DEPREMİ BEKLERKEN

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,DEPREMİ BEKLERKEN
Haberin Tarihi: 4.6.2013 10:06:00 - Okunma Sayısı:1335 defa okundu.

DEPREMİ BEKLERKEN

            Dikkati çekmek için baştan belirtmek isterim: Bu kadar sert ve kesin bir tek adam yönetimi veya görüntüsü; Türkiye'nin dünyadaki imajını çökertebilir. Turizm gelirlerimiz azalır veya kökten kurur. Gülünç ve güvenilemez bir ülke oluruz. Başa geçenler ve geçmek isteyenler hoşgörülü olmalı.                                                                                                  

            İstanbul'u sınıf arkadaşlarımla birlikte on gün önce karış-karış gezmiştik. Her şey güzeldi; sütbeyazdı. Telaş ve gürültü yoktu. "Topçu kışlasının boş alanı; şimdiye kadar olduğu gibi insanlarımızın soluklanacağı, ağaçlarla dolu gezi alanı mı olsun? Yoksa AVM mi?" tartışmasına izin verilmemesi yalnızca İstanbul'un değil; tüm ülkenin problemi oldu. Yönetenlerin ille de rant gökdeleni yapma inadı, Türkiye'nin huzurunu yok etti. Eskiden topçu kışlasıymış. Ağaçlıklı gezi ve nefeslenme alanı olarak halk yararlanıyor. Ağaçların kesilmesine karşı çıkmak; suç olamaz. Takdir edilmesi gerek.

            Eskiden topçu kışlasıymış. Taksim gezi alanına yapılacak bina; topçu kışlası olarak mı kullanılacak? Hayır! Daha önce yetkililer, "AVM veya Rezidans olacak" demişlerdi. İstanbul'daki milyonlarca vatandaş oranın gezi alanı olarak kalmasını istiyorsa; bu dileği yerine getirmek gerekir. Dünya'daki imajımızı bozacak sertliklerden kaçınılmalı. Polis memurları aldıkları emri uygulamak zorunda bırakıldı. Kusur, o yönde kesin emir ve talimatlar verip; polisle halkı karşı karşıya getirenlerindir. Bazıları her konuda kimseye danışmak veya görüş almak istemiyor. Hep onların dediği olacakmış... Devlet Planlama Teşkilatı 3. köprünün güzergahına karşıydı; o görüş de dikkate alınmadı. Yargı yürütmeyi durdurdu; uymak gerek! Bağımsız yargıya bile hiç tahammülleri yok! Bu ne inat? Nasıl bir hırs? Ülke nüfusundan çoğunun yaşadığı kenti; nefes alınabilir, yeşillikler görülebilir vasıfta tutmak gerek! Ama tersi yapılıyor.

            Deprem Dede öldü; "İstanbul ve çevresinde büyük bir deprem beklendiğini" söyleyip, rant düşkünlerini uyaran kimse kalmadı artık! İstedikleri kadar ve hatta daha fazla nüfusu Mega kente çekecek ve yaptıkları gökdelenlerdeki dairelerin fiyatını tavana vurduracak devlet yatırımlarını korkusuzca sürdürebilirler. Tarihi değeri olan binaları yıkıp yerine trilyonlar kazanılacak AVM' leri de dikebilirler; başka gökdelenleri de!

            Yalnızca deprem tehlikesi bile, İstanbul çevresine bu kadar çok yatırım yapılmaması için yeterli bir sebeptir.  Aşırı yatırımlar yeni iş olanakları yaratacağı için, halkımızın önemli çoğunluğu, ekinini tarlasını bırakarak; beslediği hayvanları satarak, İstanbul çevresine yerleşmeye mecbur kalacaktır. Hiçbir önlem ve baskı işsiz insanların, yatırımların iş yarattığı yere gelip yerleşmesini engelleyemez. Değil kendi insanlarımızın, Asya'dan ve Afrika'dan hatta Avrupa'dan bile gelenlerin; oraya yerleşmesini engelleyemiyorsunuz. Ataları o toprakları korumak için şehit düşenleri ve torunlarını; kendi vatanının istediği yerine yerleşmesini ise hiç engelleyemezsiniz. Yapılacak iş; devletin bütün kaynaklarını aynı riskli noktaya ve bölgeye gömmemektir. Bugünlerde, tam tersi bir uygulama var. *Üçüncü boğaz köprüsü, *Üçüncü hava limanı *Yeni bir çakma Boğaziçi ve daha neler, neler... BU kadar çok kaynağı aynı riskli yere yatırmak doğru mu? Başka kentlerimizimn ve yerleşim alanlarının hiçbir bayındırlık hizmetine hakkı yok mu? Tüm ülke kaynakları yatırılarak iş ve istihdam alanlarının yığıldığı mega kente; tüm ülke halkı gelip yerleşseler yeridir. Böyle bir iç göçü, hiçbir demokratik nizam engelleyemez. Beklenen depremin Allah göstermesin! gerçekleşerek tüm ülke servetlerini boşa götürme ihtimali, hiç hesaba katılmıyor!

            *Yeni bir köprü yapacaksanız Çanakkale Boğazına yapın! Biraz da oralar gelişsin! İstanbul'un nefes alabileceği azıcık yeşil alanları; tahrip etmemiş olur ve o günahtan kurtulursunuz. *Üçüncü Havalimanı yapmaktansa; Sabiha Gökçen alanını genişletin! Hatta Atatürk Hava limanı üç misli daha genişletilebilir. Hem çevresi boş; Hem de bitişiğindeki Askeri alanla birleştirilebilir. Tüm yatırımları Trakya yönünde yapmak; orada kapatılmış arazilerin aşırı değer kazanması sonucunu doğuracaktır. Bazıları, asıl amacın da bu olduğunu söylüyorlar. İstanbul'a gelenlerden pasaport ve vize isteyeceğinizi söylemiştiniz. Şimdiki amaç ise; İstanbul nüfusunu dörde-beşe katlamak gibi görünüyor. Bu kıyamet kalabalığında insanların Taksimde hava alacak bir alanı muhafaza etmek istemeleri; doğal bir haktır.

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap