […] kendisine deniz suyu, kum ve kürek getirmesini emretti. Ve Atabek de emri yerine getirdi. Menderes kenarındaki
şehirlere hücum ederek, […] korkunç tahribata uğrattı. Tralleis [Aydın] ve Phrygia Antiokheia’sını zaptettiği gibi Luma [Har.1],
Pentakheir ve daha başka kaleleri de alarak bunları tamamen yağmaladı” ifadelerini okudu, düşündü ve şu satırları yazdı:
“Khoniates’i çeviren merhum Işıltan, Tralleis şehrini Aydın olarak anlamakla biraz aceleci davranmıştır. Onu kaynak
olarak kullanan bütün araştırmacılar, Tralleis’i hep “Aydın” olarak kabul etmişlerdir. Bize göre böylesi bir kabul hatalıdır. Çünkü
MS 1177’de Türkler henüz Uluborlu’yu bile fethetmemişlerdi. Hâl böyle iken Aydın’da Türk ordusunun ne işi olabilirdi? Bu
hususu enine boyuna araştırıp tahkik etmeden verilen acele bir hüküm, bu yanlışın yaygınlaşmasına sebep olmuştur. Aynı
şekilde bir ırmağın ovada kıvrımlar yaparak akması anlamına gelen ‘meander’ fiilinden türediğinde şüphe bulunmayan
‘menderes’ kelimesi de bugün bizim bildiğimiz ve ‘büyük ve küçük’ sıfatlarıyla tavsif ettiğimiz iki nehirden ayrı, başka bir nehir olmalıdır. Aksi takdirde Türklerin o tarihlerde Büyük ve Küçük Menderes havâlisini fethetmiş olmaları gerekir ki, o tarihlerde bu havâli Türkler tarafından fethedilmemiştir. Bizim araştırmalarımız, bilhassa yer isimleri hakkında, kesin kanaat izhar etmeden önce kaynaklardaki yazılı ifadelerle coğrafî mekânlardaki durumu çok iyi tedkik etmemiz gerektiğini bize ihtar etmektedir”
[Kâzım Yaşar Kopraman, 2015 yılı]. Kopraman Hocamın kendi elleriyle yazdığı bu yazıyı, hâlâ muhafaza ederim.
Aydın, Uluborlu’nun 285 km garbındaydı. Tarihteki Tralleis’in, Aydın-Tralleis ile uyuşmadığını gören Ramsay, Denizli-Alaşehir yolunun Büyük Menderes’i geçtiği yere Tripolis’i, yanına da Tralleis’i yerleştirmişti [1960: 119]. Bu Tralleis [eski Trall] Barla, Tripolis ise Barla-Gelendost yolunun [Orta] Menderes’i geçtiği yerdeki Limenopolis idi.
Merhum Nuri Güngör Veziroğlu, Eğirdir Ansiklopedisi s.32’de, Baba Sultan hakkında iyi bir araştırma yapmış ve türbede yatan kişinin adının Mürsel olduğunu söylemişti. Prof. Cevdet Yakupoğlu da, 2016 yılında Kara Mürsel Gâzî hakkında uzun bir inceleme makalesi yazmıştı. Biz, bu iki çalışmadan farklı olarak kimsenin aklına gelmeyen bir hususa dikkat çekeceğiz: Kaya Bey veya Oğuz Alp, Ertuğrul Gâzî ve Osman Gâzî, Hamidoğulları’na tâbi olarak Eğirdir Gölü’nde denizcilik yaptıklarına göre, Osman Gâzî’nin arkadaşı olan Kara Mürsel Gâzî de Eğirdir ve Eğirdir
Gölü çevresinde gazâ yapmış demektir. Bu hususa araştırmacıların dikkatlerini çekmek istiyorum.
Osman Beyin Eğirdir’de ne işi var?
Bu soru, benim Isparta, Cevdet Beyin Kastamonu’da ne işi var demeye benziyor. Osman Bey, 1257-58 Isparta Söğüt doğumludur. “Ertuğrul’un 1240 yılı kuşattığı, Osman’ın 1288’de zaptettiği Rumların Melangeia’sı (Ramsay,
1960: 14-15) Senirkent-Yassıören köyü olup, Osman’ın doğduğu Söğüt’e [Sagouda: Salice] 4-5 km’dir. Bu Söğüt, bilâhare Bilecik-Söğüt’ün adı olacaktır. Yâni Senirkent ovası ve Eğirdir Gölü civarında yaşayan Türkmenler, BilecikSakarya nehri bölgesine [Halizones] geldiklerinde Söğüt adını oraya taşıyacaklardı [bk. Deguignes, 1976: 1155].

Kaya [Oğuz Alp], Ertuğrul ve Osman’ın Kemer Boğazı bölgesinde bulunduklarını gösterir kaynaklar:
1.“Menteşe oğulları ve [Er]Tugrul-şah Bey, Antakya, Alâiye, Lazkiye sahillerine zorla hâkim oldular. Eşref oğlu
Sis’e bitişik olan Ermenek vilâyetini Moğolların elinden aldı. Onları uzaklaştırmak için şehzadeler Geyhatu ve Hülacu’yu Rûm’a gönderdiler” [yıl 1284-85] (Kazvinî, 2018: 383). Togan, bu olayı başka nüshadan şöyle aktarır:
“O zaman İlhanlılardan çok Sultan Mes’ud aleyhine ayaklanan Antalya, Alâiye ve Lâdıkiye'yi idare eden Tugrulşah Bey,
Aksaray ve Ilgın’da, Eşrefoğlu; Ermenek'te Karamanoğlu gibilerin hareketlerinin başına geçmek istedi. Argun [1284-89] adına Anadolu’yu idare eden şehzade Hülacu ile Keyhatu bu hareketi tenkil ettiler (Togan, 1981: 325, açık.51: “Tarihi Güzide, matbu nüsha, 482. Aksara, Kedek, Karaman, Ermenak isimleri bozuk yazılmış, Tugrulşah için Ermenişah oğlu Tugrulşah denilmiştir).”
Kazvinî [1281-1349], çağdaş olup, Menteşe oğulları dediği Uc Gâzîsi Mehmet Beyin [Menteş-şah: Menteşe] çocukları [Hamid, Aydın vd.]; Tugrul-şah Bey, Ertuğrul; Antakya, Yalvaç; Alâiye, Alanya; Lazkiye [Lâdik] Eğirdir’dir.
Bunu kâfi görmeyenlere Pahimeris, Merakeşi [İbn Battuta], Timur ve Khalkondiles’ten şu bilgileri aktarıyorum:
2.“Osman, İznik bölgesinden ayrılmış ve vadileri geçerek Halizones’e doğru ilerlemeye hazır hâle gelmişti.
Bu durum Mouzalon’u harekete geçirdi. Bu gelişmeler üzerine Osman, kendisi ilerlemeden önce yüz kişilik bir öncü kuvvet gönderdi; bunlar Telemeya’da ansızın ortaya çıktılar. [..] Türk ordusu Menderes bölgesinden gelenlerle iyice kalabalıklaştı [27.07.1302. Osman, Menderes bölgesinde demektir]. [..] Amourios, belki Olcaytu’dan [1304-1316] korktuğu; belki de imparatora iyi görünmek için eski antlaşmayı korumak istedi; bu arada imparatordan Sakarya
Irmağı çevresindeki bazı toprakları, adamlarını yerleştirmek için talep etti(Pahimeris, 2009: 74-75, 94-95).
3.Türkler, Menderes civarındaki bütün yerlere yayılmışlardı. Andronik Eski Trall [Tralleis] kentini tamir ettirip, Andronikopolis adını verdi. Fuke ülkesi emiri Menteşe burasını derhal ele geçirdi. Bu Türkler sonra Sakarya nehrine doğru geldi” (Deguignes, 1976: 1155, Merakeşi [İbn Battuta?]). Bu, “Ertuğrul, Toroslar’da muhkem bir yeri ele geçirdi”
denilen olayla aynıdır [Khalkokondil, 2014: 17]. Menteşe’nin başarıları bilâhare Ertuğrul ve Osman’a mâl edilmiştir.
Bu İznik, Senirkent-Uluğbey; Menderes, Hoyran ve Eğirdir gölleri arasındaki Orta Menderes; Eski Trall, Barla;
Menteşe, Aydın Bey; Sakarya malûm Sakarya’dır. Hamid [Amourios], imparatorla antlaşarak Bilecik civarından toprak satın almış ve Ertuğrul’a tâbi Türkmenleri buraya yerleştirmiş; idaresini oğlu İlyas’a [Ales: Hales] verdiği için de, buraya Alizones [İlyas’ın bölgesi] denilmişti. Sangaris kıyısındaki Halizones” (Pahimeris, 1984: 212) kaydı,
Halizones’in Yalova-Karamürsel arası değil, Bilecik-Sakaya civarı olduğunu tasdik eder. İbn Battuta, “Kemer Boğazı bölgesindeki Türkler, Sakarya nehrine doğru geldi” derken, Ertuğrul’un Söğüt’e geldiğini söylemiş olur. Tauros
Dağları’nda bir yeri [Tralleis: Barla] ele geçiren Ertuğrul”, Eğirdir Gölü civarında bulunmuş olmaz mı?
4.Ankara harbi öncesi Timurlenk, Yıldırım’a yazdığı mektupta, “senin kökenin denizci bir Türkmen’den öteye gitmez der” (Arundell, 2013: 35). Bu kayıt, Ertuğrul veya Osman’ın denizci olduklarını işaret etmez mi?
5.Lebeau, [1835: 194]’de, Osman Gazi’nin 1310’da Rodos’u kuşattığını söyler. Ancak bizim yerli kaynaklardan
Düstürnâme-i Enveri’ye dayanan bazı tarihçilerimiz, Osman Gazi’nin denizciliğini reddeder.
Tarihçi, Göller Bölgesi’ndeki coğrafî değişimi ve tarihî yolları bilmediği için yanlış hüküm vermiştir. Bu Rodos,
Eğirdir-Gülistan adasıdır [Can Ada]. Rodos, kelime olarak gül ile ilgilidir ve malûm Rodos’un remzi de güldür.
6.Oğuz Alp’in oğlu Ertuğrul, çok cevval ve cebbar idi. O, Ege Denizi’ndeki Asya ve Avrupa’ya yakın adaları yağmalamak için gemiler inşa etti. Yunanistan düzlüklerine akınlar yaptı. Donanmasını Tearos nehrinin Ainos şehri yanındaki ağzına getirip nehrin kaynağına doğru uzun süre ilerledi. Avrupa’da Peloponnes, Euboia, Attika kentlerine ulaştı. Ertuğrul gözünü Asya’daki yerlere çevirdi. Acele bir ordu kurdu ve hemen komşu Yunanlılara ve orada yaşayan insanlara hücum etti; Alâeddin tarafından takdir gördü [s.17]. Oğuz boyundan Osmanlılara gelince, onların şu anki iktidar konumlarına şu şekilde geldiklerini tespit ettim: Mysia'da aynı adı taşıyan nehrin kıyısında Söğüt
[Σογούτη] adında müreffeh küçük bir kasaba var. Bu, Karadeniz'den yaklaşık 250 Stad uzakta ve Yunanistan’dadır.
Oğuzlar geldiklerinde bir süre bu bölgede yaşadılar [s.19]. Osmanlı padişahlarının Söğüt'e saygı gösterdiklerini, çünkü kendilerinin de buradan geldiklerini, sık sık burayı ziyaret ettiklerini ve halkına uygun ayrıcalıklar tanıdıklarını biliyorum. Ertuğrul'un oğlu Osman'ın oradan olduğunu duydum. Fakat Asya'daki diğer şehirleri de kendisine tâbi kıldı, bunların arasında o zamanlar Mysia'da müreffeh bir şehir olan Prousa da vardı. […] Osman’ın idaresinde sekiz bin Türk, Hellespont’tan Avrupa’ya geçti ve Çersonen’de bir Yunan kalesini kuşattı. Trakya’da Tuna’ya kadar
gittiler. Bu esnada büyük bir İskit birliği Rusya’dan Tuna’ya ilerledi ve Trakya’da onlarla savaştı. Ve onları, Trakya’da öldürdüler. Sağ kalanlar, Gelibolu’ya sığındı; oradan Asya’ya geçtiler. Bir daha dönmediler. Ertuğrul oğlu Osman, Asya’daki birçok Yunan arazisini fethettikten sonra İznik ve Filâdelfiya’ya hücum etti, fakat alamadı. [] Osman öldüğünde, oğullarının en küçüğü [yâni Orhan] babasının en yakın çevresinin desteğini kazanmak için elinden gelen her şeyi yapmıştı. Osman'ın ölüm haberi, kendisine hemen onlardan geldi -sonuncusu yaşlılığın eşiğindeydi- ve hemen kardeşlerinden kaçarak Misya'daki Olympos Dağı'na gitti (Khalkokondiles, 2014: 17, 19, 21, 23, 29, 31).
Ertuğrul’un atası Oğuz Alp [Kaya Bey, dedesi Gündüz Alp] idi. Ege denizi, eski Eğirdir Gölü; Asya, Anatolikon eyaleti olup, ırmağın ve gölün şarkı; garbı ise Avrupa ve Yunanistan’dı. Tearos, Eğirdir Gölü’ne dökülen nehir, Ainos nehrin ağzındaki kentti [bk. Har.2]. Peloponnes, Euboia, Attika ve Gelibolu, Kemer Boğazı’nın batı kıyılarında idiler.
Ertuğrul’un takdir gördüğü Alâeddin, Alâeddin Siyavuş idi. Mysia, Uluborlu ile Yalvaç arası; Söğüt nehri ve Tuna olarak tercüme edilen İstiros ise, Uluborlu-Popa çayıydı. Karadeniz [Pontus], eski Eğirdir Gölü; Mysia’daki Prousa, Uluborlu-Bahar mevkiindeki kent; Hellespont ise Kemer Boğazı idi. Osman, malûm Bursa’yı almamıştı. Çaka’nın askerinin de sekiz bin Türk olması bana ilginç geldi. Trakya, Senirkent ovası, Tercümede Rusya yazılan isim, eserin alında Sarmatia olup, Şuhut bölgesiydi. İznik, Senirkent-Uluğbey; Filâdelfiya [Alaşehir] Yalvaç’tı. Osman'ın 1324’de
ölümü üzerine “oğlu Orhan’ın Misya'daki Olympos Dağı'na [Eğirdir-Uluborlu] gitmesi”, Hamid oğlu [Ales Amourios veya İlyas oğlu] Dündar Beye itaatini arz etmek ve bey tanınmak içindi. Kıral Yolu üzeri ve Çapalı köyünün Uluborlu çıkışındaki hudut taşında Appolonia, Lykia ve Trakya isimleri kazılı olup, bu yerler, Kemer Boğazı bölgesiydi
(Ramsay, 1960: 187). Aynı isimler Uluborlu’da bulunan ve hâlen Yalvaç’ta sergilenen Ogüst yazıtında da vardı.
Ertuğrul olayındaki Ainos ile Lebounion harbindeki Ainos aynıdır ve Barla önünde, Pîrî Reis haritasındaki nehrin Eğirdir Gölü’ne döküldüğü yerdedir. Bu şehrin Phokai, Aigai ve Limenopolis gibi adları da vardır. Ege Denizi, eski Eğirdir Gölü; Tearos [Toros] nehri ise iki göl arasındaki Orta Menderes’ti [bk. Anna, 1960: 249; Har.2].
Khalkokondiles s.19’daki Söğüt ile Alexiad s.483’teki Sagouda, Bilecik-Söğüt değil, Senirkent-Söğüt’tür (Anna,
1996: 483). Sagouda ile eski Eğirdir Gölü arası 200 Stadia kadar. Senirkent ovasındaki Söğüt adı, bilâhare BilecikSöğüt’e taşınmıştır. Osmanlı padişahlarının saygı gösterdiği ve ziyaret ettikleri Söğüt, Bilecik-Söğüt olmalıdır.
Yunanistan, Eğirdir ve Hoyran gölleri ile iki göl arasındaki ırmağın garbi olup, Söğüt, Yunanistan’da demektir.
Merçil’in Rodos’u Menteşe kuşattı olayı ile Emecen’in Eski Tralleis, Aydın yakındadır iddiaları külliyen yanlıştır.
Har.1: Khoniates, 1995: 133’teki Luma [Lama: İlama] görülüyor. R.1: Eğirdir’deki Kara Gemiler görülüyor [Salih Şapçı-1975].
Har.2: Pîrî Reis [öl-1553] Haritası: Eski Eğirdir Gölü, göle kuzeyden dökülen ırmak, gölün ayağı Aksu ve Antalya görülüyor.

Kara Gemi ve Kara Mürsel Gâzî
Eğirdir’de 6-7 m boyundaki kayıklara, Kara Gemi denir [bk.R.1]. Salih Şapçı, Eğirdir Gölü’nde taşıma işi yapan bu gemilerde “dört kürekçi, ikişer ikişer kürek çekerlerdi” der. Kara denilmesine sebep, geminin dışının ziftle tecrit edilmesidir. Baba Sultan türbesinde yatan kişinin adı Mürsel’dir. Vikipedi, Kara Mürsel Gâzî için, “Gözüpek olduğu için “kara” sıfatını almıştı. Karesioğulları'nın hizmetindeyken Orhan Gazi'nin isteği üzerine, Osmanlı'nın hizmetine girdi. 1324 ya da 1326'da Karamürsel'i alarak Osmanlılar'ın İzmit Körfezi'nin güney kıyılarına yerleşmesini sağladı.
Kendi adıyla anılan hafif ve hızlı gemiler geliştirerek bir ince donanma kuran Kara Mürsel Bey, Marmara Denizi'ni denetim altına aldı. Filosuyla körfezin girişini tutarak Bizans'tan İzmit'e deniz yoluyla gönderilen yardımları kesti ve İzmit'in kısa sürede Osmanlılar'ın eline geçmesinde önemli rol oynadı” der ki, uyduma. Orhan Bey, Aralık 1326’da Dündar Beyin öldürülmesinden sonra bağımsız kalmıştır. Çetin Altan, Milliyet Gazetesi’nin 17 Nisan 2006 tarihli sayısında Ertuğrul ve Osman Beylerin “kaptan ve korsan” olduklarını yazmış; Osmanlı tarihçisini eleştirmiştir.
Uzun süre Timur’un, Yıldırım için dediği: “Herkesin malûmu senin gerçek kökenin, denizci bir Türkmen’den öteye gitmez” sözünü araştırdım. Cevdet Bey dâhil sorduğum tarihçiler “bunun aslı yok; Timur, Yıldırım’ı aşağılamak için denizci diyor” dediler. Denizci olan niye aşağılansın, bir türlü ikna olmadım. Günlerden bir gün Gemi Mühendisi Ömer Faruk İskenderli [Suiçmez] ile tanıştım. O, Ertuğrul ve Osman Beylerin konsan olduklarını söyledi ki, şaşırdım.
“Ertuğrul ve Osman Beyler, deniz yüzü görmeden öldüler; nereden çıktı bu korsan işi” dedim. Çetin Altan’ın söz konusu yazısını gönderdi. Böylelikle Khalkokondiles ile Lebeau’dan haberim oldu ve tarihe yeni bir yol daha açıldı ve anladım ki, Kaya, Ertuğrul ve Osman, tıpkı Çaka gibi Eğirdir Gölü ve ırmaklar üzerinde denizcilik yapmışlardı.
Kara Mürsel, denizciliği, Karasioğulları’ndan değil, Eğirdir’de Kaya, Aydın Reis, Ertuğrul ve Osman Beylerden öğrenmiş olmalıdır. 4,5-5 Asır sonra yaşayan Gibbons [1880-1934] yerine, Khalkondiles’i [1423-1470] kaynak almak gerekir. Zaten devleti Osman değil, Osman oğlu Orhan kurmuştur. Şayet devleti Osman kursaydı, devletin adı Ertuğruloğlu olurdu. Tarihçinin bu konular üzerinde yeteri kadar durmadığı anlaşılmaktadır.
Genç tarihçiye çağrı
Genç tarihçi! Profesör olmuş, yâni “ununu elemiş, eleğini asmış” tarihçiler gibi, bir mühendisten tarihî coğrafya öğrenmeyi gururuna yediremiyorsan, adımı zikretmeden benim keşiflerimi, kendin yapmış gibi yabancı dergilerde yazabilirsin. Böylece kısa yoldan hayatın basamakları çıkarsın. Zira, bu ülkede yabancı dilde yazmak ve yabancı dergilerde yayın yapmak revaçtadır. Pîrî Reis’in [öl.1553] eski Eğirdir Gölü haritası ile Kâtip Çelebi’nin [1609-1657]
Göller Bölgesi haritasının ışığında fakirin iddia ettiği Kıral Yolu [via regia: Anayol], Bizans Askerî yolları ve Hıristiyanların Kudüs yolunu da, kendin keşfetmiş gibi kullanabilirsin. Zira yol olmadan tarih olmaz.
Sonuç
Yukarıda Kaya Bey [Oğuz Alp], Ertuğrul ve Osman Beylerin, Eğirdir Gölü çevresinde bulundukları; Eğirdir ve Hoyran
gölleri ile ırmaklar üzerinde denizcilik yaptıkları kesin olarak görülmüştür. Bu hâl, bugüne kadar söylenilen ve anlatılan Osmanlı tarihi başlangıcının külliyen yanlış olduğunu göstermektedir. Kara Mürsel’in, Eğirdir’de mi, yoksa Karamürsel’de mi yattığını şimdilik bilmiyorum. Ama Kara Mürsel [1260-1340], Osman Beyin arkadaşı olduğuna göre, Eğirdir Gölü’nde ve çevresinde gazâ etmiş; gemi yapımı ile denizciliği de, Eğirdir ve Eğirdir Gölü’nde öğrenmiş demektir. Hamid Beyin kardeşi Aydın Reis [Menteşe] de, Eğirdir Gölü’nde denizcilik yapmış; Barla’yı [Eski Tralleis] fethetmiş; çocukları Mehmet ve Mes’ud ile torunu Umur da, denizciliği Eğirdir Gölü’nde öğrenmiş demektir. Ertuğrul ve Osman, Uc Gâzîsi Mehmed’in [Menteş-şah: Menteşe] tâbileridir.
Hamid, Menteşe, Aydın ve Saruhan oğulları, Uc Gâzîsi Mehmed ve kardeşi İlyas Beylerin torunlarının kurdukları beyliklerdir.
Kaynaklar ve Tetkik Eserler
Arundell, F. V. J. (Eylül 2013): Anadolu’da Keşifler, Çev. Atabay Topbaş, Sistem Ofset-Ankara.
Deguignes, Josef (1756): Histoire Générale des Huns, des Turcs, des Mogols, (Livre XI), A Paris.
Deguignes, Josef (1976): Büyük Türk Tarihi Cilt 4, Çev. Alpay, S.-Komisyon, Türk Kültür Yay.-İstanbul.
İlgürel, Mücteba (2001): “Osmanlı Denizciliğinin İlk Devirleri”, Belleten, Cilt 65, Sayı 243, s.637-654.
Kazvinî, Hamdullah Müstevfî (2018): Târihi Güzide, Ter. Mürsel Öztürk, Türk Tarih Kurumu, Ankara.
Khalkokondiles, Laonikos (2014): The Histories, 1. Bölüm, Çev. Anthony Kaldellis, Londra.
Lebeau [Par Lebeau] (1835): Histooire du Bas-Empire, 19. Kitap, Paris.
Togan, A. Zeki Velidî (1981): Umumî Türk Tarihine Giriş, Cilt 1, 3. Baskı, Ed. Fak. Basımevi-İstanbul
Topraklı, Ramazan (2016): “Gelendost’tan Söğüt’e Kayıların Meçhul Mâcerası”, Hamideli Tarih 03, s.100-108, Sistem Ofset-Ankara.
Topraklı, Ramazan (2022): “Hamidoğulları Beyliği Hakkında Yeni Düşünceler”, Uluslararası Orta Anadolu ve Akdeniz Beylikleri Tarihi,
Kültürü ve Medeniyeti Bilgitoyu - V, Yay. Haz. Mehmet Şeker ve diğerleri, Türk Tarih Kurumu-Ankara, s.343-379.
Topraklı, Ramazan (2023): “Menteşe ve Osmanlı’nın ilk mekânı Isparta mı? Dikgazete [06.03.2023], erişim: 15.06.2025.
https://www.academia.edu/106741228/MENTE%C5%9EE_VE_OSMANLININ_%C4%B0LK_MEK%C3%82NI_ISPARTA_M
Topraklı, Ramazan (2024): “Menteşe Şeceresindeki Eblistan Kimdir?”, Dikgazete [16.01.2024], erişim 15.06.2025.
https://www.academia.edu/109382269/Mente%C5%9Fe_%C5%9Eeceresindeki_Eblistan_Kimdir_
Veziroğlu, Nuri Güngör (2005): Eğirdir Ansiklopedisi, Sinan Ofset-Eğirdir / Isparta
Yakupoğlu, Cevdet (2016): “Kara Mürsel adında geçen Kara ve Mürsel kelimeleri üzerine tespitler”, Uluslararası Kara Mürsel Alp ve
Kocaeli Tarihi Sempozyumu II., Cilt I, s.207-229, Kocaeli BB, Kocaeli.
Emecen, Feridun [--]: Aydın Mad. TDV İA, https://islamansiklopedisi.org.tr/aydin
Merçil, Erdoğan [--]: Menteşeoğulları Mad. TDV İA, https://islamansiklopedisi.org.tr/menteseogullari

Bu Haberi Paylaş


  • eğirdir,egirdir haber,akın gazetesi
  • eğirdir,egirdir haber,akın gazetesi

Yorum Yap

İlgili Haberler