TARSU -13-

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,TARSU -13-
Haberin Tarihi: 2.8.2013 11:28:00 - Okunma Sayısı:1160 defa okundu.

TARSU -13-

 

-13-

İLKELER

            Burada vurgulanması gereken noktalardan bir tanesi de ilkeli çalışmaktır. İlke, pazarlama işinden olduğunca uzak durmak; tüccar ile üretici arasına zorunlu olmadıkça girmemek; depoyu iyi ve planlı bir şekilde çalıştırmak; üretici ile iyi ilişki içinde olmaktı. Bu ilkelerin dışında önemli bir kavram daha vardı ki bu, hem aile şirketini hem de Eğirdir’i içine alan bir koruma perdesi gibiydi. Daha doğrusu amaç ne idi? TARSU aile şirketinin amacı “Biz ve Eğirdir kazansın!..” şeklindeki bir anlayıştı.

ALİ ERDOĞAN’NIN ÖLÜMÜ

            Elma toplama zamanı gelmiş ve toplananlar sandıklara yerleştirilmeye başlanmıştı. Fakat bu ara açıkta kalan elmalar da vardı. Eğirdirli elini çabuk tutup güz mevsiminin bereketli yağmurları başlamadan ürününü depolara koyma veya malını tüccara satma telaşındaydı. Bahçeler arada sırada yağan yağmurlardan dolayı çamur deryasıydı. Yürümek bile zorken elma toplamak ve sandıkları taşımak ayrı ve yorucu bir işti.

            Ali Erdoğan da tedirgin biriydi. Çünkü sandıklar bahçenin ortasında kalmış ve ürünün bir kısmı sandıklara yerleştirilmeden beklemeye alınmıştı. İki gündür şiddetli yağmur yağıyordu. Bu yüzden bahçelere girilmiyordu.

            07 Ekim 1989 günü de yağmur, gök delinmişçesine yağıyordu. Ali Erdoğan, bahçeyi merak ediyor ama Eğirdir’de pineklemek hoşuna gitmiyordu. Kararını vermişti; yağmura rağmen bahçeye gidip durumu gözleriyle görmeliydi. Eşini dinlemedi ve arabaya atladığı gibi Gökdere’nin yolunu tuttu.

Kanal boyunca silecekler hiç durmadı. Gökdere’ye vardı. Yağmur burada da çok şiddetliydi. Bahçeye çıktı. Her taraf su içindeydi. Ne yapacağını şaşırmıştı. Bahçe içinde fazla suyu atmak için açılan hendekler bile su doluydu. Ayrıca yukardan gelen suyun önünü kesmek için devlet kanalının ağzını kapatmak gerekiyordu. Bu da ancak yetkililerin yani Devlet Su İşleri’nin işiydi. Sandıklar ve elmalar suyun içindeydi. Duruma bir çare bulunmalıydı. Ali Erdoğan otomobiline atladı ve doğruca Eğirdir’e indi. Bu işle ilgilenen kişileri buldu. Onlardan aldığı yanıt onu tatmin etmedi. Çünkü kanalların kapatılması ancak vilayetin izin vermesine bağlıydı. Günlerden cuma idi ve bu iş bugün bitmeliydi. İş pazartesiye kalırsa her şeyin sonu olabilirdi.

            Ali Erdoğan havanın göz açtırmamasına aldırmadan Isparta yoluna vurdu arabayı. Araç Miskinler Yokuşu’nu homurtuyla ve sileceklerinin son hızla çalıştığı biçimde çıktı. Kendine düzlüğe vurduğunda aracın hızı biraz fazlaydı. Fakat Ali Bey, kamyon sürücülüğünden gelmiş biri olduğu için böylesi yağışlı havalardan çekinmezdi. Büyük Gökçeli’yi geçmiş Küçük Gökçeli’ye yaklaşmıştı. Tatlı bir virajdan sonra Küçük Gökçeli yol ayırımına gelecekti ki bu arada Isparta tarafından gelen bir araba dikkatini çekmişti. Bu, Devlet Su İşleri’nin arabasıydı. Aradığı kısmet ayağına mı gelmişti acaba? Fakat ne olduysa bu sırada oldu. Ali Bey, dikkatini yoldan ayırınca kullandığı araba birden kaydı. Ali Bey, direksiyona ne kadar da hakim olmaya çalışsa da araba tek şeritli yolda gitti ve Devlet Su İşleri pikabının altına girdi. Çarpışma şiddetli oldu. Pikaptakiler şaşkınlıklarını üzerlerinden attıkları gibi caddeye indiler. Gördükleri manzara korkunçtu. Sürücüsünü dışarı çıkardılar. Fakat sürücü ölmüştü.

            Haber Eğirdir’e çok çabuk ulaştı. Bütün şiddetiyle yağan yağmur bir can aldıktan sonra yavaşlamıştı. Tarih 07 Ekim 1989’u gösteriyordu.

            Ali Bey’in beklenmedik ölümü aile üzerinde derin bir şok etkisi yarattı. Fakat geride kalanlar dünyanın devam ettiği bilincinden yola çıkarak kendilerini kısa zamanda topladı. Aile şirketi TARSU, Ali Bey’in bıraktığı yerden yaşamını sürdürdü.       

devam edecek

 

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap