GÜLBUDAK SOĞUK HAVA DEPOSU ŞİRKETİ -12-

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,GÜLBUDAK SOĞUK HAVA DEPOSU ŞİRKETİ -12-
Haberin Tarihi: 1.11.2013 10:50:00 - Okunma Sayısı:1590 defa okundu.

GÜLBUDAK SOĞUK HAVA DEPOSU ŞİRKETİ -12-

 

            Elmanın sınıflandırılması konusunda bir başka tehlike daha vardı. Nitekim bu tehlike Eğidir’i bir zamanlar tehlikenin eşiğine kadar getirmişti. Bazı üreticiler bahçeden ne çıktıysa karma koydu. Kasaların üstüne konan birinci sınıf elmaların altından hayvanların önüne atılması gereken elmalar çıktı. Tüccar, zarar edince Eğirdir’e güvenini azalttı.  Ya Eğirdir’e gelmedi  ya da Eğirdir’e gelip bir yıl önce aldığı üreticiden yine elma aldı ama bu kez de parasını ödemedi. Çünkü geçen yılın zararını böyle çıkarmaya çalıştı. Hani hep söylenir, “Bende bu kuyruk acısı sende evlat acısı varken dostluk olmaz!” diye, işte bu durum Eğirdir’de ne yazık ki yaşandı.

    Gülbudak böyle bir çıkmaza düşmemek için arayışa girdi. Elle yapılan sınıflamanın önüne geçilemez miydi? Sınıflamayı otomatik olarak yapacak bir makine yok muydu? “Arayan belasını da Mevlası’nı da bulur!” atasözü boşuna mı söylenmiş? Kuşkusuz hayır!..

            Eğirdir’de bu işi el atmış biri vardı: Tornacı Veli Küçükköse. Onun bulduğu basit mekanik yöntemle elmalar kalibresine göre sınıflandırılıyordu. Bir palet üzerinde kayan elmalar kalibresine göre ayrılıyorlardı. Ayrılan elmalar kasalara konarak kasaların üzerine birinci, ikinci, üçüncü ifadeleri yazılıyordu. Böylece üreticinin elması kalibresine göre ayrılıyordu ve tüccar hangi sınıf elma aldığını biliyordu. En önemlisi birinci sınıf elmanın içinden ikinci sınıf elmanın çıkmayacağına güven duyuyordu. Böylece tüccarın güveni Eğirdir üreticisine arttı ve Eğirdir yeniden kendini buldu.

            Bu konuda Hasan Bey, hassasiyetini şu sözlerle dile getiriyor: “Eğirdir üreticilerinden bazıları bahçesinde ne çıkmışsa hepsini satmak istiyordu. Bu yüzden kasaya irili ufaklı elmaları karma olarak koyuyordu. Bu ticaret ahlakı bakımından son derece sakıncalı bir durumdu. Bir bakımdan üretici günü kurtarmak adına yaptığı bu olumsuz davranışın kendine yöneltilmiş bir silah olduğunun farkında değildi. Bunu yanında elle yapılan elma sınıflandırmalarında da bir çok hatalar oluyordu. Bütün bunlar, üreticinin veli nimeti olan tüccarın güvenini azaltıyordu. Bu durumun yarattığı en büyük tehlike tüccarın Eğirdir’e elini ayağını çekmesine neden olabilirdi. Nitekim de birkaç tüccar sırf bu yüzden yönünü başka yerlere çevirdi. Çünkü Türkiye’de elma üreten bir tek Eğirdir değildi.  Biz, ilçemizde oluşacak böyle bir durumu, emeği ve ömrü Eğirdir elmacılığına hasredilmiş atalarımıza ayıp olurdu. Özellikle Eğirdir elmacılığını geliştiren ve elmayı ticaret hayatına kazandırarak Eğirdir insanının onca para kazandırıp Eğirdir ekonomisine büyük katkıda bulunan Halil Üstün Bey’e hakaret olurdu; kemikleri sızlardı. Buna gönlümüz razı olamazdı. Bu yüzden sınıflamayı yapacak mekanik bir düzenek aradık ve bunu da en yakınımızda Eğirdir’de bulduk. Tornacı Veli Küçükköse’nin yaptığı hareketli elma sınıflama makinesinden dört adet alıp şirketimize kurduk. Böylece sınıflama el değmeden otomatik olarak gerçekleşti.  Böylece üretici ne sattığını, tüccar da ne aldığını gözü kapalı olarak gönül rahatlığıyla değerlendirdi.”

  

Gülbudak, elmayı kalibresine göre  Eğirdir’de ilk kez mekanik bir düzenle boylamayı gerçekleştirip üreticiye öncülük yaptığı için “Eğirdir Çınarları” ndandır.

      

                 devam edecek

 

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap